bu sabah başımdan geçen olayı anlatıyorum

kreşin önünde oturmuş zil çalsada girsek diye bakınırken yanıma bir kız gelip oturdu.90 cm boylarında sarışın yeşil gözlüydü. boynundan asdığı su matarası, sırtına taktığı çantası,ve elinde tuttuğu hello kitili oyuncak köpeğiyle tam bir afetti...

bir süre utana sıkıla yan yana otururken (tabii bu arada çadırı dikmiştim) birden dönüp selaam, zilin çalmasına kaç dakka var? diye açık uçlu bir soru yöneltti. mavi kordonlu bentenli saatimi polat alemdar edasıyla kaşlarımı kaldırıp gözlerimi kapatıp açarak burnunun dibine dayadım

tam bir paronayak olduğum için inci amlısımı acaba diye kafamda düşünürken kendimi ifşa etme riskini göze almamak için ali candan olan adımı polat alemdar diye söyledim.o ensada kreşin hademesi kantinciyi gibmiş fermuarını kapatıp badem bıyığını burarak bana bi göz kırptı.o an anlamıştımki o adam inci sözlüğün gelecek nesiller nasıl olacak? adlı porojesi için hademe kılığında kreşe soktuğu analtıncı nesil bir yazardı. kreş örgütlenmişti ve tam bir kurtlar konseyiydi. okulun kantincisi tombalacı memed kantinin uyuşturucu akışını sağlıyor, öğretmen kılığındaki lazziya beynimizi sexle ferreyla dolduruyor, hademe süleyman çakır müdür yardımcısından aldığı görevler doğrultusunda ortalığı temizlerken, müdür yardımcısı pozisyonundaki kılıç, kreşin müdüründen, yani mehmet karahanlıdan sürekli ayar yiyordu

son derece sakin ve yavaşça konuşarak bu kadar güzel olduğunu bilseydim saatin olur bi ömür kolunda gezerdim dedim.bu esnadada umarım ilerde kezban olmaz diye içimden dua ediyordum çünkü kıllı bir kola saat olmak her yiğidin yiyeceği tak değildi. kız son derece etkilenmiş gibi görünüyordu. derin bir nefes alıp tekrar yanıma oturdu ve çantasından çıkardığı soğana yumruğu vurup yarısını uzatırken adın ne? diye sordu

bense kreşde sınıf başkanı emminin yeğeni,ve emminin sağ kolu olan başkan yardımcısı seyfo dayının kuzeni gibi görünüp kreşe girmiştim. çünkü fakir olduğumuz için almıyacaklardı (cmylmz: çok fakirdik. havyarı elle yiyoduk o derece yani. çatal yoktu evde). neyse efendim kantinden çıkan hademe doğrudan kreşin bahçesindeki çeşmeye gusül abdesti almak için yönelirken kız bana tuhaf ve ağır bi adın varmış dedi.ben daha soğanın bi çirmiğini kemirirken o kokmasın diye çiğnemeden yutmuştu. senin adın ne?diye gözlerimi kılsız beyaz ve damarlı bacaklarına dikip sordum. kafasındaki iki tel saçı arkasına atıp kovboyların ağızlarındaki kürdanı düzelttiği gibi molpedini karizmatik bir şekilde düzeltip simay dedi.(bu ismi bi arkadaşım için yazdım).sıkıldıysanız sadede gelim beyler?

boyum plakaya ancak geliyo demiştim.o esnada arabanın ön tamponundaki motor şeysinden gelen hava saçlarımı kaldırırken, kız yanımda koşarken yamışmış molpedini düzeltmeye çalışırken, kreşin hademesi arkamdan eli gibinde koşarak gelirken diğer yemişinci huur çocuğuda olanca hızıyla yükleniyordu.ne yapacak diye bakarken birden arabanın cdıbına boşaldı. bunu koşarken ve gibiyle yapmış olmasına rağmen cam olmasa kadının burnunun deliğine girecekti. sonradan askerliğini bordo klavyeli oalrak yaptığını öğrendim. neyse rambo havasıyla arabanın tamponuna atlayıp camı silmeye başladı.o an aklıma tampona atlayıp cama tükürüp silen tinerciler gelmişti ama bu işin böyle yapıldığınıda hatırlar gibiydim

