1. 251.
    +1
    kurtuluşa ihtiyacın vardı.ve o günler geldi seni buldu muallak ama sen yüzsüzlük, iradesizlik,bilinçaltının her insanoğluna yaptığı muallakliği bahane ederek bu sesi tekrar karanlığa bıraktın.ama işler böyle gitmez bu hipnotik uykudan bir kez uyanıp gerçekleri yudumladığın andan itibaren eski sen olamazsın.
    tekrar ediyorum bunu bu saatten sonra kimse okusun diye yazmıyorum, sırf kendim için yazıyorum. kısacası kalmanızla gitmeniz arasında 'en ufacık' bir önem arz etmiyoooooöör.
    ···
  2. 252.
    +1
    herkes her şeyi yapabilecek potansiyele sahipken, beni bunları yapmaktan alıkoyan tek gerçeğin yine ben olduğumu görmem hem üzücü hem de umut verici.
    anneme bakıyorum..tam bir ipnotik uykuda... bütün hayatı yaptığı geçmiş tekrarlardan ibaret... çok üzücü bir durum ama müdahale edemiyorum çünkü onda onarmaya çalıştığım her parça, sözcük on da bir düşmanmışım,onu kandırmaya çalışan biriymişim gibi lanse ediyorken buradaki huurçocukları için yapabileceğim ne var ki? egoya mı ihtiyacım var yoksa 'kendimi yenebilmeye' mi?.. evet cevap çok açık ve mantıklı.
    eski tekrarlarından kurtulamayan, yıllarca beni koruduğunu kolladığını zannettiğim bu insanların benim eşik değerimin altında kaldığını apaçık görmeme üzülmeli mi yoksa hemen hemen sıradan bir türk aile mensubu kadar ses çıkarmamalı mıydım?
    hayatım da ailem gibi tekrarlardan, rutinlerden,aptal inanışlardan, batıl inanışlardan, davranışlardan,aslında gözükmeyen hayata isyanlarından oluşan tam bir 'kısır döngüye' dönüşmesine izin mi verecektim?
    'hem de bu kadar uyanabilmişken.' evet bu kesinlikle basit bir şey değil beni zirvelere çıkarırken aynı zamanda unuttuğum(insanoğlunun en büyük sorunu) için karanlık zindanlara mı döneceğim.ama bir gün tam kurtuluş,tam bağımsızlık,tam refah,tam sevgi,tam özgürlük beni bulacak adım gibi biliyorum.
    ···
  3. 253.
    +1
    tek yapmamam gereken 'unutmamak'.
    hipnotik uyku çok tehlikeli. dünya her an küçülmende tam orantılı bir şekilde büyürken. buna izin vermemeliyim.
    ···
  4. 254.
    +1
    seni seviyorum. alsa üzülme. yıkılma.dış koşul diye bir şey yok. bunlar içindeki ekgibliği sana vuran apaçık uyarı levhalarıdır.bir an önce üzülmeyi bırakıp sorunun içinde nerde olduğunu kavra. bundan sonra üzelecek bir şey yok,'inanmadan' mücadele etmek var.hem de kusursuzca bir oyuncu gibi,bir yönetici gibi,iyi bir dost gibi, güçlü bir düşman gibi, saldırgan bir köpek gibi ama rolüne bağımlı olmadan. bunlar sana ait değerler. bunlar seni koruyacak, sevdirecek,yükseltecek, uyumu getirecek.
    bunları yapabilmeni sağlayacak tek silah ; irade !
    ···
  5. 255.
    +1
    'isteklerin' ile arana giren sen olsan bile ezip geçmek zorundasın. zaten kendini yenebildiğinde sorunlar çözülmüş hale geliyor.
    tam olarak iki farklı hayat seni bekliyor hem de tam olarak. istediğin şeyler ve istemediklerin. isteklerin doğrusunda ne zaman yenilirsen, üzülürsen,aşağalanırsan, dövülürsen bil ki durumu iyi okuyup sende olan ekgibliği görüp başarıya ulaşabilirsin.her karşı çıkış yani antagonist(düşmanın) senin en yakın müttefikindir.
