1. 126.
    0
    ''ona hakikaten dargın değildim; asla kızmıyordum. sadece müteessirdim. 'bunun böyle olması lazımdı' diyordum. demek ki beni bir türlü sevemiyordu. hakkı vardı. beni hayatımda hiç, hiç kimse sevmemişti.''
    ···
  2. 127.
    0
    manzaradan değildi cam kenarını sevmesi. yanında bir insan az olması demekti. öğreniyordu. ne kadar az ,o kadar iyi.
    ···
  3. 128.
    0
    ellerimi, ellerinle buluşturduğum günü hatırlıyorsun değil mi? onca kalabalığa rağmen, sana kavuşmuştuk. herşey o kadar bütün ki seninle, anlamlar, hikayeler, hayaller.. ellerim ellerine değince hepsi unutuldu dertlerin, tasaların, kaygıların. sonra gülüşün gülüşümle bütünleşti. yorgun bedenimin aklı da fikri de sen oldun. haykırışlarım sustu, sana sevgi yakarışlarım başladı.
    boğazın serin esintisi içimize işledikçe bana sarılışların tutundurdu hayata beni. kokunu hele ey güzel kadın o kokunu içime her çekişim, yeniden doğmaya eşdeğer oldu bana. dünya o için sahnemden silinip sadece sen oldu.
    ···
  4. 129.
    0
    "hep kalıplara uymayı reddettim. geldiğim nokta şu; diğerlerinden daha mutsuz, bi o kadar umutsuz ama kafam hepsinden daha güzel."
    ···
  5. 130.
    0
    yemeye bir dilim ekmek bulamayanlar savaş için süslenip de gelmişlerdi "
    ···
  6. 131.
    0
    şimdi bana taktan hikayeni defalarca anlat. onun sadece kelimelerden ibaret olduğunu anlayana kadar, geçmişini bir kağıt gibi buruşturup atıncaya kadar anlat. ondan sonra senin kim olduğuna karar vereceğiz.
    ···
  7. 132.
    0
    bugün kimse sana dokunmasa mesela. öyle dursan. kimse "neyin var?" diye sormasa. çünkü insanın hiçbir şeyinin olmadığı günler de olur...
    ···
  8. 133.
    0
    bazen sevdiğin, kalabalık bir masada elini senin kolunun herhangi bir yerine koyar ya da belli belirsiz değer omzuna. o farkında bile değildir belki yaptığı şeyin. ama o dokunma noktasından ılık bir şey akar gövdene. o, konuşmayı sürdürür masadakilerle; sen kendi içinde daha narin, daha nadide bir aleme gidersin. o elin, o dokunuşun gitmemesini, bitmemesini istersin. bunu da söyleyemezsin; çünkü söylesen bütün o ılık akıntı dağılır, bozulur; bilirsin. ama elini çekecek diye canın çok sıkılır. içinden bunu geçirdiğini kendiliğinden bilsin istersin. sonra o tabii ki elini çeker, farkında bile değildir olan bitenin.

    bir şeker kırığı gibi batar bu içine... eriyince acısı geçer. işte o an da sıkışıp gider zamanın, hareketin içine. öyle anlar vardır işte, şeker kırığı anlar.

    söylemedikçe sen de mi unutursun acaba? bir hatırlamaya başlasak kaç şeker kırığı var aslında.
    ···
  9. 134.
    0
    bu akşam anladım ki, bir insan diğer bir insana bazen hayata bağlandığından çok daha kuvvetli bağlarla sarılabilirmiş. gene bu akşam anladım ki, onu kaybettikten sonra, bu dünyada ancak kof bir ceviz tanesi gibi yuvarlanıp sürüklenebilirim.
    ···
  10. 135.
    0
    “yaşadığın yeri görmek istiyorum” dedi kadın.

    cılız bir yağmur yağıyordu. geceydi. rüzgârla savrulan yağmur damlaları, kadına ve adama çarpıyordu.

    “neden” diye sordu, adam. sorusunun gereksiz olduğunun farkındaydı.

    “görmek istiyorum” diye yineledi kadın.

    “yemek yediğim, televizyon izlediğim, bağırsaklarımı boşalttığım, seviştiğim, uzandığım, uyuduğum yerleri mi görmek istiyorsun?”

    “hayır” dedi. “yaşadığın yeri görmek istiyorum.”

    haklıydı!*
    ···
  11. 136.
    0
    bir kırıldık, daha da kırılırız.
    kimse dokunamaz bizim suçsuzluğumuza.'
    ···
  12. 137.
    0
    "leyla değilim... lakin çağırırsan çöllere gelirim...

    sana yalan halde gelmem, toplarım özümü yalın halde gelirim...

    kapıyı çaldığımda kim o dersen, ben olmam kapında sen olur gelirim...

    sen gel de yeter ki, yola yük olmam yol olur gelirim"
    ···
  13. 138.
    0
    neden aklıma geliyor istasyon büfesindeki duruşun
    hava soğudu kasımın son günleri
    kar yağacak, bembeyaz olacak unutulmuşluğum''
    ···
  14. 139.
    0
    ... bir felsefe öğretmenimiz vardı geçen sene. genç bir adam. çok zaman hele ders dışında bizimle tıpkı bir arkadaş gibi konuşurdu. bir gün aşktan bahsediyorduk, bize dedi ki: bir kızı gerçekten sevip sevmediğinizi anlamak istiyorsanız dikkat edin, onunla beraberken bir ara lafınız tükenir de susarsanız, bu sessizlik canınız sıkıyor mu? eğer canınız sıkılırsa aşkınız gerçek değil, demektir, derdi. can sıkıntısı duymadan sessiz kalabilmek gerçek aşkın mihenk taşıdır, derdi.
    ···
  15. 140.
    0
    aşk çiftleşme arzusunda duyurmaz kendini, uykuyu paylaşma arzusunda duyurur.
    ···
  16. 141.
    0
    öyle yıkma kendini
    öyle mahsun, öyle garip...
    nerede olursan ol
    içerde, dışarda, derste, sırada,
    yürü üstüne üstüne
    tükür yüzüne celladın
    fırsatçının, fesatçının, hayının...
    dayan kitap ile
    dayan iş ile
    tırnak ile, diş ile
    umut ile, sevda ile, düş ile
    dayan rüsva etme ben
    ···
  17. 142.
    0
    bir zamanlar kendimi
    bulunmaz hint kumaşı sanmıştım.
    kaç metredir benim yokluğum?
    ···
  18. 143.
    0
    bir gece habersiz gel
    merdivenler gıcırdamasın
    öyle yorgunum ki hiç sorma
    sen halimden anlarsın
    sabahlara kadar oturup
    konuşalım
    kimse duymasın
    mavi bir gökyüzümüz olsun
    kanatlarımız
    dokunarak uçalım
    insanlardan buz gibi soğudum,
    yalnız sen varsın
    öyle halsizim ki hiç sorma
    anlarsın...
    ···
  19. 144.
    0
    O, şimdi uyumuyor mu? Uyumuyorsa, beni düşünüyor olsa - Ben de gidip uyumasam..
    ···
  20. 145.
    0
    gözlerimiz birbirine değmiyor gecenin iki şehrinde
    kimsenin kimseye gözü değmiyorsa şiir niye?"
    ···