-
76.
0Yazsana aq
-
77.
0Rez panpa takma onları devam
-
78.
+1Arkadaşlar çok fazla istek geldiği için bırakmamak üzere tekrar başlıyorum hikayeye.
Sembolleri gördükten sonra Bilge ye hiç bir şey çaktırmadan yerime geri oturdum. Bilge herzamanki gibi sessizdi. 5 dakika sonra Profosör Alfred bizim geldiğimiz yerden geldi. Ancak inerken bizden çok daha yavaş inmişti bu da beni biraz şaşırttı. "Efendim bunu nasıl yaptınız?" dedim. Gözlüklerinin üzerinden bakarak biraz düşünüp "Boşver" dedi ve yerine oturdu. "Evet peki neden buradasınız" dedi. Nasıl yani bizim neden orada olduğumuzu bilmiyormuydu? Belkide olayı bizden duymak istemiştir diyerek bir de Mr. Alfred e olayları baştan sona anlattım. Alfred Bilgenin dışarı çıkmasını söyledi. Bilge de nazikçe selam verip dışarı çıktı. Ama asıl büyüyü o yapmıştı ve onu dışarı göndermesi sinirimi bozmuştu biraz. Profosör masasından kalkıp yanıma geldi ve asasını masanın üzerine tutarak "CALLOFORY!" Diye bağırdı. Masanın üzerinde orta baş parmağımın ucundan dirseğime kadar olan uzunlukta bir asa belirdi. Renkli bir asaydı bu. Daha önce görmemiştim ve eline alıp bana uzattı. Hiç bir şey söylemeden yerine oturdu ve konuşmaya başladı. "Babanın döneminde de okul müdürlüğü yapmıştım. Bu asayı babandan seninkine benzer bir suç işlediği için almıştım. O zamandan beri bu asa benim depomda durur. Şimdi bunu sana vermenin zamanı geldide geçiyor bile" diyerek gülümsedi. Cılız bir sesle "Efendim peki ya ceza?" dedim. "Unut gitsin. Siz Türkleri bilirim nasıl olsa tekrar yapacaksın" dedi. Ben bu cümleyi duyunca hafif gülmeye başladım. Asanın renkleri ve ışıltısı beni benden almıştı. Onu cebime koydum. Profosör "Şimdi gitte biraz asanı arkadaşlarına göster" diyerek o klagib yaşlı gülüşünü yaptı. Bu günden sonra Alfred ile aramda inanılmaz bir bağ oluştu. Noele kadar iki günde bir sık sık görüşür olduk. Noel zamanı geldi çattı ancak okulda kimsenin dini olmadığından Hristiyan da yoktu. Bu yüzden Noel onlar için kutsal bir değerden fazla eğlenceydi. -
79.
+1Annem ve babam islam kültürü ile büyüyüp yetiştikleri için Noel i pek fazla takmazlardı. Ancak onlarda herhangi bir inanca sahip değildi. Özellikle ingiliz ve Amerikan vatandaşlar Noel gecesi okula panayıra çevirmiş her yer renkli balonlar ve süslemelerle doluydu. Okulda alkol içmemizde hiçbir zaman sakınca olmadığı için Noel geceside alkolun dibine vurmuşlardı. Ertesi gün Noel tatili için herkes evlerine gidicekti ancak okulum ikamet ettiğimiz yere uzakta olduğu için ben okulda kalmayı tercih ettim. Meriç gitti ve ben okulda Bilge ile kaldım. Profosör Alfred inde hiçbir yere gitmeyeceğini duyunca içten içe sevinmiştim. Çoğu öğretmende tatil için evlerine gitmişti. 1 hafta sürecek bu tatilde zamanımı genellikle kitap okuyarak geçirmeyi planlıyordum. 