bunalım sebebim

sabah oldu ben onu seyrediyorum
uyandı ürkek bir bebek gibi yavaşça açtı gözlerini
baktı güldü
bir öpücük daha kondurdu kurumuş dudaklarıma
bir öpücükle ferahlattı tüm bedenimi
tekrar kapattı gözlerini
ben kahvaltı hazırladım
uyandı kahvaltımızı yaptık
duşumuzu yaptık
duşta da taştı sevgimiz bedenimizden dışarı
bedenimden çıkan sıvı sadece sperm dedildi
bedenimden taşan aşktı
bedenimin kaldıramadığı kadar fazla olan.

duştan çıkınca bir ağlama hali geldi marissama
bekaretini kaybeden bir kızın dengesiz ruh hali olması çok doğal
türkte olsa yabancı da olsa farketmiyor galiba
sarıldım sıkıca öyle sıkıca sardım ki
bedenimiz 1 olmuş sanırdı dışardan gören
-üzüldüğümden değil sevgimden ağlıyorum ben dedi benimde gözümden yaşlar geldi
-sen benden sıkılıp bırakana dek seninleyim seninim dedim
-sonsuza kadar yani dedi
-sonsuz yetmez bana dedim
güldü
gülüşüne eridiğim

hayatımda herşey rayına oturmuştu.
planladığım gibi saatinde ders çalışıyordum
arkadaşlarımla vakit ayırıyordum.
marissamla cinsel ve duygusal açıdan doyumsuz bir ilişki yaşıyorduk.

okulun bitmesine 3 ay kalmıştı yanılmıyorsam.
ingiliz bir çocuk geldi okula.
ben diyim leonardo dicaprio
siz deyin kıvanç tatlıtuğ
o derece yakışıklı bin.
birde havalı huur evladı saçlar hafif uzun.
gözünün önüne gelince sallıyor filan.
görür görmez nefret ettim çocuktan.
birazda kıskandım heralde.
bu bini kimin sınıfına kayıt ettiler dersiniz.
tabi ki marissamın.
bunu duyunca bi kat daha nefret ettim binten.
sanki o istemiş o sınıfa düşmeyi gibi.

beraberinde kara bulutlarıda getirdi tabi
bütün okulun kızları o çocuğu konuşuyor
bin peşinden koşturuyor herkesi.
okulun en çapkın çocuğu olan ömer bile sönük kaldı çocuğa kıyasla.
adı edward'dı annesi. norveçli babası ingiliz.
babasının mevkisi şehirdeki en yüksek mevki (yabancılar içinde)
durum böyle olunca bütün erkekler çocuğa nefret beslerken
kızlar duygusal olarak hastası olmuştu edward bininin.
ben kıskançlık krizlerindeyim.
uzaktan marissayı seyrediyorum acaba bakıyor mu diye.
konuştuklarını görünce sinirden titriyorum.
böyle geçti edward'lı okulun 1 haftası

edward'lı 2. haftamızın açılışında derse girmeden önce
tuvalete geçtim
ömer geç gelicem diye mesaj atmıştı
sigaramı yaktım.
baktım edward tuvalete geldi arkamdan
selam verdi bin havalı bir şekilde arada selamlaşıyorduk böyle

seldıbını elime göğsüme zütürüp eyvallah şeklinde aldıktan sonra

-selam nasılsın dedim
-iyi senden dedi
-iyi dedim
arkasını döndü işeyemeye başladı
işini bitirip elini yıkadı
ben sigaramı bitirmek üzereydim
paketi çıkardım uzattım
aldı bi tane yaktı
-nasıl alışabildin mi buraya dedim
-hayır dedi
-yanlış anlama ama burdaki kızlar hiç erkek görmemiş gibi davranıyor dedi
-haklısın dedim.
-var mı beğendiğin kimse dedim
-var dedi
-tanıyor muyumdur acaba dedi
-bilmem dedi elimi uzattım
-ben gececi dedim
-edward dedi bin sanki bilmiyoruz
-ee dedim hangi sınıfta bu kız
-aynı sınıftayız dedi
-tekrar yanlış anlama ama türklerle anlaşabileceğimi sanmıyorum. dedi
kafasını duvara vura vura patlatasım geldi binin.kim demedim, diyemedim.
alacağım cevap beni sinirlendirecek bir cevap olur diye.
orda beni tutacak kimse de yok anasını avradını giberim orda diye.

hadi devam devam okuyoruz

@all beyler bana bir 20 dakika müsade
şunu unutmayın ki ben tembel bir adamım
özellikle yazın bunaltıcı sıcaklarında.
ne kadar çok kişi hızlı olmamı isterse.
o kadar gaza geliyorum.
ne kadar çok uplarsanız.
o kadar seviniyorum.
20 dakika sonra görüşmek dileğiyle. öpüyorum hepinizi.

up upupupupupupupupupup+şuku

böyle uzun yazarsan bunalıma girersin tabiî

sardı hikaye tam da yerinde kestin panpa az bin değilsin

up up

okduum lan güzle bnziyor devam bin.

@187 den devam ediyorum.

sinirden ellerim titremeye başladı
ikinci sigaramı yaktım
cebime attım tek elimi titrediği gözükmesin diye
o kendi sigarasından yaktı
bunların hepsi saniyeler içinde oluyor
öyle nuri bilge ceylanın filmlerindeki gibi
saatler sürmüyor hareketlerimiz
-türkler farklı tabi dedim
-ama ben yabancılarla iyi anlaşıyorum
-biraz da kişiye ve beklentilere bağlı dedim.
içimden dua ediyorum bana bir sebep versin diye
aşkıyla yandığıma da söz vermişim kavga etmicem diye
zaten birşey yapsam bütün kızlar nefret edicek benden
sadece kıskanıyorum ve nefret ediyorum diye dövsem
kendimden tiksinirdim.
ergen beynim ilerde prensip edineceğim şu ata sözünü benimsedi o dakikalarda
dostunu yakın tut, düşmanını daha yakın.

-benimde sevgilim senin sınıfında dedim
( kız arkadaşım değil sevgilim dedim üzerine basa basa)
-aa öyle mi adı ne dedi
-marissa dedim
derken de suratına kitlendim bir bozulma olucak mı diye

-ha öyle mi dedi suratında bir değişme olmadı
-öyle neyse ben derse kaçtım görüşürüz dedim.
-bye dedi bin elimi yıkayıp nanelendikten sonra sınıfa geçtim.
telefonuma baktım marissadan bir mesaj var
-ders çıkışı bahçede görüşelim.

obaaa bomba geliyor

hadi hadi hadi beeee

rizörvid

upupupupupup