burada siktirik hikayeler anlatacağım

ayfon aldım kendime . kafenin birinde otururken , görüntüyü büyült küçült falan , karşıdaki kıza gözüm takıldı. keşke dedim gerçek hayatta da olsa bu işler. hemen arkasından kızın boyunu uzattım , parmaklar nasıl çalışıyor ama ! memeler büyüdü , bel inceldi. kalçaları tam genişletiyordum ki kafama inen 3310 ile kendime geldim. kızın sevgilisiymiş. 3310 mu kaldı lan ? baktım fena dayak yiyeceğim , adamın kafayı karıştırıp kaçmak istedim. çalışan 3310 tarihi eserdir be abi, iyi paraya okuturdun , ne yaptın sen dedim. ciddiye aldı , beni zarara uğrattın diye haykırdı. sonrasını hatırlamıyorum.

çarşıda ipini koparıp kaçmış bir eşek bulunca dayanamadım bindim hemen. atım olmasa da boz bir merkebim vardı , yeterdi. pazara daldım , tezgahın önünde durdum. pazarcının ne istersiniz sorusuna bu değil , bu değil , bu değil , beni anlamıyorsunuz , ben farklı bir şey istiyorum diyerek cevap verdim. pazarcı bak bu muzlar ithal, farklı yani dediğinde başıma geleceği anladım. bu arada yan tezgahta baş ve serçe parmaklarını ustaca kullanıp poşete çürük mallar dolduran zütveren , bıyık altından gülüyordu. karşı tezgahtaki de "kıvılcımı ver hayatını gibelim." bakışı attı bizimkine. eşeğimle beraber kaçmaya başladık , roma'nın arka sokaklarında gladyatörlerden kaçıyormuş gibi hissettim bir an. kasalar falan devrildi , insanlar eşeğimin gazabından kaçmaya çalışırken birbirini düşürdü. kaçarken yolun ortasındaki teyzenin göğsüne tekme atmayı ihmal etmedim çünkü elindeki pırasalar ile tam bir roma askeriydi. bu sefer zütü kurtardım.

o maun sandık var ya o maun sandık

kezbanları hiç anlamıyorum , anlamayacağımı biliyorum ama yine de anlayamadığıma üzülüyorum iyi mi !
geçen birine denk geldim , bıngıl bıngıl memeler ... "o memeleri yerler" dedim. tabii ne sapıklığım kaldı ne abazalığım. ya ben "yerler" dedim " yerim" demedim ki. yani sonuçta birileri öpüp sıkmayacak mı o memeleri? ısırmayacak mı ? bu arada sevgilim de terk etti olaya şahit olunca. turunçgiller familyasından iki meme vardı elimizin altında , o da gitti amk.

Cep telefonuma tanımadığım bir numaradan mesaj geldi :Delilik, aynı şeyi tekrar tekrar yapıp farklı sonuçlar beklemektir. Sonuna da Albert Enişten yazmış. iyi de benim Albert diye eniştem yok ki. Hatta eniştem bile yok lan! Çok mutlu oldum bir an eniştem var diye. Anlam veremedim , kaaveye gittim. Birine okuttum mesajı , salak mısın sen cevabını alınca delirdim. Bu sefer mesajdaki söz geldi aklıma , cep telefonuyla adamın kafasına vurmaya başladım. Delirmiştim ve farklı sonuçlar bekliyordum ama nafile. Paso yanlış tarafından kesilip o salak alette sıkılan mandalina suyu gibi kan fışkırdı. Beklediğimi bulamasam da delirdiğime emindim. Bir de Albert eniştemi bulmak isterim.

sen ne kadar anlatırsan anlat , anlattığın karşındakinin anlayabileceği kadardır diye bir söz var , çok doğru aga. aynı şey komik olmakla da ilgili espiriyi anlayacak insan lazım.
karıyı düşürdüm , ortam hazır , kayacağım buna. kezban ya üstüme pike çekeyim dedi. ben de pike çekmek yasaktır dedim. bir kızdı bana, ulan ben sana am veriyorum sen bir pikeyi mi esirgiyorsun diye. bu giyindi , tam kapıdan çıkarken sigarayla atış yapmak da yasak kahpe diye bağırdım. vay çakal dedi , çantasından sigaramı çıkarttı , odaya attı. kaşla göz arasında yürüyormuş aşşalık.

muhittin abinin oğlu ersan adam olmayacak sanırım. muhittin abi ki tuvalet işletiyor , küçümsemeyin çok para var dıbına koyiim. büyük , küçük farklı tarife ama bu ersanı kandıran çok. nerden bilsin çocuk demeyin. adam sol elindeki yüzüğü sağ eline takarak tuvalete giriyor , küçük yaptım diyor , ersan da inanıyor. muhittin abi çok kızdı bu sefer. şimdi çalışma yapıyoruz. giriş triplerimizden ne yapacağımızı anlamaya çalışıyor küçük ersan ama hiç umut yok. girdim çıktım ortaya karışık dedim , pideciyi arayamam abi kontor yok dedi. tey allaam yaa.

