/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 42.
    0
    vay amk tam senin eski hikayeni okumak için sözlüğe girdim baktım yeni hikaye atmışsın tesadfün bukadarı
    ···
  2. 41.
    0
    Rezervasyon
    ···
  3. 40.
    0
    yaz aşkı
    ···
  4. 39.
    0
    Mükemmeldi mükemmel. Merakla bekliyorum yeni hikayeni. Bu arada zuzum bilesiyle düğün foton varsa yollasana 31leneyim çok güzel tasvir etmiştin onu
    ···
  5. 38.
    0
    Yaz kanki yaz bekliyoruz.
    ···
  6. 37.
    +1
    Yıllardır seni arıyorum. En son youtube da dinledim buradaki hikayeni.
    Mk nerelerdesin sen bin kurusu özledim. Anlat anlat. Senin için giriş yabdım
    ···
  7. 36.
    +2
    Bu çerez hikaye ile dönüşün ardından talep durumuna göre yeni ve altınıza molfix giymeniz gereken hikayeler ile devam edeceğim.
    Bu Entry altında 15 20 kişi yaz zuzum pampam der ise bu akşam hikayeye başlarım. ( Prim amacında değişim buradan bir kazancımda yok. Eski günleri yakalayalım istiyorum..)
    ···
  8. 35.
    +2
    Bu kelimeleri duyunca irkildim. Bir anlığına olsun aklım başıma geldi. Ayağa kalkıp başımı avuçlarıma alıp ağlamaya başladım. Benim ağlama sesime babaannem kapıyı açarak içeri geldi. Oğlum güzel oğlum hocanın dediğini yap onu sözünü dinle bizi üzme dedi. Hoca konuşmaya başladığında babaannem yan tarafa geçip durmaya başladı. Bir süre sonra yine o yaşlı kadın olup odadan bana kötü kötü bakarak ayrıldı. Hoca gidene kadar da başımdan geçen bütün olayları ona anlattım.
    Ertesi gün sabah ezanı ile uyandım. Evde kimse kalmamıştı. Gizlice evden çıkıp Vedat abinin beni zütürdüğü köye doğru yola çıktım. Peşimde birilerinin sürekli beni takip ettiği hissi olduğu için iki adım ileri bir adım geri, sürekli arkama baka baka ilerliyordum. Yolda Vedat abi ile karşılaşmayı umut ediyordum ama ne kadar istesem de bir türlü karşıma çıkmıyordu. Yürüye yürüye köye kadar geldim. Güneş artık batmış ve hava soğumaya başlamıştı, gök yüzündeki turuncuya dönmüş bulutlar gözümün önünde öylesine hayaller oluşturuyordu ki, annem ve ablamı görüyordum.
    Yollar o kadar farklılaşmıştı ki, yerde bir tek ayak izi yoktu, yollar tamamen otlar ile kaplanmış ve gitmek iyice zorlaşmıştı. Eve gelmeden önceki son virajı döndüğümde, gözlerime inanamadım. Evin olduğu yer tamamen çökmüş, sarmaşıklarla kapanmıştı. Buraya neredeyse 50 60 yıldır kimse uğramamıştı. Ama ben buraya ilk geldiğimde evin altında ahırı bile vardı. Artık iyice daralmaya başlamıştım. Bana neler oluyordu böyle, hangi yaşadığım gerçekti, hangi yaşadığım an asıl yaşadığım andı anlayamıyordum. Yanlış yere gelmiş olabileceğimi düşünüp etrafına iyice bakındım ama, bu bölgede bu harabeden başka ne bir ev ne de yakınlarında insan izine rastlana bilir bir yapı vardı….
    Hava tamamen karardığı için artık yolumu bulabileceğimi sanmıyordum. Sönük vuran ay ışığının altında araba yoluna kadar indim. Yolun biraz ilerisinden gelen farlarını yakmış bir minibüsün geldiğini duydum. Artık bu karanlıkta kendi başıma bir yere gidemeyeceğim için arabanın geleceği yola doğru koşmaya başladım. Araba benim olduğum tarafa gelmeden önce iç tarafa girince far ışıkları kesildi. Yine karanlığın içinde kaldığım anda yaşlı kadının evinin ışıklarının yandığını ve patika yolun başında, Vedat abinin bana doğru baktığını gördüm. O an tek hatırladığım başıma ok gibi saplanan ağrı ve dizlerimin bağının çözülmesiydi.
