1. 1.
    0
    evet. yalan olmayacak.
    yeterince etrafımdaki insanlara yalan söyledim zaten. hatta kendime bile söyledim.

    ben 18 yaşında, 1.70 boyunda, şu aralar 107 kilo civarında biriyim.
    geçen sene liseden mezun oldum. turizm lisesi mutfak öğrencisiyim. mesleğimi tam anlamıyla sevemedim.
    hani nasıl biliyo musunuz? böyle evde eşe dosta çalışırken tamam ama bir yere girip çalışmak? yok kalsın..

    beyler ben size şu ana kadar neler yaşadım, şu an neler yaşıyorum onları anlatıcam.
    dinlersiniz, dinlemezsiniz orası size kalmış.
    ben de zaten umursamıyorum amacım sadece içimi dökmek.
    inanın içim çok dolu. söylediğim bütün yalanları itiraf edicem. etmeliyim.

    çünkü değişmem lazım beyler. böyle hayat olmaz.
    ···
  2. 2.
    +1
    evet.
    şuan yanımda bir bardak su. ağzımda bir sakız. burnuma balık kokuları geliyor. ve içimi dökmeye çalışıyorum.
    yan apartmanın bahçesindeki çocuk sesleri bile kafamı karıştıramaz bugün (:

    size şuan ki durumumdan bahsetmek isterim.
    yaklaşık 1 aydır arkadaşlarımla görüşmüyorum. neredeyse her gün çağırıyolar ama hep bir bahane uydurup gitmiyorum.
    evde sıkıntıdan patlıyorum ama gitmiyorum beyler. gidemiyorum.

    yaklaşık 7 aydır sosyal hayatım sıfır arkadaşlar.
    yaz boyunca günlük yaptığım şey şu;
    akşam üzeri 5 gibi kalkarım.
    hemen bi sigara. yemek hazırlar onu yerim. 2-3 saat sonra akşam yemeği yenir evde ona da otururum.
    sonra sabaha kadar yaptığım: su-sigara-bilgisayar.(arada kola abur cubur tabi )
    ha gelelim bilgisayara. ben napıyorum bilgisayarda?
    söyleyim hemen. facebookta mal mal dolanma. hepimizin esiri olduğu şey tabi, osbir.
    fake profilde kızlara yavşama. fotolarına bakma. denk gelirse bi film.

    benim yaz boyunca hayatım buydu beyler düşünebiliyo musunuz?
    gerçekten iyi atlatmışım diycem, ama şuan da durum pek farklı değil.

    bu nasıl hayat lan..?
    ···
  3. 3.
    0
    akşam yemeğinden sonra size herşeyin başladığı güne zütürücem. 5 sene öncesine...

    kendinize iyi bakın dostlar ben buraya her gün bişeyler yazıcam emin olabilirsiniz.
    ···
  4. 4.
    0
    geldim beyler.
    yavaş yavaş yazıcaz bakalım. aklımızda bizi yaralayan neler kalmış görelim (:

    bu arada kilomla ilgili yazan arkadaşlar harbi çok güldüm lan .d
    bende hormon bozukluğu var beyler tedavi oluyorum (:
    kilo o yüzden oldu ama yemeği de esirgedim kendimden diyemem. kör öküz gibi yediğimiz de oldu (:

    başlıkta belirttiğim gibi..
    ···
  5. 5.
    0
    evet arkadaşlar.

    bundan 5 sene önce 2009 yazında babam çok sevdiğimiz bir antalya ilçesine tayin olmak istedi.
    tayinin son günü tercihini yapıp gönderdi. kabul edilmişti.
    1 hafta içinde 9 sene orda yaşadığımız, memleketimiz olan, tüm arkadaşlarımızın orda olduğu iç anadolu şehrinden antalyaya gidişimiz belli oldu.

    vedalar edildi, gözyaşları döküldü, yollar aşıldı. artık burdaydık.

    sbsde iyi bir puan almıştım beyler. tercihlerimi babam yaptı. yukardan aşağıya sıraladı.
    en üste fen, altına öğretmen lisesi, aşağıya anadolu liseleri.
    herkes emindi güzel bir yer geleceğinden.
    sonuçlar açıklandığında şoka girdim tabi. sevgili pederciğim gitmiş onca anadolu liselerinin altına turizmi sokmuş.
    bende o sonuncu anadolu lisesini 1 puanla kaçırmışım.
    baba dedim, nolacak?

    babam beni özel okula göndermeyi önerdi. açıkçası korktum beyler. şimdi orda artis artis çocuklar vardır, nefret ederim olmaz gidemem dedim. ama aslında çekingenliğim ve asosyalliğimden başka bişey değildi. kabul etmedim. edemedim..
    bilmediğim tanımadığım bir yere geldim. bir de özel okul olursa ben nasıl alışcam gibi düşünceler beynimi kemirdi.
    2. tercihte de anadolu gelmeyince,
    bize turizmin yolu gözükmüştü.

    okul ta ebesinin amında, salaş taktan bi yerdi. benim ilkokul bile 5 kat daha iyiydi lan.

