1. 1.
    +2
    1955’in 27 Eylül sabahı üsküdar sinanpaşa mahallesinde oturanlar kesif bir yanık et kokusu ile uyanırlar.
    • Bir börekçi Ali vardır. Börek yapar satardı.
    Yanında çalıştırdığı çocuk yaşta genç birde işçisi bulunmaktaydı.
    ···
  1. 2.
    +2
    Bu börekçi haftanın belirli günlerinde işçisini erkenden gönderir ve kendisinin doğuya iş amaçlı olarak gideceğinden dolayı belirlediği gün üzerinden birkaç gün gelmemesini söylerdi.
    Bu işlemi arada bir yapardı.
    Yine bir gün işçisini erkenden göndermişti.
    ···
  2. 3.
    +2
    işçi bir ara dükkanın önünden geçince, dükkanın kepenklerinin tam kapanmadığını görür ve içeriye doğru bakınca korkunç bir olayla karşılaşır. Durumu hemen emniyete bildirir. Emniyet mensupları gelip uzun araştırma ve soruşturma sonucunda şu raporu tutar;
    Börekçi parasının çok olduğunu düşündüğü kimseleri alış veriş bahanesiyle dükkanına çağırır ve orada öldürerek, tanınmaması için onu fırında yakardı.
    ···
  3. 4.
    +1
    eee
    ···
  4. 5.
    +1
    1955’in 27 eylül sabahı üsküdar sinanpaşa mahallesinde oturanlar kesif bir yanık et kokusu ile uyanırlar. mahalle için hiç alışık olunmayan bir durumdur bu. polise haber verilir, yapılan inceleme sonunda kokunun mahalledeki bir börekçiden geldiği anlaşılır. börekçi kapalıdır ve kendisi de ortada yoktur. komiser vedat sokullu ve beraberindeki polisler çilingir marifeti ile kapıyı açar ve içeri girerler. börek pişirilen kazandan yanık kokusu gelmesine gelmektedir ama ne ortada yanmış bir et parçası ne ceset ne de suç unsuru gibi görünen bir bulgu ile karşılaşılır. polisler zabıt tutarak börekçiyi geri kilitler ve karakola geri dönerler.
    ···
  5. 6.
    +1
    aynı gün akşama doğru ise daha ilginç bir gelişme yaşanır. beşiktaş iskelesi yakınında kıyıya vurmuş, çuval içerisinde iki tane yanmış, kapkara olmuş ceset bulunur. derhal polisler olay yerine gelir. cesetlerin yakıldığı ve sonradan da çuvala sığsın diye parçalandığı bariz bellidir. aramalar sırasında yakındaki bir cami avlusunun çöpünde de ceset parçaları bulunur. bu parçalar da çuvaldaki iki kişiye aittir ve belli ki bu kişiler yakılmıştır. sabah ki yanık et kokusu ve börekçideki kazan hadisesi ile birleşince aranıp bulunması gereken kişi belli olur:

    sinanpaşa mahallesi’nin ünlü börekçisi börekçi Ali ya da tam adıyla Ali ünver.
    ···
  6. 7.
    0
    börekçi Ali için derhal arama emri çıkarılır ve nazi kamplarındaki ölümleri andıran bu korkunç cinayet basında çok büyük yer bulur. hal böyle olunca polisin olaya ilgisi de daha geniştir. nitekim börekçi Ali fazla kaçamaz ve dört gün sonra 1 ekim 1955 günü yalova’nın çaçik köyünde yakalanır.
    ···
  7. 8.
    0
    ali ünver yakalanınca suçu kabul etti ve olayı polislere anlat anlatmasına da daha sonra saçma sapan konuşup deli numarası yapmaya başladı. zaten bu gülünç tavrını duruşmalarda da sürdürecekti.
    ···
  8. 9.
    0
    ilk yakalandığında polise verdiği ifadesinde “tahtakale’ye piyasaya gitmiştim, dükkânda çok çuvalım var isteyen olursa gelsin dükkâna hepsini satayım ama çuvallar iyi para eder ona göre yüklü para ile gelin” dediğini söyler. bunun üzerine dükkanına gelen 60 yaşındaki iki çocuk babası ahmet seyit tahiroğlu ile 25 yaşındaki tahsis yayla’yı çuvalları göstermek üzere dükkanın alt katına indirdiğini ve o an başlarına kazma ile vurarak öldürdüğünü ve ardından ceplerindeki 470 lira parayı alıp onları kazanda yaktığı itiraf eder.
    ···
  9. 10.
    0
    börekçi ali’nin işlediği cinayet kadar verdiği ayrıntılar ve genel tavrı da mide bulandırıcıdır. örneğin 25 yaşındaki tahsin yayla için “galiba ölmemişti sanki kazanda kıpırdıyordu” derken çaldığı 470 lira için “üzerlerinde az para varmış, bu kadar az para çıkacağını bilsem; bu işi yapmazdım” gibi kan donduran yorumlar yapar.
    ···
  10. 11.
    0
    duruşmalar istanbul 3. ağır ceza mahkemesi’nde 6 şubat 1956’da başlar. ali ünver –muhtemelen avukatının da telkini ile- bu sefer deli numarası yapmaktadır. zaten iri yarı, karanlık yüzlü, kirli sakallı ve bıyıklı hali ile ürkütücü bir tipi olan ali ünver işlediği korkunç cinayetin ve ondan sonra takındığı sessizliğin ve deli rolünün de eklenmesiyle gerçekten ürkütücü bir kişi görünümüne bürünür. hiç konuşmamakta, deyim yerindeyse ağzını bıçak açmamaktadır.
    ···
  11. 12.
    +1
    sürekli sessizliği ve şuursuz hareketleri çok uzayınca mahkeme ali ünver’i adli tıp’a yollar ama adli tıptan 25 haziran 1956 günü ali ünver’in akıllı olduğuna dair rapor gelir.