    Aradan ne kadar zaman geçti bilmiyorum gözümü Samsun merkezdeki akıl hastanesinde açtım.
    Şimdi bunları yazarken o anlara gidip gidip geliyorum. Aslında annemi babamı ve ablamı trafik kazasında yıllar önce kaybetmiştim. Babaannem ise samsuna gelip bana yıllarca baktı büyüttü. Ne bir işte çalışmıştım ne de okuluma devam edebilmiştim. Gördüklerimin hepsi hayallerdi. Hastanede 1 buçuk sene yatıktan sonra aralıklarla gidip gelmeye başladım. Vedat abi… Güzel insandı, ya da her ne ise…. ilaçlarımı alsam da almasam da bazen pencereden baktığımda dışarıdan beni izlediğini görüyorum. En kötüsü, gerçek olmasa da arada annemi ve ablamı görüyordum. Şimdilerde evliyim, 1 tanede oğlum var… Babaannem öleli 7 sene oldu, onu da Manisa da annem ile babamın yanına gömdük. Bazen ilaçları tamamen bırakıp eskiye dönmek istiyorum. Nede olsa yıllarca, gerçek olmasalar da ailemle beraber yaşıyordum.
    Buraya kadar okuyan arkadaşlara teşekkür ederim.
    Yorma kendini, bırak hayatına eşlik etmek isteyenler seninle gelsinler….
    Tümünü Göster
    ···
  9. 34.
    +2
    Onu görünce o kadar sevindim ki, dünyalar benim olmuştu. Hemen koşarak evin ön tarafına geçtim. Evin ön tarafında köyden birileri sanki beni beklercesine ayağa kalkıp bana doğru koşmaya başladılar. Bir anda etrafımı çevirip üzerime saldırdılar ama aradan çıkıp ablamın olduğu odaya çıktım. Ben içeri girdiğimde annem aynı yerinde oturmuş ablam ise yine yere yatmış ve ağzından köpükler gelmişti. Yine gözlerini bana dikmiş bir şeyler anlatmaya çalışıyordu ki tam o sırada arkadan biri boynuma sarılarak beni yere düşürdü. Gözlerimi açtığımda karşımda şişman, sakalları göbeğine kadar inmiş başında sarığı ile bir şeyler okuyup bana üfleyen bir adam vardı. Benim ona baktığımı fark ettiğinde okumayı bırakıp arkada duranlara, bizi yalnız bırakın kapıyı dışarıdan kapatın dedi. Adamın bem beyaz sakallarından yüzü çok güzel parlıyordu ve bana bir güven veriyordu.
    Bana bakarak, sakin ol oğlum, benden sana zarar gelmez, herkesi gönderdim. Ben senin yanında olacağım dedi. Ben ise ablamın öldüğünden bahsettim. O ise ablan ölmedi sen yanlış gördün. Allah’ın izni ile ben sana yardım edeceğim dedi.
    Arkadaşın yanında mı o nerde dedi. Ayağa kalkıp sağa sola baktığımda Vedat abinin giyişi dolanına yaslanıp bir ayağını yere basıp diğer ayağı ile de çamurlu ayakkabılarını dolaba sürttüğünü gördüm. Ben ona bakıyordum ama o başını öne eğmiş yere bakıyordu. Seslenip yanıma gelmesini söyledim ama yerinden kıpırdamıyordu bile…
    Yaşlı amca, tamam oğlum sakin ol. Gelmek istemiyorsa gelmesin dedi ve bana Vedat abiyi tarif etmemi istedi. Bende ona karşında duruyor neyi tarif edeyim dediğimde, Ey güzel evladım, senden başka onu gören yok. Hiç onun başkası ile konuştuğunu gördün mü dedi. Evet görmüştüm. Onunla yaşlı kadının köydeki evine gittiğimizde onlar konuşmuştu ayrıca onun bir eşi de vardı dedim. Ben onu dedikten sonra gel o zaman gidelim. Vedat abine söyle eşini de alsın gelsin. Hadi köye gidelim dedi. Vedat abiye bunu söylemek için arkamı döndüğümde ortalıktan kaybolmuştu. Hemen ayağa kalkıp baktım ama gitmişti. Benim onu aradığımı gören yaşlı amca, otur oğlum öyle birisi yok, bunlar sana aklının bir oyunu, onu ilk ne zaman gördün diye sordu. En baştan itibaren olanları ona anlattım. Ben anlatırken gözlerimin içine bakıyor, her cümlemin sonunda kafasını sallayarak beni onaylıyordu. Sonrasında ise, peki oğlum sen onu ilk gördüğünden bu zamana kadar hiç yüzünde, kıyafetinde ya da saçını sakalının uzadığını gördün mü dedi. Hayır hiç görmemiştim her gün aynı şekilde gelip gidiyordu. Adam haklıydı, o hiçbir zaman ayağındaki çamurlu ayakkabılarını bile çıkarmamıştı.
