Beyler bildiğiniz gibi büyü ve sihir peygamber efendimiz (s.a.v) tarafından yasaklanmıştı ve yapanlara beddua etmişti. Fakat ne yazık ki hala günümüzde bu olaylara rastlanmakta. Anlatacağım hikaye yakın bir arkadaşımın başından geçmiştir. Lafı fazla dolandırmayacağım beni tanıyanlarınız varsa hikayelerimi bilir. Burada olduğunuzu belli ettiğinizde hikayeme başlayacağım

Beyler şukular şelale olsun rica ediyorum yüklenin bu saatte birkaç arkadaşım rez alıyor diye hikaye yazıyorum şukular artarsa devam edeceğim artmazsa yarın devamı gelecek sormak istediğiniz şeyleri mesaj olarak sorabilirsiniz saygılar...

Kocaeli üniversitesine gitmek üzere istanbuldan yola çıkmıştım üniversitenin 2. senesinide burada geçirmek için. Hayallerimle isteklerimle ve şehvetimle olacaklardan habersiz dilovasını geçmiştim bile. Fazla uzun sürmeyen bir yolculuğun ardından yurda gelmiştim hemen kız arkadaşım olan bernayı aradım. Nasıl olduğunu ve gelip gelmediğini sordum ardından eşyalarımı yerleştirdim ve telefonum çaldı. Arayan en yakın arkadaşlarımdan biri olan semraydı. Semra son zamanlarda bana daha değişik davranıyordu . sanki birşeyi yanlış yapmışım gibi bana trip atıyordu fakat garip olan şu ki bu davranışları bernayla sevgili olduktan sonra başladı. Bende bunun farkındaydım fakat zamanla geçeceğini düşünmüştüm Telefonu açtım semra hal hatır sorduktan sonra beni birşeyler içmek için kampüse yakın bir kafeye davet etti. Kırmak istemedim ve yurtta gerekli şeyleri yaptıktan sonra semranın yanına gitmek için yola çıktım.

Kısa bir süre içinde kampüse varmış ve her zaman arkadaş ortamıyla takıldığımız bahçenin kuytu köşesindeki banklardan birine oturdum. birkaç dakika sonra da berk geldi. Nihatı aradınmı dedim aradım dedi fakat ulaşamadığını söyledi. Tedirgin olmaya başlamıştım derslere girmedik o gün ve bizim yerimize imza attırdık. Semranın verdiği adres aklımdaydı berkle birlikte oraya gittik. Sanayi şehri diye boşuna söylemiyorlar semranın verdiği adres iki fabrikanın karşılıklı kurulu olduğu bir caddeydi. Bu kadarını hatırlıyordum fakat bir sokak yazıyordu hangisi olduğu bir türlü aklıma gelmiyordu. caddenin ulaştığı bütün sokakların ismine baktık 2 üç kere tekrarladık bunları ve en sonunda bir bankın üzerinde nihatı uyurken gördük ve hemen onun yanına hareketlendik. nihatı bulduk diye seviniyorduk fakat yanına vardığımızda işlerin hiçte gözükdüğü gibi olmadığını anladık.

Okuldan arkadaşlar Evde toplanıp bir bekar partisi yapacaklarını söyleyip beni davet etmişlerdi, Berna uyudunmu diye mesaj atmış. Ve okulun wp grubundan sayfalarca mesaj gelmiş okulda az da olsa popülerdim sesim birazcık güzel olduğu için cep harçlığı çıkartmak adına arkadaşlarımla kampüsün yakınındaki bir kafede çalıp söyleriz. bizim kampüstekiler genelde o kafeye takılır bu sayede birazcık tanınıyordum üniversitede. Günler yine aynısı gibi geçiyor herşey yine monotonlaşıyordu. Fakat bir gün felaketler zinciri başladı ve ipin ucunu kaçırdım bir dahada yakalama fırsatım olmadı. Yurttaki arkadaşlarımın söylediğine göre son günlerde geceleri uyurgezerlik başlamıştı bende ve hep dış kapıya doğru yöneliyormuşum. Oraya gitmezsem arkadaşlarıma zarar veriyormuşum bunu zarar verdiğim arkadaşlarla konuşup son günlerde pgibolojimin iyi olmadığı için böyle olduğunu olayın üstünün kapatılması gerektiğini söyledim sağolsunlar beni kırmadılar ama ilerleyen günlerde bu olaylar daha sık dile gelecekti...

