1. 26.
    0
    her memesi "yaydan yeni fırtlatılmış ok "gibi duran kadınlara da itibar etmeyin amk... zira bunların birçoğu pohpohçu, kaypak, dalavereci, hortumcu...

    çakozlayın işte lan, destekli sütyen icat edildi, memeler bozuldu...
    ···
  2. 27.
    0
    ayrıca destekli sütyen giyen kadınları da "çakma" karılara benzetiyorum...

    çok da itici geliyorlar bana...

    koyduğumun hortumcuları!
    ···
  3. 28.
    0
    hangi erkek donuna patlıcan koyar lan, en azından ben koymuyorum...
    ···
  4. 29.
    0
    12 den sonra prensesmi olacan amk
    ···
  5. 30.
    0
    Hâlâ Bomontiye devam mı lan ahaha
    ···
  6. 31.
    0
    angaralı kanepen hala gıcırdıyor mu lan?
    ···
  7. 32.
    0
    o değil de; bi manitam olsaydı her allahın günü giberdim amk... öyle gezmeye falan da zütürmezdim... hem ne yapacağız ki sinemada, kafelerde falan ergen miyiz oğlum biz... iki göz bir evim var, paso çağırırdım yanıma, giber giber evine yollardım...
    ···
  8. 33.
    0
    işsizlik, parasızlık falan neyse de yalnızlık çok fena be dostlar...

    vallahi kendi kendimle konuşur oldum lan... dıbını, yorddıbını gibeyim ben, dıbını yorddıbını...
    ···
  9. 34.
    0
    kadınlar ne ister, yannan ister affedersin de şu konuyu da irdeleyelim bir amk...

    öncelikle kadınların erkekte en çok ne aradığını biliyor musunuz?

    tarz...

    tarzın olacak hacı... giyim tarzın, saç tarzın, kokun, konuşma tarzın, oturuşun ne bileyim sıçışının bile tarzı olmalı...

    mesela, kadınlar pasaklı erkeklerden hoşlanmazlar... bir de en çok "ipini, kadının eline veren erkeklerden hoşlanmazlar... " yani "ne yiyelim"e, "sen ne yiyeceksen ben de aynısını yiyeceğim" diyen bir erek, kafadan kaybetmiş sayılır...

    erkek dediğin egemen olmalı, kararlı olmalı ve güçlü olmalı...

    yani düşüncesi de olmalı aynı zamanda tarzı da...

    kapiş...
    ···
  10. 35.
    0
    bir de şu elektrik olayı var, o da yalanın daniskanı amk...

    bütün kadınlar iyi bir eş arar ama iyi biri gelince de elinin tersiyle iter, bakarken bile iğrenir...

    neden, çünkü iyiler doğaldır yalan söyleyemezler, iyiler pısırıktır, utangaçtır iyiler...

    ne tarza ihtiyaçları vardır ne de güzel görünmeye ki onların güvendiği yegane uzuvları kalpleri ve sadakatidir...

    düşünün, göbeğinin bir karış aşağısındaki heybetli yannanlarına bile güvenmezler lan...

    ama kötüler öyle mi?

    değil işte...

    kötüler, en eğlenceli insanlardır... en heyecan verici, en sempatik, en güleç ki otuziki diş güler, otuziki diş de güldüren ama yine de en ezberci, en sahtekar insanlardır kötüler...

    işte iyiler şu koyduğumun hayatında böyle atraksiyonlara ihtiyaç duymazlar, ki mecburiyeti de yok. iyi, iyidir... güvendiği tek yanı da odur... ama kadınlar iyilere değil, en güvenilmez erklere yani en kötülere aşık olurlar...
    ···
  11. 36.
    0
    mesela iyiler, sevdiği kadını giberken hayal etmezler, sarılarak hayal ederler ya da uyuyarak... onlar için sarılmak ya da el ele tutuşmak aşktır... işte bu yüzden hep kaybederler... çünkü kadınlar bu tip erkeklerin sadece omuzlarını kullanır, dert yanarlar, ağlarlar... ama hiçbir zaman sevişmek istemezler çünkü iyiler sıkıcıdır, yavaştır, monotondur... ama kötüler öyle mi? değil... eğlencelidir, zekidir, ataktır ve en önemlisi de iyi bir "gibicidir"!!!

    işte bu yüzden kadınlar her zaman kötülerin önünde domalır, iyilerin de omuzlarında ağlarlar...
    ···
  12. 37.
    0
    ah o mualla, ahhh!
    ···
  13. 38.
    0
    ikinci bomontim "mualla"'ya gelsin dıbına koyayım!
    ···
  14. 39.
    0
    yâr bu aşkın sonu firkat-ı zevaldir. böyle çevreyleme, vur; öldür beni...
    ···
  15. 40.
    0
    mal adamın tivit şeesine özenmiş
    ···
  16. 41.
    0
    mahallenin en güzel kızıydı,

    saçları, belindeki gamzeleri okşuyordu, sarıya yakındı ama sarışın değildi, yeşil gözleri vardı ve o yeşil gözlerini gören ilkbahar bile olsa hasetinden çatırdaya çatırdaya çatlıyordu... hele o beyaz teni, kar tanesinin can damarı bile olsa yanında öksüz kalıyordu...

    ah mualla...

    27'sine kadar bekledi, evlenmedi... kimi bekledi bilmiyorum ama kimseyle arkadaşlık falan da kurmadı, hani flört falan diyorlar ya, yok o da olmadı...

    evden işe, işten eve...

    ne işi diye sorarsanız, babasına yardım ediyordu, manifaturacıydı babası...

    bir gün "mualla nişanlanmış" haberi yayıldı pasajda... ki ben de o sırada pasajın çay ocağından çalışıyordum, belimde peşkir, kulağımın arkasında tebeşir...

    sonbaharın son ayının ikinci pazartesi günüydü... bu beklenmedik haber kulaktan kulağa yayılıyordu... ben, ben ise eriyordum...

    küçüktüm belki, olamazdı ama yine de umut diyordum... ve neticede olmadı da...

    zira mualla o aymazl evlendi, sadece bir yıl evli kaldı...

    sonrası, sonrasını ben de bilmiyorum...
    ···
  17. 42.
    0
    vay be eskiye gittim...

    geçmiş zaman ama yine de hatıralar taptaze kalıyor...

    bugün gibi, o an gibi...

    aytekinkere iki çay, bir oralet!
    ···
  18. 43.
    0
    hikayeni bitir bin
    ···
  19. 44.
    0
    bazen keşke unutsam falan diyorum ama olmuyor, unutamıyorum... beynimin içi hadımköy çöplüğü gibi... gerekli gereksiz ne varsa hatırlıyorum... işin en taktan tarafı da asıl unutmak istediklerimi hatırlıyorum... mualla gibi, fatma gibi, feride gibi, sem gibi... biliyorum zorlamakla da olmuyor, unutamıyorum...

    unutamama hastalığı mı var ne?
    ···
  20. 45.
    0
    mesela,

    ilk aşkı ""öğretmeni" olan erkeklerdenim ben de...
    ···