-
51.
0...
Ev değil, ada, ada!
Satılmışlığın, kahpeliğin, riyakarlığın, âdiliğin ve her çeşit aşağılık ve her çeşit yabancılaşmanın karışımı olan,
Karanlık denizin ortasında,
Güneşi batmayan bir ada.
Ben ne şuralıyım ne buralı,
Adalıyım adalı,
Adam ormanlıktır. Dostluk yoldaşlık, mertlik ormanı, bütün adamı kaplar.
Erdemin güneşi yirmi dört saat aydınlatır adamı, biz ada sakinleri bilmeyiz karanlığı.
Ben adalıyım ey kahpe hücre adalı.
... -
52.
0Ben Orhan Veli
"Yazık oldu Süleyman Efendiye"
Mısra-i meşhurunun mübdii..
Duydum ki merak ediyormuşsunuz,
Hususi hayatımı,
Anlatayım:
Evvela adamım, yani
Sirk hayvanı falan değilim.
Burnum var, kulağım var,
Pek biçimli olmamakla beraber.
Bir evde otururum,
Bir işte çalışırım.
Ne başımda bulut gezdiririm,
Ne sırtımda mühr-ü nübüvvet.
Ne ingiliz kralı kadar
Mütevaziyim,
Ne de Celâl Bayar'ın
Sabık ahır usağı gibi aristokrat.
Ispanağı çok severim
Puf böreğine hele
Biterim
Malda mülkte gözüm yoktur.
Vallahi yoktur.
Oktay Rıfat'la Melih Cevdet'tir
En yakın arkadaşlarım.
Bir de sevgilim vardır pek muteber;
ismini söyleyemem
Edebiyat tarihçisi bulsun.
Ehemmiyetsiz şeylerle de uğraşırım,
Meşgul olmadığım ehemmiyetsiz
Sadece üdeba arasındadır.
Ne bileyim,
Belki daha bin bir huyum vardır.
Amma ne lüzum var hepsini sıralamaya?
Onlar da bunlara benzer.
garipçiyim beyler ben ve üstad orhan veli ! -
53.
0@46 orhan veli'yi hatırlattığın iyi oldu panpa. biraz klagiblerden gidelim o halde
--spoiler--
istanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı
önce hafiften bir rüzgar esiyor;
yavaş yavaş sallanıyor
yapraklar, ağaçlarda;
uzaklarda, çok uzaklarda,
sucuların hiç durmayan çıngırakları
istanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.
istanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;
kuşlar geçiyor, derken;
yukseklerden, sürü sürü, çığlık çığlık.
ağlar çekiliyor dalyanlarda;
bir kadının suya değiyor ayakları;
istanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.
istanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;
serin serin kapalıçarşı
cıvıl cıvıl mahmutpaşa
güvercin dolu avlular
çekiç sesleri geliyor doklardan
güzelim bahar rüzgarında ter kokuları;
istanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.
istanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;
başımda eski alemlerin sarhoşluğu
los kayıkhaneleriyle bir yalı;
dinmiş lodosların uğultusu içinde
istanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.
istanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;
bir yosma geçiyor kaldırımdan;
küfürler, sarkılar, türküler, laf atmalar.
birşey düşüyor elinden yere;
bir gül olmalı;
istanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.
istanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;
bir kuş çırpınıyor eteklerinde;
alnın sıcak mı, değil mi, biliyorum;
dudakların ıslak mi, değil mi, biliyorum;
beyaz bir ay doğuyor fıstıkların arkasından
kalbinin vuruşundan anlıyorum;
istanbul'u dinliyorum
--spoiler-- -
54.
+1Mutlak Seveceksin
Sevda gibi bir gizli emel ruhuna sinmiş;
Bir haz ki hayalden bile üstün ve derinmiş.
Gökten gelerek gönlüne rüzgar gibi inmiş,
Bir sır ki bu,ölsen bile açamazsın...
Anlatması imkansız olan öyle bir an ki,
Hülyadaki ses varlığının gayesi sanki...
Bak emrediyor:Daldığın alemden uyan ki,
Mutlak seveceksin beni, bundan kaçamazsın...