    Tümünü Göster
    ···
  10. 33.
    0
    devam panpa
    ···
  11. 32.
    +1
    9 sene oldu giriş yaptım bastım şukuyu reserved
    ···
  12. 31.
    +1
    Reserved.
    Buralar değerlenir, reklam alınır.
    ···
  13. 30.
    +1
    up up up, takipteyiz.
    ···
  14. 29.
    +1
    O kadar bağırıyordu ki, artık kendi evimde onun emirlerini uygular duruma gelmiştim. Artık onun kendi evine gitmesi gerekiyordu. iyice burayı mesken tutmuştu kendine…
    Bir şeyler atıştırıp evden çıktım. Kafam artık bedenime ağır geliyordu. Etrafımda bir olaylar dönüyor ama benim gücüm artık yetmiyordu tüm bu olanlara, Vedat abiyi bulup bu kadını evden zütürmesini söylemek için onu aramaya başladım. Sabahtan akşama kadar her yerde onu aradım ama bulamadım. Akşam eve dönerken onun bizim bahçede oturduğunu gördüm. Aynı çamurlu ayakkabılarını oturağa uzatmış bana bakıyordu. Hızlıca yanına gidip yarın sabah o kadını evden zütüreceksin, senin yüzünden başıma musallat oldu. Onu bu evde istemiyorum dedim. Beni dinliyor ama asla cevap vermiyordu. Daha fazla umursamayıp yanımdan kalktı gitti. Bir süre sonra eve doğru yaklaşan bir araba ışığı gördüm. Vedat abinin serçe arabası kapının önüne geldi ve içinden halamlar indi. Yaşlı kadında evden çıkıp hemen onları karşıladı. Öylece uzaktan onları izliyordum. O kadar samimilerdi ki birbirlerine sarılıp duruyorlardı.
    Yine buraya gelip bir şeyler karıştıracakları ama artık onlara karşı koyacak halimde kalmamıştı. Onlar eve doğru yönelmeden hemen kalkıp eve annemlerin yanına koştum. Odaya girdiğimde ablam yerde yatıyordu. Hemen koçağıma aldım. Ağzından köpükler geliyordu. Gözlerime bakıp ağzı köpük saçarak konuşmaya başladı. Bizi sakın bırakma… Biz seni hiç bırakmadık. Biz... biz…. Dedi ve bütün ağırlığını kollarıma bıraktı. Ablamın o güzel gözleri artık kapanmıştı. Söyleyeceğini söyleyemeden ellerimden kaydı ve gitti. O gece ablamı kaybettim. Annem ise tüm bunlar yaşanırken bir an bile dönüp bize bakmadı…
    Acı ile öyle bir bağırdım ki, Halamlar yanıma geldi. Bana sarıldılar sakinleştirmeye çalıştırdılar. Daha sonrasına hiçbir şey hatırlamıyorum. Sabah olmuştu. Gözüme vuran güneş ışığı ışık ile uyandım. Beni başka bir odaya yatırmış ve odanın bütün perdelerini çıkarmışlardı. Kalkıp annemin yanına gittim ama odada değildi. Ablamın cansız bedeni ise öyleye yerde yatıyordu. Kimse gelip neler olup bittiğine bakmamıştı. Ben yerden ablamı kaldırmaya çalışırken birileri de benim kolumdan tutup beni yerden kaldırmaya çalışıyorlardı. O an kalkıp evden kaçtım. Belki beni de ablam gibi öldüreceklerdi. Onlardan kurtulmak için kaçtım… Yolda koşarken yaprakları yere dokunan söğüt ağacının yanında ki çimenlerin üzerinde Vedat abinin beni beklediğini gördüm. Aynı kıyafetlerini giymişti. Her ihtiyacım olduğunda bu şekilde ansızın karşıma çıkıp yardımıma koşuyordu. Ben onunla sohbet ederken Vedat abinin arabasının içinde halam ve kocasının geldiğini gördüm. Vedat abinin arabası olsa da bu durum karşısında hiçbir tepki göstermiyor. Sanki arabasını onlara vermiş gibi davranıyordu. Hemen ayağa kalkıp koşmaya başladım. Vedat abi önde ben arkada koşuyorduk. Arabanın gelemeyeceği yollara girip onlara izimizi kaybettirdik. Vedat abiye ablamın öldüğünü anlattım. Ben bu tür acılarımdan bahsederken bile yüz ifadesinde hiçbir değişiklik olmuyordu. O kadar soğuk kanlı davranıyordu ki, onun bu davranışı, her olayda yanımda olması bana güven veriyordu. Biraz