-
34.
0hepiniz özet geçin binler
-
33.
0cevabi yok aq sorunun öyle bi cevap yok
-
32.
0Einstein, beni sessizce dinledi. Ne diyebilirdi ki. Konuşmak için hangi kelimeleri kullanacaktı. Albert, her gün öğleden sonra, ormanda yürüyüşe çıkıyor ve biz de, sıkıntı ile onun gelişini gözlüyorduk. Bir gün, dönüşü gecikince Elsa'ya dedim ki:Tümünü Göster
- Bu çılgınlık! Bunun doğru bir hareket olduğuna inanmıyorum. Fanatik bazı Naziler, ona kötülük yapabilirler. Döndüğü zaman Elsa ona bu tehlikeden bahsetti, fakat o, tebessüm ederek, protesto eder gibi başını salladı. Einstein, her bakımdan iyi bir insan olup, kalbinde korkuya yer yoktu. Korku hissi, ona yabancıdır. Adeti olduğu üzere, atmosferin daha emin olduğu Berlin'e dönünceye kadar, yürüyüşlerini tek başına yapmaya devam etti.
Fritz Haber'in intiharı Albert'in en samimi arkadaşlarından birisi, Berlin'deki Kaiser Wilhelm Enstitüsü'nün direktörü olan, Alman kimyacı, meşhur ve talihsiz profesör Haber'di. Almanya'nın parlayan ışıklarından biriydi. Nobel Ödülü almış, zamanının en büyük kimyacısı. Bütün patlayıcı endüstrisi, Haber'in buluşu olan, nitrojeni havadan ayırma metodu ile değişikliğe uğramıştı. Birinci Dünya Savaşı sıralarında, Almanya'ya dünya çapındaki gücünü temin eden öldürücü gazları geliştiren odur. Haber, aynı zamanda, ölümcül gaz dumanlarından korunmak için, maskelerde kullanılan kimyevi maddelerin de babasıdır. Haber de, Nazi hareketinin, yakın bir tehlike teşkil etmediğini sananlardan birisiydi. Diğer bazı arkadaşlarımızla birlikte, başlangıçta Nazi progrdıbının, ideolojik bir vasıf taşıdığını ve hiçbir şekilde uygulanamayacağını sanıyorlardı. Ne var ki, Antisemitizmin Nazi idaresinin programlarından birisi olduğunu keşfettikten sonra, ayaklarının altındaki toprağın kaydığını hissetti. O zaman, Almanya'da Yahudi olmanın, ne menem birşey olduğunu anladı. Bu tarihten önce, o, önce bir Alman, sonra Yahudiydi. Ve de, Alman olmadan önce de bir bilim insanıydı. Yahudi haraketine karşı pek az bir ilgi duymuştu. Onun Yahudi olduğunu pek az kimse biliyordu. 1933'de Yahudilere karşı kampanya başlayınca, Almanya'ya yaptığı hizmetlerden ötürü, yeni hükümetin onu eski mevkiinde bırakacağına kesinlikle emindi. Söylendiğine göre, dünyanın en namlı üniversitelerinden biri olan Kaiser Wilhelm Enstitüsü direktörlüğünden atıldığı kendisine tebliğ edilince, üç gün dili tutulmuş, hiç konuşamamış. Sonunda istese de istemese de, zorla da olsa, dünyanın en eski ırklarından birine mensup olduğunun bilincine vardı. O zaman, Yahudilerin son sığınacakları yere, Filistin'e doğru döndü. Siyonist hareketin lideri olan ve sonradan Londra'da tanıştığım Chaim Weizmann bana, gizli olarak Haber'den, Kudüs Üniversitesi'nde kendisi için bir kürsü temin edilip edilemeyeceğine dair bir mektup almış olduğunu söyledi. Fakat, Weizmann'ın cevabı çok geç kalmıştı. Fritz Haber, kendi dünyasını kaybetmişti ve uyum sağlayabileceği bir yenisi için de, kendisini hazırlamamıştı. Onu, çevresinden uzaklaştıran ve bu değişikliğe dayanabilecek ruhi hazırlıklardan yoksun olması, geçmişte, günlük hayatını riske ederek çalıştığı laboratuvarında gösterdiği büyük cesareti, bu perspektif yok etmişti.
24 Ocak 1934'de, Lucern'deki otel odasında, intihar etti. O. Adolf Hitler'in ilk kurbanlarından biri olmuştu.
'Barışseverim ama, hayatı savunma zamanı geldiğinde, savunmak gerekir' -
31.
0@29 özet geç bin
-
30.
