bundan 4 yıl önce yaşadığım inanılmaz

gözlerimi açıyorum ardından millet bana bakıyor parfümeride hypnotic poison koklarken.

@245 kız bir süre daha gitgellere devam ediyor, lateks iğnelerin tenime değmesi aldığım zevki daha da arttırıyor. toraman boşalmış, penisinden sarkan menilerle bana doğru gleiyor. ama elinde daha önce görmediğim bir alet var.
altın kaplama gibi, parlıyor ay ışığında... tam ağzıma sokup nemlendirecekken kızı itiyorum ve menilerimi toramanın ağzına boşaltmak için hareket yapıyorum

beyninin iliğini gibtiğimin iktidarsızı. ölü olsan kalkar gidersin amk.

sonra uyanıyorum küvetin içinde buz dolu küvet aynada bi kağıt var 112yi ara çabuk yazıyor arıyorum durumu anlatıyorum kadın beyfendi penisinizi çalmışlar sakin olun diyor ve o anda gerçeği anlıyorum penisimin yerinde yeller esiyor.

aha.. garanti ckızn başını cama sıkıştırıp gibecek bu...

@3 ahmeti ayşe yapacan biz de seni hetero sancaz di mi ipne seni

... sonra fısıltıyla "biliyo musun, bu koku beni delirtiyor diyorum".. "evet biliyorum" diyor. "nasıl ya?". "özge söylediii, sen çok sever mişsin bu kokuyu kikikiki" diyor. özge dediği de sercanın manitası. vay dıbına koyim diyorum içimden, olaya bak. o kadar yakındayken artık durduramıyorum kendimi önce tepkisini ölçmek için ufak bi öpücük konduruyorum dudaklarına. tuhaf tuhaf gülümsüyor. eyvah diyorum şimdi işle taka saracak. sonra "ee bu kadarcık mı?" diyor. lan diyorumm içimden , tombeleyyo tombeleyyoo... yapışıyorum dudaklarına. bu arada hala camın önündeyiz ve öyle bi soğuk var titriyoruz...

olum durun sıkboğaz etmeyin uydurması gerekiyor biraz

ne zevk alıyon bin bekletmekten şimdi müdüre yakalancam o zaman gelip zütünde smells like teen spiriti çalacam

çekiyorum şuan

@213 bizide eksilemişler hacı o kadar eglendiriyoruz milleti surda

odayı niye tasvir ediyon dıbına koduum

offfffff gene başladık

lan gri eşofman dedin boşaldım orda ccc gri eşofman ccc

baharatlı lays alıp geliom

... ama korkularım yersizmiş dıbına koyim. koku yok. sadece amın o doğal kokusu var. muhtemelen ağda yaptırmış yakın zamanda. çünkü jiletle yapılmış olsa pütür pütür olurdu. gerçek tabirle kaymak gibi... başlıyorum yalamaya. kafamı bastırıyor dilim iyice sert gelsin diye. 5 dk yapıyorum bunalıyorum bacak arasında. sonra kalkıyorum yavaşça üzerine geliyorum. ilk giriş misyonerde. yavaşça giriyorum içine. acaip ıslanmış. başlıyorum pompalamaya. o kadar ıslanmış ki ilk başlarda zevk alamıyorum doğru düzgün. sonra geçiyor. bi müddet böyle gibiştikten sonra bacağının birine alıp kaldırıyorum (içinden çıkmadan) diğer bacağının yanına atıyorum. yani yan pozisyona geçiyoruz. kaşık pozisyonu gibi ama değil. çünkü ben dizlerimin üstündeyim. dıbının o 2 bacağının arasından görünen sıkışmış görüntüsü iyice delirtiyor. boşalacak gibi oluyorum. hemen çıkıyorum içinden... pozisyon değiştiriyoruz...

