/i/Nostalji

eski değil eskiyemeyen konular
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 1.
    +3
    Geçen gün güvenlik klubesine ok attım diye oturduğum siteden çıkarmak istiyorlar. ulan huurluk yapmadık, muallaklik yapmadık. kafam güzeldi bi akşam, eminönü'nde hediyelik eşyalar satan bir dükkandan yay ve ok almıştım ve deneyeyim dedim; ne var bunda amk ?
    sonra neymiş efendim, çöpü elimle karşıya fırlatıyormuşum. be huur çocukları, o zaman gelip kapımdan alıcaksınız çöpü. bi ton aidat ödüyoruz yok havuzuydu yok saunasıydı diye
    sonra bir de şey var, kız arkadaşlarımdan biri eve çıkarken aşağıda asansör girişinde hatuna nereye çıkıyorsun diye sormuş muallaknin biri. bizim hatun da sanane deyince bana söylemek zorundasın demiş artık her kimse huur çocuğu. elimde okla aşağıya indim, bütün siteyi ayağı kaldırdım bana o zütvereni bulacaksınız diye. çıkmadı tabi ortaya huur çocuğu .
    (bkz: geçen gün güvenlik kulübesine ok attım diye)
    Edit: beyler nostalji yapıyorum, pekekent ayakkabisi abimizin efsane hikayesi seri seri atcam okumak isteyenler ister burdan ister ordan okuyabilir bilmeyen görsün bilem tekrar keyif ala ala okusun diye iyi aksamlar inci halkı
    ···
  2. 2.
    +1
    hayır yani kadın güvenlik görevlilerinden biri şikayet etmiş sonra bana asılıyorlar diye. yönetici öyle söyledi, şikayet etmiş hesapta. sonra gittim buldum bunu, karı da yıldız tilbe gibi amk. neyse, ben sana sarkıntılık mı ettim dedim? hayır, olur mu hiç öyle şey dedi. bu yönetici muallaksi neden öyle diyor o zaman, yüzleştiricem sizi dedim. o akşam yüzleştirdim, bu sefer evet sarkıntılık etti dedi. ulan dedim, sizi sayıyla mı veriyorlar?
    beyler açıkça soruyorum, şimdi siteden atılacak biri miyim amk yaa? geçen toplantıda şikayetlerden bahsettiler. o zaman verin 2bin lira taşınayım dedim. bir de ev bulucam ve taşınma paramı da vereceksiniz dedim. ona da yanaşmadı binler. yarakk giderim amk, gelsinler de çıkarsınlar bakalım.
    ···
  3. 3.
    0
    bi pazar sabahı markete gittim alışverişe. buralarda bakkal yok ama olsa inanın bakkaldan alışveriş yapmayı tercih ederdim. neyse; canım kavurmalı yumurta çekmişti, hem biraz kavurma alayım dedim, hem de gazete ekmek falan alırım diye düşündüm. gazete okumak hoşuma gidiyor o kağıdın kokusunu seviyorum çünkü. lafı uzatmiim şimdi, dönüşte baktım bloğun kapısında bir hengame. site yöneticisinin kıtıpiyoz bi yardımcısı var. bizim bloğun giriş katında oturuyor. baktım iki adam koluna girmiş, garaja doğru zütürüyorlar bunu. hayırdır dedim, salağı fare ısırmış, fenalık geçirmiş. ulan bi insanı fare ısırır mı yaa? köpek ısırsa anlarım, kedi ısırsa hatta böcek ısırsa anlarım ama fare nedir amk? sonradan öğrendim, meğersem bu mal kapıyı açtığında koridorda fare görmüş ve çıplak ayakla kovalarken yanlışlıkla kuyruğuna basmış farenin. fare de dönüp ısırmış bini. fare yakalanamamış tabi. ulan dedim fare, helal olsun sana. kaç gün kuduz aşısı oldu amkmun evladı, hiç üzülmedim inanın. o sabahki kavurmalı yumurta her zamankinden güzel gelmişti bana nedense
    ···
  4. 4.
