1. 226.
    0
    “yaşadığın yeri görmek istiyorum” dedi kadın.

    cılız bir yağmur yağıyordu. geceydi. rüzgârla savrulan yağmur damlaları, kadına ve adama çarpıyordu.

    “neden” diye sordu, adam. sorusunun gereksiz olduğunun farkındaydı.

    “görmek istiyorum” diye yineledi kadın.

    “yemek yediğim, televizyon izlediğim, bağırsaklarımı boşalttığım, seviştiğim, uzandığım, uyuduğum yerleri mi görmek istiyorsun?”

    “hayır” dedi. “yaşadığın yeri görmek istiyorum.”

    haklıydı!*
    ···
  2. 227.
    0
    bu akşam anladım ki, bir insan diğer bir insana bazen hayata bağlandığından çok daha kuvvetli bağlarla sarılabilirmiş. gene bu akşam anladım ki, onu kaybettikten sonra, bu dünyada ancak kof bir ceviz tanesi gibi yuvarlanıp sürüklenebilirim.
    ···
  3. 228.
    0
    bazen sevdiğin, kalabalık bir masada elini senin kolunun herhangi bir yerine koyar ya da belli belirsiz değer omzuna. o farkında bile değildir belki yaptığı şeyin. ama o dokunma noktasından ılık bir şey akar gövdene. o, konuşmayı sürdürür masadakilerle; sen kendi içinde daha narin, daha nadide bir aleme gidersin. o elin, o dokunuşun gitmemesini, bitmemesini istersin. bunu da söyleyemezsin; çünkü söylesen bütün o ılık akıntı dağılır, bozulur; bilirsin. ama elini çekecek diye canın çok sıkılır. içinden bunu geçirdiğini kendiliğinden bilsin istersin. sonra o tabii ki elini çeker, farkında bile değildir olan bitenin.

    bir şeker kırığı gibi batar bu içine... eriyince acısı geçer. işte o an da sıkışıp gider zamanın, hareketin içine. öyle anlar vardır işte, şeker kırığı anlar.