dinlenmek için çimlere uzandım. Vedat abi de benim karşıma geçti ve ağzına altığı ot parçasını çevire çevire gökyüzüne bakarak keyifle uzanıyordu. Gözlerimi açtığımda hava kararmıştı, Vedat abi yanımda değildi. Ben uyurken haber bile vermeden oradan ayrılmıştı. Havalar biraz soğumaya başladığı için üzerimde gece orada kalacak kadar kalın bir kıyafetim yoktu. Tek çare olarak eve gidip bir yerlere saklanmaktan başka bir şey gelmiyordu aklıma… Olduğum yerden çıktıktan sonra ellerinde fenerler ile bir grup insanın bana seslenip, gel buraya olduğun yerden çık diyorlardı. Her yerde beni arıyorlardı. Onların gittiği tersi yönünde ormanın içinden dolaşarak evin arka kapısına kadar geldim. Evdeki bütün ışıklar yanıyordu ve ablamın öldüğü odanın penceresinden ablam bana bakarak el sallıyordu.
    Tümünü Göster
    ···
  15. 28.
    +2
    gibseler okumam
    ···
    1. 1.
      +3
      Deneyelim
      ···
  16. 27.
    +1
    up up up
    ···
  17. 26.
    +3
    Uzun bir yolculuğun adından otobüsten inip eve geldik. Vedat abi daha arabaya binmek istemediği için saatlerce yürüye yürüye eve geldik. Beni evin önüne kadar bırakıp işe gidiyorum diyerek yanımdan ayrıldı. Eve geldiğimde kapı açıktı. Hızlıca içeri girdim ama annemin yattığı yatak toplanmıştı. Ablama seslendim ama ablamda ortalıkta yoktu. Evin etrafında öylece dolaşıyorken köydeki komşularımızdan biri beni görüp; Babaannen her yerde seni arıyormuş polise gitti haberin olsun. Sen nereye saklandın dedi. Ne babaannesi, sen ne konuşuyorsun… Halamlardan geliyorum babaannem orda yoktu, şimdi benden önce buraya mı gelmiş diye çıkıştım. Bana elinin tersi ile git hareketi yaparak iki eli arkadan bağlı yürüyerek gitti.
    Babaannem tek başına gelmiş olamazdı. Halamlar kesin benden önce buraya geldiler Annemleri buradan alıp zütürdüler diye düşünmeye başlamıştım. içeri girip üzerimi değiştirdikten sonra hemen Vedat abinin yanına doğru yola çıktım. iş yerinden çıkmadan ona yetişeyim diye koşa koşa gittim. Birkaç saat yürüdükten sonra iş yerinin önüne geldim. Beni görünce patronum halimi hatırımı sordu. Çay içtik birlikte. Ona Manisa ya gittiğimi ve başımdan geçen olayları anlattım. Ben olanları anlatırken bana öyle babacan ve tebessüm içinde bakıyordu ki, Allah ondan razı olsun. işe gelmedim diye beni işten de kovmamıştı. Daha sonra maaşını almaya gelmedin al maaşını da vereyim dedi ama, ben kaç zamandır çalışmıyordum. Hak etmediğim parayı alamazdım. O kadar iyi bir insandı ki, sen her hafta gel maaşını al oğlum benden dedi. Parayı alınca, halamlar benden önce gelip annemi ablamı zütürmüş olabilirler diye, Vedat abiye ulaşmam gerektiğini söyledim. Patron Vedat kim oğlum sürekli aynı şeyi söyleme öyle biri çalışmıyor. Vedat falan yok, seni araba ile evine bırakayım babaannen merak etmesin dedi. Birlikte patronun arabası ile evin önüne kadar geldik. Yolun bittiği yerde beni bırakıp geri dönüp gitti. Araba ile rahatça gelmiştim. Belki Vedat abiyi bulursam o da beni araba ile Manisa ya zütürürdü. Hem de annemle ablam araba ile daha rahat gelirdi. Hem paramda vardı patronum maaşımı da vermişti. O kadar yorgun ve uykusuzdum ki bu gece hiçbir şey yapacak halim kalmamıştı. Vedat abiyi yarın bulurum diye düşünüp eve doğru yaklaştım. Ablam cama kollarını dayamış beni bekliyordu. Onlar gitmemişti, buradalardı. Ablamı görünce o kadar rahatladım ki, bir daha Manisa ya gidip onları buraya getirmek çok yorucu olacaktı.