    0
    bu gibtiğimin yerindeki kediler de bir tuhaf amk. hani öyle cihangir kedisi gibi değiller, zaten hepsi vaşak ebatında. burada normal hiçbir şey yok ki, kediler normal olsun. bir kediyi sıçarken hiç gördünüz mü blmiyorum. normalde kedi sıçarken asla bir insana bakamaz, tuhaftır ama neden bilmiyorum. böyle yani. buradakiler sıçarken insanın gözünün içine bakıyor resmen, sanki ağzımıza sıçıyormuşçasına. inceden tırsmıyor değilim, insan olsa korkmam ama bu muallakler çok farklı burada bi arkadaşın kurusıkı tabancası vardı. onunla birkaç kere sıktılar terasta içerken. sonra gibtiğimin meymenetsiz yöneticisi haber gönderiyor güvenlikle şikayet edicez falan diye. yakarım lan bloğu dedim, ateşe veririm muallakler. bu sıralar pek ilişmiyor zaten. havalar da soğudu, biliyor teras muhabbetinin fazla olmayacağını. yazın benim bi hatun terasta italyanca çalışıyordu. aşağıdan da baya ses geliyor, çocuk sesi düşün bak, taa tepeye kadar geliyor aşağıda oynayan binlerin sesi artık ne oynuyorlarsa. ya dedi hatun, şunlara bir şey söyle gürültü yapmasınlar. aşağı inip insan gibi uyardım çocukları, evladım ses etmeyin bakın ablanız yukarıda ders çalışıyor falan. dinlemedi binler. zaten aileleri de bana uyuz. hiç dur diyen yok. öyle mi amk, öyle. çıktım yukarı, siyah bira poşedine su doldurdum, ağzını bağladım. nereden baksan 5 litreye yakın su dolmuştu içine. aşağı bi bıraktım poşedi, güüümmm. nasıl patladı valla amkmun şeyi. herkes kendini yere attı şuursuzca sanki bombalandılar diye. ulan sizin gibindirik sitenize kim gelip bomba atıcak ahaha. yukarıda gülüyorduk hatunla. sonra içeri girdik, birer duble rakı koyduk. kapı çalıyordu ama biz sevişiyorduk. dünya umrumuzda değildi
    ···
  5. 5.
    0
    arada güzel şeyler de olmuyor değil tabi bu gibik yerde. kurban bayramı sonrasıydı, cumartesiydi. sitede birkaç tane ergen bin var. düzgün çocuklar ama. hani sahilde kız ayarlarız diye akdeniz akşamları çalan ya da ne bileyim, böyle gözlüğün ardına sığınıp entelektüel takılarak yaşıtlarının dikkatini çekmeye çalışan tipler değil. anladım ne olduklarını, yaşım 30 ve çok şey gördüm. neyse, sitenin lokalinde küçük bir oda var boş ve bu çocuklar kapı kapı dolaşıp bundan bahsediyorlar. rahat olup müzik yapalım kendimizce, bir şeyler okuyalım, izleyelim diyorlar. bunun için kendi çaplarında kermes düzenlemişler pazar gününe. haber vermeye gelmiş binin biri bu konuyla ilgili olarak işte. bornozla çıktım kapıya amk, kafam zaten bangladeş. tamam olm, dedim, yaparız bir şeyler.
    ···
  6. 6.
