burada siktirik hikayeler anlatacağım

rezerved

kimseye iyilik yaramıyor dıbına koyayım , ne biçim dünya arkadaş. geçen bir kafaye gittim , bu arada teknoloji ne ilerlemiş lan , garsonların elinde böyle telefon gibim bir şeyler , çubukla çiziktiriveriyorlar. zaten orada anladım ben hesabı geçireceklerini de , neyse konumuz bu değil. karşıda bir grup vardı , iki kız , bayağı bir erkek . kızlardan biri , garibim yaa , kısa bir etek giymiş , donuna kadar frikik ... insanlık görevimi yapmalı ve onu uyarmalıydım . sonra dallamanın biri geçecek karşısına , kesecek , yine dalllama arkadaşlarına anlatacak. ama nasıl uyarmalı , gitsem söylesem , arkadaşları öğrenecek , utanacak. yazayım da vereyim dedim , bir peçete istedim. ben yazarken aynı kız arkadaşlarına " kekoya bak , istek yapacak galiba " dedi . yine de yılmadım , insanım sonuçta . yalnız "xd , xd ,xd" yi yuvarlayarak gülen elemana çok tav oldum. neyse yazmaktan da vazgeçtim çünkü ne yazdığı sorardı arkadaşları, kız yine utanırdı. ben de sadece kızın göreceği şekilde eğildim , işaret ediyorum alttan. sonunda fark etti ,fark eder etmez "sapık " diye bağırmasın mı ! teşekkür edeceği yerde yaptığına bak kevaşenin. bunun arkadaşları bir dal bana , derdimi anlatamadan yaka paça dışarı attılar beni. ulan ne insanlar var ya , gerçi hesabı ödemedim , param cebime kaldı.

her şeyi bildiğini sananlara da ne kızıyorum arkadaş. böyle bilgiç tavırlar , ağır ağır konuşmalar ... iki cümle arasında bir yudum çay mesela , ama kafa boş kafa . şimdi efendim biz aile hekimi sevki olmadan başka hastaneye gidemeyeceğiz ya gelmiş eleştiriyor. 100 km uzakta olsa ne olacakmış , hastalığı ilerlermiş. bak sen bak , sanki koca devlet adamları düşünemedi onlar. bir kere bugün milli takım başarısız oluyorsa , olimpiyatta falan başarımız yoksa hep senin yüzünden. bırak her istediği yerde gidemesin insanlar hastaneye . böylece zayıfların canı sıcak bir osuruk misali terk edecek bedenlerini. güçlüler kalacak , sonra sonra ? her geçen gün daha da kuvvetli nesiller yetişecek. yani bana kalsa insanlar yaşadıkları yere en az 300-400 km uzaklıktaki hastanelere gidebilmeli. sağlam kafa sağlam vücütta bulunduğuna göre aynı zamanda zeki bireyler de yetişir. koduğum enteli sen anca eleştir , insan azıcık düşünür di mi ama ?

geçen elemanlarla içiyoruz , içiyoruz dediğime bakmayın insan gibi içmeyiz. yani illa ki biri içemeyecek duruma gelecek , onunla taşak geçilecek. her neyse bir yandan da vicdan azabı haliyle. dünyanın parası olmuş bir gece kafayı çekmek , sağlık desen anası gibik. böyle kendimizi kandırdık biraz , işte bırakmak lazım da , sonuçta sağlık , nereye kadar böyle ... bi tak olacağı da yok , yarın yine içeceğiz amk. remzi abi geldi yanımıza , remzi abi ki yılların içicisi , içki masası göbeğidir , birkaç çeşit meze ya göbeğin üstündedir ya da altına inmiştir. koduuum sokrates'i aklımızı başımızdan aldı resmen . azcık konuştu , millet açık tekel aramaya koştu o derece. votka şişesinin altına bakıyor bu , ne yapıyorsun dedik . cenneti arıyormuş . tövbe , tövbe ! zaten günaha giriyoruz , üstüne çarpılacağız dıbına koyim. buraya kadar her şey normaldi , ta ki remzi abi konuşana kadar. cennet dedi , nerede ? anaların ayağı altında . peki ya içki ? bütün kötülüklerin anası değil mi ? o zaman ? hasgibtiiiir , adam haklıydı lan. ama bir mantık hatası olmalı , böyle şey mi olur lan ?

geçen beni okulun birine çağırdılar , ders anlatayım diye . neticede donanımlı adamım , gençler engin bilgilerimden yararlansınlar. ben böyle edebiyat , felsefe falan yardırdım . bunların gibinde değil ama . bir de erkekler var sadece sınıfta , zaten iki kız varmış , onları da evlendirmiş babaları . taşra bir yer işte . neyse sınav yapacağım bunları haftaya , yalnız dedim ben öyle diğer hocalarınıza benzemem , gerekirse sınavı hamamda yaparım , kopya çekemezsiniz dedim. bir tanesi kalktı "biz orda başka şey çekeriz " dedi. ulan gençlik nereye gidiyor böyle ?

