bunu ekşide yazan yazar derhal ortaya çıksın

-ekşi sözlüğün başlattığı akım inci sözlük tarafından inkar edilmemiştir, hala da edilmemektedir. fakat ekşi sözlüğün bu akımın meyvesini, ekmeğini yıllardır yediği de ortada, "ekşi yazarıyım olm ben" diye etrafa caka satılan zamanlar çok da geride değil hani di mi? yani ekşi sözlüğün bu akımın yaratıcısı, başlatıcısı olması, asla ama asla ekşi sözlüğe bu sözlüklerin içinde sonsuza kadar bir numaralı yeri, kralın ya da padişahın tahtını, ya da ne bileyim çankaya köşkünü sağlamaz; sağlaması da zaten bu akımın maksadının kendiyle çelişmesinden başka bir şey olamaz, neticede insanların fikirleriyle bağışta bulunduğu bir database bu ilkel tabirle, eski olmanın avantajı, getirisi yeni eskiye baş kaldırıp, eskiye meydan okuduğu güne, zamana kadardır, birkaç yüzyıllık amerika işte karşınızda, fazla söze gerek var mı? bilmem kaç bin yıllık asya' nın, ortadoğu' nun kukla iplerini tepeden gibinin keyfine göre çekiştirip duruyor, eski olmanın sağladığı üstünlüğün ömrü ekşi sözlük açısından çoktan doldu dürüst olmak gerekirse. evet dıbına koyim inci sözlük amerika' ya denk geliyor eğer sözlükleri dünya haritasına ya da dünya tarihine yerleştireceksek. ekşi sözlük de bir çin ya da hindistan olabilir eski mirasıysa onu bu kadar özel, dokunulmaz(!) kılan şey. he dıbına koyim coğrafyacı mürselim, aynştaynım, elli beş bin beygir gücünde uzay mekiğiyim, protez bacaklı çekirgeyim hatta.

uzun lafın kısası, inci sözlüğü başlatan, oluşturan temel düşüncede ekşi sözlüğe karşı protest bir tavır, tutum tabi ki vardır; fakat ekşi sözlüğü her fırsatta züt etmeyi, buraya her fırsatta saldırmayı falan düşünen insanlar değiliz, emin olun. ama canımız ister, binin biri yine bir şey keşfeder, takunu çıkarana kadar kazırız altını, taşşağımızı yine geçeriz, bunu da bir şeylere tepki olsun falan diye yapmayız, sadece o an canımız taşşak geçmek ister ve geçeriz olay bu yani, bunun altında bu kadar sosyolojik, pgibolojik, antropolojik nedenler aramaya, bu tarz saçma salak yaklaşımlar geliştirmeye gerçekten gerek yok, edebiyat parçalamaksa da maksat, en güzel edebiyat bence en kısa cümlelerle ve en kolay anlaşılan sözdizimleriyle yapılır. beğenmiyor musun mesela? neyini beğenmedin, seviyesiz mi geldi? tek kelimeyle seviyesiz bunlar de geç, ya da aptal de, öküz de, yani basit bir sıfat kullan, paragraflarca pgibiyatri doktora tezi tadında entryler kasıp da milletin canını sıkma, zamanını çalma kişisel saçmalıklarınla. ben niye bu kadar uzattım lafı diye soracak olursan da, kısa ifadelerle anlattığımız şu meşhur "inci giber" tarzı laflarımız size çok aptalca geliyor ya, bir kere de sizin taktiği deneyeyim dedim, başardım umarım bir şeyler. inci sözlük bir kimlik kartı değil, her gün düzenli olarak olmasa da ihtiyacımı gidermeyi hissettikçe gidip de kapağını kaldırıp işediğim, sıçtığım klozetimi nasıl can-ı gönülden seviyorsam beni bu derece rahatlatıp da sıkıntılarımdan kurtardığı için, inci sözlüğü de aynı işte o klozetim gibi seviyorum. etrafa saçabileceğim veya etrafa saçmayı düşündüğüm, istediğim zararlı olabilecek şeyleri burda rahatlıkla saçabiliyorum her yere ve kimse beni bu yüzden eleştirmiyor, bu da egomu okşuyor, hoşuma gidiyor.

şimdi sırf realiteden bu yolla kaçmam ve kaçışıma makul bir sebep, savunma aramam yüzünden sizin gözünüzde aciz, aşağılık biri haline gelmişsem sizin de dıbınıza koyayım yani ne diyim? neticede gerçekten aşağılık bir insansam vereceğim en samimi tepki bu tarz bir şey olmalı zaten, aşağılık birinden beklenen ve aşağılık birine yakışacak bir tepki. en azından uyuz uyuz evde oturan ve her ay sonu ev kirasını, faturayı falan nası denkleştireceğini düşünerek periyodik sinir ve stres yaşayan biri olduğum gerçeğini inkar edip de new york' un bilmem neresindeki bir gökdelenin en üst katındaki restoran hakkında gidip görmüş, gezmiş gibi bir dünya şey yazmayacam, sadece senin ta dıbına koyim eğer beni sevmiyosan diyecem beni sevmeyenin suratına. inci böyle bir şey işte, ço garip harbiden. yeniden diyorum, bu bir kıyaslama değil, buradan bıkanlar için mükemmel bir alternatif bence.