    0
    pazar öğleden sonra indim aşağı. baktım ne var ne yok diye kermes tezgahında. selam verdi çocular abi hoşgeldin diye. bitanesi efes extra çıkardı, buyur etti. olm dedim, ben bu taku üniversitedeyken çok içtim, iç organlarınız anasının dıbını görür, fazla bulaşmayın deyip zütürdüm birayı. satışlar nasıl bari, oda yapılacak kadar var mı dedim. inceden oluyor birşeyler dediler esnaf ağzıyla. yukarı çıktım birayı içip. evde iki hatun vardı, bi de sap arkadaş. durumu anlattım. kızlardan biri fularını verdi üzerine parfümü bulaşmış, diğeri para vereyim dedi önce, olmaz dedim. güzel bi gümüş bilekliği vardı, onu çıkarıp verdi. bizim sap arkadaş da güzel bi kalem verdi. ben de ok ve yayı alıp indim aşağı. alın dedim çocuklar satın bunları. baktım yönetici orada, kafamı çevirdim huur çocuğuna. eski bi tost makinası vardı, onu aldım 10 liraya bu arada ama tost makinası derken ocakta ısıtıyorsun, elektrikli değil.
    pazartesi sabahı kapıda sarılmış bir şey buldum. ok ve yay olduğunu anladım. biri bana güzellik yapmıştı yapmış olduğum şeye karşı. o akşam buldum veletleri, ne olduğunu söylemediler. şimdi bi odaları var ama. iki tane de poster verdim olnlara, biri casablanca filminin, diğer ise jim morrison'ın. uğrayamadım ama o muhabbetten sonra odalarına. ok evde hala anlayacağınız. ben onu bıraksam bile o beni bırakmıyor tüm huur çocuklarına rağmen
    ···
  7. 7.
    0
    sokakta yapılan her şeyi seviyorum. hayat dışarıda yaşanıyor esasen. bizlerse böyle kümelerin içine hapsedilmiş, sanki tecrit edilmiş gibiyiz betonların arasında. bu yüzden panpalar, bu gece sizler için siya siyabend'den "ağrı dağından uçtum" adlı eseri dinliyorum ve defalara dinlicem.

    dediğim gibi, yaşam sokaklarda. bizler ise sadece bulunduğumuz kuytulardan elimizi uzatmaya çalışıyoruz bir yerlere ama buradaki huur evlatlarına bunu anlatamam; anlatmam. zaten mimliyiz amk, adımız çıkmış okçuya. kımız içiyorum sanki sabahlara kadar. bulursam at eti de yicem ama tavuk daha güzel sanki. belki de sucuk ızgara. evet, asla hayır demem
    ···
  8. 8.
    0
    şunu anladım ama, cehalet en büyük mutluluktur. ne kadar biliyorsan değil, ne kadar bilmiyorsan ayrı bir binsin.

    yapı kredi plazaya yolum düşmüştü bir iş için. orada ekşi sözlüğün ofisi var. lan dedim şuraya bi uğriim. kafamı uzattım kapılarından ve boooommm dedim. hepsi yere yattı amk
    ···
  9. 9.
    0
    siteye ve özellikle bizim bloğa giriş çıkışlar bayaa arttı son günlerde, bu yüzden kuşkulanmaya başlamıştım. tamam çok haneli yerlerde hiç tanımadığın insanlarla karşılaşabiliyorsun ama bizimki normalden fazla gibiydi. muhtemelen blokta eskort hatunlar vardı. bu eskort hatunlar da biraz enteresan. kendi bloğundan hiç kimseye vermezler mesela, hiç muhatap olmazlar kimseyle afişe olmamak için. neyse, önce işe sanal ortamdaki eskort sitelerini araştırarak başladım acaba bir komşuya rastlayabilecek miyim diye. kuşku duyduklarımı arayıp nerede oturduklarını soruyordum bakalım bizim sitenin adını veren olacak mı, merak ediyordum. 1 saat kadar uğraştım böyle, sonra baktım boşalacak gibi oldum, neyse gibtir et dedim. aşağı indim elimde telefonla, blok girişine. koridorun hemen önünde küçük bir masa var apartman görevilisi arada otursun diye ve üzerinde kebapçıların, pizzacıların vs broşürleri oluyor. oturdum oraya. bloğa girenlerden tanımadığım adamlara hangi daireye geldiklerini soruyordum ve şüphelendiklerimin cep telefonuyla fotoğrafını çekiyordum; okum yanımdaydı. 