    ···
  6. 256.
    +2
    ilginçtir ki ; bu satırları gece yatağımdan kalkıp üşenmeden yazıyorum, biliyorum ki yazdığımda düşüncelerimi daha berrak bir şekilde görebileceğim...
    düşüşlerime neden olan olaylardan biri de neden zayıf,iyi niyetli gözüken insanlara karşı içimizde dürtü şeklinde ortaya çıkan o ezmek duygusu yeşeriyor... bunu en küçük çocukta, masum bir hayvanda ya da kendinde de çok rahat görebilirsin.
    sanırım bu doğal seleksiyon... bizimle ilgisi bile yok. doğa kanunu. güçlü olan zayıfı yener. halbuki annelerimiz böyle mi demişti? ünlü insanlar böyle mi demişti? ünlü kitaplar, filmler öyle mi demişti?
    hani hep iyiler kazanırdı... neden o zaman en küçük bir zayıflığımda,iyi niyet göstergemde karşımdaki direk ezme pozisyonunun rahatlığına küçük ya da büyük bir şekilde geçebiliyor. hayır.bu bir istisna olamayacak kadar çok sayıda gözlem.
    neden insanlara maddi manevi bütün savunma mekanizmalarımı indirdiğimde pazardaki teyzeden, marketteki çalışandan, öğretim görevlisinden ailene kadar üstüne üstüne geliyorlar...
    neden karıların ağzına sıçtıkça daha da sana bağlanıyorlar?
    neden... neden... neden... bunda bir art niyet arama peşinde değilim. olay artık çok bilimsel. olay artık çok mistik. olay artık çok doğal...
    devletler bile insanları korkutarak o müthiş potansiyellerini bir böcek boyutuna indirgeyebiliyorlar... kadınlar zayıf, ürkek,iyi niyetinden ölen erkekleri bir bez parçası gibi kullanıyorlar... neden en iyi dostların bile gidebiliyor... çünkü sen kendinden vazgeçmeye başladığın her an olaylar dünyası bunu sana tam tersi olarak yansıtıyor.

    evet beni yıllarca bir böcek gibi uğraştıran temel sorunu zihnimde iyice belirgin hale getirdim. bunun nedenini artık çok daha iyi kavradım. oldukça mutluyum.
    bunun nedeni olağanüstü bir öğreti olan şudur ;

    'kurban daima suçludur'
    ···
  7. 257.
    +1
    işte bunu tam anlamıyla kavrayamadığın için geceleri üzgün bir şekilde yatağına giriyorsun... hep daha makul bir cevap bekliyorsun... zihninde dönen sana ve çevrene hiç bir yardımı dokunmayacak soruların ve korkuların yüzünden her günün biraz daha belirsizleşmeye mahkum oluyor. sonuç mu? tabiki kaçınılmaz olan 'kendi kendini yok etmek'.
    bundan sonra maddi manevi ne kadar ebiliten, dostların,ailen, işin,kadınların, konuşma yeteneğin, fiziksel gücünü maksimum şekilde kullanmaya başlayacaksın.
    o yüzden madde 1 doğruydu. çevrende de soruları cevaplayamayan insanlar vardı.ama unutmamalısın ki cevapları sana sadece kendin verebilirsin.
    bu da olağanüstü bir öğretinin temel taşlarını yeniden otutturuyor ;

    'başkalarına yapabileceğin en büyük yardım kendi iyiliğini istemektir.'
    ···
  8. 258.
    +1
    hayattaki her türlü başarının getirisi olabilecek tek bir cümle bile var.
    istediklerin için 'her türlü ebiliteni' kullanarak başarıya ulaş.
    tüm ideolojilerden, dinlerden,kitaplardan, insanlardan uzaklaş. bunlar birer at gözlüğü ve hurdalık.bu yazıları kendime yazdığım için, aklınızda oluşabilecek her türlü soru işaretlerini ve olumsuz acizce yargılarınızın ta dıbına koyayım.net.