yolda bir bank buldum kendime , oturayım soluklanayım acık. amcanın biri geldi yanıma , elinde telefon çağrı yapıp duruyor.ne o dedim ne yapıyorsun sen amca ? bu malı karısı boşamış , cepte para yok , eee haliyle veren yok , azmış amk , bilemiş kamayı . karılar var ya telefonla sohbet eden , onlara çağrı atıyor , belki ararlar diye. ulan çaresizliğe bak yaa , ağlayasım geldi gözlerim doldu lan. ama ağlamadım , bir de teselli etmeye çalışır , ne olur ne olmaz . yapma dedim aramazlar seni , böyle son parası kalmış da barbut atıyor sanki , son kurşunu sıkar gibi baktı bana , yine çaldırdı. telefon çalmaya başlamasın mı ! şaka lan şaka , öyle şey mi olur . yürüdüm gittim amk .

bizim mahalleye yeni bir imam atanmış beyler. böyle inceden kasıntı gibi geldi bana . kahveye gelmiş , işletelim şunu dedik. ormancı var bi tane , böyle 2 metreye 1.5 metre kadar. neyse ayarladık , ormancı içeri girdi hepimiz kalktık ayağa. saygıda kusur yok , hele muhittin'in bir titreyişi var , zannedersin azer bülbül. imam da tırsmış ayakta . ormancı bağırdı çağırdı , kükredi bol bol . işi abarttı , çekti altı patları , babadan yadigar. bildiğin bütün duaları oku , dedi. adam imam lan , öyle denir mi ? bütün gece dinledik , bu vesileyle sevaba girdik.

http://www.youtube.com/watch?v=9kkPl-cJ7Gk

@28,29 noluyo lan ?

hay amk bütün gece karakoldaydık , bizim rıza'yı almışlar. akşam okeye gelmeyince anladıydım zaten bir şey olduğunu. bu hafta "kadına şiddete hayır" haftası ya biri bizimkine söylemiş. salak rıza da bunu " kadına şiddet hayır " diye anlamış , hayır işleyeceğim diye gitmiş yengeyi bütün gün dövmüş. yenge de pert tabii , olaya bak amk.

geçen bizim küçük biraderin öğretmenini dövdüm . gittim okula , baktım bu koridorda nutella görmüş ekşici gibi sırıtıyor , o yüzden daha fazla dövdüm.
sınav yapmış bu , kompozisyon yazdırmış . sonra da bizim biraderi çokça azarlamış . kompozisyon konusu şu : söz ola kestire başı , söz ola kese savaşı , söz ola zehirli aşı , yağ ile bal ede bir söz .
şimdi çocuk aynen şöyle açıklamış : bazı adamlar vardır , bir bağırır , savaşı durdurur. ama onu dinlemeyenlerin de kellesi gider. dinleyenlere yağlı ballı ekmek verilirken sonradan fikrini değiştirek askerler olursa onlara da zehirli yemek verirler.
ulan bunun nesini beğenmedin ? ne güzel açıklamış çocuk. çok pis dövdüm , ne de iyi yaptım . çocukların şevkini kırmasın.

@14 e çok guldum lan

vay amk baya baya yazmış o.ç okuycam reserve

bizim hayrettin'i okula yolcu ettik beyler . okul dediğim de hani " ciks okulu " açıldı ya o işte. yapma etme dedik , dinlemedi. ne işin var ki senin orda ? ciks öğrenecekmiş , ortalığı kasıp kavuracakmış . hayır , bir kere itiraf etmişti , erken boşalıyormuş . hem de ne erken ! orada da geciktirici krem sürermiş. biliyorum amk kremi sürerken boşalacak dangalak. neyse bu gitti , nasıl olsa gelir dedik , bir hafta oldu dönmedi. ama ne dedikodular , hayrettin ruslara çakıyormuş , japonlar atom bombasından beri öyle eziyet görmemişlermiş... daha neler neler .
sonra ben kahvedeyken bir sünnet çocuğu girdi içeri . ulan bir baktım hayrettin. meğer sünnet çocuğu değilmiş , onun gibi yürüyormuş. bu salağa " önce yapacağın işin tadına bakacaksın " demişler , anlamamış . tamam , demiş. vermişler püsküyü , vermişler püsküyü ... gülmeyeyim diyorum ama adam kaç yaşından sonra penguene dönmüş lan .

