-
101.
+1koridorda bir süre ilerledikten sonra benim sınıfı bulduk. kapıa ayrıldık. aynı sınıfta olmadığımıza üzüldüm. yeni bir ortama girmek beni hep germiştir. böyle zamanlarda kendimi şeffaf sanarım. sanki herkes çocukken düşüp dudağımı yardğım için babamın beni nasıl aşağıladığını, geceleri mary jane i düşünerek asıldığımı, kimi zaman panikten nasıl kustuğumu ,insanların arasında olmaktan nasıl da korktuğumu görüüverecek sanarım.
-
102.
+1sınıfta benden başka beş-altı kişi daha vardı.iki süslü püslü kız, esmer uzun boylu bir çocuk, uzun boylu gözlüklü bir çocuk, bir de en arka sırada oturan esmer güzeli bir kız. kızın ön sırasına geçip oturdum. neyse ki kimse adımı sormadan hoca geldi. hoca kendini tanıttıktan sonra çantasından bir tenis topu çıkardı.en ön sırada oturan tiki kızlardan birine kendi adını söyleyerek topu attı. kız elindeki topa bakakaldı. hoca başıyla işaret edince anladı. kız bu sefer kendi adını söyleyerek topu gözlüklü çocuğa attı. herkesin birbirini tanıması için uydurulmuş aptalca bir oyundu. anasınıfına geri döndüğümü hissettim bir an için.top bana geldiğinde elbette ki tutamadım. aksiolsaydı telaşlanırdım zaten amk.top bacaklarımın arasından geçip arkaya bir yerlere doğru yuvarlandı. arkadaki kız topu yakaladı gülerek bana geri uzattı:
-başak -
103.
+1'çok güzelsin başak' demek isterdim cevap olarak. badem gözlü, hafif balıketli, koyu kahve gözleri sürmeli buğday tenli nefis bir şeydi. aklımdan geçenleri söylemek yerine kısık sesle adımı söyledim. sonra topu telaşla gerisin geri uzun boylu esmer çocuğa attım. ders bitene kadar da arkama dönüp bakmadım bir daha.
-
104.
0artık herkes birbirinin adını iyice ezberlemişti.bir sonraki ders için başka bir sınıfa geçtik. esmer kız gelip yanıma oturdu.bu durum beni iyice gerdi. kız fazla güzeldi ve kalemi tutarken bile tedirgin oluyordum geriliyordum bu yüzden.
-
105.
+1o gün saçma sapan ingilizce egzersizlerle geçti. basic sınıfıydık yani başlangıç, dolayısıyla gerçekten sıkıcı ve gereğinden fazla basitti her şey. ozmo show amk I can you can what can you do sizin anlayacağınız. gün bitiminde hoca herkese ilkokulllarda kullanılan kenarı çizgili küçük defterlerden birer tane dağıttı.o bizim günlğümüzmüş haftada iki sayfa yazacakmışız günümüzün nasıl geçtiğini he amk dedim he yazarız
-
106.
+1ders çıkışı aynen odaya yollandım. sürpriz odada bu sefer başka biri vardı. kıvırcık saçlı aynen mark giberberge benzeyen kumral bir dalyaraktı bu sefer beni karşılayan. heriften gördüğüm anda nefret ettim. gelip samimiyetsizce elimi sıktı. aynı kapı kapı dolaşıp deterjan satan herifler gibi otuziki dişiyle birden sırıtıp gereğinden fazla düzgün bir diksiyonla konuşuyordu.aha dedim kesin musevi olan herif bu.yanılmışım.bu kimliği meçhul diğer oda arkadaşımdı.cem.
-
107.
+1dört kişilik odada kalma olayından daha ilk günden tiksinmiştim. anlaşılan asla kafayı dinlemeye imkan yoktu burda.cem denen herif öyle bir yayılmıştı ki, tuvaletteki aynanın önü adamın parfüm, traş kremi ve nevi bakım malzemesinden geçilimiyordu. portmanto anında dolmuştu. yerde de iki bavul vardı. paris hilton musun amk çocuğu dedim içimden.
-
108.
+1çok yorgundum yatağa çıktım biraz uyumak için.iki dakikada dalmışım. alice in chanins le uyandım. bangır bangır. öfkeyle yorganı sıktıktan sonra doğrulup en kibar halimle cemden müziğin sesini kısmasını rica ettim.
-abi yapma yaa!
neyi yapma huur çocuğu neyi yapma? uyumaya çalışıyordum sadece.
