-
1.
+1ormanlar kralı aslan ormanda bir gün avlanmaktan gelmiş, yatmış uyuyormuş. minik bir fare aslanın üzerinde dolaşmaya başlamış. aslan sinirlenerek uyanıp fareyi yakalayış. tam öldüreceği sırada fare yalvarmış: -ne olur beni bırak! gün olur benimda sana bir iyiliğim dokunur, demiş. aslan farenin bu sözlerine gülerek: -sen küçük bir faresin, bana ne iyiliğin dokunur ki deyip, fareye acımış ve fareyi bırakmış. fare sevinerek oradan uzaklasmış aradan zaman geçmiş, aslan birgün avcıların kurduğu tuzağa yakalanmış. aslan çırpınmış, bağırmış ama tuzaktan bir türlü kurtulamamış. oradan geçmekte olan minik fare aslanın bu durumunu görmüş. hemen dişleri ile tuzağın iplerini kemirerek kesmiş. aslanı tuzaktan kurtarmış. fare aslana: - beni küçük diye beğenmiyordun. bak. senin canını kurtardım, demiş. aslan, böylece yapılan bir iyiliğin karşılıksız kalmayacağını anlamış.
- 2.
-
3.
0ciddi ciddi okudum ağlıycam.
- 4.
-
5.
0Sonuç: Özet geç bin
edit: dayanamadım okudum amk. Lan bu masalı en son 5 yaşındayken duymuştum anaokulundaki hocadan. duygulandım bin -
6.
0arak ha
Ormanlar kralı aslan ormanda bir gün avlanmaktan gelmiş, yatmış uyuyormuş. Minik bir fare aslanın üzerinde dolaşmaya başlamış. Aslan sinirlenerek uyanıp fareyi yakalayış. Tam öldüreceği sırada fare yalvarmış: -Ne olur beni bırak! Gün olur benimda sana bir iyiliğim dokunur, demiş. Aslan farenin bu sözlerine gülerek: -Sen küçük bir faresin, bana ne iyiliğin dokunur ki deyip, fareye acımış ve fareyi bırakmış. Fare sevinerek oradan uzaklasmış Aradan zaman geçmiş, Aslan birgün avcıların kurduğu tuzağa yakalanmış. Aslan çırpınmış, bağırmış ama tuzaktan bir türlü kurtulamamış. Oradan geçmekte olan minik fare aslanın bu durumunu görmüş. Hemen dişleri ile tuzağın iplerini kemirerek kesmiş. Aslanı tuzaktan kurtarmış. Fare aslana: - Beni küçük diye beğenmiyordun. Bak. senin canını kurtardım, demiş. Aslan, böylece yapılan bir iyiliğin karşılıksız kalmayacağını anlamış. -
7.
0Ağlıyorum suan ; (
-
8.
+1illa bir hayvan gibmek istiyorsan aslan gib diyor farenin deliği küçük olur hayvancığı öldürürsün demeye çalışıyor.
-
9.
0Özet: aslan fareyi gibiyor fare ölüyor
-
10.
0Bir yaz günü aslan su içip serinlemek amacıyla bir su başına gelmiş. O sırada yabandomuzu da suya eğiliyormuş. Aslan
Aslan:- Çekil bakalım da suyumuzdan içelim, " demiş.- Ne demek çekil?, demiş yabandomuzu. Biz hayvan değilmiyiz? Bizde su içmez miyiz? Amma şey asıl sen çekil!"Sen çekil, hayır sen çekil... " derken işi dövüşe çevirmişler. Nasıl bir dövüş? Kıyasıya, kırasına, öldürüp ölmecesine! Kan ter içinde kalmışlar. Ayrılıp bir solukluk dinlenmede ne görsünler? Tepedeki ağaçlara akbabalarla kara kargalar konmuşlar:"Aman birbirlerini hemen öldürseler de leşleri bize kalsa... " diye bekleşmiyorlar mı?Hem aslanda hem yabandomuzunda şafak sökmüş:"Aman, kavgayı dövüşü boş verelim! Eski dostluğumuza dönelim. Bu akbabalarla kara kargalara yem olmayalım, iyisi budur... "Demişler, yollarına gitmişler.(Dövüşüp sövüşmek iyi mi? Barış içinde yaşamak varken üstelik... Dövüşenler için son her zaman kötüye varır, bir kazanç getirmez.)Aisopos(Ezop) Masalları -
11.
0la fontaine veya ezop... küçükken nasıl okurdum bunların hikayelerini çok hoştıu
-
12.
0yalan beyler hayvanlar konuşamaz
-
13.
0Burda masalı bi tek anlatırım giberim belanızı
-
14.
-1duygulandım lan.
sonuna kadar okudum kap şukunu oç
al sana sonuç: beni küçük diye beğenmiyordun. bak. senin canını kurtardım, demiş. aslan, böylece yapılan bir iyiliğin karşılıksız kalmayacağını anlamış. -
15.