cool davranmak için tüm eforlarımı sarfediyordum beyler.. daha önce bu konuda daşak masteri yapmış abilerimizden çok sufleler almıştım. matarayı ağzımdan çekip kafamı hafif sol ve yukarı yapıp kıza o şekilde bakarken konuşmaya başladım.ama konuşurken frikik verip kıza küçük düşmemek için ağzımın sağ alt tarafındaki dökülmüş ve yenisi için ortam hazırlamakla meşgul olan süt dişlerim görünmesin diye dudaklarıma sahip olmaya çalışıyordum

araba at arabasıydı beyler.tam bi felaketti çünkü bayan şöför arabasıydı. arabayı kaldırırken güçlük çektim çünkü el freni çekiliydi.bu karı buraya kadar böyle gelmişti. daha sonra frenin zayıfladığını ve baskı balatalarının ebesinin gibildiğini farkettim. ayrıca triger kayışı komuştu ve yerine don lastiği bağlanmıştı. silecekleri çalıştırıp camdaki dölü silmeye çalışan yemişinciyi amele dölü gibi yere yapıştırdıkdan sonra dikiz aynalarından hademeye bakayım dedim ama o an dehşete düştüm

iki dikiz aynası ve bir orta ayna. aynaların üçüde bana bakıyordu beyler. işte o zaman bu avradını gibtimin bayan şöförlerinin niye hep kaza yaptığını anlamıştım. araba sürerken bile aynaya bakıyolardı. neyse el frenini çekip teomanpaşa tarafından U dönüşü yaptıkdan sonra sabah yürüyüşüne çıkmış ve köpeğini ağaç kenarına işetmekde olan bir karının arkaüne sağ dikiz aynasını geçirdim. gaza basmamla aynanın çıkması bir oldu ve neyseki arabada bişey yoktu. karıyıda kasko öder zaten diye düşünüyorum. devammı?

albayımın desteğiyle devam ediyorum. benzin bittiğinde izbe bi keranenin önündeydik. dıbını dengesini gibtimin vitesini boşa alıp kızla arabayı ittirip sağa çektik. mataramdaki son damlayıda çekmek için açtığımda kalan suyun antalyanın kombi gibi yanan sokaklarında çokdan buharlaştığını anladım. açıp yolun ortasına işesem sidik yere düşmeden, asfaltı ıslatmadan uçacaktı amq. köşeden çıkan bi tinerci kafayı baliye gömdü ve tam o esnada poşedin içindeki bali birden buharlaşıp tinerciye ebesinin dıbını tersten okuttu. adam kafayı çekmiş bişeyler anlatmaya çalışıyordu ama sesi sanki arkaünden çıkıyordu. arka tarafı işaret etti. kafamı kaldırdığımda: Antalya Tinercilik Meslek Lisesi ile karşılaştım. tüm ferre sınavlarında üstün başarı gösterip mülakatta her türlü taku yiyip jüriyi etkilemeyi başaran gençlerin girdiği,her incicinin hayalindeki okul gavur amı gibi yanıyordu beyler. çatısı alev almıştı ve tüm liseliler çekip boşalarak dölleriyle okulu söndürmeye çalışıyorlardı

tam o esnada küçük şey 8 i,büyük şeyde 5 i gösteriyordu.zil çalmadan 5 dakika içinde ne yapacaksam yapmalıydım. şansa bakın ki yanımda kılıfda yoktu.ama sanırım bim poşedi 3 cm için yeterliydi. kız kalkıp karşıma geçip saati gözüme sokmana gerek yoktu dedi.(olayın tam burasında çadırı toplayıp kamp kurmuştum).ne cevap verecem diye düşünmeye koyuldum ve vakit kazanmak için bired pit endamıyla mataramı açıp beyaz şeyi ağzımın tam kenarına sokup bir fırt çektim

daha sonra benim kampa bakıp bu ne izci kampımı ahahahay dedi. esrpiyi kafamda şöyle bi ölçtüm, biçtim,tarttım. hafif bi baş dönmesi, göz kararması ve arkasından takip eden beyin uyuşmasından sonra elini omzuma koyup iyimisin? dediğini duyar gibi oldum.o esnada bi elide gibimdeydi.amq huuru bayıldım zannedip ne lan bu direk diye sokağın ortasında çıkarmış inceliyordu. bende baygın taklidi yapmaya devam edicektimki karşıdan eli gibinde koşarak gelen hademeyi gördüm. kodumun sübyancısı kantinciyi gibmiş, gusul için niyet etmiş, daha bi kova su dökünmeden tekrar şaha kalkmıştı.ama tabiiki yedirmicektim kızı ona. hemen kalkıp gibimi önünde baksbani deseni olan kilodumun içine katıp kızıda elinden tutup yürü diyip koşmaya başladım.o an için kreş, kurtlar konseyi, inci ocaklarından aldığım görevler... hepsi geride kalmıştı.tek düşündüğüm kızın dıbını ve kendi araümü kurtarmaktı