O gün arkadaşlar evde parti veriyordu ve bu partinin tek özelliği herkes yanıdna bir kızla geliyordu. Kısacası damsız alınmıyordu. Bernaya bu konuyu söyledim son günlerde bana daha sıcak davranıyor ve sürekli birlikte birşeyler yapmak istiyordu söyler söylemez kabul etti. O gün hazırlanıp giyindik ben bernayı yurdunun önünden alıp Arkadaşım Berk in evine geçtik yavaş yavaş dolmaya başlamıştı ev. Yiyecekler içecekler geliyor müzikler açılıyordu. Oyunlar oynanıyor alkol içiliyor sigara gırla gidiyordu. Gecenin sonuna doğru geliyorduk ve finali az çok tahmin edebiliyordum. Alkole fazla alışık olmadığım için kendimden geçmiştim ama tek hatırladığım şey en son bernayla odada girdiğim ilişkiydi. Sabah uyandığımda Hala Berklerin evindeydim ve herkes çoktan gitmişti berk ve kendi ev arkadaşarından başka kimse kalmamıştı. Kahvaltımı berkle birlikte yapıp yurda geçtim. yurttan bir uyarı cezası almıştım fakat umrumda değildi gidip bir boy abdesti aldım ve kendime gelmek için tekrar yatağıma uzandım başım neredeyse çatlıyordu. ama akşama kadar iyileşmem gerekiyordu çünkü bu gün pazardı ve benim sahnem vardı. geçen sene 2 kez ekmiştim cafe sahibi tarık abiyi bir daha aynı şeyi yapacak olursam işime son verebilirlerdi. Bu yüzden uyumak için hazırlanıyordum ki bir mesaj geldi berna dün gece için teşekkür etmişti rica ederim her zaman deyip geçiştirdim ve 2 saatlik uykumu kesintisiz bir şekilde uyudum. Ardından kalkıp sahne için hazırlanıyordum ki telefon çaldı.

Nihatın yanına gittiğimizde ellerinin ve ayaklarının içe doğru kırıldığını gördük gözlerinin içindeki beyaz kısım kanlanmıştı bir insanın gelebileceği en kötü durumlardan birindeydi nihata bunu kimin yaptığını sorduk. Fakat ya korkudan dili tutulmuştu ya da o acılardan dolayı konuşamıyordu. Nihatı hastaneye zütürdük ve sedyeye yatırırken cebinden bir kağıt parçası düştü. Ben daha fazla kuşkulanmaya başlamıştım. Hastaneye polisler geldi ve beni karakola aldılar. Adresi nihata ben vermiştim ve semranın arama kaydı yoktu. Polisler bu işin benim yüzümden olduğunu düşünüyorlardı. Birkaç günde nasıl birisi olmuştum ben bile anlayamıyordum. Önce hiç yapmayacağım bir şeyi yapıp biriyle zina yapmıştım sonra uyurgezerlik muhabbeti vardı bunlar yetmezmiş gibi şimdi birde nihat çıkmıştı başıma ailesine haber verilmişti ve onlarda birkaç saate burada olacaktı aklım tekrar nihatın cebinden çıkan kağıda takıldı ve ifadem alındıktan sonra berki aradım. O kağıdı saklamasını söyledim. Çoktan çöpe attım dedi. Bul onu yoksa aramız bozulur kardeş. Dedim ve tekrar hastanenin yolunu tuttum