0Eski zamanlarda, insanlar ilim öğrenmek için çok çalışırlar, her türlü güçlüklere katlanırlardı. Küçük yaşlarında köylerinden, ailelerinden ilim öğrenmek için ayrılırlar, yıllarca onlardan uzaklarda zor şartlar altında yaşarlardı. Seyyid Abdulkadir’in de küçük yaşta içine öğrenme arzusu düşmüş, bunun çarelerini aramaya başlamıştı. Sonunda dayanamadı, annesine gelerek; -Anneciğim, ilim öğrenmek için Bağdat’a gitmek istiyorum... dedi. Annesi ise; -Senden ayrılmaya gönlüm razı olmuyor. Ancak seni de Allah yolundan alıkoymak istemem. Annesi Abdulkadir için yol hazırlıkları yaptı. En sonunda da oğluna lazım olur diyerek, 40 altını kaybetmemesi için bir kese içinde yeleğinin koltuk altına dikti. Sonra oğlunun gözlerinin içine bakarak şöyle dedi; -Sana son olarak nasihatim şudur ki, eğer beni ve Allah’ı memnun etmek istiyorsan asla yalan söyleme, doğruluktan ayrılma. Allah her zaman ve her yerde doğruların yardımcısıdır. Seyyid Abdulkadir annesine söz verdi ve ağlayarak elini öptü. Bağdat’a giden bir kervana katılarak yola çıktı. Hemedan yakınlarında dar bir geçide girdiklerinde kervanda bir bağrışma koptu. Eşkıyalar kervana saldırmışlardı. Bir anda bütün sandıklar yere yıkıldı, eşyalar yağma edilmeye başlandı. Haydutlar kervandakilerin neyi var neyi yoksa hepsini alıyorlardı. Eşkıyalardan biri de Abdulkadir’in yanına geldi. Onun fakir haline bakarak şaka olsun diye; -Söyle bakalım senin neyin var fakir çocuk? Abdulkadir; -Yalnız 40 altınım var, diye cevap verdi. Haydut önce şaşırdı sonra gülmeye başladı. inanamadı ve tekrar sordu; -Doğru mu söylüyorsun? Abdulkadir: -Evet, doğru söylüyorum, 40 altınım var. Eşkıya meraklandı. Abdulkadir’i elinden tutup reislerine zütürdü. Durumu reislerine anlattı. Haydutların başı; -Senin 40 altının varmış, doğru mu bu? Abdulkadir; -Evet doğru. Reis; -Söyle bakalım. Onu nereye sakladın? Abdulkadir; -Hırkamın içinde koltuğumun altında saklı. Bunun üzerine haydutlar hırkasının içinde, koltuğunun altında saklı bulunan 40 altını bularak reislerine verdiler. Herkes çok şaşırmıştı. Reis hayretle sordu; -Peki evladım, sen niçin üzerinde altın olduğunu söyledin? Eğer bize söylemeseydin onları bulamazdık. Abdulkadir; -Ben annemden ayrılırken, asla yalan söylemeyeceğime dair söz vermiştim. Arkadaşınız senin bir şeyin var mı diye sorunca, altınlarım olduğunu söyledim. 40 altın için verdiğim sözden döneceğimi mi zannediyorsunuz? Bu sözleri duyan haydutların reisi çok şaşırdı ve derin bir düşünceye daldı. Sonra etrafındakilere dönerek; -Yazıklar olsun bizlere. Bu çocuk kadar olamadık. Bu çocuk annesine verdiği sözünden dönmemek için her şeyini veriyor. Bizler ise Allah’a söz verdiğimiz halde, hiçbir zaman verdiğimiz sözlerde durmadık. O’nun yapma dediklerini yaptık yarın Allah’ın huzuruna çıktığımızda halimiz nice olacak? Sonra şöyle devam etti: -Sizler şahit olun. Şuanda bu çocuk benim kötü yoldan dönmeme sebep oldu.Şimdiye kadar yaptığım bütün günahlarım için pişman olup tövbe ediyorum. Bundan sonra iyi bir insan olup, Rabbim’in sevmediği işleri yapmayacağım. Reislerine çok bağlı olan haydutlar hep bir ağızdan; -Reisimiz, biz senden ayrılmayız.Sen hangi yolda yürürsen biz de o yolda yürürüz diyerek hepsi birden pişman olup tövbe ettiler. Kervandaki insanlardan ne aldılarsa hepsini geri verdiler ve bir daha haydutluk yapmayacaklarına söz verdiler. Seyyid Abdulkadir ise yoluna devam ederek Bağdat’a ulaştı. Orada ilim tahsiliyle meşgul oldu. Kısa bir zaman içinde çok ünlü bir alim oldu. Binlerce insanın Kötülüklerden vazgeçip iyi birer insan olmalarına vesile olduTümünü Göster
-
16.
0dıbına koyduğumun aslanının dişleri fareninkilerden daha büyük ve keskin değil mi kemirmek aklına gelmemiş mi bu ne biçim kral dıbına koyuyum,iki de pençe vurayim şunlara diyememiş mi bu kadar mı otoritesi zayıf bir yönetici
beyler :/ -
17.
0
-
18.
0çalıntı
(bkz: teletabi kahvede cıkan behlul neredesiniz/#151083375) -
19.
0eskiye döndüm birden
-
20.
0@16 git bi doktora görün amk
sakın çizgifilm falan izleyeyim deme! daha fazla şalterler atmadan gibtirgit şu doktora