-abi çok yorulmuşum az uyuyayım..
-haha lan bu saatte uyunur mu manyak mısın?
dedikten sonra sesi daha da açtı.bu samimyetin nerden geldiğini merak ederek kafamı yastığın altına soktum. tekrar uyumaya çalıştım.pek mümkün değil gibiydi. aklıma başak geldi sonra nedense. çok hoştu lan.. neden yanıma oturmuştu ki? her şeye çok anlam yüklememeliydim belki de.ilk saniyeden bir kızı beğendiğim için kendimden tiksindim.ama çok güzeldi be hacı -
109.
+1okuldaki ilk haftam pek bir numara olmadan geçti. yalnız oğuz denilen herife günden güne ısınıyordum. aralarda beraber sigara içiyorduk. acaip kıvrak zekalı bir bin kurusuydu. cuma ders çıkışı beni nevizadeye çağırdı.eve gitmek zorundaydım. annem beni muhakkak evde görmek istediğini söylemişti.ben de eve gittim. hiç özlememiştim tabii. daha o gün bir hafta ayrı kalmış olmamızın verdiği özlemle ufak çaplı bir aile faciası çıktı evde.
-
110.
+1hala takipteyim lan benim için yaz
-
111.
+2@90 o zaman senin için gelsin bin:
annem okuldaki ilk haftamın şerefine gündelikçiye birbirinden güzel yemekler yaptırmış, hatt şütteden lahana sarması bile getirtmişti. isabet.lahana sarmasından ölesiye tiksinirim.bir defa da kendin yap şu yemekleri ulan diye geçirdim içimden. ölüm sessizliğiyle yemeğimizi yedik.
-ee anlat bakalım neler yaptın ilk hafta?
sevgi dolu ilgili babacığım benim.
-hiç işte baba..
-doğru düzgün cevap vermeyi öğrenemedin hala. sana bir soru sorduk otur adam gibi anlat şunu. neler yaptın?
-ingilizce öğreniyoruz işte baba..
-tabii. onca özel ders bir işe yaramadı tutup embesillerin gittiği sınıftan başladın. kafa yok ki sende.. amerikalı hoca tutmadım mı lan sana?
-... -
112.
+2amerikalı hoca dediği de ben ilkokul beşinci sınıfa giderken, muhtemelen boş zamanlarında ofisine çağırıp ekstra para vererek gibtiği, uzun bacakları çirkin suratını kompanse eden fingirdek bir değişim öğrencisi kızdı. kız yalandan benimle bir iki kelime konuştuktan sonra televizyon izler ve gibtr olur giderdi. evet amk o ingilizceyle şekspir oldum ben de zaten
-
113.
+1cevap vermek anlamsızdı. yine gerilmiştim. başımı öne eğerek tabağımdaki yemeği didiklemeye devam ettim. yavşak cem ve dingil merti özlemiştim resmen. babam yemeğini bitirip leş gibi kokan purosunu yaktı. sonra anneme kaş göz yaptı. annem içeri gitti, elinde bir kutuyla döndü. öyle çok sırıtıyordu ki,porselen kaplı dişlerinde kendi yansımamı görebiliyordum. sanki büyük ikramiye kazanmışım da çeki takdim ediyormuşcasına zafer dolu bir edayla kutuyu bana uzattı
-babanla senin için bir şey aldık!
daha sonra beni NO:5 kokusuna boğarak öptü. şimdi ben de sırıtmak ve şaşırmış gibi yapmak zorundaydım.ne gerek vardı anneciğim gibisinden geveleyerek kutuyu açtım.bir saat. cartier. -
114.
019 yaşımda cartier saat. bravo sevgili ailem. yine bana uygun bir seçim.bu nerdeyse bir araba fiyatındaki saati koluma takarak monacoda müşterilerinin yaş ortalaması 80 olan bir casinoda viagra atıp rulet oynayabilirim. özellikle timsah derisi olduğunu tahmin ettiğim kayışa hasta kaldım. kapşonlu polarlarım ve düşük belli kotlarımla iyi gidecektir.
-
115.