Kalabalığın içinde nihatı arıyordum fakat yoktu evine gitmiştir diyip bernanın yanına gittim onu yurda bırakıp bende yurda döndüm günün yogunluğuyla uyumaya başladım ve gözlerimi açtığımda arkadaşlar başıma toplanmıştı yurdun nöbetçi hocasıda beni uyandırmaya çalışıyordu. Yine uyurgezerlik vakasıyla karşı karşıyaydım. Nasıl oluyorda yataktan kalktığımı anlamıyordum hayret ediyordum. Tekrar yatağıma dönerken ranza arkadaşım olan salih e kalkıp ne yaptığımı sordum. O da kalkıp etrafa göz gezdirir gibi kafanı oraya buraya çeviriyordun seslendiğimiz halde duymuyordun önce milletin dolabını zorladın açılmayınca mutfağa indim orada da bir bıçak almaya yeltendin fakat aşçı dursun abi uyumadığı için bağırarak seni dışarı yolladı hiçbirşey demeden dışarı çıktın sonra kapıya yöneldin kapıyı zorladın ve sese hoca geldi seni uyandırdı dedi. olacak gibi değildi saat gecenin 3 üydü. Ve benim bu olaya bir çözüm bulmam gerekiyordu. bunları düşünerek uyudum ve sabah telefonumun sesine uyandım berk beni arıyordu. Açtim telefonu ve berk bana nihatın benimle birlikte olup olmadığını sordu. Bende benimle birlikte olmadığını ve dün gece eve gidip gitmediğini sordum.Eve gitmemişti. Berk e kampüse gelmesini ve konuşmamız gereken şeylerin olduğunu söyledim. Hazırlandım ve kampüse doğru gitmek için yola çıktım.

Arayan semraydı ve sesi çok tuhaf geliyordu üniversiteden bayağı uzak bir yerdeki bir kafede olduğunu söyledi ve parasının denkleşmediğini ekledi. Gelip yardım etmen gerek zor durumdayım dedi. ikilemde kalmıştım tarık abiyi bir daha ekemezdim fakat semrayı da o durumda bırakamazdım aklıma çok güzel bir fikir geldi ve Berk in ev arkadaşı olan nihatı Semranın berdiği adrese gönderdim. daha önce hiç böyle bir kafe ismi duymamıştım fakat semranın zor durumda olduğunu biliyordum. sahnemin olduğu kafeye gittim ve tarık abiye bir selam verdikten sonra sahneye başladım.En önce arkadaşlarıyla birlikte berna beni izliyordu ve diğer arkadaşlarımda buradaydı yine kafe tıklım tıklımdı ve bende zevkli bir sahne geçiriyordum. 1 buçuk saat sorna bir sahne arası verdim ardından arka tarafa geçtim telefonuma baktım 7 tane cevapsız arama vardı nihattan. Hemen nihatı aradım ve Anında açtı açar açmaz bana sövmeye başladı. Öyle bir adresin olmadığını ve orada kafenin olmadığını söyledi verdiği adres ıssız bir sokaktan başka bir yer değilmiş. Kendi kendime şaşırdım ve nihata nerde olduğunu sordum yolda olduğunu ve sahne aldığım kafeye geldiğini söyledi. tamam dedim ve aklımda 2 bira ile nihatın gönlünü almak vardı bu olay beni düşündürmüştü ve aranın bitmesiyle tekrar sahneye çıktım fakat gördüğüm sahne bayağı bir şaşırtıcıydı...

aq niye saç telini veriyon seni fena gibicek dostum :(

üstümü değiştirip tekrar nihatın yanına geçtim babası refakatçi olarak kalacaktı nihata. kantinden babasına yiyecek birşeyler alıp odaya çıktım ve sen bunları al abi ihtiyaçların filan varsa ben burdayken onlarıda rahat rahat gör dedim. Hay allah razı olsun diyip odadan çıktı. Ardından nihat gözlerini açıp konuşmaya başladı. Neden yaptın bunu bana hikayeanlatpanpa dedi. Bende olanları özet geçerek anlattım ve gerçekten ona ne olduğunu sordum o da üzgün bir şekilde anlatmaya başladı. Burayı nihatın ağzından yazacağım : Bana verdiğin adrese gittim hikayeanlatpanpa ıssız bir sokaktı ve oraya girmek zorunda kaldım. ama ortada kafe değil ev bile yoktu birden sokaktan evladım yardım et ! diye bir ses yükseldi. Bu yaşlı bir kadının sesiydi hemen telefonumun fenerini yakarak oraya doğru ilerlemeye başladım. Oraya gittiğimde gördüğüm şey karşısında afallamıştım.