Evet gençler , geçenlerde bir müftü vekili "düğünlerde karısını , kızını oynatana deyyus derler" demişti ya çok kötü bir olaya sebep oldu haberi yok.
adamın biri bizim sokak düğününe gemiş hatun kesiyormuş. tabii bizim cengaverlerden kaçmamış, hasan aga -elinde rakısı- bunun yanına geliyor " ne ayaksın lan " diyor. aldığı cevap da " bana ne kızıyorsun , düğünde karısını kızını oynatana deyyus derler" olmasın mı ? hasan aga da "bizim burda öyle demezler , karıya kıza bakana sen gel bakalım dışarıya iki dakka derler " demiş tabii. bu saftirik de çıkmış dışarı , ama buna bir dayak , bir dayak. bir de şikayetçi olursan daha çok döveriz demişler. ama polisler gelince eleman şikayetçi değilim diyememiş çünkü ağzına çok vurmuşlar. şimdi bir sopa da hastaneden çıkınca yiyecek. üzüldüm mü ? hastaneden çıkmasını bekliyorum muallaknin.

sabah alarm satinden yarım saat önce koskoca odada konacak yer yokmuş gibi beni rahatsız ederek uyandıran sineğe öyle sinirlenmiştim ki onu tek hamlede, elimle yakaladım. hani o yavşaklar bir yere konmuşken 7-8 cm geriden 4-5 cm yukarıdan elinle yakalarsın ya işte öyle. sonra bütün gücümle yere fırlattım muallakyi. yerde öylece kaldı. bütün gün böyle kalacaksın diye bağırdım. evdeki diğer sineklere ibret olacaksın ! bana bulaşmanın demek olduğunu anlayacaksınız hepiniz !
hazırlanıp işte gittim ve geldiğimde ilk iş sanat eserime bakmak oldu. ancak o da ne ! yerinde yoktu , her yere baktım yoktu ! şimdi bir yerlerde saklanıyor ve o pis ayaklarını ovuşturuyor eminim. gece olmasını bekliyor , uykumun en tatlı anını bekliyor şerefsiz. beni öldürmediğine pişman olacaksın , diyor duyuyorum. beyler :(

kahveye oturdum "aga bir çay" dedim. kahveci " koduum daha yeni servis yaptık" bakışıyla ocağa doğru ilerlerken "demli" dedim ki şöyle kuuul havam olsun. canım sıkılmıştı , evde kavgadan kaçmışım zaten. bu arada yasin geldi, mahallenin bıçkın delikanlısı. abi hayırdır , canın mı sıkkın ? ailevi problemler , dedim. öyle kolay kolay anlatmam , derdimle başka çıkarım maskesi suratıma yapışmıştı adeta.
bu söve söve bastı gitti , anam veremedim tabii. 10 dakka sonra yanında 20 tane eleman. noluyo lan demeye kalmadan "nerdeler abi nerdeler ? " diye bağırmaya başladı. bu neresiyle dinlediyse "ailevi problemler" dediğimde " alevi ellediler " anlamış. alev de öyle bir karı ki dışarı çıkınca mahallede sıcaklık 3-4 derece oynar. yasin de yanık tabii buna. anlayacağınız tek kelime etmeden ağız burun kıracak 21 adam elimde. mazoşist arkadaşlar özel mesajla adres versin.