2 saat içinde yedinci kata ve aynı numaralı daireye geldiğini söyleyen 3 kişi ile karşılaştım. hepsinin fotoğrafını çektim. kapıcıya sordum sonra, kim oturuyor diye burada. artık kapıcılara apartman görevlisi ya da teknisyen deniyor, unutmayın. irem hanım diye birisi var dedi. irem? eskort irem. neden olmasın amk. bunun daha başka mantıklı açıklaması yoktu. sonra üşenmedim ve elimde belgelerle birlikte yöneticinin kapısına gittim. dedim böyle böyle, bana gürültü yapıyorsun, taşkınlık yapıyorsun, içip içip insanlara rahatsızlık veriyorsun diyorsun ama sitemizde eskortlar var dedim. eskort ne dedi, ford eskort amk dedim. gerizekalı yaa, umumhane var senin anlayacağın şekilde diye düzelttim sonra. araştırıcam bunu dedi. amkmun evladı tbmm insan hakları komisyonu başkanı sanki, neyi araştırıcan lan ahaha, tribe bak.

    hayır yani kızdığım olay, bizim kız arkadaşlarımız geldiğinde tip tip bakan, siteyi geneleve çeviriyorlar diyen huur çocuklarının bu tarz bir şeye göz yumuyor olmasıydı. muhtemelen belli bir çıkarları vardı bu işte ve bunu bulmaya yemin etmiştim. şimdi bazı şeyler daha da netleşmeye başladı çünkü. elimden kurtulamayacaklar. detayları ve gelişmeleri siz panpalarımla paylaşmaya devam edicem
    ···
  10. 10.
    0
    bu yaz sonu bir cumartesi akşamı sitenin havuzbaşında yaza hoşçakal partisi verildi. ahaha isme bak, yaza hoşçakal. amk bir şey sanmayın ama öyle deyince, yönetici yardımcısı olacak zütveren güzel çiğköfte yapıyormuş da, işte geceye katılım bedeli kişi başı şu kadar olacak diye blok koridorundaki panoya yazı asmışlar 1 hafta öncesinden. sanırsın reina'ya tiesto'yu getirecekler. sığırlar hep televizyonda gördükleri şeylere özeniyorlar diye geçirdim aklımdan ama makara olsun diye gitmek de istiyordum. iki tane hatunu ve üç tane erkek arkadaşı davet edecektim, kalabalık olalım istedim çünkü biraz daha çekilebilir olacaktı her şey. yönetimi aradım eve çıkınca, malın biri var aylık maaş alıp evrak işlerini halleden, o açtı telefonu. katılım bedeli kişi başı 10 tl demişsiniz, bu fiyata dahil olan ne acaba öğrenmek istiyorum dedim. salata, çiğ köfte, küçük çapta meze, ayran ya da meşrubat dedi. djahgsdjhdsg meşrubat ne amk dedim, işte kola, gazoz, meyve suyu falan gibi bir şey diye cevap verdi. 5 kişi gelicez ve kendi içkimizi getiricez, ben meşrubat falan içemem dedim, ona göre fiyatta bir şeyler yapın. valla menü bu dedi, zaten maliyetine yapılıyor, herhangi bir şey yapamayız ücret hususunda dedi gibtiğimin zangocu. öyle mi dedim, öyle. tamam amk. cumartesi gecesi arkadaşlar geldi, evde biraz demlendik. sonra dışarı çıktım, ünlü bir çiğköfte markasından 1,5 porsiyon çiğköfte aldım ve tekelden de büyük rakı aldım yanına. zaten fazla katılım olmamıştı, hava esiyordu biraz. tekrar yukarı çıktım ve arkadaşlarla hazırlığımızı yapıp aşağı indik. bana fiyat 10 tl, zaten maliyeti bu diyen zütvereni gördüm orada, hiç oralı olmadan geçtim boş masalardan birine. zütü yemedi bir şey demeye çünkü ticari bir olay değil demişti ya, sadece maliyetini alıyoruz baabında. yok oturamazsınız ya da dışarıdan havuzbaşına yiyecek getiremezsiniz dese, burası lale hotel değil, biz de yarım pansiyon konaklamıyoruz, sokarım oku zütüne dicem. dedim ki, bak hayri bey ben şu görmüş olduğun çiğköfte ve büyük rakıya 50 tl verdim; sizin istediğiniz paraya çiğköftenin kralını yiyip kafamız da otursun istedim. yanımdaki saplardan biri ney çalıyordu, gelirken getirmesini de tembihlemiştim. içtikçe çal oğlum dedim, içtikçe daha bir güzel oldu her şey. en azından bazılarının keriz olmadığımızı anlamış olması gayet güzeldi.