    ilk düşüncelerimi tahmin edebiliyosunuz.
    bide mülakat yapıcakmış muallakler, gittik tabi.
    girdim öğretmenler odasına, geçtim "konsey"in karşısına.
    puanım söylendi, millet bu ne geziyo lan burda dercesine bi bakış attı.
    tuttuğum takımı sordular -ne alakaysa amk- salıverdiler sonra.

    artık okulun başlayacağı günü beklemekten başka yapıcak bişey yoktu...
    ···
  6. 6.
    0
    okulun başlayacağı gün geldi çattı.
    sabah kahvaltımı yaptım, güzelce ütülenmiş gömleğimi ve pantolonumu giydim.
    atladık babamla arabaya. 15 dklık yoldan sonra geldik okulun kapısına.

    o görüntüyü hiç unutmuyorum beyler. yola yürüyen mini etekli bi kız, etrafta gömlek dışarda, sigara içen tipler.
    saçlar dikik, küpeli züppeler.. ben utanmıştım babamın yanında.

    o zamana kadar çok iyi yetiştirilmiş birisiydim panpalar.
    terbiye nedir? hocalara nasıl davranılır? ders nasıl dinlenir? hepsi bende mevcuttu.
    tam bir inektim hatta biraz zorlamayla da tam bir şakirt potansiyeliydim.
    herneyse.
    sınıfa girdim beyler.
    baktım sınıfta dışardan farksız. tek fark o etekli kızın bizde olmayışı, yerine 3-5 normal kezban sayılabilcek kız vardı. gerisi türkiyenin orasından burasından gelmiş zibidi tipler amk.
    geçtim oturdum duvar kenarının 2. sırasına. kitaplar dağıtıldı. hocalar geldi gitti. okul servisi için isimler adresler alındı falan ilk gün öyle geçti.

    günler geçiyordu beyler ve benim hala birisiyle konuşmuşluğum yoktu.
    öğle aralarında millet dışarı çıkıp yiyip içerken ben kantinden tost alıp 40 dk boyunca sınıfta oturuyodum.
    param olmadığı için de değil ha.
    benim o bahçeden çıkıp bi restoranda yemek yiyecek kadar kendime güvenim yoktu beyler.

    kimseyle bir sohbetim yokken sınıfa bi çocuk geldi.
    adı müco olsun. bu çocuk zayıf, saf, bişeyden haberi olmayan, ama matematiği iyi bi çocuktu.
    neyse onunla biraz sohbet ediyodum. öğlen araları beraber takılmaya başladık. artık dışarı çıkmaya, parkta oturmaya falan da başlamıştık.
    ···
  7. 7.
    0
    okulun ilk haftası dikkatimi bi kız çekmişti. annesi yabancı babası türktü. onunda adı fiona olsun.
    bu kız kısmen uzun boylu, zayıf, hafif çekik gözlü, güzellik bakımından normal birisiydi.
    o zamanlar feyse yeni merak salmıştık tabi. başladık sınıfı eklemeye salak gibi.

    onuda ekledim amk. 3 defa istek gönderdim kabul etmedi.
    4üncüde hiç unutmuyorum "niye bu ısrarın" diye yazmıştı kevaşe.
    keşke hiç ısrar etmeseymişim ama nerden bilcen işte...
    sonradan tanıdı tabi. aynı sınıfta olduğumuzdan.

    mücodan 1 hafta sonra birisi daha geldi. onunda adı murat olsun. sarı murat.
    bu çocukta benim gibi iç anadoludan gelmiş buraya. zayıf, sarışın bi çocuktu. ama onun 1 senesi dolmuş. bu çocuk tam bana göre arkadaştı beyler.
    konuşmaları, hali tavrı.. kendime yakın hissettim anlıycanız.
    zamanla öğle aralarında sınıfta 3ümüz takılır olduk. şişe kapaklarıyla maç yapıyoduk sınıfta.

    hergün öğle yemeğimiz belliydi. kola-tost. ama o aralar bizim kantincide allahı var güzel yapıyodu tostları.
    en güzel tostları o sene yedik zaten. önümüzdeki 3 sene boyunca böyle güzel tost yapmıycanı bilseydim daha çok yerdim panpalar (:
    ···
  8. 8.
    0
    devam ediyorum beyler.
    çok özür dilerim bu aralar biraz sosyalleşmeye çalışıyorum.
    ···
  9. 9.
    0
    fiona isteği kabul edince fotolarına falan bakmaya başladım.
    ilerleyen günlerde sohbet etmeye, birbirimizi tanımaya başladık.
    yine bi akşam sohbet ettik ertesi gün sınıftayız daha ders başlamamış.
    bu kız bi tane kezbanla orta sıranın en arkasında oturuyodu beyler. bende duvar kenarında önden 2. sıradaydım.
    bu fiona yanındaki kezbana benden bahsetmiş heralde. bu kezban benim yanıma geldi uç falan istedi onu verdim.
    "ee naber bakalım feys güzeli" diye kaşarca bi laf söyledi. tebessüm ettim, arkamı döndüm fionaya baktım.
    o suratı aklımdan gitmiyor beyler. öyle bi gülüşü vardı ki. o an bana çok güzel gelmişti o gülüş.
    sonradan farkettim, aslında o alaycı bi gülüşmüş...
    ···
  10. 10.
    0
    beyler ben bu kızla konuştukça ona hayranlık beslemeye başladım. yani ne biliyim lan çok farklıydı o.
    git gide daha fazla bağlanmaya, daha fazla konuşmaya başladım.
    1 ay boyunca her akşam aralıksız dersler hakkında, hayatımız, ailelerimiz hakkında konuştuk beyler.

    kasım ayıydı galiba. soğuk bi gündü. hava kararınca daha da soğudu.
    işte o akşam.. yine konuşuyoruz.