0Einstein Birleşik Alan teorisi üzerinde çalışmaya devam ediyordu. Bozulan sağlığına karşın sınırlarını zorluyordu. Sevdiği şeylerden teker teker mahrum kalmaya başlamıştı. Gençliğinde tek yönlü beslenmesinin de etkisiyle kronikleşen mide ağrıları yüzünden, çok sevdiği piposundan vazgeçmek zorunda kaldı. Hatta en sonunda, yine çok sevdiği kemanını bile çalamaz oldu. Fakat bunlar çok büyük sorunlar değildi, çünkü bu mahrumiyet, onun son emeline konsantre olabilmesi için daha fazla zamanının olması demekti. 1950'de Einstein, Birleşik Alan Teorisi'nin yeni bir versiyonunu yayımladı. Bu eser, meslek arkadaşları tarafından sıkıntı verici bir sessizlikle karşılandı. 71 yaşındaydı, ama olduğundan daha yaşlı görünüyordu. Kendini genellikle bu dünyaya yabancı gibi hissettiğini kabul ediyordu, ama yine de derin bir hayal kırıklığı yaşayacak kadar buralıydı. FBI'ın ona karşı hala devam eden mücadelesi ve Birleşik Alan Teorisini açıklamaktaki başarısızlığı onu kötü şekilde yıpratmıştı. Kendini giderek daha yorgun hissediyordu. 1955 yılının baharında artık bitkin düşmüştü. 18 Nisan 1955'te (76 yaşına geldiğinde) Princeton Hastanesi'nde, uykusunda öldü. Yatağının yanıbaşında, üzerinde Birleşik Alan Teorisiyle ilgili yarım kalmış hesapların bulunduğu bir kağıt vardı. (Paul Strathern, Einstein ve Görecelik Kuramı, Gendaş Yayınları)Tümünü Göster
Einstein, Nazizm'in geçici olduğunu düşünüyor, ama...
Caputh'a, Albert'i görmeye gelen herkes, kaygılı ve belirsiz bir korku ile doluydu. Çoğu arkadaşımızdı. Profesörler, yazarlar, politikacılar, neler olduğunu gelip anlatıyorlardı. Ailelerinden birisi veya diğeri tutuklanıyor ve üzüntüler içinde kalan akrabalar, kayıp hakkında bilgi almak istedikleri zaman, aşılamayan bir duvarla karşılaşıyorlardı. Bu bedbaht insanlar hakkında, hiçbir bilgi elde etmek olanağı yoktu. Bütün bu olayların sebebi, Hitler'in, her geçen gün artan gücüydü. Fakat Albert, kendini, tamamen semavi araştırmalarının mekanizmasına kaptırmıştı. Bu mekanizmanın çarklar düzeni beynini dolduruyor ve dünya meseleleriyle uğraşmasına meydan vermiyordu. Arkadaşlarının endişesini paylaşmakla birlikte, Einstein, bu huzursuzlukların fazla büyütüldüğünü söylüyordu. Yazar, Heinrich Mann'ın bir arkadaşı, bu durumu şu şairane sözlerle özetlemişti: 'Ah, bunlar, bir ulusun kendi iradesi dışında ve sadece geçici bir takım deneyimlerden ibarettir... Bu olaylar kalıcı bir karakter taşımıyor; onlar, bir çağdan diğer bir çağa atlarken, yer yer görülen ve aynı cümlelerin tekrar edildiği bir kitabın sayfaları gibidirler. Telaş etmeyiniz. Yakında herşey bitecek.'
Einstein'ın birçok arkadaşının düşüncesi buydu. Fakat ben, şahsen, gittikçe çoğalan Nazilerin bu gücünden, derin bir huzursuzluk ve korku duyuyordum. Yahudiler için endişeleniyordum. Çünkü biliyordum ki, antisemitizm, Nazi progrdıbının temelini teşkil ediyordu. Albert'e, Berlin'deki Yahudilerin durumunu anlattım. Ona, bir gün önce karşılaştığım ve şahidi olduğum bir olayı anlattım. Almanya'nın en etkin ve zengin yayınevinin idarecisi olan bir arkadaşımı ziyarete gitmiştim. Arkadaşım bana; yeni aldığı ve Nazi partisince Yahudi olmayan bütün önemli sanayicilere gönderilen bir sirküler gösterdi. Sirkülerde, işletme müdürlerinin bundan sonra, nasıl haraket edecekleri yazıyordu. Paragraflardan birinde, bundan sonra, kurumda, hiçbir Yahudi'nin çalıştırılamayacağı yazılıydı. Arkadaşıma sordum:
- Ne yapmayı düşünüyorsun? - Boyun eğmekten başka ne yapabilirim? -
29.
