burada siktirik hikayeler anlatacağım

beyler geçende yolum tunceliye düştü.
dönmeme bir gün vardı beyler , parkta oturmuşum böyle uzaklara bakıyorum. kendimi faklı gösteriyorum , gezip gören , okuyan entel bir adam edaları. bacaklarım 140 derece kadar açık , gözler ilerde , hafif kısık çayımı yudumluyordum ki birkaç abi geldi yanıma " ne o lan o tripler sanki tuncelinin sahibisin " dediler . ben bir yandan bacaklarımın açısını ayarlamaya çalışırken bir yandan da boğazımdan çayı geçirmeye çalışıyorum ki cevap vereyim. yok mok yerken " akıllı ol" dediler gittiler. derin bir nefes aldım , amk akıllı ol dediler ama aklımı aldılar haberleri yok .
neyse akşam gittim uyudum. bir sonraki gün dedim şunlara jest yapayım , kaptım bir karton aynen şöyle yazdım : dersimi aldım . abiler beni görünce ulaaaağğğn diye böğürdüler , o böğürtünün yarattığı rüzgarın da desteğini alarak başladım kaçmaya . amk ne yaptım ki ben ? dersim tuncelinin eski adıymış ya ! oturduğum internet kafede öğrendim. peki bu kafeye nasıl geldim. ben o korkuyla bingöl üzerinden muşa kadar kaçmışım ,halbuki ev batıda amk. bilet yandı , para yok ! muşlu yok mu lan aranızda , bir yol paracığı koysun cebime.

içimden geldi lan , ara ara yazacağım buraya .

ramazan günüydü , çeyiz almaya gitmiştik , davul çalıyordu konvoyda . köşede ateistler toplanmış , zaten geceleri uyuyamıyoruz , bir de gündüz mü çalıyonuz laaaan diye bir daldılar bize , eşekten düşmüşe döndük. amk bunlar bizi döverken daha toplanan adamlar vardı kenarda . yaraaaa yedik dedim , dur abi diyorum durmuyor amın feryadı . bizi dövecekler sonra kenarda bekleyen arkadaşları dövecek bizi . hemen kurtulma yolu aradım. can havliyle ramazan davulu değil laan , düğün düğün dedim . akşam votkalı kokteyl var diyip ikna ediyordum ki ateistleri ne olsa beğenirsin ? bu defa köşede toplanan grup daldı bize. meğer onlar bizi kurtarmaya gelen müminlermiş. demek votka haaa diyerek üstümüze koştular , bildiğin neyşınıl jeografideki aslanlar gibi geliyorlar , verdiler sopayı . iki bayram arası düğün mü olur it diyeni çok fena daldı bana , davulun tokmağını bulmuş züt , bir de power balance takmış bileğine of of of !

not : bunu daha önce girmiştim.

geçenlerde hayri abi otoyoldaymış. arabalar akıyor vızır vızır . bakmış bir araba durmuş kenarda , iki bayan inmiş , oy oy oy . hemen yardım edeyim şunlara demiş , kahramanları olacakmış onların . sonra belki düşürürüm demiş. çakala bak sen. neyse durmuş bunlar üstüne koşmuş : yanıyoruz yanıyoruz ! ulan şansa bak karılar direkt tava gelmiş , demiş içinden hayri aga. yangın söndürücü var mı demişler , büyük olsa iyiymiş.
hemen tutmuş kollarından bizimki , atlamış üstlerine . karının biri öyle değil öyle değil diyince tersten pompalanmak istiyor zannedip yüklenmiş hayri abi. sonra da yakalamışlar. hapse girecekmiş , yanan arabanın parasını da istemişler. karısı salya sümük.

beyler bu sefer de hayri abinin büyük oğlu rıza kız kardeşini dövmüş. ailenin üzerinde kara bulutlar dolaşıyor diye dedikodular var mahallede .
şimdi bu rıza televizyon izliyormuş , magazin programları falan . zaten sanayide çalışıyor çocuk , bir şey gördüğü yok . gerçi arabası yolda kalan bir karının kendisine nasıl yazdığını anlatıyor ama biz inanmıyoruz. neyse bu süslü karıları izlerken kız kardeşi önünden geçip duruyormuş , tepesi atmış rıza'nın . eee , bubası hapiste , ona da kafasını takmış . tam bu arada yeni yetme bir popçunun konser görüntüleri veriyormuş kanal . kardeşini en önde ağlarken gürünce çok sinirlenmiş tabii. önce arkadan dayayan hanzolar yüzünden ağlıyor sanınca gurur duymuş kardeşiyle . anası öyle anlatıyor. o binlerin dıbına korum diye kükrediğini anlatanlar da var. sonra efendim , sunucu haberi " bilmem ne isimli popçunun konserinde genç kızlar popçuya olan aşklarından ağladı " diye sununca , rıza delirmiş . "ulan bubam hapse girdi de bu kadar ağlamadın "diye bir dal sen buna . hala kovalıyor diyorlar , run lola run ! rıza'nın tersi pistir beyler

