selam panpalar dün kızla buluştum, geceyi de birlikte geçirdik az önce ayrıldık işte. geceyi birlikte geçmemiz başarılı geçtiği anldıbına geldiğinden tecrübelerimi aktarmak istiyorum izninizle.
hazırlık: koyu mavi levis 504 kot, nispeten açık mavi slim fit gömlek, uzun siyah kaban, az miktarda waxla şekillendirilmiş saç, 212 parfüm.
bir: kızla kadıköy'de eminönü iskelesinin önünde buluştuk. ilk etapta ben hatunu görmüş olmama rağmen daha fazla heyecanlanması için kızı uzaktan görmüş olmama rağmen bulamıyorum, göremiyorum, nerdesin, ben şurdayım ayağı yaptım. bi müddet sonra sesi titremeye başladı heyecandan.
iki: kız iskelenin önünde beni beklerken ben arkadan haldun taner'in oraya kaçtım, maksat birbirimize doğru yürüyeceğimiz geniş bir alan yaratıp telefonla konuşup gülümseyerek ona gitmek.
üç: aa gördüm seni, arkana dön deyip dik ve kendinen emin bir yürüyüşle, bir yandan da telefonla konuşup gülümseyerek ona doğru yürüdüm. yanına gittiğimde telefonu hala kapatmayıp, çok samimi bi şekilde kollarını hafiftan sıkıp sarılarak yanaklarından öptüm.
dört: ilk dakikaların zor olacağını bildiğimden o dakikaları yürüyerek geçirmek için sahil boyunca haydarpaşa'ya ilerledik. yürümek heyecanın yatışması için iyi bir fırsattır.
beş: balıkçıların bittiği yerde güzel manzaralı bir banka oturduk. ilk temas için fırsat. sonuç olarak 15 dakika içinde bir liseli taktiği olmasına rağmen etkililiği kanıtlanmış soğuktan ötürü sarılma ritüeline dahil olduk.
altı: kalkıp yanyana yürürken ilk el temasında tutuverdim elini. kız şaşırıp "elimi tuttun" deyince "yanlışlıkla oldu" deyip şebeklik yaptım. sonra "ama iyi böyle" diyerek başka bir şey demesine izin vermedim, yüzünü gülümseme kapladı.
yedi: hava soğuk olduğu için bir cafeye gitmek maksadıyla yola çıkmıştık. kadıköy'ü pek bilmem, balık pazarı gibi bir yerin üzerinde bohem bir cafe vardı direk atladık, cafeye solcular geliyodu heralde, mekan çok dandik ama güzeldi. yaşlı bi müşteri kitlesi vardı ve ucuzdu (burası çok önemli). yiyiş cafesi değildi tabi, ben de güven bakımından bunu avantaja çevirmek için buraya arada geldiğimi falan söyledim.
sekiz: her şey yolunda gidiyodu, rahat muhabbet ederim. havadan sudan relax bi muhabbet ortamı oluştu. bol bol dinledim kızı, bol bol konuştum. arada espri falan yaptım. 2 çay, 2 sahlep içtik. tavla oynayalım dedik.
dokuz: neyine oynuyoruz diye sordum? bilmem sen söyle dedi. birasına dedim yine liseli gibi. tamam dedi.
on: 5-4 yendim hatunu. bira masrafından kurtulmuştum, sevindim bildiğin.
oniki: 3 saat falan oturduk mekanda ama üşüdüğümüz için kalkalım dedik. kız hesabı isteyelim dedi. ben hesağ istemem kasada veririm dedim.
onüç: kız yeltendi, saçmalama dedim, kızdım. ilk hesabı ödedim. 11 lira. bahşiş vermedim.
ondört: yemek yemeye gidecektik. kadıköy'ü pek bilmem, ne yiyelim falan dedi, hem yemek yeyip hem oturabileceğimiz bir yer olsun dedi. tırstım. mal mal yürüyoduk öyle bi yer bulalım diye, kadıköy saray muhallebicisini gördük, kafama yattı. aradığımız mekan gibi gözüküodu.
onbeş: menemen yedik. 8 lira. uygun fiyat.
