bugun gittigim pahali kolejde

Reserved

ne diyon dıbına soktum kevasi vampir hikayesine döndürdün amk

ilk başta yalnızca "çakmak" istemem.

onun bana tamam neyse nasolsa bir daha konusamayacagız demesi.

ellerinin mor fakat sıcak olması.

kendimi aslında kurtarıcı olarak gorup aslında kurtarılmayı bekleyen haline donmem. bunu yazmak beni rahatlattı. sadece yazmak istedim.

baslardaki sembolleri mezarla bagdastirdikca mantıklı bir hal almaya baslıyor. evet teması maalesef gercek.

ya huur çocuğu biraz inandırıcılık kat okuma hevesim kaçıyo

içim tuhaf oldu lan gerçekse anlat panpa yazarken o anları tekrar yaşayıp kahrolmak istemiyorum dersen haklısın ama

bir daha yeltendim ve elimi sertçe vurdum. çamur sıçradı ve elim ıslanmıştı. kendime gelmiştim, durumun farkına vardım. durumun farkına varınca içim titredi ve gözlerim doldu. elimi vurduğum yerden çekemeyip daha da derine bastırmak istedim ve ben bastırdıkça elim toprağın daha da dibine girdi.. toprak buz gibi mermerle çerçevelenmişti ve üşüyordum.. ısınmak istedim sadece sarılıp ısınmak istedim. elimde olsa tamamen toprağa girecektim. altında yatan sevgilimin soğuk bedenine sarılıp, morarmış ellerini tutup ısınacaktım. ne kadar hayata bağlamayı denesem de evvelki yaşadıklarından ötürü dünyadan ruhen ve bedenen kopmuş olan ve buna fazla dayanamayıp soluğu toprağın soğuk yüzeyinde alan sevgilime son bir kez sarılmak istedim...

seni çok özledim.

z.

ingilizce yaz panpa daha inandırıcı oluyor bir de seri yaz oç

sesim neden çıkmıyordu? amk sesim neden çıkmıyordu bu kadar mı görülmez biriydim? bu denli mi konuşamıyordum? söylediklerim o kadar mı anlamsız geliyordu kulağa? o sırada sırtımda birnin elini hissettim. irkildim. pardon dedi. döndüm? tüm vücuduma kaynar sular dökülmüs gibiydi. titredim, irkildm, fazla tepki vermiş olacağım ki özür dilerim rahatsız etmek istememiştim dedi. ne? dedim, neden bağırıyorsun dedi. duyuluyordum? ve insanlar söylediklerimi duyuyordu. çok mu bağırmıştım?

çok mu ürkek gözüküyordum?..

"çakmağınızı kullanabilir miyim?" dedi kız. ne? dedim.

"çakmağınızı kullanabilir miyim?".

kul lanabilirmisin? dedim. nasıl yani?

tamam ben de onu soruyorum kullanabilir miyim dedi?

tabii buyrun deyip karşımdakine bakarken elimi arkaya atıp masadaki küllüğün yanı başında duran çakmağa uzanmayı denedim. olmadı.

sigara yakmam lazımdı pakette kalan son sigaramı alıp yaktım. duman sanki çiğerimden değil damarlarımdan geçiyordu, ince bir üşümenin ektisiyle ürperdim. nedense göz göze gelişimizde tuhaf bir his beni dürtüyor ve kendi irademi engelliyordu... her tebessüm edişinde bu etki bozuluyor ve kendimi gevşemiş hissediyordum.

güneş batıyordu, hava kızıldan öteye gitmeye başlamıştı fakat ben zaman geçsin istemiyordum. oturup konuşalım gözgöze gelelim ve saçma hareketlerle salak durumuna düşmek istiyordum. yeter ki gitmesin, konuşalım. anlatsın dinleyeyim küfür edeyim, babasını hatırlatayım üzeyim, çocuğunu anlatsın dinleyeyim. fantazi kurayım. onu gibmek isteyip istemediğimi sorsun donup kalayım.

ee dedim? ee susacak mıyız dedim. duymadı, veya duymamazlıktan geldi. çantasından bir paket yeşil virginia ve 4-5 çarşaf çıkardı. masanın üzerine koydu, gerisini çantasına koyup fermuarını çekti. ağzım kenetlenmiş konuşamıyordum. aslında içten içe isyan ediyordum fakat bu onu duymadığı için cevap vermiyordu. gidiyor muydu? gidemezdi. daha hiçbir şey yapmamıştık. hayır yaşadığı yere gitmemiştim oğlunun gözlerine bakamamıştım. gidemezdi daha onun yüzünü kendimden ötürü güldürememiştim, onu evine bırakamamıştım yemeğe çıkaramamıştım elini bile adam akıllı tutamamıştım.

gözgöze geldik ensemde buz gibi bir şey hissettim. göğsüm sıkışmıştı. ne yapacağımı bilemez olmuştum sanki bir şey beni ezmeye çalışıyordu. tuhaf bir şekilde gözlerimi gözlerinden alamıyordum fakat gözlerimi kaçırmak istiyordum. olmuyordu. tebessüm edince kaçırabildim. tuhaftı. pantolonunun dizlerini aşağıya çekti, üzerini silkeledi ve biraz gerinip yerine oturdu. bi yere gittiğim yok dedi gülümsedi. kendimi çaresiz bir huur cocugu gibi hissetmiştim. mal gibi gözüküyorum biliyordum. elimin hala ona uzanır vaziyette masanın üzerinde durduğunu farkedip doğruldum. öksürüp sesimi temizledim, çünkü eğer konuşmaya çalışsam sesim gavat gibi çıkacaktı.