    ben biliyorum ki mö.500'lü yılalrda bile insanlar varken hangi vatan konuşuluyordu? hangi din? hangi kitap ? hangi şey... herkes doğanın kanunlarını uygulayıp, yiyip içip, gibişip,'mutlak' özgürlüklerini yaşıyorlardı.
    o kadar uzun yıllardan 2013'e geldiğimizde tabiki tonlarca üretilmiş kavramlar, teoriler,bilimsel gerçekler, zırvalıklar anassının amı bir sürü soru cevap aramayı bekliyor hale geldi.bir nevi iki ucu taklu kısır döngü oluştu, oluşturuldu.
    ve insanlar benliklerini unuttu. neler yapabileceklerini unuttu. güçlerini unuttu. mutluluklarını değerli markalara ideolojilere bağlarken her gün biraz daha sorunun içine batıp mutsuzlaştılar, olmayan bir savaşta yenilgiye uğradılar.
    ama artık çözümler basit. hayat basit. mutluluk çok yakında.
    sense tüm bu karmaşadan sonra gibik gibik soruların ve çaresizliğinle ailenle oturup show tv'yi izleyip çay içmek zorunda kaldın. çünkü onlar bu soruların cevaplarını nasıl bulabileceklerdi? şansınızı gibeyim huur çocukları.
    ···
  9. 259.
    0
    ha bu arada en önemli soruyu unuttum ;
    'babam böyle pasta yapmayı nerden öğrendi?'
    ···
  10. 260.
    0
    tamam kralsın , şampiyon , padişahsın falan da o dinlere laf atma adamın zütünden kan alırlar. ayrıca ne tak biliyorsun da dinler hakkında bu kadar emin konuşabiliyorsun ?
    ···
  11. 261.
    0
    @214 giblenmeyeceksin, kabullen artık şunu.
    ···
  12. 262.
    0
    giblemediğini çok iyi gösteriyorsun zaten amk.
    ···
  13. 263.
    +1
    sıradan insanlık büyük bir çoğunluk olarak raslantısallık ve tesadüf açısından olaylara baktı.hep olayları suçladı.her olayın rastgele bir biçimde kendi güçlerinden oldukça üst düzeyde geldiğine inandı. halbuki hiç bir düşman, antagonist kişinin kendisinden üstün değildi. sadece bir üst aşamaya geçmesi için içinde onu bağışlaması gereken en iyi yardımcısıydı.
    işte bu yüzden bütün dinlerde yer alan 'düşmanını sev' ilkesi vardı.
    düşmanına, zorluğuna şükretmelisin.ama anlama düzeyin az olursa bunun sadece keder olduğunu düşünebilirsin.
    ama bunlar apaçık bir biçimde senin gelişimini sağlayacak 'en kestirme yollardır.'
    ···
  14. 264.
    +2
    ama insanlığın çok az bir kısmı, tıpkı prometeuslar gibi kaderlerini 'bütünüyle' ellerinde tuttuklarını biliyorlardı. hiç bir şeyin raslantı olarak değil, tamamiyle kendi ekgiblik ve zayıflıkları olduğunu biliyorlardı.
    bu insanlar 'ön ödemeler' yaparak savaşı kazandılar.
    ön ödeme... ön ödeme kurtuluştur. zamanı iyi değerlendirmektir. ölüp gitmeden başarıyı, kadınları,mutluluğu, gücü,sevgiyi, özgürlüğü ellerinde tutmaktır.

    'ön ödeme',korkularını, ızdıraplarını,iradesizliğini keşfedip 'olaylar sana gelmeden' iyi bir şekilde hazırlanıp onlarla karşılaşıp onları sonsuzlukta bir yerlere yollama 'cesaretidir.'

    ön ödeme kişinin tek kurtuluşudur.
    ···
  15. 265.
    0
    devam et iyi gidiyorsun... ancak 20. maddeye, sen tanrısın olayına katılmıyorum, spritüalizmdir, dinleri reddetmen sana bir şey kazandırmadı, kazandırmayacak. ego denilen kapsamlı insan beyni, insan beyninin bir katmanı, bu durumda da varlığını belli ediyor.
    ···
  16. 266.