çok talihsiz bir dayak daha yedim beyler. geçen kahvede oturuyoruz . eşref , seko bi de kamil abi. sohbet güzel ama bir ara tıkandı çünkü bir adam geldi 150 kilodan az olsa da 130 kilodan çok . sandalyeye oturdu yavaşça. zütünün yanakları sarktı sağdan soldan . göbeği kaldırdı tek elle havaya. sonra zütünün sağ yanağını , ardından sol yanağını bıraktı usulca. bunların üstüne de göbeği örttü. böyle bir şey görmedim amk , bildiğin kundak sardı lan ! 10 çocuk büyütmüş bir ana öyle kundak saramaz. amcanın bu ayini sırasında bir sessizlik oldu tabii. ben de entelliğimi konuşturayım dedim. biliyor musunuz dünyanın en büyük hayvanı mavi balinanın yutabildiği en büyük nesne portakal kadar dedim. amcam ne diyon lan sen diye kükredi kundağın altından. kaçmam gerektiğini anladım , kundağı çözene kadar kaçarım dedimse de geç kaldım . ağzımı burnumu kırdı pekekent. meğer bu kendisine balina dedim sanmış , mavi gömlek varmış üstünde sonradan söylediler . bi de karısı varmış bunun kütür kütür , seko portakal dediğine takıldı o diyor. şansımı gibeyim , hani çağımız bilgi çağıydı lan ?

ileri. sozlukspot.com
buyrun gelin beyler

ulan neler dönüyormuş da haberim yokmuş. şimdi beyler bizim burada halı saha maçları iddialıdır. muhtarın takımı var bir de gençler ... bunların maçları çok çekişmeli geçer ama son zamanlarda bir şey dikkatimizi çekti. şike mi vardı yoksa maçlarda ? gençler, ne zaman muhtarın takımla maç yapsa en etkili topçulardan biri olan rıza "sakatım" diyor ve ortadan kayboluyordu. maçın tadı mı kalır böyle olunca. millet orada koşsun , ben kenarda şarabımı içeyim için ısınsın , gaza getireyim bunları değil mi ? ama şike lafları heyecanı kaçırdı çok fena.
yine bunların maçı vardı , rıza muallaksini takip edecektim , muhtar da kıllandığımı anlamış ki beni takip etmiş , şike ortaya çıkmasın tabii , sonradan anladım. rıza maça 5 dakika falan varken evinden çıktı , doğru muhtarın eve ... emindim ortada şike vardı , para alacaktı muhtardan. bu tam eve girecekken " vay muallakee" diye bağırdım arkasından . "vay muallakee" diye bir ses daha geldi iki saniye sonra. sesim yankılanıyor sanmıştım ama bu , muhtarın sesiydi. noluyo lan demeye kalmadı , muhtar silahı çekti . meğer rıza zütü , muhtardan "maç zamanı sakatım der , kaybolurum " diyip parasını alıyormuş sonra da muhtarın evde atıyormuş golleri ! rıza'ya ne oldu bilmem , şahit yazmasınlar diye kaçtım çünkü. şikeyi konuşan yok gündem değişti , herkes muhtarın karıyı konuşuyor amk !

karşı komşu karısını "kütük"le dövmüş . önce olur mu lan böyle , dedimdi ama hak verdim amk adama . bunun karı alışverişe diye çıkmış , mudo'ya girmiş . bir de ne görsün %20 indirim var "kütük"te . hemen almış , indirim var diye . evinde tarz yataracakmış , farklı olacakmış ! artık çok farklı beyler , değişik bir tarzı var karının . burnu falan içieri kaymış örneğin. farklılığı ile hava atacak komşularına .
bu arada %20 indirimli kütük gerçek beyler :(

beyler son zamanlarda farklı tarlalar sürme ihtiyacı doğdu bende . sordum soruşturdum , internetten düşer dediler. hemen gibici bir rumuz belirledim kendime . karının biri düştü ama bildiğin manken , yerim dedim kütür kütür , erik gibi lan ! kendimi zengin olarak tanıttım ve eve çağırdım. içki meze derken maaşın yarısı gitti bea . ilk seferde işini bitirmeliydim çünkü para dayanmaz. içkisine ilaç katacaktım .
zil çaldı , ben kapıyı araladım , sonra kapatmaya çalıştım ama gücüm yetmedi. karşımda bildiğin pehlivan vardı ve pek güçlüydü. ister istemez eve almak zorunda kaldım . benim mankene ne olmuştu amk ? bu karı yürürken memelerini dizinde sektiriyordu resmen.
oturduk , bıyıklarını burkarken " hadi içelim " dedi. ben içkileri koyarken ilacı kendi içkime attım beyler :( bayılıp kalmışım , allahtan çekip gitmiş .

