bugun gittigim pahali kolejde

sandalyeyi çekip oturdum ve kız hiç orada değilmişçesine akşam tinderdan düşürdüğüm kızı nasıl gibeceğimi düşünmeye başladım. kız neye güldüğümü sordu? gülmüyordum. ne düşüncelere daldın dedi. fakat bir türlü kızın ne dediğine konsantre olamıyordum çünkü ön alt kesici dişlerinin tam ortasına kantinden 1.5 liraya aldığı ıspanaklı böreğin sapı takılmıştı edit: POUND OLACAK ARKADAŞLAR LiRA DEĞiL

@2 ingilterede üniversiteye college deniyor. neyse devam ediyorum

hiç sevmediğin biriyle beraber oldun mu dedi bana? o ne demekti amk her gibiştiğimizi nasıl sevecektik. oldu tabi ben kim gelirse indiririm verirse onden vermezse zütten çakarım dedim. dobra olduğumu söyledi bunun uzerine sen olmadın mı dedim? hiç mi barda içerken azıp yannan yemek istemedin diye sordum amk. böyle bisey olamazdı cunku ben ne zaman icsem gibisesim geliyordu. biliyordum bir keresinde ortaokuldayken mely diye bir kız arkadasim sizinki nasil azinca kalkiyorsa bizimki de azinda şişiyor demişti. onu soylediğinden beri ne zaman melyi görsem dıbının babuş gibi şiştiğini düşünürüm.

dersten sonra fakultenin onundeki masaların birinde sigara içen bir kızın yanına çakmak istemeye gittim.

vakıf üniversitesine kolej diyorsan ruhun hala liseli

sonra kız sana çakmak mı lazım dedi

ben melynin pofidik kukusunu düşünürken kızın gözlerinin dolduğunu farkettim ve uzun bir cabadan sonra anlatmasını sağladım.

"ben ilk defa 12 yaşımda biriyle birlikte oldum. haha birlikte olmak denir mi bilmiyorum... (sessizlik)... "

noldu dedim anlat?

çok şanslısın biliyorsun dimi ailen olduğu için dedi. benim üvey babam var. cezayirli dedi. annem öldükten sonra kendini alkole vurdu ve yine birgün eve çok sarhoş geldi. o gece bana tecavuz etti. henuz sadece 12 yaşındaydım... düşünebiliyor musun? dedi

evet dusunebiliyordum. adam cezayirliydi ve yarrosu en az 20 santimdi. kalındı da. müslümandı adam. ve cezayirli müslümanların yarrolarının vites gibi olduğunu duymuştum. 12 yaşındaki bir kızın amcığını o yarroyla gibmek resmen çok çirkindi. bu savunmasız birini sopayla dövmekten farksızdı. ve o anda herifin yarrosu mahkeme önünde organ değil suç aleti olarak değerlendirilecekti.

fakat kız yine de tatlı gelmişti gozume ve onu da gibmek istiyordum cunku silikonsuz diri memelerinin ucu giydiği dar beyaz bluzun sınırlarını zorluyordu. öte yandan ıspanakla hala gözgöze geliyordum fakat odak noktamı değiştirmemeye çalışıyordum. kızı belki gibme şansım olabileceğinden kızla muhabbet etmeye başladım ve ee dedim sen neler yapıyorsun? benim hikayemi mi soruyorsun dedi.. o biraz karışık. neden hadi anlat akşama kadar boşum zaten derslerim bitti dedim ve kız derin bir huh çekip önce hikayeye nereden başlaması gerektiğini düşüneceğini söyledi.

en başta tek mi yaşıyorum onu sordu ben de hayır ev arkadaşım var fakat ailem burada değil dedim. hmm aile mi? en azından bir ailen var dedi ve "o ne demek?" dercesine bakış attım ve gafta bulunup neden sen bin misin dedim... demez olaydım kız bozuldu ama bu bozulması içimdeki sesi onaylamıştı kızı biri peydahlayıp kenara atmıştı belli ki. özür dilerim arada böyle patavatsızlıklarımın olabileceğini ve bunlara fazla takılmaması gerektiğini söyledim. anlamsız bir tebessümle anlatmaya devam etti.

pardon ateşinizi alabilir miyim diye nezaketen sordum ve "bilmem ala bilirmisin?" dedi. "alabilir misin" olacak dedim. evet ala bilir misin? dedi. daha fazla üstelemeden masada duran çakmağı alıp sigaramı yaktım ve bir nefes alıp nikotinin vücuduma işlemesine izin verdim.

upupupupupup

gözgöze geldik ensemde buz gibi bir şey hissettim. göğsüm sıkışmıştı. ne yapacağımı bilemez olmuştum sanki bir şey beni ezmeye çalışıyordu. tuhaf bir şekilde gözlerimi gözlerinden alamıyordum fakat gözlerimi kaçırmak istiyordum. olmuyordu. tebessüm edince kaçırabildim. tuhaftı. pantolonunun dizlerini aşağıya çekti, üzerini silkeledi ve biraz gerinip yerine oturdu. bi yere gittiğim yok dedi gülümsedi. kendimi çaresiz bir huur cocugu gibi hissetmiştim. mal gibi gözüküyorum biliyordum. elimin hala ona uzanır vaziyette masanın üzerinde durduğunu farkedip doğruldum. öksürüp sesimi temizledim, çünkü eğer konuşmaya çalışsam sesim gavat gibi çıkacaktı.