    Tümünü Göster
    ···
  11. 11.
    0
    insanları anlamak gerçekten zor. bazen bana laf eden, bana sorunlu diyen zütverenlerin nasıl tipler olduğunu görmek gerçekten hoşuma gidiyor. mesela 30'lu yaşlarının sonlarını yaşayan ve hafif kaçıktan bi hatun olan alt komşum var. tam alt katıma denk geliyor ve arada gürültü olduğunda, ciks olduğunda sopa gibi bir şeyle yukarı vuruyor, uyarı hesabı kevaşe. ama bu cidden hastalık boyutunda. hani osursak tavanına vurup bize uyarı gönderiyor ama bugüne kadar yönetime şikayet ettiğine şahit olmadım. neyse, bi gün saat 16:00 sularında baktım alt kattan tartışma sesleri geliyor. karının sesinden anladım zaten, bizim evde kalmış meymenetsizdi kesin ama diğer sesi çıkaramadım. merak edip alt kata indim. asansörle indim ama, üşendim merdivenlerden inmeye. sonuçta bloğumda olan şeyler beni de dolaylı yoldan ilgilendiriyor. hayır yani o kaltağa bir şey olsa belki beni de suçlayabilirler pgibopat bildikleri için, hayatta insanın başına her şey gelebilir bu amkmun yerinde. asansörün kapısını aralayıp kafayı uzattım, bi baktım bizim karı adamın biriyle tartışıyor. meğersem iç oda kapısı yaptırmış anladığım üzere, aman neden şöyle neden böyle oldu, şikayet edicem diyor. hayırdır bayan dedim sonra yaklaşarak, bi sorun mu var? gelin bi bakın allasen dedi, şu kapıların kollarına bakın. insan üzerine naylon koyar, bi koruma yapar; şimdi ben bu adamların dokunduğu şeye el sürmek zorunda mıyım dedi. allah belanı versin dedim içimden, uğraştığın şeye bak. ama böyle tiplerin derdi bellidir az buz. ulan adamlar zaten gariban, bana bakıyorlar kedi yavrusu gibi çaresizce. karıya dönüp dedim ki, bakın bayan, siz bu kapı kollarını tutamıyorsunuz şimdi başkası dokundu diye, yarın öbür gün evlenseniz gibi nasıl tutucaksınız?

    kafamı çevirip çıktım yukarı ne cevap vereceğini beklemeden, zaten bir şey de demedi. hiçkimse bir şey demedi. çok derin bir sessizlik oldu, blok sessizlikten yıkılacaktı sanki. sonra eve girdim, dünden kalan bi duble kadar rakı vardı, onu doldurup fondip yaptım ve üzerine bi erik yedim. konu kapanmıştı sanırım, bugüne kadar herhangi bir şikayet de olmadı zaten
    ···
  12. 12.