Kalbin benim olsun diyorum, çünkü mukadder...
Cismin sana yetmez mi? Çabuk kalbini sök,ver!
Yoktur öte alemde de kurtulmaya bir yer!
Mutlak seveceksin beni, bundan kaçamazsın...
Ram ol bana, ruhun yeni bir aleme girsin...
Yazmış kaderin:Aşkıma ömrünce esirsin!
Aklınla, şuurunla,hayalinle bilirsin.
Mutlak seveceksin beni, bundan kaçamazsın...
Hüseyin Nihal Atsız
ATSIZ ATA mekanın uçmag olsun -
55.
0sizin aliniz al inandim
morunuz mor inandim
tanriniz buyuk amenna
siiriniz adamakilli siir
dumani da caba
ama sizin adiniz ne
benim dengemi bozmayiniz
butun agaclarla uyusmusum
kalabalik ha olmus ha olmamis
sokakta yitirmis cebimde bulmusum
ama sokaklar soyleymis
agaclar boyleymis
ama sizin adiniz ne
benim dengemi bozmayiniz
askim da degisebilir gerceklerim de
piril piril dalgali bir denize karsi
yan gelmisim diz boyu sulara
hepinize iyi niyetle gulumsuyorum
hicbirinizle dogusemem
siz ne derseniz deyiniz
benim bir gizli bildigim var
sizin aliniz al inandim
morunuz mor inandim
ben tam kendime gore
ben tam dunyaya gore
ama sizin adiniz ne
benim dengemi bozmayiniz
turgut uyar -
56.
+1peder sabah gel beni emirgana kadar zütür lan. ccc ahmet arif ccc
--spoiler--
Seni anlatabilmek seni.
iyi çocuklara, kahramanlara.
Seni anlatabilmek seni,
Namussuza, halden bilmeze,
Kahpe yalana.
Ard-arda kaç zemheri,
Kurt uyur, kuş uyur, zindan uyurdu
Dışarda gürül- gürül akan bir
dünya...
Bir ben uyumadım,
Kaç leylim bahar,
Hasretinden prangalar eskittim.
Saçlarına kan gülleri takayım,
Bir o yana
Bir bu yana...
Seni bağırabilsem seni,
Dipsiz kuyulara.
Akan yıldıza.
Bir kibrit çöpüne varana.
Okyanusun en ıssız dalgasına
Düşmüş bir kibrit çöpüne.
Yitirmiş tılsımını ilk sevmelerin,
Yitirmiş öpücükleri,
Payı yok, apansız inen akşamdan,
Bir kadeh, bir cigara, dalıp gidene,
Seni anlatabilsem seni...
Yokluğun, cehennemin öbür adıdır
Üşüyorum, kapama gözlerini...
--spoiler-- -
57.
+2O kadar bekledim ki, geliyorum
Ölümümü bekledim, geliyorum
Bir ölüyü ve ölünün bütün inceliklerini
Bekledim geliyorum.
Ölümü gömdüm, geliyorum
Bir sonbahar günüydü, geliyorum
Güneşler buz gibiydi, geliyorum
Ve bütün kötülükler
Ölümün armaları gibiydi
Size anlatırım, geliyorum.
Hepsini, hepsini gömdüm, geliyorum
Havuzun kırık taşlarını - siz bilmezsiniz -
Limonluğu ve kırmızı konağı - siz bilmezsiniz -
Gömdüm hepsini, geliyorum
Bütün ölülerimi gömdüm, geliyorum.
Peki ya sonuç, ya sonuç
Biz sizi tanımaz mıyız
Siz ne yaparsınız bundan sonra, biz ne yaparız
Bir bütünün parçalarıyız, bir bütünün parçalarıyız.
Sonuç mu dediniz, ne dediniz, ne dediniz
Sonuç hiç gömülür mü, geliyorum
Ben yalnız ölülerimi gömdüm, geliyorum.
Her insan biraz ölüdür
Biz ki bir bütünün parçalarıyız, biliriz
Her insan biraz ölüdür.
insan yaşıyorken özgürdür
Yaklaştım iyice, geliyorum.
