+2
güzel bir günde doğmuş olmak bütün ömrünün de güzel olacağı anldıbına mı gelir?
ancak yalnız geçen bir doğum gününde koca bir yurt odasında tek başına yatağının içinde doğum gününü kutlarken sorgularsın böyle şeyleri. kendine çikolatalı bir kek alırsın, üzerine yine kendi aldığın mumu diker ve aslında yalnızca sigara yakmak için kullandığın yine kendi çakmağınla mumu yakar ve üflersin. hadi bir dilek tut diyenin olmadığından bunu da kendin akıl etmek zorundasındır. ama bu doğum günü de böyle geçtiğine göre doğum günlerinde dilenen dilekler kabul olmuyormuş. bunu da bilirsin. ama yine de dilersin.
sonrasında böyle sorgularsın.
annem der ki sen çok güzel bir temmuz gecesinde doğdun. onca sessizliğin arasında duyduk ağıdını. sonrasında yine sorgularsın;
güzel bir günde doğmuş olmak bütün ömrünün de güzel olacağı anldıbına mı gelir?
her doğum günümde neden kendimi doğumla ölüm arasında tuhaf bir arafta hissediyorum?
derler ki tanrı ölümü önce dağlara vermiş. bakmış olmuyor, dayanamıyor. insanlara vereyim, demiş. şimdi ben dağlardan güçlü müyüm yani? hadi canım oradan! belki de bir dağ kadar güçsüzümdür. nasıl baktığına bağlı biraz da. dağlar da çok yalnız değil mi?
derler ki bir süreden sonra insan acıya da bağışıklık kazanırmış. duyarsızlaşırmış. peki her defasından neden ölüme daha da yaklaştığımı hissediyorum.
sen doğanın en güzel hali, temmuz! ey beni böyle güzel bir ayda dünyaya salan tanrım! ömrüme de serpsen olmaz mı o temmuzun güzel renklerini?