risörvırd

reserved

kaç gündür yazdığım bir hatun vardı . hatun değil başka bir şey belki de. bildiğin sert sulu elma , kütür kütür. her gün geçiyor bu , malak gibi bakıyorum ben de . konuşayım dedim , kaç gündür konuşacağım . böyle , trabzon avrupa'da yenilsin de " ah biz olsaydık diyeyim " diye bekleyen fenerli gibi pusudayım .
karar verdim bugün konuşacaktım , jipiyle geldi bu , arabadan indi , birkaç adım attım hatuna doğru . bu ,yolcu kapısına doğru bakıyor , orada bir şey yoktu ki. ama varmış , tavandan gözükmüyormuş. tıfıl pekekent , o an anladım , jipi kesin bu hediye etmişti. ne var birader , dedi. abi sen jokey misin , demiş bulundum bir anda . allahtan anlamadı . karı at gibiydi ve parası olana at gibisi denk geliyordu. bize de at gibi , nah böyle kol kadar !

bizim hayrettin'i okula yolcu ettik beyler . okul dediğim de hani " ciks okulu " açıldı ya o işte. yapma etme dedik , dinlemedi. ne işin var ki senin orda ? ciks öğrenecekmiş , ortalığı kasıp kavuracakmış . hayır , bir kere itiraf etmişti , erken boşalıyormuş . hem de ne erken ! orada da geciktirici krem sürermiş. biliyorum amk kremi sürerken boşalacak dangalak. neyse bu gitti , nasıl olsa gelir dedik , bir hafta oldu dönmedi. ama ne dedikodular , hayrettin ruslara çakıyormuş , japonlar atom bombasından beri öyle eziyet görmemişlermiş... daha neler neler .
sonra ben kahvedeyken bir sünnet çocuğu girdi içeri . ulan bir baktım hayrettin. meğer sünnet çocuğu değilmiş , onun gibi yürüyormuş. bu salağa " önce yapacağın işin tadına bakacaksın " demişler , anlamamış . tamam , demiş. vermişler püsküyü , vermişler püsküyü ... gülmeyeyim diyorum ama adam kaç yaşından sonra penguene dönmüş lan .

vay amk baya baya yazmış o.ç okuycam reserve

adamın biri gelmiş bizim kahveye , artistlik yapıyor , böyle ben biliyorum havaları falan . amcık dallama bir de saç baş incin , piiiiis. herkesin yaptığı şeyleri yapmazmış da farklıymış da. ceketin önünü bir açtı , ceplerinde köpek leşi kokusu saklıyor sanki. herkes masanın altına kaçtı bir anda. önce hayrettin osurdu zannettim. hayrettin ki kesinlikle sibop ayarına ihtiyacı var. baktım hayrettin de masanın altında , o zaman anladım koku bundan geliyor. baştan kaybetti entel bozuntusu.
neymiş yabancı doktor hemşire gelecekmiş , almanı , fransızı gelmezmiş de ucuz işçiliğin olduğu ülkelerden gelirmiş. rusyadan , çinden falan ... herkes bunu dinliyor , büyülenmiş gibiler amk. kokunun da etkisi var tabii. hemen duruma el koydum , beyler dedim rusya çin ! kominist lan bu ! homurtular yükselmeye başladı , yok öyle değil diye toparlamaya çalışıyordu ki indirdim baltayı : asyalı , rus ! ferreci bu ! allaaah diye bir daldı bizimkiler buna , nasıl kaçtı zındık ! kafamıza kötü fikirler sokacak aklınca , sen devlet böyüklerimizden daha iyi mi bileceksin. ulan bir itibar bana , namusumuzu kurtardın diye . mıhtar bol köpüklü kahve söyledi , kahveci hüso içine tükürdüyse hakkımı helal etmem.

duble pide yemeye gittiydim , adamın biri duble pide isteyince aklıma duble yol olan deprem vergileri geldi. duyarlı vatandaşım sonuçta , hemen hükümetin ilçe başkanlığının önüne koştum. deprem vergisi verdik duble yol yaptınız , kömür versek makarna yapabilir misiniz ehii kikikii yaptım. gözümü hastanede açtım anasını satayım. 2 ay komada kalmışım lan ! kafama bir torba kömür atmışlar. mahkemede bize böyle böyle dedi , biz de kömürü makarna yapacaktık ama olmadı , birkaç kat daha olsa bu kaza olmazdı , diye savunma yapmışlar. benim söylediklerim ağır tahrik , elemanlar serbest tabii . vay amk kendimden utandım , çok ayıp etmişim.