+2ilk bakışta babamın saati aslında kendisi için satın aldığı ama son anda oğlunu sürprizlere boğan düşünceli baba imajı çizmek ve beni gebe bırakmak için bana vermeye karar verdiği anlaşılıyordu. birden öfkelendim beyler. viskiyi fazla kaçırdığı gecelerde nasıl da beni duvardan duvara çarparak dövdüğü aklıma geldi.o zamanlar hiç bu kadar nazik ve beyefendi görünmüyordu. hayır o zaman kırmızı gözleri ve alkol kokan nefesiyle bir canavardı benim için. buzdolabının ayarıyla oynadığım için dondurucudaki buzların erimesi sonucu gibtiğimin viskisine her zamanki gibi iki buz koyamayışı ve beni öldüresiye döverek yüreğimi buza çevirdikten sonra onu kırarak içkisine kattığı geldi aklıma mesela. annemin nasıl da umursamadığı nasıl da dayağı çocuk terbiyesinin olağan bir parçası olarak gördüğü geldi aklıma.hem annem ne demişti bir seferinde kankisi müjgan teyzeye? 'pişmanım doğurduğuma. gençliğim gitti. vücudum bozuldu. çocuk başa bela' evet dayak benim çocukluğumun olağan bir parçasıydı işte çekirdek ailemizin minik sırrı. saate bakarken yelkovanın geri geri gittiğini gördüm. yelkovan geri gittikçe saatin içinde acılarımı gördüm. nefret ettim. tiksindim sizden. tiksindim senden baba. tiksindim senden.
-
116.
+1-nasıl? beğendin mi?
her zamanki gibi minnet etmemi, her zamanki gibi ezilmemi istiyordu. nasıl keyifli nasıl tatmin olmuş görünüyordu..o yüzündeki ifadeyi anlatamam sizlere. yuttuğu sıçanı sindirmeye çalışan yılan kadar memnundu.
-ne düşünüyorsun dedim sana!?
-bu saati satsam parasıyla kaç kilo merhamet alırım onu düşünüyorum...
ağzımdan düşünmeden çıkıvermişti işte bu sözler.ne dediğime kendim de inanamıyordum. babam donup kaldı. kamera şakası yapılmış gibi dumur olmuştu. göz göze geldik. resmen gözbebeklerinin önce küçüldüğünü, sonra büyüdüğünü gördüm. fırtına başlıyordu. -
117.
+119 yaşımın masumiyetine geri dönebilseydim beyler,o halimi kucaklar o halimi olduğum gibi kabul eder kendime daha iyi davranır kendime ihtiyacım olan şefkati ben verirdim. belki o zaman bu kadar geri dönülmez biçimde yaralanmış olmazdım. belki o zaman bu kadar çok keşkem olmazdı.o zaman çıplak ayaklarımın toprakla daha fazla temas etmesine izin verir, güneşi yüzümde hissetiğim zaman başımı çevirmezdim.o zaman tenimdeki her hücreyle soğururdum ışığı ve yaşamı. belki o zaman bu kadar karanlık olmazdım. belki o zaman göğsüm rutubet tutmazdı. belki o zaman içim çürümezdi ve ben yaşama tutunabilirdim. biraz daha fazla sevilseydim. birazcık daha fazla..
-
118.
0o zamanlar çok dinlediğim bir şarkı:
https://www.youtube.com/watch?v=X9fLbfzCqWw -
119.
+1-çabuk yıkıl karşımdan nankör pekekent! senin yaşındayken öyle bir saati ancak vitrinde görebilirdim ben.sen ne anlarsın çalışmaktan. seni adam etmek seni beslemek için bu günlere geldim ben!!!
inceldiği yerden kopsundu artık amk. yıllarca içimde biriktirdiklerimi kusma ,pandoranın kutusunu açma vaktiydi.
-zaten karşında yıkıla yıkıla dik durmayı unuttum baba! ceza alıp odama gitmek için çok büyüdüm ben belki sen göremedin hiç bana bakmadığın için ama büyüdüm ben ne yazık ki!dünyaya geldim sayende eyvallah, ve büyüdüm. büyüyüp nankör bir pekekent olacağıma ben de hiç doğmamış olmayı tercih ederdim.ben de kendimden nefret ediyorum baba! -
120.
+1-ne diyorsun ulan?
-Kendimden diyorum, kendimden nefret ediyorum! galiba senden de nefret ediyorum üstelik!ne yaptım sana bu kadar ben? söyle ne yaptım?
o kadar bağırıyordum ki boğazımın yırtılacağını sandım. bağırdıkça özgürleşiyordum.
-Ne yaptım lan sana? söyle! ne yaptım sana? ne yaptım? ne yaptım?
annem bir köşeye çekilmş hıçkırarak ağlıyordu.ona döndüm:
-Sen de kes! bunca sene ağlamaktan başka ne işe yaradın?
başlık yok! burası bom boş!