bugün gece onikiye kadar bu baslikta yazacağım

sürüldüğüm okulda da salt bir kızın adını beğeniyorum diye aşık oldum... "sem"di adı... çok hoşuma gidiyordu... gavur kızı gibi... tv lerde izlediğim gavur afiştelerin hepsini onun o 3 harflik adına sığdırmıştım...

"sem"di adı... yüzü falan hiç aklıma gelmiyor amk.

sadece ismini beğenmiş ve aşık olmuştum ki hâlâ unutmuş değilim...

sem'di lan adı, buse, cansu, buket değil, sem...

bütün isimleri giber atardı şerefsizim...

çocukluğumu gibeyim diyeceğim ama yapamıyorum zira ben o zamanlar çocuktum lan, benim en sevdiğim ve en mutlu olduğum yıllar da çocukluk yıllarımdır...

o değil de küçükken ne olacaksın diye sorarlardı bana, ben de her defasında ayrı bir meslek söylerdim...

aslında hiçbir zaman kendim için bir meslek edinmişliğim de yoktur... hep ailem için okuyordum sanki... hastaydı annem, onun için doktor olmak istiyordum mesela... o biraz iyileşince de bu sefer babam için banka müdür oluyordum, ( çocuk aklı işte banka müdüründe tomarla para var sanıyordum, aklımı gibeyim), sonra kardeşlerim için öğretmen... ve dayım için de komutan... o sıralar askerdeydi dayım...

sonra amcam vardı benim, belediyeye çöpçü olarak girmek isteyen ama hiçbir zaman da giremeyen, işte onun için de belediye başkanı oluyordum...

yani hemen hemen herkes için bir meslek edinmişliğim vardı da kendim için salt büyük adam oluyordum... ki zaten bu da kafiydi benim için, büyük adam... büyük kıyafetler giyen, büyük elleri ve büyük ayakkabıları olan adam...

sonra büyüdüm işte, bir tak da olamadım...

vay dıbına koyayım...

bir özel mesaj daha geldi ya lan...

bakalım kimden? ne diyor?

la olm niye la (nick bu)

(#107124204) (bkz: onlardan üstünsünüz ama) buraya bak bi. kendini bulursan bikaç gün içinde yardım edicem. katıl aramıza
cevap yaz | önceden | sil | 7 ocak 2013, pazartesi 01:42

ne de çabuk geçiyormuş zaman ve ne de çabuk öteleniyor insan...

anasını avradını gibeyim lan! anasını avradını, yedi ceddini, soyunu sopunu gibeyim...

çocukluğunu unutamayanların da zütünü gibeyim, açık ve net ki kendim de dahil buna...

o değil de biliyor musunuz bilmiyorum ama hatırlatmak isterim; bir insanın kulakları ve burnu, doğumundan ölümüne kadar geçen süre içerisinde sürekli olarak büyüyormuş...

tüm bunlar iyi hoş bir itirazım da yok ama, keşke aynı şey büllüğüm için de geçerli olsaydı...

ne de güzel olurdu lan...

ağzımın orta yerine sıçtın neşet baba!!!

http://fizy.com/#s/1aite1

kişiliğim mi penisim mi?

bu paradoks içerisinde geçti nakd-i ömrüm...

ve çok sonra anladım ki; onurum da , gururum da, kişiliğim de ve hatta karakterim de birer hiçiz... zira bunların hepsi de "penisim" için birer plasentadan ötesi değil...

açım huur çocukları açım amk...

bu arada biliyor musunuz bilmiyorum ama yine de belirtmek istiyorum...

benim de bir yannanım var...

şöyle elime alınca nereden bakarsan bak, yarım kilo ağırlığında bir etli kemik gibi duruyor, kafasında da koca bir turp var, kafasının bitiminde de bir santim eninde halka gibi bişey var, ki ben o halkaya bilezik diyorum siz ne derseniz deyin artık... deriyi hafif sıyırınca ortaya çıkıyor, halkayı geçince bir karış uzunluğunda birer santim eninde 3 damar ve o damarı çevreleyen yarım santimlik küçük damarlar da var...

böyle bir yannanı görüp de amı sulanmayan kadın görmedim, bilmiyorum.

o değil de cikste şiddet seven kadınlar da var dıbına koyayım, hani böyle sevişirken sert hareketler isteyen, züt loblarına şaplak isteyen, ısırılmak isteyen, saçı çekilsin isteyen falan...

bu tür kadınların ergenlik dönemlerinde sevişmediğini sanıyorum; zira hayallerindeki erkeği hep sert olarak hayal etmişler, erkek lan sonuçta, kadın gibi naif olamaz ki, olmamalı da... ve fakat sevişirken erkeğinin naif olması da beklenilmez bir hayalkırıklığı yaratıyor kadında...

ve başlıyor huysuzluğa...

bir de sevişmeyi, tepinmek sanan erkekler var dıbına koyayım, ki onlar ayrı bir komedi..

söze gelince türk erkeklerinden başka karı giben yok dıbına koyayım, şöyle gibtim, böyle gibtim... yok babafingoyu görünce karının ağzı açık kaldı falan da filan da diyen erkekler yok mu" sinir oluyorum böylelerine dıbına koyayım... "gibtir koduğum!'' demek geliyor içimden onlara...

sanki türk ferrelarında görmüyoruz dıbına koyayım, tepinmekten başka bir tak bildikleri yok...

koduğumun paçozları.

en nihayetinde ben de türk'üm de en azından benim tepineceğim bir sevgilim, belki olsaydı ben de tepinecektim...

yukarıda gibmek yazdım da, bence "kadın gibmek" hiç de güzel bir tabir değil oğlum... çok kaba bir kelime... ne bileyim itici geliyor bana...

onun yerine başka bir kelime kullanılabilir... düdüklemek mesela, ya da bafilemek, küskülemek falan da olabilir ama gibmek hiç de estetik değil..

mesela..

zehra'yı gibtim...
zehra'yı düdükledim...
zehra'yı bafiledim...
zehra'yı küsküledim.

bence en sevimlisi düdükledim...