Tam oraya doğru hareketlenecekken berk beni yanına çekti ve bekleme salonu gibi bir yere zütürdü. Ardından o sisli odadan berk in hoca diye tanıttığı adam ve bir müşterisi çıktı Ardından berk gitti adamın elini öptü hocam hocam diye peşinde dolanıyordu. Odaya aldı bizi ve anlatmamı istedi olanları fakat ben berk e baktım kafasını sallayınca anlattım. adamın uzun ve sivr ibir siması vardı. Burnu aşağıya doğru ve sivriydi. kafasında ise sarıkla alakası olmayan bir şey vardı. bana bir muska yazdı ve verdi ardından beni dışarıya çıkardı. Berk ile birşeyler konuştu ardından berkte geldi yanıma cüzdanını düzeltiyordu anlaşılan para almıştı berkten ben bu işten işkillenmiştim fakat berke belli etmemiştim ben yurda döndüm ve hava yavaş yavaş kararmaya başlıyordu.

Eğer bir daha burada bağıracak olursan dedi sağ ve sol omuzunu gösterdi ben değil bunlar seni halleder haberin olsun dedi. Biraz ürkmüştüm fakat muskayı gösterdim al dedim nazar duasını bende okuyabilirim dedim güldü bıyık altından aferin dedi bana bunu anladığına göre asıl işini görebiliriz dedi. Para almayacaksın ama bu işten dedim kafasını salladı onaylamak maiyetinde. Akşam ezanından sonra gelin hallederiz dedi. Tamam dedik ve ayrıldık oradan ben acilen en yakın caminin imdıbına gittim ve önce notu sonra teefonumdaki mesajı göstermeyi hedefliyordum camiye girdim ve imamı buldum 55-60 yaşlarında kısa boylu tonton bir imamdı hemen selam verip yanına gittim. Notu gösterdim burada ne yazıyor hocam dedim. Hoca nota baktı sonra bana baktı ve hafifçe tebessüm etti. Biri seni korkutmaya çalışmış anlaşılan dedi fakat burada korkulcak birşey yazmıyor evladım dedi sadece ' Tekrar buraya gelmeyin yoksa sonunuz daha kötü olur ' yazıyor dedi. Ve güldü ardından telefonumu gösterdim fakat yazılar biraz küçüktü gözlüğünü taktı ve tebessüm eden yüz ifadesi değişmiş ciddileşmişti. Bana baktı tekrar ve çık buradan dışarı dedi. Hocam demeye vakit kalmadan Çık çabuk çık dışarıya hala burdamısın! gelme bir daha buraya gözümüzün gördüğü bir camimiz var onada musallat olma dedi. ardından başka bir camiye gittim mesajı gösterdim ve yine aynı tepkiyi aldım olacak gibi değildi kafayı yiyecektim ta ki aklıma yurttaki nazif hocanın arapça bildiği gelene kadar. Hemen yurda gittim ve nazif hocayı buldum mesajı gösterdim. Birkaç kez okudu ve oğlum dedi sen bunlara nerden bulaştın dedi ve mesajı açıklamaya başladı :