    şakayla karışık ilk defa özel hayattan bahsetmeye başladık.
    ne özel hayatı olcak lan daha 9. sınıfız amk (:
    yani sevgilin var mı? oldu mu? hoşlandığın falan diye sormaya başladık beyler.
    benim hiç sevgilim olmamıştı. o ise kaç tanesinden bahsetti saymadım bile.

    peki, dedim. "peki şuan hoşlandığın biri var mı?"

    ben asıl merak ettiğim cevabı sabırsızlıkla biraz da korkarak beklerken o kaçamak cevaplar veriyodu.
    ben daha çok ısrar ettim. bişey demedi. en son yine aynı şeyi söyledi beyler;
    "niye bu ısrarın?"

    benim cevabım içler acısı tabi eziğiz ya;
    "seni köpek gibi seviyorum ben" bunu yazarken kalp atışlarım ne kadar hızlandı tahmin edemezsiniz.
    bundan sonra yazdığı şey "oha."
    zaten gerisini hayal meyal hatırlıyorum beyler.
    bundan sonrası klagib şeyler:
    "ben seni arkadaş olarak görüyorum, hiç o gözle bakmadım, bakamam" gibisinden şeylerdi.

    beyler..
    bu nasıl acıdır lan?
    o ana kadar ben hiç bu kadar ağlamamıştım dıbına koyum.
    nasıl bi anda koyverdim kendimi anlatamam.
    o andan ertesi gün okul bahçesindeki anıma kadar hiç bişey hatırlamıyorum...
    ···
  11. 11.
    0
    size genel olarak 9. sınıftaki ortamı anlatmak isterim beyler.
    kış gelince burası çok güzel oluyodu lan.
    sabah servise doğru yürürken havanın adeta patlamak üzere ve mor-lacivert karışımı renkte oluşu...
    serviste gelirken yağmurun otobüsün cdıbına vuruşu...
    hafiften ıslanarak o sınıfa giriş falan çok güzeldi be.
    hala özlüyorum o ortamı.
    bayan bi ingilizce öğretmenimiz vardı. adı hande.
    sesi de çok güzeldi kişiliği de. korolara katılır, çok güzel türk sanat müziği söylerdi.
    aynı zamanda sınıf öğretmenimizdi.
    ingilizce derslerinde oyunlar oynardık. kelime oyunları falan. panoya tablo asmıştık.
    başarılı öğrencilere notlar verirdi o tabloda hande hoca.

    benim o sene en sevmediğim şey; böyle değersiz, sigara içen, dersleri mahveden, karı-kız mevzusundan başka bir sohbetleri olmayan zibidilerdi.
    beyler kişiliğimden bahsetmiştim size. tam bir inektim. masumdum. birşeyden haberim yoktu lan. herşey o zamanlar çok güzelmiş lan harbiden.
    bide şimdiki halime bak... oraya da gelicez.

    serviste konuşulan konuya kulak kabarttım. arkadaki 5lideki zibidi tayfanın konusu yine karı-kız tabi.
    size bahsetmiştim. okulun ilk günü o yolda yürüyen mini etekli kevaşe kendine o zibidilerden birini bulmuş. beraberler yani.

    kevaşe; "ben kolay kolay erkek arkadaşlarıma güvenmem."
    zibidi tayfadan bir bin; "madem güvenmiyosun cüzdanında neden kondom taşıyosun?"

    bu sohbeti hiç unutmam lan. kız vericinin teki ama namuslu ayağında takılıyo amk.

    sınıfımızda da vardı 3-5 zibidi böyle. ama onlar daha adamdı lan onlara göre.
    ingilizce derslerinde yanımda oturan bi çocuk vardı adı barış. bu çocukta onlardandı ama çok iyiydi lan.
    beraber az gülmüyoduk derslerde. harbi harbi kankam olmuştu adam. boş derslerde benim sarı muratla onlara katılıp mal gibi dolanıyoduk okulun bulunduğu beldede. onlar sigara içiyolardı bizde sırtımızda çantamız servisin saatini bekliyoduk. esprilerine gülüyoduk. maksat zaman geçsin.

    genel olarak alışmaya başlamıştım.
    ···
  12. 12.
    0
    panpalar çok özür dilerim. aklıma estiği gibi yazcam buraya. zaten başlangıçtada anılarımı toplamak için yazmaya başladım.
    ···