0Einstein'in HayatıTümünü Göster
1879: Almanya'nın Ulm kentinde doğdu. 1894: Aile, Albert'i Münih'te bırakarak italya'ya taşındı. 1895: isviçre'ye taşındı. 1900: Zurich Polytechnic'ten mezun oldu. isviçre vatandaşlığına geçti. 1903: Mileva Malich ile evlendi. 1905: Özel Görecelik Teorisi de dahil olmak üzere, bilim dünyasında deprem etkisi yapan üç makalesi yayımlandı. 1909: Bern'deki patent bürosundan istifa etti. 1913: Berlin'deki Kiser Wilhelm Enstitüsü'nde Fizik Direktörü oldu. 1916: Genel Görecelik Teorisi ile ilgili yazısı yayımlandı. 1919: Mileva'yla boşanıp kuzeni Elsa Löventhal ile evlendi. 1919: Görecelik Teorisi'nin doğrulanmasıyla tüm dünyada tanındı. 1929: Birleşik Alan Teorisi'nin ilk versiyonu yayımlandı. 1933: Nazilerin ölüm tehditlerinden sonra, ABD'ye göç etti. Princeton'daki ileri Çalışma Enstitüsü'nde sürekli bir görevi kabul etti. 1939: Atomun parçalanması haberini alıp ABD Cumhurbaşkanı Roosevelt'i uyardı. 1940: Amerikan vatandaşlığına geçti. 1946: Nükleer silahlara karşı tutumu yüzünden komünist yandaşı olmakla suçlandı. 1950: Mc Carthy tarafından suçlandı. 1955: 76 yaşında Princeton'da öldü.
Küçük Albert ve pusulası
Küçük bir çocukken, akranları konuşmaya başlamış, ama Albert daha bir kelime bile telaffuz edememişti. Ailesi çok üzülüyor, anormal olmasından endişe ediyorlardı. Albert konuşmaya başladıktan sonra, aile daha da endişelenmeye başladı, çünkü onun beyni diğer çocuklar gibi çalışmıyordu. Geri zekalı gibiydi, beyni yavaş ve güçlükle işliyordu. Okula gittiğinde öğretmenleri, onun derslerde geri kaldığını bildirdiler. Düşünmek için uzun zamana gereksinimi vardı, yanıtları diğer öğrenciler gibi çabuk veremiyordu. Bir gün öğretmeni, sınıfta şöyle dedi:
- Bak Albert, kalın kafalı çocuk! En basit şeyleri öğrenebilmek için, seni daha ne kadar bekleyeceğiz? Albert, dört yaşındayken, belleğinden hiç silinmeyecek bir küçük mucizeyle karşılaştı. Hasta olduğu için, babası ona oyalanacağı bir oyuncak getirmişti: Küçük bir gemici pusulası. Bu pusulayı görünce, küçük çocuğun beynini ihtiraslı bir merak sarmıştı. Saatlerce hareket etmeden, pusulanın gizemli ibresini seyretmişti. Pusulayı hangi yöne çevirirse çevirsin, ibre şaşmaz bir biçimde aynı yöne dönüyordu. Bu olayın esrarı neydi? Bu küçük çelik parçası, niçin hep aynı yönü gösteriyordu? Niçin? Bu soruya hiç kimse yanıt veremiyordu. Çocuğun pusulayla oynadıkça daha sinirli ve huzursuz bir hale geldiğini görünce, babasının canı iyice sıkıldı. Bir keresinde Einstein şunu demişti: 'O günlerden belleğimde kalan, pusula ve sadece pusuladır.'
'Sovyetler'de hayat kadını olmaması, ne büyük bir insanlık başarısı' -
28.