    Hemen koşarak içeri girdim. Kapıdan girer girmez yaşlı kadın ile karşılaştım. Beni görünce hemen bağırmaya başladı. Sen neden halanlara gittin. Oğlum sen beni delirtecek misin. Sana bir şey oldu diye ortalığı ayağa kaldırdım. Polis her yerde seni arıyordu dedi. Bir daha benden izin almadan evden ayrılmayacaksın diye bağırdı. Sen kim oluyordun da bana bağırıyorsun be kadın diyerek karşılık verdim. Benim tepkimi görünce odanın kapısını çekip çıktı. Ablam bu tartışmadan rahatsız olmuştu. Korkup evin köşesine saklanıp ellerini avuçlarının içine almış ağlıyordu. Annem ise yine yerinde oturmuş öylece duvarı izliyordu. Üzerinde ben giderken giydiği elbise hala duruyordu. Ablama neden annemin üstünü değiştirmedin, ben yokken sen ona iyi bakmamışsın. Sen kendin bile üzerini değiştirmemişsin, iyice pislik içinde kalmışsınız diye bağırdım. Hemen anneme temiz kıyafetlerden giydirdim ama kıyafetler ona büyük geliyordu. Annem zaten zayıflamıştı ama bu kıyafetler kocakarı işi örme yelekler ve penyelerden başka bir şey değildi. Ablam da aynı kıyafetlerden giydi. Ona çok kızmıştım, annemin yanına girip orada öylece uyumaya başladılar.
    Kaç gündür evde değildim. Onlara haksızlık ediyordum belki de… Tüm bu olanların sorumlusu bendim. Gelir gelmez de hemen ablamın kalbini kırmıştım. Özür dilemek için odalarına girdiğimde annem yine yatakta oturuyor ablam ise arkası dönük pencereden bakıyordu. Verdiğim kıyafetleri çıkarıp yine aynı kıyafetlerini giymişlerdi. Daha fazla üstelemeyip karşı koltuğa geçip yattım. Sabah yaşlı kadının bağırma sesi ile uyandım. Neden kıyafetlerimi dağıttın. Oğlum artık kendine gel, seni haftaya doktora zütüreceğim. Ben seninle artık baş edemiyorum diyerek ağlamaya başladı.
    Tümünü Göster
    ···
  18. 25.
    +4
    Aklımı kaybediyordum. Daha fazla dayanamayıp ayağa kalktım nefesim artık bana yetmiyordu. Kendimi odanın camından belime kadar çıkarıp nefes almaya çalıştım. Öylesine daralmıştım ki kendimi aşağı atsam o kadar rahatlayacaktım ki…. O esnada Vedat abini yol boyu bana arkası dönük gittiğini gördüm. Seslendim ama bana dönmedi.