    0
    gelmiş yine tipini gibtiğim
    ···
  17. 267.
    0
    @220 bunları bana sen mi diyosun dıbınoğlu velet.) (adres ver dövüselim xd)


    1. kaçın polis geliyor/#120458775
    2. bunlar hep gerekli bilgiler/#120456211
    3. evrim gerçekmi türleşme nasıl olur/#120456153
    4. izmirli arkadasin evine kalmaya gittim/#120456045
    5. teknolojiden anlayanlar gelsin n n n/#120454438
    6. garip müzik zevkleri olanlar burada buluşuyor/#120449047
    7. istanbulun anlamı ne beyler bi gelin/#120448950
    8. 16 yaşındayım ve hepinizden üstünümm/#120447976
    9. kız tavlama taktiği ayda en az 60 kız/#120447435
    10. serefsizimki kendimi ifsa ediyom capsli sansursuz/#120446718
    11. sarı renk pantolon aldım beyler sorulrı alayım/#120446595
    ···
  18. 268.
    +2
    amansiz takipteyim moruk
    ···
  19. 269.
    +1
    olaya inanç, anlam,ilahi bir durum katayım mı katmayayım mı bilmyorum ama pratik hayatta geçerli olduğunu kendi gözlerimle gördüğüm bir olgu var.
    içimde tam olarak iki tane ses var.
    biri beni olağanüstü sıradan hale getirirken, kendimden uzaklaşmama, nefret etmeme, ezilmeme,işlerimi olağanüstü monoton ve yanlış olmasına neden oluyorken
    bir diğerinde ise daha enerjik, daha deli dolu, daha ben, daha başarılı, daha durdurulamaz ve işleri yola koyan bir ses var.
    1inc huur çocuğunu dinledikçe dibe gömüldüğümü görmeme rağmen ailemin ve toplumun 'olm dur' deyişlerinden kaynaklanan bir ona önem verme var.bu ses insanın hareket kabiliyetini maksimum derece kısıtlarken neden bu sesi bu kadar dinliyorum? aslında cevaplar oldukça açık...
    2ncisi ise daha bende, daha fazla güçlü, sezgileri ilginç derecede uyarıcı, nerde ne yapmamı saniye saniye bilen, beni aşırılıklardan ve ezikliklerden kurtarabilecek olağanüstü potansiyele sahip bir içses.
    ama neden bunun 1inciye göre neden delilik gibi görüyorum... olağanüstü işime yarayan bu sesi neden çok uzaklara attım. gerekli olduğunda saldıran, gerekli olduğunda olağanüstü bir dost, gerektiğinde bir iş adamı, gerektiğinde gerektiğinde gerektiğinde... tam bir silah.
    işte insanların içinde taşıdıkları potansiyelin sesli açılımı olan bu ses bir çok nedenden dolayı susturuldu. halbuki hayatı idame ettirmede olağanüstü bir uyarı mekanizmasıyken onu neden aile ve toplum baskısıyla bir kenara itme gereği duydum...
    ama biliyorum ki bir uyanış söz konusu.ve 'her şey' güzel olacak...
    dipnot: yazılarla motive olanlar da,böyle harika bir yazı dizisine bile tak atmaya çalışan acizler de,benim için aynı değerdesiniz. hatta ikincisi gerçekten daha hoş çünkü, çünküsü bende kalsın.
    böyle güzel şeyler yaptığımda bile tak atabilecek insanlar varken ya dışarıdakiler? yaaa...
    ···
  20. 270.
    +2
    bir insanın tartışılamaz boyuttaki tek kusuru 'unutmaktır.'
    kendini unutmak...
    yıllarca kendini unutmak...
    bunun sonucu her anlamıyla kötü bir hayat...
    asla unutmamam gereken tek şey günlük telkinler.
    neler yapılabildiğini gözlerimle gördüm...
    çok basit bir şekilde telkin...
    telkin, hayat kurtarır...
    spor hayat kurtarır...
    her şeyden bağımsız kalabilme özelliği tek mutluluk...
    dolayısıyla, kendin olup başarılı olabilmek ve kendini sevmek paha biçilemez.
    ···