Her insan biraz ölüdür
Biz de biraz ölüyüz.
Ölüler ki bir gün gömülür
içimizdeki ölüler, dışımızdaki ölüler
insan yaşıyorken özgürdür
insan
yaşıyorken
özgürdür.
Edip CANSEVER -
58.
0Bir kış göğü gibi o saat alçalır ölüm,
Yalnız işitme duyusu kalır ortada.
Asya kentleri yürür dururlar,
Höyükler burnumda hızma.
Uzakta dev bir damla:Pırıl pırıl Pencap!
Tabanlarından kayıp duran sütunlar
Yitmiş bir geleceğin işaret parmakları:
Horasan uykusuna havlayan köpekler, Buhara.
Uzaklara bir bakışın vardı kafeteryada
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni. -
59.
0@54 oyyyşşş
-
60.
0rezerved
-
61.
0@54 ezelde tuncel kurtiz mükemmel okumuştu bunu
-
62.
0Bu Ayrılık...
kusuruma bakmayın benim, canlar,
bağışlayın beni.
ben davullara, bayraklara aldırmayan
bir padişahın yoluna deli divane olmuşum...
çok uzaklardan yürüyen bir adam gibiyim ben,
çok uzaklardan geçen bir hayal gibi.
hadi ben bensiz geleyim,
hadi sen sensiz gel.
tenden azade ne varsa şu ırmağın içinde,
soyunalım iki can,
dalalım şu ırmağa, hadi.
bu kupkuru yerde yakınmadan gayri ne gördük,
bu kupkuru yerde zulümden gayri ne gördük.
bu ırmakta ne ölmek var bize,
ne gam var, ne dert, ne keder.
bu ırmak alabildiğine yaşamaktan,
iyilikten, cömertlikten ibaret.
durma, çabuk ol, gelemem deme.
ne evet demek yaraşır sana, ne hayır,
senin şânına sadece gelmek yaraşır, dostum...
senin şânına sadece gelmek yaraşır."
Mevlana -
63.
0@56 @58 kitabını alayım dedim amk kitabi 40 lira kağıda yazdım oradan okuyom fakirliğin amk
-
64.
0tütün kokar ellerim
cebimde ekmek para
sadece nefes almak,
benim bütün maceram -
65.
0atatürk yoktu
düşman çoktu
atatürk geldi
düşmanı yendi
bu güzel yurdu
bizlere verdi -
66.
0reserved
-
67.
0Hani bir sevgilin vardı
Yedi-sekiz sene önce
Dün yolda rastladım
Sevindi beni görünce
Sokakta ayaküstü
Konuştuk ordan-burdan
Evlenmiş, çocukları olmuş
Bir kız, bir oğlan
Seni sordu
Hiç değişmedi dedim
Bildiğin gibi
Anlıyordu
Mesutmuş, kocasını seviyormuş
Kendilerininmiş evleri
Bir suçlu gibi ezik
Sana selam söyledi
Sana ya vurgu yaparak okursab daha bi güzel oluyor.
Siir Behçet necatigilin şiiri -
68.
0A'dir onun ilk harfi
M'dir onun ikinci harfi
Yeter. -
69.
+1GÜNEŞi iÇENLERiN TÜRKÜSÜTümünü Göster
Bu bir türkü:-
toprak çanaklarda
güneşi içenlerin türküsü!
Bu bir örgü:-
alev bir saç örgüsü!
kıvranıyor;
kanlı; kızıl bir meş'ale gibi yanıyor
esmer alınlarında
bakır ayakları çıplak kahramanların!
Ben de gördüm o kahramanları,
ben de sardım o örgüyü,
ben de onlarla
güneşe giden
köprüden
geçtim!
Ben de içtim toprak çanaklarda güneşi.
Ben de söyledim o türküyü!
Yüreğimiz topraktan aldı hızını;
altın yeleli aslanların ağzını
yırtarak
gerindik!
Sıçradık;
şimşekli rüzgâra bindik!.
Kayalardan
kayalarla kopan kartallar
çırpıyor ışıkta yaldızlanan kanatlarını.