onaltı: kahve içelim dedik. türk kahvesi. ben şekerli söyledim. o sırada yavaş yavaş aşk muhabbetlerine falan giriyoruz. eskilerden konuşmak yok kesinlikle. beklentilerini falan sölüosun. kızların hoşuna giden malca şeyler. o sırada fal için ters çeviriyoruz kahve fincanlarını. çok iyi bakarım falan diye sallıyorum ben.
onyedi: muhabbet koyulaşıyor o sırada. kızın kendisini anlatıyorum, böle böle birini istiyorum falan diyorum. içinde bulunduğun an muhabbeti yapıyorum. cidden salakça. hasta oluyo o sırada kız bana, aynı ben de aynı ben de öle düşünüyorum falan dio.
onsekiz: teyzem baktı geçen fal, aynı düşünceler, bedenler birleşmiş, iki ayrı kafa çıkıyo dedi diyo.
onsekiz: ilk önce o benim falan bakmaya çalışıyor. beceremiyor.
ondokuz: onun fincanı açıyorum, güya falına bakmak için. elime bi tane kürdan alıyorum. o sırada kızı konuşturup ilgili alanını değiştiriyorum. aynı zamanda da kürdanla fincanın içindeki telveye kalp çizip adımı yazmaya çalışıyorum, çok zor işmiş amk yazılmıo dogru dürüst. ama oluo sonunda.
yirmi: falında ben çıktım, bak diyorum. kız fincanın içine bakınca kocaman gülümsüyo. küçük süpriz mallığı işte amk. kulağına bişi sölücem dio, kulağımı yaklaştırıyorum, öpüyo bitane.
yirmibir: hava kararıo o sırada. barlar sokağına gidioruz. o sırada sarılma, sevgili modundayız tabi. en tenha mekanı seçiyorum. biralar gelio, güvenme muhabbetleri falan, aceleci olmayan kararlı adımlarla gittiğim için sonuç beklediğim anda gelio; öpüşme, yiyişme işleri.
yirmiiki: kız istanbul'a bi haftalığına gelmiş, teyzesinde kalıyo. eve davet etmiyorum hiç. sadece ne zamana kadar vaktin var, geç gitsen sorun olur mu muhabbeti falan yapıyorum.
yirmiüç: saat akşam 9'a geldiğinde bunu yol etmek üzere otobüs duraklarına doğru gidiyoruz. ataşehir'e gidecek, ben de ordan karşıya. otobüsün önünde uzun uzun sıkı sıkı sarılıp öpüşüyoruz yine, seni burda bırakacağımı sandın? ben de geliyorum falan diyorum. oysa yalan amk, yok gelme demesi için dua ediyorum resmen. demiyo. mecbur biniyoruz otobüse. oturcak yer bulamıyoruz. hatun bi sarılıo, ben utanıyorum amk halktan. zaten taş gibi bişi hacılar, çok kısa bi şort, altına ten rengi külotlu çorap, neyse yeter bu kadar. hatun iyice azıo bu o sırada, saniyede bi öpüo möpüo. bende 190 boy var tabi, kızın dudak hizası benim boyun bölgesine gelio. benim kamuş da şahlanıo, resmen otobüste sevişioruz la.
yirmidört: ataşehir'e geliyoruz. hava buz gibi zütüm donuo resmen. hatun gelio ev nerde bilmio, o sogukta evi arıyoruz bi de. ara teyzeni diyorum, aramıo da. e o zaman bana gidelim bari diyorum, bakıyo, tamam sevgilim dio, karşıma alıyorum bunu, kafasını ellerimin arasına alıyorum, yumuluyorum dudaklara panpalar, deli gibi yiyişiyoruz.
yirmibeş: karşıya geçmek için otobüs beklemeye başladık. dolmuş geldi, işime geldi. metrobüs yazısını görünce içim rahatladı. taksi tutmayacaktık. dolmuşta en arkaya geçtik, sarıldım, başını omzuma koydu, öptü, "evin nerde olduğunu biliyodum" dedi, pis pis baktı, "evi bulamaman için dua ediyodum dedim" pis pis baktım
*
sonrası başka bi entry'nin konusu dostlar.
anafikir: kız ne kadar istekli olursa olsun, gibişme isteğini dile getiremiyor, önce sevgili moduna girmeniz lazım. ve spontane gelişsin istiyolar, yani bi kıza onu gibmek istediğini belli etmiceksin, yoksa kendisi de ne kadar istese, huur gibi hissetmekten korktuğu için zorlaşıo iş.