Baba diyebildi sadece. Ardından olanları anlatacaktı. Bir yandan kendimi suçlu hissediyor bir yandanda olayı merak ediyordum. Nihat başladı anlatmaya : kız arkadaşımla birlikte kafede oturuyordum baba hesaba paramın denkleşmeyeceğini anladım ve arkadaşlarıma mesaj atıp kız arkadaşımı çağırmalarını söyledim. Onlarda dediğimi yaptı ve bende hesabı ödemeden kaçmaya çalıştım beni saolsun hikayeanlatpanpa ve nihat buldu onların bulduğu yere kadar kovaladılar ve orada yakaladılar. Bir güzel dövdüler. dedi. Fakat ben inanmamıştım nihat beni ele vermemek için böyle anlatmıştı bununda farkındaydım. Ama birşey diyememiştim berk ile gözgöze geldik ve berk odadan çıktı ardından bende çıktım. Hemen bu işi halledelim artık dedim berk e o da tamam dedi tanıdığım bir hoca var dedi ve beni kocaelinin merkez tarafında kalan bir yere zütürdü. Binadan içeriye girdik ve 3. kata kadar çıktık asansörün bulunmadığı bu bina gerçekten çok ürkütücüydü. içeriye ilk adımımızı attık ve hafif sisli olduğunu gördüğüm bir oda dikkatimi çekti.

Semra ve arkadaşları orta masaların birine oturmuş ve sahneye gelmemi bekliyorlardı sahneye çıktım ve aklımda tek bir şey vardı sahnenin çabucak bitmesi ve semrayı kenara çekip konuşmak. Allaha şükür sorunsuz bir sahne performansıyla geceyi kapatmış yeni arkadaşlar bile edinmiştim istek parçaları ilk olarak bernanın masasından alıp gönlünü birkez daha fethetmiştim. Sahne arkasına gittim ve üstümü değiştirmeden semranın yanına indim. Semraya konuşmamız gerektiğini söyledim ve yanıma çağırdım. (semra(s) Ben (B))
B: semra neden böyle birşey yaptın ne gibi bir kazancın oldu?
S: ne yapmışım ki hikayeanlatpanpa sadece bu gece seni dinlemeye geldim bir yanlışımmı oldu
B: bana verdiğin yanlış kafe adresi eğer gelseydim işimden olacaktım söyle neden yaptın!
S: anlaşılan gitmemişsin
B: nihatı gönderdim çocuk hala gelmedi. Sahiden nihatı gördünmü ?
S: görmedim. Artık şu suçlamadanda vazgeç ben seni bugün aramadım çünkü telefonum teknik serviste
B: al inanmıyorsan arama kaydına bak gösteriyim sana
dedim ve arama kaydını açtığımda bir problem vardı semranın bugün benimle konuşması gözükmüyordu. telefon kendi kendine donuyor normalde de diyip reset attım ama yine yoktu bu işten kuşkulanmaya başlamıştım hiç bozuntuya vermeden semraya iyi geceler deyip oradan ayrıldım.

Hastaneye vardığımda berk çöpleri karıştırıyordu hala gittim ve bende yardım ettim bize birisi bir not bırakmış olabilirdi. Berk kadar kaz kafalı bi adam görmedim zaten okumadan niye çöpe atıyosun sen kağıdı amk. Çok şükür çöpün ortalarında bulduk ve aldık kağıdı çevremizdekilerin bize bakışları eşliğinde aldık almasına fakat kağıtta ne yazdığını anlayamamıştık çünkü kağıtta yazan şey arapçaydı. Berkle birlikte elimizi yüzümüzü yıkayıp pis kokulardan kurtulduktan sonra hastane kantinine geçtik ve orada olan biten herşeyi en başından sonuna kadar anlatmaya başladım. Berk bu olaylar için bir çözümünün olduğunu söyledi ve nihatın hastane işleri bitince halledeceğini söyledi. Bir nebze de olsa umutlanmıştım fakat tutuklanmamak için Nihatın dilinin açılıp benden şikayetçi olmaması gerekiyordu. Bunları düşünürken nihatın ailesi gelmişti ve kantinde bizi arıyordu. neyse ki beni tanımıyordu. Hemen yanlarına gittik ve teselli ettik birazda olsa. Hemen nihatın yanına çıktılar ve nihatla ilgilenirlerken nihat elleri ayakları alçılı bir halde konuşmaya başladı