Alev bilekli süvariler kamçılıyor
şaha kalkan atlarını!
Akın var
güneşe akın!
Güneşi zaptedeceğiz
güneşin zaptı yakın!
Düşmesin bizimle yola:
evinde ağlayanların
göz yaşlarını
boynunda ağır bir
zincir
gibi taşıyanlar!
Bıraksın peşimizi
kendi yüreğinin kabuğunda yaşayanlar!
işte:
şu güneşten
düşen
ateşte
milyonlarla kırmızı yürek yanıyor!
Sen de çıkar
göğsünün kafesinden yüreğini;
şu güneşten
düşen
ateşe fırlat;
yüreğini yüreklerimizin yanına at!
Akın var
güneşe akın!
Güneşi zaaptedeceğiz
güneşin zaptı yakın!
Biz topraktan, ateşten, sudan, demirden doğduk!
Güneşi emziriyor çocuklarımıza karımız,
toprak kokuyor bakır sakallarımız!
Neş'emiz sıcak!
kan kadar sıcak,
delikanlıların rüyalarında yanan
o «an»
kadar sıcak!
Merdivenlerimizin çengelini yıldızlara asarak,
ölülerimizin başlarına basarak
yükseliyoruz
güneşe doğru!
Ölenler
döğüşerek öldüler;
güneşe gömüldüler.
Vaktimiz yok onların matemini tutmaya!
Akın var
güneşe akın!
Güneşi zaaaptedeceğiz
güneşin zaptı yakın!
Üzümleri kan damlalı kırmızı bağlar tütüyor!
Kalın tuğla bacalar
kıvranarak
ötüyor!
Haykırdı en önde giden,
emreden!
Bu ses!
Bu sesin kuvveti,
bu kuvvet
yaralı aç kurtların gözlerine perde
vuran,
onları oldukları yerde
durduran
kuvvet!
Emret ki ölelim
emret!
Güneşi içiyoruz sesinde!
Coşuyoruz,
coşuyor!..
Yangınlı ufukların dumanlı perdesinde
mızrakları göğü yırtan atlılar koşuyor!
Akın var
güneşe akın!
Güneşi zaaaaptedeceğiz
güneşin zaptı yakın!
Toprak bakır
gök bakır.
Haykır güneşi içenlerin türküsünü,
Hay-kır
Haykıralım!
Nâzım HiKMET -
70.
00 şubat’ta mı geleceksin, başım gözüm üstüne, peki gel
Menekşeler yetiştireceğim senin için, bekleyeceğim
Saçlarım taralı, gömleklerim ütülü
Sobaya bir odun daha atacağım, peki gel
Eski fotoğraflara bakarız belki, eski şarkılar dinleriz
“Ah ne çok sevmiştik birbirimizi”
30 şubatta mı geleceksin, peki, gel…
Hani mevsim kışsa, yıldız bulmam zor olacak
Bulutlar geçecek gözlerimden, ihtimal…
Kızıl-kıyamet olsa da her tarafım, üzülme,
Ben kara gözlü bir çocuğum, kendime masallar anlatacağım..
Bir masala tutununca ellerim kanasa da,
Uyuyunca geçecek, biliyorum,
Kendimi dizinde uyutacağım…
Biliyor musun, sen olmayınca ben bir tuhaf oluyorum
30 şubatta mı geleceksin, peki…gel…
Sen kapıdan dönmeyesin diye, evden çıkmam, merak etme
Kar olur, kış olur, üşürsün, neme lazım
Bir çay koyarım sobaya, radyoda incesaz…
Terliklerini çıkartırım dolaptan, odamız hüzzam, odamız hicaz..
Henüz almadığım bir mektup gibi bekleyeceğim seni
Aslında o kadar da kötü değilim, kafana takma sen beni,
Bir rüya gibi değil mi, gözlerimi açacağım, bitecek
Seni rüyaların en sonuna saklayacağım..
Neyse…uzun etmeyim
Gelmeyeceğim diyeceğinden korkmuştum asıl
30 şubatta mı geleceksin.. peki..gel