    Halamlar beni pencereden içeri aldılar. Vedat abin gelecek oğlum birazdan gelir sen otur sakin ol diyorlardı ama yüzlerindeki o acı ve güz yaşı durumu anlatıyordu…
    Halam, gel seni babanın mezarına zütüreceğim ayağa kalk benim sözümü dinle dedi. Hep beraber kalkıp köydeki mezarlığa doğru yola çıktık. Yolda giderken insanalar selam veriyor. Bana adım ile seslenip hoş geldin diyorlardı. Artık bunlara aldırış bile etmemeye başlamıştım. Hep beraber mezarlığa girdik ve üç tane yan yana olan siyah mermer ile örülmüş üzerinde güller olan mezarlığa geldik. içimde öyle bir heyecan vardı ki yerimde duramıyordum. Aniden boğazıma kadar gelen baskı nefesimi kesmeye başlamıştı. Babamın mezarına geldiğimizde halamlar ellerini açıp dua etmeye başladılar. Mezar taşlarına baktığımda babamın isminin yazılı olduğu mezar taşının yanında annemin adı, annemin mezar taşının olduğu yerde ise ablamın adı yazıyordu. Gözlerime inanamadım. Bana oyun oynuyorlardı. Bu kadarı da olamazdı. Bunlar hep babaannemin başının altından çıkıyordu. Onlar dua ederken birden ayağa kalkıp koşa koşa evin oraya kadar geldim. Kimse beni takip etmiyordu. Oradan koşa koşa ayrıldım. Bunlar benimle alay ediyorlardı. Bu entrika ve oyunlar beni yıldıramazdı. Hemen annem ile ablamın yanına dönmek istedim. Hiç durmadan koştum. Saatlerce yürüdüm hiç durmadım… Otogara geldiğimde Vedat abi karşıdan bana bakıyordu. Hemen yanına gidip neden geldiğini sordum. Ablamlar beni çok merak etmişler annemin durumu iyice kötüleşmiş. Hemen bilet almak için içeri girdim. Bilet kesen adamın yanına gidip samsuna iki tane bilet istedim. Adımı soy adımı söyleyip bileti aldım. ikinci bilet içinde Vedat abiyi söyledim ama soy adını bilmiyordum. Az önce yanımda duruyordu. Bilet almaya gelirken birden ortadan kaybolmuştu. Onun bu gerektiği zaman kaybolmaları iyice sinirimi bozmaya başlamıştı. Soy adını bilmediğim için para verip diğer bileti de kendi adıma aldım. Param iyice azalmıştı zaten. Gelmeseydi boşuna para vermeyecektim…
    Otobüsün kalkmasına daha birkaç saat vardı. Gidip dışarıdaki bankların birine oturdum ama Vedat abi hala ortalıkta yoktu. O kadar yorgundum ki uyumak üzereydim. Halamlar beni takip edip otogara gelmiş olabilirler diye arka tarafta bir yere gidip çimenlere doğru uzandım. Aradan birkaç saat geçti. Otobüsün gelip gelmediğini sormak için bilet aldığım yere gittim. Otobüs izmir üzerinden geldiğini ve benim tek yolcu olduğumu söyleyip, araç otogara girmeyecek sizi yoldan bindirelim mi dediler. Gözlerim Vedat abiyi arıyordu ama ortalıkta yoktu. Zaten bilet parasını da ben verdiğim için içime oturmuştu. Görevli çocuk ile yola çıktık. Otobüs geldi arka kapıdan içeri bindim. Tam koltuğuma geldiğimde, Vedat abi zaten otobüsün içindeydi. Ona o kadar kızgındım ki, bana neden haber vermeden gittin, seni aradım her yerde dedim ama başını pencere tarafına çevirip ellerini yanaklarının arasına sıkıştırıp uyumaya başladı. Yolculuk boyunca ağzını bıçak açmadı. Tuvalet molasında bile bir kere inip gitmedi. Herhalde bilet parasını isteyeceğimi düşünüp benimle alakayı kesmişti.
    Tümünü Göster
    ···
  19. 24.
    +5
    Gözlerimin önündeki hayaller artık o kadar gerçeğe dönüşmeye başlamıştı ki elimi uzatsam sanki geçmiş beni içine çekecek ve o hayallerini gördüğüm zamanda yaşayacak gibi hissediyordum. Ağzımın kuruluğu ve yol boyunca bir şey yememiş olduğum için başım dönüyordu. Daha fazla ayakta kalamayıp olduğum yere oturup öylece kaldım. Halam ve diğer çocuklar beni kollarımdan tutup eve kadar taşıdılar. Eve doğru çıkan merdivendeki paspaslar geldi aklıma… Ben eskiden o paspaslarda, bu merdivenden kaymaya çalışıyordum. Neden böyle oluyordu? Daha fazla dayanamayacaktım bu hayallere…
    içeri girdiğimizde beni köşede duran koltuğa oturtup bacaklarımı uzatmam için sandalye verdiler. Duvardaki fotoğraflar sanki hareket ediyor, birbirlerine gülümsüyor gibiydi. Bir yandan da gözlerinin ucu ile beni selamlıyorlardı. O kadar çok eski fotoğraf vardı ki hangi fotoğrafta kimin olduğu belli değildi. Biraz daha göz gezdirdikten sonra annemin fotoğrafını gördüm. Babam beni ve ablamı kucağına almış annemde doğru bakarak öylesine güzel gülümsüyordu ki o anları kalbimin en derinlerinde hissediyordum.