neyse kızı arabanın yan koltuğunun camından atıp, karı nerden çıktı lan bu diye bakarken koşup karının kapısını açtım. bütün gücümle zıplayım meme ucunu süt dişlerimin yanındaki tam şekillenmemiş azı dişimle yakaladım ve kendimi olanca gücümle dışarı atmaya çalıştım. arkaünü kaptırmış kadın çaresizce kendini dışarı attı.o esnada arabanın içine atlayıp koltuğu dahada geri atıp dikelerek sürmeye başladım.

hiç giblemeden kızı orda bırakıp okulun kantinine koşup heyecan içinde daşşaklarını sıvazlaya sıvazlaya gibini oynayan kantincinin arkasından geçip sessizce nolur nolmaz diye iki kutu prezervatif kapıp beslenme çantamın içine attım ve geri döndüm. tekrar geldiğimiz sokağa çıkıp napıcaz diye düşünürken badem bıyıklı inciciler karıları gibib okulun söndürme ekibine katkıda bulunmak için sıkı bi şekilde okula nişan almış olanca güçleriyle 31 yardırıyolardı. hemen koşup bi jeton alıp delip uçkurumun ipini çıkarıp jetona bağlayıp ankesörlü telefonun içine attım. mematiyi arayıp yardım istedim. iple jetonu geri çekip abdüleyi aradım ve adresimi verip iki 70 lik rakıyla gerekli mühümmatı getirmesi için emir verdim

rizörv

ohaaa mkkk

beyler şu anda karakola gidip teslim oldum. lanet olası federaller don gömlek bırakıp iks rey cihazından geçirdiler beni. sanki üstümde roketatar var amq. beslenme çantamda uyuşturucu bulundu.o anda kantincinin arkasından geçip prezervatif aldığım an gözümün önüne geldi. sevgi kodumun evladı uyuşturucuları prezervatiflerin içine saklayıp satıyordu beyler. ilerisi için iyi fikirdi. pekala şehrin göbeğine eczane açıp ulu orta uyuşturucu satabilirdim. neyse kızı ahlak bürosuna beni ıslah evine zütürdüler.62.koğuş. benden hayli büyük duran veledin teki gelip neden orda olduğumu sordu. küçük görünüp kendimi ezdirmemek için tecavüz dedim. anan zaa xD diyip kaçtı

ana yola çıkıp elime aldığım matarayı gelen bi arabaya doğrulttum. araba durdu.ama boyum henüz plakanın hizasına zor yetiştiği için arabanın içindeki bayan şöför beni görmemişti bile. kırmızı ışık için durmuştu.o esnada bütün fakir yemişinciler arabaya çullandı. birinin elinde prezervatif vardı. biri eli gibinde diğer elindede bez arabaya doğru seyirtiyodu. dıbına koyim millet fakir düştümü ışıkların altında durup gelen arabalara mendil satar bu yemişinci beyinsizler kırmızı ışıkta duran arabalara prezervatif satıyordu

amk çocukları haykırdım ahahaha

ellerimizi çözüp bizi gitmemiz için bırakıp tekrar adamın arkasına geçtiğinde bunu bari gibme dıbına kodumun muallaksiii diye bağırmaktan kendimi alı koyamamıştım. gecenin 14 ünde sakat gibi yolda nereye gidiceğimizi bilmeden yürürken beyaz eşya dükkanlarının birinin vitrinindeki 33 ekran tüplü televizyonda trt 1 de yayını kapatmak için istiklal marşı okunuyordu.o an bu zütünü gibtimin malı televizyonu vitrine koymak yerine müzeye satsa iyi para kaldırır diye düşünüyordum. zira çağ öncesine aitti bunlar. insanların mağaralarda yaşayıp dinazor avlayıp siyah beyaz televizyon izlediği dönemler