insanlar altın sıçıyor olsa zütsüz doğacaklardan biriyim , o derece bahtsızım amk. rahmetli babamı sağlığında hiç dinlemedim de artık dinleyeyim demiştim kendi kendime .
hatunu almışım , uzatmışım çekyata , mis mis ! tam pompayı verecekken babamın en çok kullandığı söz geldi aklıma , git dedim şimdi yeri değil . gider mi muallak ? gitmedi . kendine yapılması istemediğin şeyi başkasına yapma , işte bu babamın en çok kullandığı sözlerden biriydi. gibim düğümü çözülmüş balon gibi oldu bir anda . karı da kaçtı gitti.
hayır babamın "tren kömür ayırmaz , bir çiçekle bahar geçmez " gibi içeriğe uygun özlü sözleri de vardı ama aklımıza gelene bak.

çok talihsiz bir dayak daha yedik amk. çok net söylüyorum , karşımızdaki bildiğin socrates'ti , belki de daha fazlası . kahvenin önüne geldi , çıkardı dalgayı sallıyor bize doğru . ufak bir şey olsa güler geçerdik de resmen moralimizi bozdu pekekent . biz de ar namus ayaklarıyla "şunu bir güzel dövelim" dedik. kalktık üstüne yürüdük , birden "siz benim allahıma , dinime nasıl söversiniz laan !" diye bağırmaya başladı. "yok öyle bir şey " demeye kalmadan çevredeki herkes toplandı , akşam namazından çıkanlar da gelince dayağın güzelini yedik.

allah polisimize zeval vermesin , huzura kavuştum sayelerinde . ulan önceden karıyı döverken inceden çekiniyordum . polise şikayet ederim seni , diye tehdit ettiydi birkaç kere. şimdi sopayı yiyor , gıkı çıkmıyor . şikayet ederse karakolda daha büyük sopa var , biliyor tabii. ben de yorulana kadar tepeliyorum , sonra da masaj yaptırıyorum kendime , ohhh mis !

ulan ne pekekent adamlar var şu hayatta. ar namus kalmamış, kahveye bir adam geldi , bizim masaya oturdu. ben örneklerle konuşmayı severim , dedi. şimdi kitap okumayan ama nette takılan ya da televizyon izleyenleri eleştiriyoruz ama önce internet ve televizyon icat olsaydı , kitap yeni bulunsaydı , kitap okuyanları eleştirirdik , dedi. benim sigortalarda hafif cozurdamalar başlamıştı tabii. socrates misin mübarek ? o nasıl kelime oyunları öyle ?
aradan çaylar kahveler geçti , anlatıyor bu . sonunda lafı bağladı. şimdi efendim , önceden kızlarımız hep sevişiyor olsaymış bugün biz sevişmeyene bir garip bakarmışız. aslında sevişmekte bir kötülük yokmuş da bütün olay alışkanlıkmış , diye cümlesini tamamlamıştı ki yan masadan bizim masaya bir ıstaka hediye ettiler.

reserved

evet bugün bir okul duvarında sessizce ağladım. okuyamadım diye değil ben de okudum yıllarca. ama gelmişim 30 yaşına bir şeyleri daha yeni anlıyorum. çocuklar teneffüste oyun oynuyordu ben de duvardan izliyordum öyle. küçük biradere harçlık verecektim onu bekliyorum.
iki kız , beş erkek ... kızlar , bunların 4 tanesini yarıştırıyordu. ama erkeklerden biri " ben koşmam " demiş olmalıydı ki o da kenardan izliyordu. koşan gariplerim , birinci gelip kızların gözüne gireceklerdi ama kenarda bekleyen zaten kızların gözüne kaçmıştı .lc waikiki kazağı vardı belki ya da pahalı kalemleri... büyüyünce de genç yaşta güzel arabası olacaktı kesin.
nedense birden koşmaya başladım , koşarken aklıma geldi : ben de küçükken o koşanlardan biriydim ve hala koşuyordum.

yine okulun birinde ders veriyorum . periyodik olarak çağırırlar beni. hayat okulu okumuş adamım ben . dersin ortasında baksır başladı sıkıştırmaya , zütümde tanga oluncaya kadar sıkıştırdı. tanga olduğu anda öylecek kaldı. hayır , nerden giydim ki , kendime kızıyorum. kendime kızmam geçince dersin böyle geçmeyeceğini hemen anladım. bir şey yapmalı ve zütümü rahatlatmalıydım , ama nasıl ? dersin ortasında zütümü kaşır pozisyonu olan karizmamı çizdirirdi. sınıfın arkasına doğru ağır ağır yürüdüm , en arkaya geldiğim anda "ihsan ne yapıyorsun sen ?" diye bağırdım , ihsan en önde oturuyor , herkes buna baktı tabii , bu da arkadaşlarına bakıyor , ne oldu ki manasında . yaşananlar bana tangayı , baksıra çevirme zamanı kazandırdı. ihsan , garibim , ne büyük bir operasyonun içinde olduğunun farkında değil , geldi teneffüste özür diledi. bir daha olmasın , dedim , gönderdim.