öpüşe öpüşe minderlerin üstüne uzanıyoruz. ben direkt üstünü çıkarmaya abanıyorum. "lütfen durrr, yavaş yavaş, acele etmeyelim"diyor. acele etmeyelim de arkadşa balta sapı gibi oldum. zaten parfüm delirtti. sonra öpüşme. saat de ilerliyor. sabah staj var... peki diyorum. uzuun uzuun öpüşüyoruz. boynuna inince resmen minderleri yoluyor tırnaklarıyla. bazen ısırır gibi öpüyor. bazen çok hafif. ufak ufak... sonra ben minderlerde oturma pozisyonuna geçiyorum. o da kucağıma geliyor. kalçalarını avuçlayarak öpüşmeye devam ediyoruz. beyler bir kalça var. yemin ederim taş. kalçalarını sıktıkça iyice deliriyor. aha diyorum bi noktayı bulduk. kalçacı bu da... sonra üstündeki fermuarlı eşofman üstünü çıkarıyorum. sadece askılı badisiyle kalıyor. yeşil bi badi. içinde sütyen yok. içinde sütyen olmayan badi giymiş bir hatun hayal edin. göğüs uçları dikleşmiş... iyice deliriyorum. göğüslere dalacam. ama yine yavaşş der diye temkinli davranıyorum...

... canlı müzik ara verince sercan ısrar ettii "yaaa gibertirim bak süper gitar çalar söyler, o da söylesin, hadiii şak şakk" diye başladı beni sahneye itmeye. "lan oğlum mal mısın , yapma etme" demeye kalmadan aldım gitarı elime... lan dedim birkaç romantik şarkı söyliim de prim yapalım. önce gökhan kırdar'dan üstüme basıp geçmeyi söyledim. sonra onur mete'den adaletsiz yar, sonra , yaşar'dan aldanırım... şarkılar bitti millet deli gibi alkışlıyo. heee dedim tamam. şimdi sıra bende dıbına koduklarım...

motoran bi indim. aha karşımda. altında gri bi eşofman. üstünde krem renk bi mont. gittim yanına "naber" diye öperken bi baktım saçları şampuan kokuyor. ahaaa dedimm duş almış hazırlanmış. bir de parfüm sıkmış bolca. peki parfümü ne? bilenler iyi bilecektir hypnotic poison. ne zaman duysam beni şaha kaldıran koku. puzzle yavaş yavaş tamamlanıyordu. muhabbet ede ede eve doğru yürümeye başladık. tam bi tekel büfesinin önünden geçiyoduk. bu içeri girdi bira mı? votka mı diye sordu... al işte puzzlea bi arça daha eklendi. içer misin diye sormuyo bile. ne içersin diye soruyo direkt. dedim ben votka içerim. enerji de varsa daha çok içerim. 1 şişe smirrnof aldı. 4-5 tane enerji. 1 tanede portakal. o portakallı seviyomuş. şu kızlar alkollü içkileri bin etmeseler olmaz dıbına koyim... neyse eve doğru yürümeye başladık... eve yaklaşınca "ya sen benden 5 dk sonra gelir misin, ev sahibi hemen alt katımızda oturuyor, sorun olmasın" . iyi dedim ben sonra gelirim... bu önden yürüdü girdi eve...

... masaya oturdum kızların hepsi "harikaydı yaa, biz kimle aynı masada oturuyormuşuz da haberimiz yokmuş, nasıl öğrendin, ben de çok istiyodum gitar çalmayı, kaç ayda öğrenirim" gibi geyik sorulara başladılar. bu arada karşımdaki kız hiç konuşmuyo benimle , ama sürekli bakıp gülümsüyor. bi ara sevgilisi tuvalete gitti, o da muhabbete girdi. bu arada sercan da tanıştırdı. ilkay'mış adı. gece bu şekilde bitti. aradan 1 hafta geçti ben bi hastalandım. grip oldum. ama nasıl grip ölecem nerdeyse. evde tek başımızayız ölsek sıçanlar yicek cesedimizi... tam böyle düşünürken telefon çaldı...