rezervuar

iki elini masaya koyup kalkar gibi oldu. bir şey yapmam lazımdı kalkıp gidemezdi ve o sırada şaşırtıcı bir şekilde gitmemesini gibişten ötürü istemediğimi fark ettim. anlık refleksle elimi elinin üzerine koydum ve gitme dedim. elleri çok sıcaktı. üşümüyordu yalnızca mordu... dıbının da mor olabileceği düşüncesini aklımdan hemen kovdum çünkü o anki hislerimin çöp olmasını istemiyordum. tek istediğim sohbet edebilmekti.

o sırada elleri dikkatimi çekti. morlardı. hademe eli gibiydi amk. hava soğuk da değildi üşüyor olamazdı. sormadım saldım geçtim.

ee dedim anlatmayacak mısın? neyi dedi? nasıl neyi dedim? striptiz kulubunu işte dedim? ha pek tadında bir şey söyledi ve uzun çabalarım sonunda orada para karşılığında birlikte olup olmadığını öğrenmemin vakti gelmişti.

bunu neden öğrenmek istiyorsun diye sordu? sustum. neden dedi? yani merak ediyorum dedim. yoksa bundan sonra bana yakınlaşmaya çalışıp bana para mı teklif edeceksin dedi? hayır ne alakası var dedim. e o zaman neyle alakası var dedi? oturduğundan beri para karşılığı gibişip gibişmediğimi soruyorsun dedi. bunun iki amacı olabilir ya beni para karşılığında gibmek istiyorsun ya da para vermeden gibmek istiyorsun dedi. bir şey diyemiyordum. beni gibmek istediğini biliyorum insanlar benim yanıma boşuna gelmezler dedi. bundan ne anlamalıydım? huur muydu?

sen de birinden duyup geldin biliyorum dedi. hayır duymadım dedim. ha yalnızca çakmak istemeye geldin yani öylemi * buna kendin de inanıyor musun dedi. sustum. en iyi cevabı vermeye çalıştım. baksana sen bana dedi. kendini ifade edemiyorsun, gibmek istediğini hatta istemediğini bile söyleyemiyorsun fakat benim üzerime gelip beni konuşturmaya çalışıyorsun deyip ayaklanır gibi oldu.

ahahahha üslubunu gibeyim resmen fakeyim ama güzel yazıyom diyor adam

reserved

gibiş yerine geç oç

upupupupupup

çok hızlısın dedi. saçma bir tebessumle bana bakarken bir sigara alıp alamayacağını sordu. bilmem alabilir misin dedim? onu soruyorum ala bilir miyim dedi. ben de onu diyorum alabilir misin dedim?

zor bir soruydu çünkü onu alırsa geriye son bir sigaram kalıyordu fakat yeni paket almaya da gitmek istemiyordum. kaygımı anlamış olacak ki merak etme bende tütün var içmek istersen sarabilirsin dedi. sarma sigarayı sevmiyordum... kimyasalı az olduğundan hatta bazıları hepten additive-free olduğundan ciğer yakmıyordu boş duman çekiyordun. ama yapacak bir şey yoktu. sarıp içecektik.. hem bu sayede belki de daha da yakınlaşırdık.

alabilirsin dedim. aldı. yaktı. o sırada zippomu gördü ve üzerinde neden a harfinin olduğunu sordu. konuyu dağıtmak isteyişini anlıyordum fakat bunu yemezdim. hem o a harfi bir oppurtunity olabilirdi. anal ciksi çok sevdiğimi ve o yüzden A harfi olduğunu söyleyip güldüm. (:

nasıl yani ciddi misin dedi? evet çok dedim. why so serious? * dedi. şakaları olmuyordu yani gülmüyordum fakat yine det tebessüm ettim. evet dedim seviyorum bunda çok şaşıracak bir şey yok. kendisinin epeydir ciks yapmadığını ve sanırım bu gidişle aciksüelliğe doğru uzandığını söyledi. nasıl yani hiç yapmadın mı dedim bilerek. saçmalama tabiki de yaptım fakat her seferinde o sahne gözünün önüne geldiği için sevmediğini haz alamadığını söyledi. harry potter mısın sen dedim amk her yarak görüşünde amındaki yara mı sızlıyor amk evladı dedim. bozuldu, sustu... ben güldüm o gülmedi...

ee dedim? ee amk sonra nasıl para kazandın? striptiz kulübünde garsonluk yapmaya başladığından bahsetti. hatta anladığım kadarıyla benim 1 2 kere gittiğim striptiz kulübünde çalışmıştı. sadece garsonluk mu amk dedim? 50kağıda gibişen karı striptiz klubunde gibişmiyor muydu yani? böyle bir şey olamazdı.. beni gibmeye çalışıyordu fakat beni bugüne kadar henüz gibebilen olmamıştı. (gibmek kelimesini sevmiyorum onun yerine gibmeyi kullanacağım daha realistik geliyor.)