5-6 bin kişilik okuldan toplasanız 100 kişi kalmıştı. Bilge ile okulun geçmişini araştırıyor bir yandanda öğrendiklerimizi kendimize anlatıp günümüzü böyle tamamlıyorduk. Tatilin 3. günü aklıma Profosör Alfred in odasında gördüğüm semboller geldi. Sembolü tanımlamak gerekirse beşgen biir şekil ve ortasında fare cinsi bir sürüngen canlı bulunuyordu. Bu konuyu Bilge ye anlatma kararı aldım ve konuyu açtım. Bilge de şaşkınlıkla beni dinliyordu ve "O zaman kitaplardan araştıralım ne anlama geldiğini" dedi. Bu fikir aklıma yatmıştı ancak tüm gün boyunca o semboller ile alakalı gram bilgi bulamadık. Bunun ne anlama geldiğini öğrenememek canımı sıkmıştı. Bilge ye "Dışarı çıkıp hava alalım böyle olmayacak" dedim. O da kabul etti ve okulun çevresinde bir kaç tur attık. Okulda pek fazla kişi kalmadığı için okulun yanında ki gitmememiz gereken yasaklı yere gidersek kimsenin bizi görmeyeceğini düşündük. Türk aklı işte okulun bahçesine yasak deseydiler okulun bahçesinden ayrılmazdık. Bilge ile okulun yanındaki taş merdivenlerden inip çimenlik bir alana geldik. Burası temizdi ve insana huzur veriyordu. Çimenlik alanın ortasında sadece bir ağaç vardı öğlen sıcağının etkisiyle o ağacın gölgesine oturduk ve düşünmeye başladık.Tümünü Göster
Bilge: iyice dikkat ettin mi? Sembolleri benzetmiş olamaz mısın?
Ben: Kör değilim Bilge... O kapının arkasında ne olduğunu düşünüyorum.
Bilge: Profosör Alfred e soralım istersen.
Ben: Saçmalama beni öldürsende böyle bir şeyi yapmam.
Bilge: iyi meraktan kendini ye bitir o zaman.
Bu şekilde atışmalar geçti aramızda. -
80.
+1Gerçektende kendimi yiyip bitiriyordum.
Ben: Peki gizlice Alfred in odasına girip kapının arkasında ne olduğuna bakabilirmiyiz?
Bilge: Asıl sen şimdi saçmaladın! Eğer biraz daha saçmalamaya devam edecek olursan tek başına düşünmek zorunda kalacaksın!
Bu çıkıştan sonra hiç bir şey demedim ve bu işi tek başıma yapmaya karar verdim. Ama nasıl giricektim o odaya? Hiç bir fikrim yoktu. O karanlık tuvalette söyleyeceğim sihirli kelimeleri bile bilmiyordum. Tüm günü bunu düşünerek geçirdim. Ertesi gün kalktığımda o sembollerden başka yerde olup olmadığına bakmaya karar verdim. Tüm okulu gezecek olsamda bunu yapmalıydım. O gün Bilge ile hiç konuşmadan tüm okulu gezdim. Aynı sembolü bulmak değil, benzerini bile bulamamanın üzüntüsüyle yatakhaneye dönüp dolabımdan bir hikaye kitabı alıp şöminenin başına oturdum. 400 sayfalık kitabın 120. sayfasında olmama rağmen kitaptan hiç bir şey anlamamıştım. Çünkü aklımı kemiren başka düşünceler vardı. Biraz sakinlemek için basit bir büyü yapıp kahve getirdim. Bir yudum almadan Bilgenin arkamda olduğunu farkettim. Arkamı döndüm ve ben ağzımı bile açmadan "Sonunda bırakmışsınız beyfendi" dedi. Ben "Hayır bu işin peşini bırakmayacağım" dedim sakince. Çocukluk aklı işte laf soktuğumu zannettim bir an için. Tam o sırada gözüme bir şey takıldı... -
81.
0KARDŞEŞiM ŞU SORUYA CEVAP VERCEKMSiN YOKSA SALLIYOMSUN O SiHiRLi SÖZLERi SiZ SÖLEYiNCE BÜYÜ OLUYODA BAŞKALRI SÖLEYiNCE NiYE OLMUYO ?
-
82.
0Okuyacagim rez
-
83.
0Ya pampa ruh emiciler yokmu ya ben onlari cok seviyodum onlarida ekle amk aahddbkdnf
başlık yok! burası bom boş!