    Biraz zaman geçtikten sonra büyük halamda yanımıza geldi. Beni görünce kollarını açıp bana sarıldı. Onlardan nefret ediyor olsam da bana olan bu sevgilerinden dolayı öylece tutulup kalmıştım. Birlikte yemek yedikten sonra kendi aralarında konuşmak için benim yattığım odanın kapısını çekip gittiler. Evin içindeki her şey bana geçmişten gelen anıları anımsatıyordu. Bu durum beni öylesine daraltıyordu ki nefes almakta güçlük çekmeye başlamıştım. Biraz yatakta doğrulduktan sonra Odanın kapısı açıldı. Ama odadan içeriye kimse gitmiyordu. Sanki birisi kapının kolunu açmış ama içeri girmeden kaçmış gibiydi. Kafamı biraz daha eğip baktıktan sonra Vedat abinin içeriden bana doğru bakarak gülümsediğin gördüm. Onun burada ne işi vardı anlamamıştım. Herhalde ablamdan benim gittiğimi öğrenip gelmişti. En azından bana sahip çıkacak bir abimin olması hoşuma gidiyordu. Ona doğru seslendim ama duvara sırtını yaslamış sağ ayağının üzerine basıp sol ayağını duvara yaslamış çamurlu ayakları ile duvara iz yapıyordu. Ona seslendim ama yanıma gelmedi. Ben duymadığını düşünüp tekrar seslendim ama nafile… Bana bakıyor ama yanıma gelmiyordu. Ben tekrar çağırınca oradan hemen kaçtı ve halam kapıyı açarak içeri geldi. Ama bu kapı zaten açıktı. Kimse kapatmamıştı. Halam hemen yanıma gelip neler olduğunu sordu. Vedat abinin geldiğini söyledim. Halam arkasına dönüp baktı ve küçük halama Vedat kim diye sordu. Ama onalar Vedat abiyi tanımıyorlardı ki. Daha önce buraya gelmemişti ama şimdi beni yalnız bırakmamak için buraya gelmişti. Onlar duvarda ayak izi var bakın çamurlu dediğimde hep birlikte dönüp duvara baktık ama duvarda ayak izi falan kalmamıştı…
    Tümünü Göster
    ···
  20. 23.
    +5
    Bu durumlar iyice sinirlerimi bozmuştu. Kapının önünde su deposu vardı orada duran baltayı alıp küfürler yağdırmaya başladım. Babamı çağırdım ama ses yoktu, babaanneme küfürler ettim kimse dışarı çıkmadı. Sonrasında başı eşarplı bir kadın, beni gördü. Bu küçük halamdı Ama geçen bu kadar kıza zamana göre çok yaşlanmıştı. Neredeyse çökmüştü, onun bu halini görünce duraksadım ve o bana bağırmaya başladı.
    - Ne oldu? Anneme bir şey mi oldu? neden geldin buraya? söyle anneme bir şey mi oldu dedi.
    O kadar kin doluydum ki baltayı halama doğru salladım. O arada iki tane yirmi li yaşlarda çocuk beni tutup yere yatırdılar. Ben ise BABA BABA diye bağırıyordum. Babam çıkmıyordu. Halam bana öyle bir tokat attı ki… Ne babası baban öleli kaç sene oldu? Sen delirdin mi ne oldu diye beni tuttular. Bu olamazdı. Babam bunların hesabını vermeden ölemezdi. Onu benim öldürmem gerekiyordu. Hele o babaannem olacak cadıyı ellerimle boğacaktım.
    Beni bırakmadılar. Biraz sakinleştikten sonra babam ile ilgili olanları, beni tutan çocuklara anlattım. Onlarda bana; dayı senin baban öldü. Bak mezarına zütürelim deni dediler. Halam hüngür hüngür ağlıyordu. Oğlum kendine gel diye. Neler oluyordu anlayamıyordum. Etrafa bakındıkça da bana o kadar tanıdık geliyordu ki az ilerideki aile mezarlığında babamın yattığı gözümün önünde canlanıyordu. Babamın cenaze namazını, hep beraber köyde kıldığımız anlar gözlerimde canlanıyordu. Ama ben bunları hatırlayamıyordum.
    ···