    0
    bir öğleden sonra sitenin dışındaki şarküteriye uğradım biraz tulum peyniri alayım diye. çatalcalı bi çocuk varmış, her gün köy sütü geliyormuş o taraflardan, abi alsana dedi. ulan dedim ne işim olur sütle kompostoyla. en azından yoğurt falan yaparsın, çok güzel olur dedi. o an düşündüm, hayatımda hiç yoğurt yapmamıştım. iyi amk dedim, enteresan olabilir, alalım bakalım. 5 lt'lik pet şişeye doldurup verdiler büyük bidondan. siteye girdim, baktım bloğun önünde 3 tane zibidi oturuyor yere çömelmiş, biri hatun ama. hani gibtiğimin emo tipleri var ya, sözlükte de çok var bu amkmun evlatlarından. tiksiniyorum adeta. iyi çocuklar da var sitede ama bunların o özentiliği midemi bulandırıyor. hepsinin üzerinde kurt cobain'in bunalım hırkasından var. bitanesinin elinde dandik lumix fotoğraf makinesi, hayır yani dört köşe beton, neyini çekiyorsa artık amkmun evladı; diğer kevaşenin kucağında yavru kedi, birinin saçlar dana yalamış gibi yapışmış alnına. napıyosunuz lan burada dedim, hiieeç dedi sığırlardan biri. zaten başka bir şey beklemezdim diyip çıktım yukarı. valideyi aradım, nasıl yoğurt yaparım öğreneyim diye. sütü tencerede ısıt dedi, hafif ısınmışken içine iki üç kaşık yoğurt koyup karıştır dedi. eyvallah, sonra? sonra tencereyi yünlü bir şeylere sarıp bir kenara koy ve 1 gün bekle dedi. 3 tane hırka yeter mi dedim sarmak için, yeter dedi. indim aşağı, zibidilerin yanına gidip hırkalarınız lazım bana 1 günlüğüne, çıkarın dedim. ama abi falan, çıkarın amk çarpıcam şimdi dedim. çıkardılar. yarın akşam gelin alın evden diyerek çıktım yukarı, sardım tencereyi iyice, koydum bir kenara. ertesi gün tencereyi açıp baktım, yoğurt olmuştu cidden. tadı da gayet güzeldi. akşam emolardan biri geldi, yau ağbie bisim hırqalarımızh ne olhdu diye sordu. bekle dedim, getirdim hırkalarını, verdim bine. tam gidiyordu ki, dur dur dedim, içeri gidip zaten hafif sıvımsı olan yoğurttan (evde yapılan yoğurt hazırları gibi olmuyor, daha sıvımsı, katı ayran kıvamında) bir bardağa döküp getirdim, al lan iç dedim. ama ağbie falan, iç ulan dedim. zorla içirdim yoğurdu bin kurusuna. öğrenin dedim bunları, ecdadınızı bilin, yoğurt yiyin biraz dedim ve içeri girdim. o akşam rakı içerken cidden içimde tuhaf bir mutluluk vardı, sonra biraz cacık yaptım ve uzun zamandan beri ilk defa erkenden uyudum
    Tümünü Göster
    ···
  13. 13.
    0
    malumunuz aralık ayına girdik, yılbaşı geliyor yani. yılbaşı akşamları dışarı çıkmayı sevmem pek, evde dostlarla takılmayı tercih etmişimdir genellikle. bu yılbaşı için site yönetimine dilekçe yazdım, süslemeleriyle ışıklandırmasıyla birlikte bir noel ağacı istedim sitenin ortasına. dün akşam yönetici yardımcısı aradı ve bu tarz kararların genel istek doğrultusunda alındığından bahsetti. sokayım genelinize dedim, ben mescide gitmiyorum mesela ama benden jut tabanlı mescit halısı, klima, tesbih, abdest terliği vs almak için aidat kesintisi yaparken iyi miydi, aylık faaliyet raporlarını okumuyorum sanma dedim. peki benim hakkım ne olucak? bunu tekrar görüşücez dedi, iyi dedim ve kapattım telefonu suratına. hem, hani filmlerdeki yaşantıya özeniyordunuz muallakler? fitness salonu, hamam, sauna, açık ve kapalı havuz falan. noel ağacı mı girdi zütünüze şimdi ben istiyorum diye. sonra üşenmedim ve bizim bloktaki daireleri tek tek dolaşarak yılbaşı süslemeleriyle ilgili fikrimi ilettim komşulara, destek vermelerini istedim. kimi olumlu baktı mevzuya, olumsuz bakanları da tek tek daire numaralarıyla birlikte kaydettim deftere. ya o arada yaşlı bi komşumuz evladım sende mınçıka mı varmış, ne varmış öyle dedi. teyze mınçıka ne amk, ok o ok dedim. bütün sinirim boşaldı bi anda.