FiNAL 3/5

Nazif hoca evden çıkmadan önce berk e de bir muska yapmıştı .artık şerli varlıklar bize yaklaşamayacak, yaklaşsa da zarar veremeyecekti. 15-20 dakikalık bir yolculuğun ardından semranın anlattığı sokağa ulaştık. Normal sokakların aksine evler içiçeydi ve en büyük ev 2 katlıydı. Evlerin çürümüş görüntüsü gerçekten ürkütücüydü. Gece vakti gelsem gerçekten korkudan altıma yapabilirdim. Sokağın başında evleri izliyorduk nazif hoca önümüze geçti ve yürümeye başladık. Evlerin kapıları açıktı ve nihatın söylediği gibi evlerin içinde yaşlı kadınlar halka şeklinde oturmuş kafalarını ileri geri sallayarak birşeyler mırıldanıyordu. Tınısı bile korkunçtu bu mırıldandıkları şeylerin her evde vardı bunlardan ama neden bunu yapıyorlardı ben oraya dalmıştım tam bir başka eve bakıyordum ki halkadan bir tane kadın kafasını kaldırdı ve bana baktı. kafası kapalıydı fakat mavi fakat mat bir mavi renginde olan gözleriyle bana bakıyor köpek hırlaması gibi sesler çıkarıyordu dişlerini sıkarak halkadan çıktı dişleri aynı rüyamda gördüğüm gibi zift siyahıydı. Evin kapısına kadar geldi daha fazla ilerleyemiyordu o sırada nazif hoca yanıma yanaştı ve kafan önce yürü dedi. Bakma onlara bir daha dedi. Tamam dedim ve önüme eğdim kafamı fakat bana baktığını hissedebiliyordum ayaklarına baktım ilk defa böyle birşey görüyordum tersti ayakları içim ürperdi. En sonunda evinin yanından geçtikten sonra arkamızdan bize bağırdı : 'aldhdhahab min huna tarak lah wahdah lana' nazif hoca yanıma yaklaştı ve bana kadının söylediği cümleyi çevirdi. Söylediği şeyde korkulacak birşey yokmuş sadece 'gidin buradan rahat bırakın bizi' demiş fakat benim heryerim korkudan titriyordu berk zaten iptaldi. semranın söylediği eve yaklaşırken her evden çıkıp bize bağırmaya başlıyorlardı nihatın çarpıldığı eve gelmiştik oradaki kadın bize çok net şekilde bağırdı ve şunları söyledi : 'ya basharia hal taetaqid 'an yakun mukhtalifaan ean sadiq al'akhira ' dedi Nazif hoca bunu çevirmemişti ardından bitişiğindeki evin eşiğine geldik ve içeri girmeden önce nazif hoca birşeyler okumaya başladı.

Yürüme mesafesinde olan kafeye geldim ve semrayla sıcak bir selamlaşmadan sonra yerime oturdum havadan sudan muhabbet ettik o arada içecek menüsü geldi. Semra bu menüyü baya baya biliyordu fakat daha adını bile okuyamadığım şeyleri istemeye başlamıştı bile. O ice mocca istedi. Menüye çaresizce göz gezdirirken tanıdık birşeye rastlamıştım sonunda burger kingden son paramla aldığım milkshake iste bu dedim kendi kendime rezil olmaktan kurtulmuştum ve bende siparişim verip menüyü teslim ettim. Tam semra birşeyler anlatıyordu ki Berna dan mesaj geldi bende ona cevap vermek için telefonun tuş kilidini açtım tekrar kafamı kaldırdığımda semranın yüzü asılmıştı. hemen bernaya geçiştirici cevaplar yazıp semraya onu dinlediğimi söyledim. Semra konuyu dönüp dolaşıp bernaya getirdi ve onun pek tekin biri olmadığını söyledi resmen sevgilimi bana kötülüyordu fakat ben tam tersini iddia ediyordum en son sert bir şekilde bu konunun kapanmasını ve bir daha açılmamasını söyledim. saçında birşey var dedi bana. Elimi saçıma sürdüm ve hala gitmedi dedi gel alayım saçındakini dedi. Eğildim biraz acısada saçımda ne varsa artık almış resmen saç köklerimi yolmuştu biraz daha konuştuktan sonra hesabı ödeyip yurda döndüm ılık bir duş alıp akşama doğru güzel bir uyku çektim. Ardından mesaj atmak için telefonu açtım ama gelen mesajlardan dolayı telefon donuyordu.