    söylemedikçe sen de mi unutursun acaba? bir hatırlamaya başlasak kaç şeker kırığı var aslında.
    ···
  4. 229.
    0
    bugün kimse sana dokunmasa mesela. öyle dursan. kimse "neyin var?" diye sormasa. çünkü insanın hiçbir şeyinin olmadığı günler de olur...
    ···
  5. 230.
    0
    şimdi bana taktan hikayeni defalarca anlat. onun sadece kelimelerden ibaret olduğunu anlayana kadar, geçmişini bir kağıt gibi buruşturup atıncaya kadar anlat. ondan sonra senin kim olduğuna karar vereceğiz.
    ···
  6. 231.
    0
    yemeye bir dilim ekmek bulamayanlar savaş için süslenip de gelmişlerdi "
    ···
  7. 232.
    0
    "hep kalıplara uymayı reddettim. geldiğim nokta şu; diğerlerinden daha mutsuz, bi o kadar umutsuz ama kafam hepsinden daha güzel."
    ···
  8. 233.
    0
    daha ne kadar ıskalayacağız hayatı olric?
    +oklarımız bitene kadar efendimiz.
    ···
  9. 234.
    0
    çok şey gördüm, beni yüz üstü gömün.
    ···
  10. 235.
    0
    kimseyi kendi ölçülerinle yargılama, kendi ölçüleriyle yargıla.
    benim ahlakıma uymayan ahlaksız değildir, kendi ahlakına uymayan ahlaksızdır
    ···
  11. 236.
    0
    Kadın adamı çok seviyordu...
    Yemyeşil ovalarını verdi adama
    Yaşam fışkıran.
    Beni seviyor musun?
    Evet, dedi adam...
    Güneşini, ayını verdi kadın
    Yıldızları taktı bir bir adamın omuzlarına...
    Beni seviyor musun?
    Tabii, dedi adam...
    Kadın çağladı
    Gürül gürül akan pınarını verdi adama.
    Beni seviyor musun?
    Elbette, dedi adam...
    Kadın bağlandı
    Yaşam ipini adama verdi,
    Bir oldular tek oldular adamla.
    Beni seviyor musun?
    Biliyorsun, dedi adam...
    Kadın dağlarını verdi adama
    Tırmandılar doruklara.
    Beni seviyor musun?
    Aşağılara baktı adam zirveden
    Başkalarını gördü
    Sustu adam...
    Ağladı kadın...
    Göz yaşını verdi adama
    Almadı adam...
    Kadın onurunu verdi adama
    Şaşırdı adam...
    Sordu yine usulca kadın
    Beni mi seviyorsun?
    Onu da seviyorum seni de, dedi adam...
    Sustu kadın, sustu
    Verecek bir şeyi kalmadığında...
    Senin yüreğine ihtiyacım var, dedi adam
    Başkasını sevebilmek için...
    Çıkarıp yüreğini verdi kadın.
    Korktu adam...
    Beni sevmiyor musun, dedi adam.
    Sesi yoktu kadının söyleyemezdi.
    Gözleri yoktu kadının ağlayamazdı.
    Kalbi yoktu kadının sevemezdi.
    Onuru yoktu kadının yaşayamazdı...
    ···
  12. 237.
    0
    Nerede olursan ol,
    içerde, dışarda, derste, sırada,
    Yürü üstüne - üstüne,
    Tükür yüzüne celladın,
    Fırsatçının, fesatçının, hayının...
    Dayan kitap ile
    Dayan iş ile.
    Tırnak ile, diş ile,
    Umut ile, sevda ile, düş ile
    Dayan rüsva etme beni.
    ···
  13. 238.
    0
    "kim bilir kaç kişi ayrı yataklarda, birbirine sarılarak uyuyordur"
    ···
  14. 239.
    0
    al yalnızlığını gel, sıkılmayız.
    senin yalnızlığın,
    benim yalnızlığımla konuşur...
    biz ikimiz susarız.
    ···
  15. 240.
    0
    kadınlar bir gün çekip gittiklerinde, peşlerinde 'yetim-öksüz' kalan çok olur.
    mutfaktaki dolap, perdeler, kavanozun içindeki eski düğmeler, özenle saklanmış küçülmüş giysiler, dolap diplerindeki kurdeleler...
    çekmecenin dibinde artık kimsesizdir eski tarak.
    sabah karanlığında mutfaktan gelen tıkırtılar susar, yetim kalmıştır tabaklar.
    bir kadın gittiğinde hep suyu unutulur saksıların.. sık sık boynunu büker 'sarıkız'..
    teki kalmış o eski bardağın anldıbını bilen olmaz, değerini kimse anlayamaz krom hac tasının.
    balkon artık sessizdir.
    koridor kimsesiz.
    (... )
    bir kadın gittiğinde ne çok kişi gider aslında; bir ağır işçi, bir temizlikçi, bir bakıcı, bir bahçıvan, bir muhasebeci...
    bir anne gider...
    bir dost...
    bir arkadaş...
    bir sevgili...
    ne çok kişi yok olur aslında, bir kadın gittiğinde... hep böyle olur; bir kadın gittiğinde; övgüler, uyarılar, yakınmalar, dualar yetim kalır..
    kapı eşiğindeki 'dikkat et... 'ler duyulmaz, annesi gitmiştir 'geç kalma... 'nın.
    kadınlar, arkalarında büyük boşluklar bırakarak giderler.
    bir kadın gittiğinde pek çok kişi gitmiştir aslında. ve bir kadın gittiğinde pek çok 'yetim' bırakmıştır arkasında... *
    ···
  16. 241.
    0
    eros boş durmuyor dıbına koyayım.
    ···
  17. 242.
    0
    "Kütlesi çok büyük bir yıldız, yakıtı bittiğinde, ya da evrimini tamamladığında kendi çekim kuvvetine karşı koyamaz ve çevresindeki her şeyle beraber içine, kendi kalbine doğru çökmeye başlar. işte, yani öyle ki, tonlarca milyonlarca ton madde küçücük minnacık bir toplu iğne başından küçük bir alana, bir hacme hapsolur. Adeta yok olur. O karanlıkta zaman akmaz. Durur. Zamanın akmadığı o gizemli karanlığa "karadelik" denir. Gözlerin gibi…"
    ···
  18. 243.
    0
    vaktiyle onların arasına karışmıştım. başkalarını taklit edeyim dedim. baktım soytarıya dönmüşüm. adına zevk dedikleri her şeyi denedim. gördüm ki başkalarının zevki bana yaramıyor. her herde her zaman yabancı olduğumu hissettim. diğer insanlarla aramda en ufak bir ilgi dahi yoktu
    ···
  19. 244.
    0
    Ya yanımda kal; kek yapalım, kitap okuyalım, şarap içip sevişelim... Ya da git, şiir ol.
    ···
  20. 245.
    0
    Kim olduğunu asla unutma, zira dünya unutmayacaktır. Onu gücün haline getir. Onu gücün haline getir ve zırh gibi giy. Böylece kimse onu sana zarar vermek için kullanamaz.
    ···