1. 1.
    +1
    nası bi hikaye lan bu bimde klimayla aşk mı yaşadın
    ···
  2. 2.
    0
    Yarısında sıkıldım amk bu ne
    ···
  3. 3.
    0
    http://eksisozluk.com/bim...iyle-karsilasmak--1543670 entellikle hiç bir ilgisi yok bura yokken ora vardı takip ederdim o ufacık beyninle hrsızlıgını üste çıkarmaya çalışma
    ···
  4. 4.
    0
    @6 ekşi üyeliği olanında oraya girenin de aklını gibeyim .
    giren belli oldu @6 bize burası yeter hadi koş ekşiye amk enteli seni
    ···
  5. 5.
    0
    ekşiden çaldın tamamda niye kendininmiş gibi trip yapıyosun nasıl bi ergensin sen lan bu saatte ayaktasın ?
    ···
  6. 6.
    0
    @2 canın sağolsun bin napalım derdimizi anlattık gibine takan olmadı der geçeriz
    ···
  7. 7.
    0
    okursam zütüme trafo sokup rihannayı kaçırsınlar.
    ···
  8. 8.
    -1
    direk eksileyin mk yıllardır paylaşılan bim hikayesi
    ···
  9. 9.
    -1
    amk sizle de taşak muhabbeti yapılmıyor giberim böle işi .
    can sıkıntısından dertli tripi yapayım dedim daha ilk entry de sıçtık tamam kapatıp bilgisayarı yatıyorum amk
    giberim sizi de muhabbetinizi de .
    ···
  10. 10.
    -4
    Okumayacak olan gibtirsin gitsin derdimizi anlattık derdini anlatmayan deva bulamazmış bakalım anlatan bulacak mı ?

    özet mözet yok şimdiden söylüyorum nasıl özet geçeyim amk öyle dertliyim ki az bile yazmışım

    son patitoyu da attım ağzıma ve
    bim'e doğru yola çıktım. zaten iki
    adım ötesi bim. annemin terliklerini
    giyip çıkayım lan dedim, kim iki saat
    şimdi bağcık bağlayacak. ama olgun
    bir erkek insanda eğreti duran
    şeylerin başında anne terliği
    geliyormuş canlar ben bunu
    anladım.
    bim her zamanki gibi sakindi. klima
    çalışıyor ama soğutmuyordu. nasıl
    bir klima lan bu diyerek incelemeye
    başladım. ama görevli beni balici
    sandı,
    çünkü ayaklarımda da acayip
    terlikler altımda çamaşır suyu
    sıçrayıp da rengi atmış bir pijamayla
    pek de güzel bir gaspçı havası
    veriyordum.
    "abi bu klima üflemiyor galiba"
    dedim. ama cevap vermedi, işine
    döndü. bende doğruca patitoların
    olduğu yere gittim. aman allahım bu
    ne güzellik. bissürü patito yan yana.
    gel de alma. hemen iki paket aldım.
    zaten sudan ucuz. bir de le porta
    almak lazımdı. gittim onu da aldım.
    tam arkamı dönüp gidecekken
    tanıdık bir ses duydum. pek bir
    tanıdık. sanki bir zamanlar kulağıma
    "aşkım" diye yankılanan bir ses
    şimdi "süt de alalım. dost süt olsun"
    diyordu. bir zamanlar kulağıma
    "seni seviyorum"
    diye yankılanan bir ses şimdi "yok
    muratbey kaşar alalım o daha ucuz"
    diyordu. yavaşça arkamı döndüm.
    patitolar ve le porta elimden yere
    düştü.
    evet, eski sevgilimdi bu.
    bir zamanlar sevdiğim kadındı. bir
    zamanlar elele tutuşarak mal gibi
    gezdiğimiz kadın. şimdi nişanlısıyla
    bim'e gelmiş alışveriş yapıyordu. bir
    zamanlar aşık olduğum kadındı bu.