hayri abi akşam dışarı çıkmamış. oturmuş tv izliyormuş. her akşam dışarı çıkan adam oysa , olacağı var işte. yenge de elinde bir saksı " hayri burda nasıl , hayri şurda nasıl ? " hayri abi de klagib türk erkeği tadında o ara, hıh mıh yapmış geçiştirmiş. ama işkillenmiş bir yandan da . şimdi yenge , saksının nerede nasıl durduğunu soruyor ya "doğuş"un saksılı fotoya nazire mi yapıyor bu karı diye aklına düşmüş , böyle düşünceleri bilirsiniz , kurt gibidir kemirir adamı . kurt , bunun beyni kemir kemir , patladı patlayacak . hayri abim patlamasa daha iyi ama , nerden baksan 100 kilo . yenge " bir yer beğenemedin , al sen koy bir yere o zaman " diyince hayri abim emin olmuş bu sefer . "sen elin doğuş'unun çıplak fotolarına bakıyon layyn !diye saksıyı yengenin kafasına geçirmiş. polisler bunu zütürürken " namıs meselesi " demekten de geri kalmamış. yengede de ne kafa varmış arkadaş, bir şeyi yok. saksının kırıldığına çok üzülüyor ama.

yarın öbür gün çocuğum olduğunda anasıyla bir döveceğim onu . zaman zaman eve gelmeyip çoğu zaman da ekmek parasını iddaaya , ganyana yatıracağım. durduk yere bağırıp çağıran bir adam olacağım. markete gönderip geç kaldı diye vereceğim sopayı.
çünkü insan başkalarının acılarını kendi acılarından öğrenir. çocuğum sayemde çok merhametli ve insancıl olacak , babasıyla gurur duyacak . canım benim , onu eğitmek için sabırsızlanıyorum.

Biliyorsunuz dün akşam STV , hakim daha kararını açıklamadan dava sonucunu haber yaptı. Olayları önceden tahmin edebilmeleri ilgimi çekti haliyle. evet bir ışık vardı onlarda ve ben de bu ışıktan yaralanmak istedim. STV binasının önüne gittim , amacım kaç aydır asıldığım hatunu ayarlayabilecek miyim , hatun bana verecek mi gibi konularda ileri görüşlerini almaktı , içeri girdim , yayın yönetmenini arıyordum ki biri yanıma yaklaşarak iki eliyle sağ elimi kavradı ve tokalaştı benimle. derdimi anlattım ama anlatmaz olaydım , adam pek kızdı bana , çevremize toplandı herkes ve ben kaçamaya başladım. korkudan zütümdeki taklar bölündü amk , parça parça düşüyorlar , izimi kaybettirmek çok zor oldu . hala titriyorum lan!

kamu binasının birine gittim , işim uzun sürdü haliyle . sigara içmeliydim ve çaycı bana yol gösterebilirdi. çünkü çaycı kimin işe ne zaman geldiği , ateşli karıları kimin bafilediği gibi birçok konuyu bilen adamdır. onun önerisiyle en tepedeki boş kata çıktım , pencereyi aç dediydi ama hava çok soğuktu , açmadım haliyle. bir de inceden manzara var , hemen tribe girdim , uzaklara derin derin baktım. öyle karizmatiktim , öyle gibiciydim ki anlatamam. sigaramdan derin bir nefes çektim ve "dünya senin derdine sokayım" dercesine havaya doğru üflerken yangın alarmı ile göz göze geldim. şimdi dıbına koydum dedi bana resmen. bina inlemeye başladı. sigara içmeyenler beni kınayacak , içenler ise bıyık altından gülerken "vay salak " diyeceklerdi. üstelik cezası da vardı. buna izin veremezdim , vermedim de. alt kata koştum , herkes kaçışıyordu. iş yapmamak için bir odadan bir odaya 3 dakika da yürüyen memurlar bile 3 saniyede bir kat aşağı inme performansı gösteriyordu ve yangında ilk kurtarılacaklar kimsenin gibinde değildi. birkaç kat inince " bu kadar insanı boşuna yormuş olmak istemem" diyerek binayı ateşe verdim. her şey kül olmuştu ve artık kimse beni suçlayamazdı. zekam ile gurur duyuyorum.