Kilit karşımda polisler arkamdaydı Ne yapacağımı bilmiyordum. kafamı kaldırıp binaları kolaçan ettim şuan üstünde bulunduğumuz binayla arasında 1-1.50 metre olan bir bina daha vardı fakat orası arabayı çektiğimiz yere değil girişteki polislerin olduğu yere çıkıyordu. Berk ile gözgöze geldim. Hapis yatmaktan iyi bir seçim bence dedim ve Koşar adım atladım allaha şükür ben binanın üstüne geçmiştim bekire atlaması için telkin veriyordum fakat korkuyordu. Bir an önce atlamazsa hayatımızın geri kalanı mahvolabilirdi. Nihatı hatırlattım ona nazif hocayı hatırlattım zorda olsa atladı ve binaya tutundu onu yukarı güç bela çektim tam binaya geçecektik ki polislerin bulunduğu binadan bir ses daha geldi muhtemelen çatıya çıkmışlardı. Vaktimiz azalıyordu ve kilide baktım açabilirdik ama biraz uğraştırırdı. Kilitle uğraşmak yerine hemen havalandırma boşluğuna geçtim. Yanıma bekiride aldım. Ve ses çıkarmadan beklemeye başladım yaklaşık yarım saat boyunca bekledim sesler kesilmişti fakat kafamı dışarıya çıkarmaya korkuyordum. en son canıma tak etmişti ve kafamı dışarıya çıkardım. kimsecikler yoktu etrafta. Tekrar aynı yerden aşağıya inmeye ikimizde korkuyorduk. 2 hafta öncesine kadar düzenli olan hayatımızdan eser yoktu. Mecburen üstünde bulunduğumuz çatının binaya iniş kilidini kırmamız gerekiyordu ve 10-15 dakikalık bir uğraş sonunda bu zor olmadı. Bina bir muhasebe binasıydı asansörle zemin kata indik ve hemen arabanın olduğu yere gittik. Araba sağ salim yerinde duruyordu buna şükredip arabaya bindik ve Nazif hocanın evine gitmek üzere yola koyulduk.

FiNAL 1/5

Nazif hocanın evine vardığımızda hocam yemek hazırlıyordu bize yanımda getirdiğim bıçağı hocama verdim ve birde notu gösterdim notta Zariyat suresinden bir ayet yazıyordu ayet ise şöyleydi : Ve mâ halaktul cinne vel inse illâ li ya'budûni. anlamı ise ben insanları ve cinleri ancak bana kulluk etmeleri için yarattım. olduğunu söyledi. bunu neden medyuma vermişlerdi diye düşünürken aklıma bir fikir geldi medyuma sen ne karışıyorsun allah seni kulluk etmen için yarattı gibisinden bir dersmi vermek istemişlerdi bilmiyordum. Hocam yemeği getirdi ve allah ne verdiyse yemeğe yumulduk. Ardından olayları analiz etmek için bir araya geldik. Hocaya olan biteni anlattık ve onlar tarafından izlendiğimizi söyledi kabilenin cinlerinden bazıları bizi izliyormuş fakat ben değildim o çünkü bende muska vardı. Demekki berk izleniyordu o da iyiden iyiye bu işin içine girmeye başlamıştı. Hoca elimiz çabuk tutmamız gerektiğini söyledi. yoksa izlemeyle kalmayacaklarını anlattı. Ne yapacağımızı sordum. Hoca gerekli malzemeleri liste olarak yazdı ve bunları bulmanız lazım dedi. Listeye baktım 2 bakır tepsi, sakatat,4 tane ayna ve buna benzer şeyler yazıyordu. Gerekli otlar vs. vs. bunları temin etmek için saat çok geçti artık uyumamız lazımdı ve herkes aynı odada yatacaktı. Zaten ev 1+1 di yanyana uzandık ve uyumaya koyulduk yarın bizi zor ve yorucu bir gün bekliyordu.