rezervuar

iki elini masaya koyup kalkar gibi oldu. bir şey yapmam lazımdı kalkıp gidemezdi ve o sırada şaşırtıcı bir şekilde gitmemesini gibişten ötürü istemediğimi fark ettim. anlık refleksle elimi elinin üzerine koydum ve gitme dedim. elleri çok sıcaktı. üşümüyordu yalnızca mordu... dıbının da mor olabileceği düşüncesini aklımdan hemen kovdum çünkü o anki hislerimin çöp olmasını istemiyordum. tek istediğim sohbet edebilmekti.

o sırada elleri dikkatimi çekti. morlardı. hademe eli gibiydi amk. hava soğuk da değildi üşüyor olamazdı. sormadım saldım geçtim.

ee dedim anlatmayacak mısın? neyi dedi? nasıl neyi dedim? striptiz kulubunu işte dedim? ha pek tadında bir şey söyledi ve uzun çabalarım sonunda orada para karşılığında birlikte olup olmadığını öğrenmemin vakti gelmişti.

bunu neden öğrenmek istiyorsun diye sordu? sustum. neden dedi? yani merak ediyorum dedim. yoksa bundan sonra bana yakınlaşmaya çalışıp bana para mı teklif edeceksin dedi? hayır ne alakası var dedim. e o zaman neyle alakası var dedi? oturduğundan beri para karşılığı gibişip gibişmediğimi soruyorsun dedi. bunun iki amacı olabilir ya beni para karşılığında gibmek istiyorsun ya da para vermeden gibmek istiyorsun dedi. bir şey diyemiyordum. beni gibmek istediğini biliyorum insanlar benim yanıma boşuna gelmezler dedi. bundan ne anlamalıydım? huur muydu?

sen de birinden duyup geldin biliyorum dedi. hayır duymadım dedim. ha yalnızca çakmak istemeye geldin yani öylemi * buna kendin de inanıyor musun dedi. sustum. en iyi cevabı vermeye çalıştım. baksana sen bana dedi. kendini ifade edemiyorsun, gibmek istediğini hatta istemediğini bile söyleyemiyorsun fakat benim üzerime gelip beni konuşturmaya çalışıyorsun deyip ayaklanır gibi oldu.

gibiş yerine geç oç

ahahahha üslubunu gibeyim resmen fakeyim ama güzel yazıyom diyor adam

reserved

sigara yakmam lazımdı pakette kalan son sigaramı alıp yaktım. duman sanki çiğerimden değil damarlarımdan geçiyordu, ince bir üşümenin ektisiyle ürperdim. nedense göz göze gelişimizde tuhaf bir his beni dürtüyor ve kendi irademi engelliyordu... her tebessüm edişinde bu etki bozuluyor ve kendimi gevşemiş hissediyordum.

güneş batıyordu, hava kızıldan öteye gitmeye başlamıştı fakat ben zaman geçsin istemiyordum. oturup konuşalım gözgöze gelelim ve saçma hareketlerle salak durumuna düşmek istiyordum. yeter ki gitmesin, konuşalım. anlatsın dinleyeyim küfür edeyim, babasını hatırlatayım üzeyim, çocuğunu anlatsın dinleyeyim. fantazi kurayım. onu gibmek isteyip istemediğimi sorsun donup kalayım.

ee dedim? ee susacak mıyız dedim. duymadı, veya duymamazlıktan geldi. çantasından bir paket yeşil virginia ve 4-5 çarşaf çıkardı. masanın üzerine koydu, gerisini çantasına koyup fermuarını çekti. ağzım kenetlenmiş konuşamıyordum. aslında içten içe isyan ediyordum fakat bu onu duymadığı için cevap vermiyordu. gidiyor muydu? gidemezdi. daha hiçbir şey yapmamıştık. hayır yaşadığı yere gitmemiştim oğlunun gözlerine bakamamıştım. gidemezdi daha onun yüzünü kendimden ötürü güldürememiştim, onu evine bırakamamıştım yemeğe çıkaramamıştım elini bile adam akıllı tutamamıştım.

sesim neden çıkmıyordu? amk sesim neden çıkmıyordu bu kadar mı görülmez biriydim? bu denli mi konuşamıyordum? söylediklerim o kadar mı anlamsız geliyordu kulağa? o sırada sırtımda birnin elini hissettim. irkildim. pardon dedi. döndüm? tüm vücuduma kaynar sular dökülmüs gibiydi. titredim, irkildm, fazla tepki vermiş olacağım ki özür dilerim rahatsız etmek istememiştim dedi. ne? dedim, neden bağırıyorsun dedi. duyuluyordum? ve insanlar söylediklerimi duyuyordu. çok mu bağırmıştım?

çok mu ürkek gözüküyordum?..

"çakmağınızı kullanabilir miyim?" dedi kız. ne? dedim.

"çakmağınızı kullanabilir miyim?".

kul lanabilirmisin? dedim. nasıl yani?

tamam ben de onu soruyorum kullanabilir miyim dedi?

tabii buyrun deyip karşımdakine bakarken elimi arkaya atıp masadaki küllüğün yanı başında duran çakmağa uzanmayı denedim. olmadı.