kaç gündür yazdığım bir hatun vardı . hatun değil başka bir şey belki de. bildiğin sert sulu elma , kütür kütür. her gün geçiyor bu , malak gibi bakıyorum ben de . konuşayım dedim , kaç gündür konuşacağım . böyle , trabzon avrupa'da yenilsin de " ah biz olsaydık diyeyim " diye bekleyen fenerli gibi pusudayım .
karar verdim bugün konuşacaktım , jipiyle geldi bu , arabadan indi , birkaç adım attım hatuna doğru . bu ,yolcu kapısına doğru bakıyor , orada bir şey yoktu ki. ama varmış , tavandan gözükmüyormuş. tıfıl pekekent , o an anladım , jipi kesin bu hediye etmişti. ne var birader , dedi. abi sen jokey misin , demiş bulundum bir anda . allahtan anlamadı . karı at gibiydi ve parası olana at gibisi denk geliyordu. bize de at gibi , nah böyle kol kadar !

hayri abi akşam dışarı çıkmamış. oturmuş tv izliyormuş. her akşam dışarı çıkan adam oysa , olacağı var işte. yenge de elinde bir saksı " hayri burda nasıl , hayri şurda nasıl ? " hayri abi de klagib türk erkeği tadında o ara, hıh mıh yapmış geçiştirmiş. ama işkillenmiş bir yandan da . şimdi yenge , saksının nerede nasıl durduğunu soruyor ya "doğuş"un saksılı fotoya nazire mi yapıyor bu karı diye aklına düşmüş , böyle düşünceleri bilirsiniz , kurt gibidir kemirir adamı . kurt , bunun beyni kemir kemir , patladı patlayacak . hayri abim patlamasa daha iyi ama , nerden baksan 100 kilo . yenge " bir yer beğenemedin , al sen koy bir yere o zaman " diyince hayri abim emin olmuş bu sefer . "sen elin doğuş'unun çıplak fotolarına bakıyon layyn !diye saksıyı yengenin kafasına geçirmiş. polisler bunu zütürürken " namıs meselesi " demekten de geri kalmamış. yengede de ne kafa varmış arkadaş, bir şeyi yok. saksının kırıldığına çok üzülüyor ama.

yine okulun birinde ders veriyorum . periyodik olarak çağırırlar beni. hayat okulu okumuş adamım ben . dersin ortasında baksır başladı sıkıştırmaya , zütümde tanga oluncaya kadar sıkıştırdı. tanga olduğu anda öylecek kaldı. hayır , nerden giydim ki , kendime kızıyorum. kendime kızmam geçince dersin böyle geçmeyeceğini hemen anladım. bir şey yapmalı ve zütümü rahatlatmalıydım , ama nasıl ? dersin ortasında zütümü kaşır pozisyonu olan karizmamı çizdirirdi. sınıfın arkasına doğru ağır ağır yürüdüm , en arkaya geldiğim anda "ihsan ne yapıyorsun sen ?" diye bağırdım , ihsan en önde oturuyor , herkes buna baktı tabii , bu da arkadaşlarına bakıyor , ne oldu ki manasında . yaşananlar bana tangayı , baksıra çevirme zamanı kazandırdı. ihsan , garibim , ne büyük bir operasyonun içinde olduğunun farkında değil , geldi teneffüste özür diledi. bir daha olmasın , dedim , gönderdim.

evet bugün bir okul duvarında sessizce ağladım. okuyamadım diye değil ben de okudum yıllarca. ama gelmişim 30 yaşına bir şeyleri daha yeni anlıyorum. çocuklar teneffüste oyun oynuyordu ben de duvardan izliyordum öyle. küçük biradere harçlık verecektim onu bekliyorum.
iki kız , beş erkek ... kızlar , bunların 4 tanesini yarıştırıyordu. ama erkeklerden biri " ben koşmam " demiş olmalıydı ki o da kenardan izliyordu. koşan gariplerim , birinci gelip kızların gözüne gireceklerdi ama kenarda bekleyen zaten kızların gözüne kaçmıştı .lc waikiki kazağı vardı belki ya da pahalı kalemleri... büyüyünce de genç yaşta güzel arabası olacaktı kesin.
nedense birden koşmaya başladım , koşarken aklıma geldi : ben de küçükken o koşanlardan biriydim ve hala koşuyordum.

reserved

ulan ne pekekent adamlar var şu hayatta. ar namus kalmamış, kahveye bir adam geldi , bizim masaya oturdu. ben örneklerle konuşmayı severim , dedi. şimdi kitap okumayan ama nette takılan ya da televizyon izleyenleri eleştiriyoruz ama önce internet ve televizyon icat olsaydı , kitap yeni bulunsaydı , kitap okuyanları eleştirirdik , dedi. benim sigortalarda hafif cozurdamalar başlamıştı tabii. socrates misin mübarek ? o nasıl kelime oyunları öyle ?
aradan çaylar kahveler geçti , anlatıyor bu . sonunda lafı bağladı. şimdi efendim , önceden kızlarımız hep sevişiyor olsaymış bugün biz sevişmeyene bir garip bakarmışız. aslında sevişmekte bir kötülük yokmuş da bütün olay alışkanlıkmış , diye cümlesini tamamlamıştı ki yan masadan bizim masaya bir ıstaka hediye ettiler.