bugün sağlık ocağında başıma gelenler

burnum tıkalıydı. hafiften öksürüyodum.
işe gitmedim bugün. dedim gidem rapor alam.
iki sokak yukarda sağlık ocağı var. gittim. sıra numarası aldım.
sıranın bana gelmesini bekledim.
sıra bana geldi.
girdim içeri.
içerde başı kapalı bir doktor abla.
merhaba , merhaba... neyse anlattım derdimi.
paravanın arkasına geç üstünü çıkar . sadece atlet kalsın dedi.
ben paravanın arkasına geçip üstümdekileri çıkardım. doktor da yerinden kalktı kapıyı açıp dışarı çıktı.
paravanın arkasından göremedim. içeri biri girdi. sadece ayaklarını gördüm. böyle tuvalet terliği gibi bir terlik vardı ayağında. dedim bu doktor değil amk.
neyse...
oturduğum sedyeden aşağı doğru kaykılırken paravana çarptım. paravan devrildi.
yaşlı teyze sadece sütyenle karşımda duruyor. ve aramızdaki paravan yerde iki ciksen yatıyor.
"uyyy başıma küller yağa abbaaoooo" diye bağırdı teyze.
teyzenin bağırmasıyla eli bastonlu bir amcanın kapıya omuz atması bir oldu.
"nooliii noooliiii diye bağırdı amca.
teyze o sırada iyice koptu. bayıldı.
bayılınca bana doğru yıkıldı.
mecbur tuttum amk. dünya ahret ninem olsun.
ben tutunca amcanın bastonla kafamı yarması bir oldu.
ben teyzenin üzerine düştüm.
amca "ahoyyyy... ahoyyyy... " diye bağırdı.
beni odadan çıkarıp mahallenin kadınlarına verdiler.
önce saçımı başımı yoldular.
sonra ağzımı burnumu kırdılar.
yerlerde sürükleyip pazarcılara verdiler.
şu an limoncunun yanındaki demir direğe bağlıyım. telefondan yazıyorum. gelen giden yüzüme tükürüyor.

yardımmmm... yardımmmm...