-1Gerçeği bulma özlemi sizde başka bütün özlemleri nasıl bastırıyor, şaşılacak şey. Savaş ve yoketme güdülerinin insan ruhunda sevgi ve yaşama gücü ile nasıl içice girmiş olduğunu su zütürmez bir açıklıkla ortaya koyuiyorsunuz. Ama, inandırıcı açıklamalarınızdan bir de şu büyük amaca ulaşma özlemi çıkıyor ortaya: insanın iç ve dış bütün savaşlardan kurtulması. Bu büyük özlemde, çağlarının ve uluslarının üstüne çıkan, düşünce ve ahlâk alanında birer yol gösterici olarak saygı gören bütün büyük insanlar birleşir. isa’dan Goethe’den Kant’a kadar hepsinde bu kurtuluş özlemi vardır. Her ne kadar insanlar arasındaki ilişkileri düzenleme istekleri pek gerçekleşmiş değilse de, yalnız bu türlü insanların bütün dünyaca birer önder sayılmış olmaları anlamlı bir gerçek değil mi ?Tümünü Göster
Şuna inanıyorum ki, çalışmalarıyla yol göstericilik yapan üstün insanlar – dar bir alanda da olsa – aynı ülküyü büyük ölçüde paylaşmaktadırlar. Ne var ki, politik gelişim üzerinde pek etkileri olmuyor. Ulusların kaderini çizen bu alan hemen hemen kaçınılmazcasma dizginsiz ve sorumsuz politika adamlarına bırakılmış görünüyor.
Politik önderler ve yönetimler yerlerini ya zorbalığa, ya da yığınların oyuna borçludurlar. Ulusların düşünce ve ahlâkça yüksek bölüklerinin temsilcisi sayılamazlar. Ama, seçkin aydınlar, bugün halkların tarihi üzerinde doğrudan doğruya hiç bir etkide bulunamıyor; oraya buraya dağılmış bulunmaları günün sorunlarının çözümlenmesine doğrudan doğruya katılmalarına engel oluyor. Yaptıkları ve yarattıklarıyla yetilerini ve iyi niyetlerini göstermiş olanların kendiliklerinden bir araya gelmesi, dünyaya bir değişiklik getiremez mi dersiniz? Üyeleri birbirleriyle sürekli düşünce alışverişi içinde bulunacak olan bu uluslararası birleşme, tutumlarını basında ortaya koyarak, imzalarının sorumluluğunu yüklenerek, politik sorunların çözümü üzerinde önemli ve uyarıcı bir etki sağlayabilir.
Bilim akademilerinde de raslanan insan yaradılışının ekgibliklerinden doğan sakıncalar burada da görülecektir şüphesiz. Ama, yine de öyle bir çabaya girişmek yerinde olmaz mı? Doğrusu ben, böyle bir işe girişmeyi büyük bir ödev sayıyorum. Böyle bir yüksek aydın topluluğu kurulunca, sistemli olarak dinsel kurumları da savaşa karşı harekete geçirmeye çalışmalıdır. iyi niyetleri bugün acı bir boyun eğme ile felce uğrayan bir kişiye içten destek olurdu. Düşünce ürünleriyle yüksek bir saygınlığa ulaşmış olan kişilerin kurduğu böylesi bir topluluk, Milletler Cemiyetinin güçleri için değerli bir dayanak olacaktır.
Bu düşüncelerimi, dünyada herkesten çok size sunuyorum, çünkü, siz isteklere herkesten daha az kapılırsınız ve sizin yargınız ciddiliği en ağır basan bir sorumluluk duygusuna dayanmaktadır. -
27.
0atomu parçaladim anani gibmeye geliyorum yazıyormus
-
26.
0sırrını biliyorum yazıyormuş.
herkesin birilerinden sakladığı bir sırrı vardır mutlaka.
edit: yada yaptığın şeyi biliyorum -
25.
0einstein bir gün arkadaşına mektup yollamış. arkadaşı bu mektubu almış okumuş ve 2 gün sonra evde intihar edilmiş olarak bulmuşlar. yazıyormuş
-
24.
0olunce baska dunyaya gidecez 2gun sonra intihqr ediyoz demis
-
23.
0Yok beyler yok. Bilemezsiniz bilen olursa valla vericem laptopu
-
22.
+1kim olduğunu biliyorum
-
21.
0seni özledim
-
20.
0Einstein kos ananı gibiyolar yazmıs
- 19.
-
18.
02 gün sonra intihar edersen huri vercem demiş
-
17.
0anan zaa
- 16.
-
15.
03 günlük dünya yazmıştır amk
-
bakircanda kişiliksizlik hastalığı var
-
iffeti olan kadın
-
dindar degilim yanlis anlasilmasib
-
güzel yazmış herif
-
ultra zengin olsam münzevi olurdum
-
darwinizm materyalizm
-
1 ekimden itibaren yazarların zamlı maaşı
-
keske turkiye gelseydin
-
vajinam olduğuna inanmayanlar var
-
beeyler gelin re cep tayyibe neden oy verdiklerini
-
karıya bak karıyaa
-
aşkın bende
-
23 yasinda genc bi ukreynali kiz
-
charlie kirk denilen adi herif
-
incici cuck aile ziyareti
-
beyler bir kızın sevdiğini nasıl anlarım
- / 1