    ağır ceza reisi selman yörük de yılların hâkimi ve deyim yerindeyse eski kurttur ve bu tarz deli numarası yapan fazla akıllıları konuşturmasını çok iyi bilmektedir.
    ···
  12. 13.
    0
    gibilerek öldürülmüştür.
    ···
  13. 14.
    +1
    sonunda börekçi ali 1 yıl süren yargılama sürecinde ilk defa 29 ocak 1957 tarihli duruşmada konuşur. hâkim ile börekçi âli arasında şu konuşmalar geçer:

    hâkim (h): nerede oturuyorsun?
    börekçi âli (ba): hapishanede
    h: ne iş yapıyorsun orada?
    ba: oturuyorum. başım ağrıyor
    ···
  14. 15.
    +1
    sonra da kegib kegib anlatır ali ünver:


    ben onları öldürmedim…
    onlar geldiler, gelmeselerdi…
    beni dövdüler, dövmeselerdi...
    ben de onları dövdüm. rahat durmadılar…
    paramı aldılar, almasalardı…
    ben gideceğim…
    hapishanede başım ağrıyor…
    ···
  15. 16.
    +1
    bunun üzerine hakim ise: “polise verdiğin ifadede gayet ayrıntılı bir biçimde kişileri, olayları, mekanları anlatmışsın. suçunu kabul etmişsin.” deyince börekçi ali “sen yalan söylüyorsun, ben gideceğim, başım ağrıyor” der.
    ···
  16. 17.
    +1
    avukatı ise müvekkilinin sadece zihnen olmasa da bedenen hasta olduğunu koçhisar dispanserinde frengi tedavisi gördüğünü, frengiden gözlerinin neredeyse kör olduğunu, omuz adalelerinin hareketliliğinin azaldığını; iki kişiyle karanlıkta kavga edip sonra onları öldürüp ardından bağlayıp; sonra iki koca cesedi yakıp, denize atacak gücünün olmadığını söyler. ayrıca koçhisar dispanserinden gelen yazıda ali ünver’in soyadının “güler” olarak yazması karmaşaya neden olur. kimlik tespiti vs. bir sürü ek ayrıntı ile dava uzar.
    ···
  17. 18.
    +1
    yine duruşmalardaki ilginç bir ayrıntı bir vesile ile ali ünver’e gençlik fotoğrafının gösterilmesinde yaşanır. 40 yaşındaki çuvalcı gençlik resmini görünce üstündeki gocuğunu ve kıyafetlerini çıkarmaya çalışır. kendisini jandarma engeller. sonra da “gözlüğüm yok, göremiyorum” der.

    yine duruşmaların birinde tanık olarak dinlenen polis memurları mehmet uzun ve komiser fuat şener’in tanıklıkları üzerine hakim, börekçi ali’ye “bunlar sana iftira mı atıyor” diye sorunca börekçi ali “aklımda hiçbir şey yok” gibi yanıtlar verir.
    ···
  18. 19.
    0
    devam
    ···
  19. 20.
    +2
    bunun üzerine mahkeme heyeti davayı uzatmadan sonuca bağlar. tahmin edeceğiniz üzere idam kararı çıkmıştır. ertesi gün seher vakti infaz gerçekleşir ve adamımız idam edilir. bu olayı fazla kişi bilmez, anlatılınca masal gibi gelir. peki ben bunları nereden mi biliyorum? geçen hafta o tarihi mekana gittiğimde içerisi dikkatimi çekmişti. yaşlı bir amca sandalyede oturuyordu. yanına ilişip birşeyler sormaya başladım. adam yerinden kalkıp beni aşağı kata indirdi ve o adamların yakıldığı yeri gösterdi.

    ben sordum o anlattı. pek korkunç bir yer sayılmaz ama o anlattıkça içim ürperiyordu. tam olarak burada mı yakıldı adamlar diye sordum. evet, isler hala duruyor eğil bak göreceksin dedi. fırına doğru eğildim ve gerçekten dediği gibiydi. iç kısmı temizlenmemişti ve yanık izleri aynen duruyordu. tam o sırada başıma bir cisimle vurdu. uyandığımda taşın üzerinde çırılçıplak yatıyordum. zütümde fırıncı küreği ile öyle kalakalmıştım. meğer beni gibtikten sonra kürekle tecavüz etmiş. bu da böyle bi anımdır.
    ···