    ve alışveriş arabasında le cola,
    blume, dost süt, dost peynir,
    muratbey kaşarları gibi birsürü ürün
    vardı. evet
    bir zamanlar uğruna canımı
    verebileceğim kadındı bu.
    ben şaşkınlıktan elimdekileri yere
    düşürünce bunlar birden irkildi ve
    hemen arkasını döndü. ben, beni
    görmesinler diye hızlıca aşağıya
    eğildim
    ama lanet olası bim'de raf diye bir
    şey yok ki. tansaş olsa arkadaki
    adam seni göremez ama raf yerine
    kolilerde ürün sergileyen bim
    sayesinde
    saklanamadım.
    peki size sorarım. siz arkanızı
    döndüğünüzde, devekuşu gibi
    saklandığını sanan ama ayağında
    ufak numara anne terlikleriyle sıçar
    gibi çömelmiş ve kıç çatalı gözüken
    bir adam görseniz ne yaparsanız?
    işte onlar da öyle yaptılar. bastılar
    kahkahayı. yavaş ve gurur yıkılmışça
    ayağa kalktım. le portam manzunca
    yerden bana bakıyordu. ben gibi
    yıkılmış, öylece yatıyordu.
    gözlerine baktım. le portanın değil
    lan, eski sevgilimin. ban baktı,
    mahzun bir bakış görmek isterdim
    ama alay ediyordu resmen.
    ayaklarıma
    bakıyordu. anne terliği giymiş,
    parmakları ucundan çıkmış bir ayak.
    buydum işte. sen bu adamla bir
    zamanlar çıkmıştın. şimdiki sevgilin
    çok iyi
    giyinmiş ama bir bak bakayım ona.
    bim'de bu şıklık? sence de biraz
    samimiyetsiz değil mi? ben en
    azından yakışıyorum buraya.
    içimden geldiği gibiyim.
    böyle düşündüm ama sonra hasgibtir
    dedim. adam kapmış kızı, ben de
    lavuk gibi pijamayla terlikle
    geziyorum. kim naapsın lan beni.
    "nasılsın görüşmeyeli?" dedim.
    "iyiyim" dedi. "ne güzel" dedim.
    "hıhı" dedi. gittikçe gerginleşiyordu
    ortam. yeni sevgilisi kıllandı mı
    acaba diye baktım ama "nasıl olsa
    bu lavuktan bir zarar gelmez"
    düşüncesi hasıl
    olduğundan zerre gibinde değildim
    herifin. adam en ucuz kangal sucuğu
    seçmekle meşguldu.
    "niye böyle olduk biz?" der gibi
    baktım. "ne diyorsun?" der gibi
    baktı bana. "niye böyle olduk
    diyorum?" der gibi tekrar baktım.
    "ne diyorsun anlamıyorum" der gibi
    tekrar baktı bana. "neyse gibtir et"
    der gibi baktım. gibtir etti alışverişe
    devam etti. bir güle güle demeden.
    gözyaşlarımı saklayarak iki poşet
    patitoyu ve le portamı yerden aldım
    ve kasaya gittim. bir de blume
    peçete aldım yüzlük paket,
    gözyaşlarımı silmek
    için. kasadaki görevli yine
    baliciymişim gibi baktı bana, "paran
    var mı" der gibi baktı bana, bana
    bakması artık kimse. al lan paranı
    der gibi uzattım, para üstü
    beklemeden çıktım ama sonra
    hemen geri dönüp şahsiyetsizce
    aldım paranın üstünü. tam
    çıkacakken fiş almayı unuttuğum
    aklıma geldi. dönüp onu da aldım.
    mina koyim, bir romantizm de
    yaşayamadık be.
    eve giderken serkan geldi yavaşça
    yanıma. tek dostum, yoldaşım,
    üzgün olduğumu anlayabilen tek
    insan.
    "abi bir şey diycem. pijamanın
    kıçında delik var, kıçın gözüküyor,
    baya bir büyük"
    o günden beri evdeyim. bim'e de
    kapıcıyı yolluyorum.
    Tümünü Göster
    ···