bayramın ilk günü çok garip bir şey oldu beyler. biz tam yatırmışız kurbanları yan yana , vereceğiz pıçağı. birkaç tane entel geldi. önce böyle ulu orta kurban mı kesilir diye çemkirdiler. arkasından nasıl bir vahşet bu falan dediler. amk keseceğim kurbanın yüzündeki hüzünlü ifadenin bana geçmesine izin vermek zorunda kaldım. izin verdim çünkü çok içli konuşuyordu amın feryadı. çok kitap okumuş pekekent belli. bir an kararsız kaldım , kesmesem mi dedim ki hayrettin abi yetişti imdada. hayrettin abi bunları geçen yılbaşı hindi yerken görmüşmüş. amuğnaaa çaktıklarım diye bir kükredi , nasıl kaçıyorlar ama . biz de elde bıçak peşerindeyiz. gözlerim hep haberci aradı koşarken. haberin kralı olurdu ama neyse. bu arada yan komşu da boğayı kaçırmış. bu zütverenler ve boğa önde , biz arkada. entel mentel ama nasıl koşuyorlar bir görseniz. içine usain bolt kaçmış sanki muallaklerin. bizi oyalamak için boğanın enseye vurdu biri , boğa pat yerde. korkudan sıçacaktım oraya , boğayı yıktı lan adam , yeniçeri mübarek. neden kaçıyorsun lan o zaman ? entel işte ne yapacağı belli mi olur bunların . bu vesileyle boğayı da yakalamış olduk. bizim komşu pek duacı oldu.

beyler geçenlerde çok dalgındım. amk her şeyi unutuyorum , manyak manyak işler yapıyorum. mutfağa su içmeye gidecekken banyoda buldum kendimi bir keresinde , o derece yani.
neyse üç gün önce işten dönüyordum şok'a uğrayayım dedim , birkaç parça bir şey alırım. şok'un kapısını açmadan önce arabanın anahtarını cebimden çıkarıp kilit açma düğmesine bastım. sonra kapıya uzandım , arkamdaki teyze yaptıklarımı görünce şoka girdi. 5 dakika sonra kendine geldi , şok'a girdi. ohaaa kelime oyununa bak sen .
eve dönerken bir şişe şarap aldım . apartmana girdim , dairenin ziline bastım - oysa yalnız yaşıyorum- kapı açıldı içeri girdim ki ne göreyim , ulan alt dairedeyim , hatunun biri bana bakıyor. gözleri büyümüş , kocaman olmuş , hemen ağzını kapattım bağırmasın diye. nasıl açıklarım amk , elimde şarap var bir de , romantik tecavüzcü olmuşum. aksi gibi öyle bir yerde yaşıyorum ki osurduğum duyulsa yarım güne kalmaz 60 km ötede kol kadar sıçmış derler. kadın debelenince şarap şişesini vurdum kafasına bayıldı. korkuyla evime kaçtım. 20 dakika sonra kapı çalındı , alttaki kadın , yalnızlığıma ortak ol , bende de bira vardı , gel beraber içelim dedi. olan oldu tabii o gece. oldu olmasına da bir haftada iliğimi kemiğimi kuruttu deli karı. isteyene paslarım.

evet gençler bu aralar çok fena gazım var , hepsini bir anda salsam tahminim 2 cm kadar yükselirim oturduğum yerden ve bir iki saniye havada asılıkalabilirim.
geçen bebek tebriğine gittik , içim kaynıyor yine. tuvalete falan kaçtım iki kere ama nafile . artık tuvalete de gidemezdim. bizim arkadaşlar da bebeği pek sevdiler kaş göz yapıyorum muallaklere anlamıyorlar. başlarına geleceklerden haberleri olsa benden önce kaçacaklar ama nerden bilsinler gariplerim.
bebeğin altı değişecekti ve ben bu fırsatı kaçırmayacak kadar zor durumdaydım. evet , bebeğin altı açıldığı anda salacaktktım. planımı tekrar gözden geçirdim ve beynimden vurulmuşa döndüm : ya sesli osurursam ? onun da çaresini buldum , bebeğin annesi bezin bantlarını çekerken verecektim püsküyü. koku zaten hiç sorun değildi , bebek öyle bir bebek ki sanki anasının karnında ikizini yemiş , her türlü koku normal karşılanırdı. planım harikaydı ve hata yapmamalıydım. bebeğin annesi tam bandı çekecekken "dur pişik kremi sürelim" demez mi ! ama beynim , zütüme giden sinirlere emri vermişti ve ben zorrt diye osurdum . öyle bir baktılar ki bana , gözleriyle sövdüler resmen , pişik kremi tüm planımın dıbına koymuştu. para isteyen pıçaklı tinerci görmüş gibi kaçtım oradan.