    neyse, bu iş olmazsa eğer, bizim bloğun önündeki akasya ağacına yukarıdan cereyanı basıp kendim kurucam düzeneği. sitenin içine hindi salmayan okçuyu da gibsinler. görücez bakalım
    ···
  14. 14.
    0
    +54
    -1
    bi keresinde site yönetimi toplantısına katılmıştım makara olsun diye. amk tipleri görüceksiniz ama, sanırsın yaşaran holding'in aylık genel kurul toplantısındayız, herkes takım elbise giymiş. ben şortla gitmiştim oysa ki, üzerimde de the beatles yazan siyah t-shirt ve ikide bir kopan parmakarası terliklerim. yönetimde görev alan biri var, sesi ve konuşması aynı necmettin erbakan'a benziyor adamın. baktım anlatıyor işte sitemizi daha da güzelleştirmek için gayret gösteriyoruz, güvenliğe yatırım yapıyoruz, yok fitness salonuydu, yok süs havuzuydu, yok yüzme havuzuna dökülen klordu vesaire derken beni bi gülme aldı ama nasıl böyle; aklıma necmettin erbakan geliyordu, sanki böyle apartman toplantısına gelmişti bizi ziyarete. karnıma ağrı girdi inanın gülmekten, millet bakıyor böyle tip tip ama kimse de bir şey diyemiyor falan. sonra topladım kendimi, baktım kimse yemiyor, masanın üzerindeki kurabiyeleri yedim meyve suyuyla birlikte ve size kolay gelsin deyip çıktım odadan. eve giderken hala gülüyordum inceden
    ···
  15. 15.
    0
    özellikle uyuz olduğum zütveren bi güvenlik var. böyle güneş gözlüğü falan takıyor ama tripleri görseniz, sanırsın obama'nın yakın koruması amk. işini çok ciddiye alıyor; siteye girenleri araştırmalar, devriye atmalar, misafirleri binanın içine kadar zütürmeler falan. araştırıp facebook profilini buldum, meslek bölümünde private security yazıyor ahaha, adeta uçmuş amkmun evladı. neyse, bi akşam tekele çıktım rakı almak için, baktım bizim bloğun koridorunda kapıcıya bir şeyler tembihliyor bu sığır. hiç bakmadım yüzlerine, direkt çıktım dışarı. döndüğümde ne göreyim, telsizi binanın girişindeki danışma masasında unutmuş mal, hani geçen eskortları tespit ederken oturduğum masada. telsizi alıp eve çıktım. bi duble rakı doldurdum, bi de sigara yaktım ve geçtim bilgisayarın başına. askerliği çorlu'da 301 kd olarak yapmıştım. telsizlerden anlarım, muhabere bilgim var yani. açtım orhan gencebay'dan hatasız kul olmaz'ı. zeki müren açsam benim olduğumu anlayabilirlerdi çünkü. bastım telsizin mandalına, açtım sesi, hataasız kuul olmaaaz dırıdın dırıdın dırıdın hatamla sev benii stop, 38 anlaşılmadı, dermansız dert olmaaaızz dermanaa saal beniiğğ stop, ne diyosun mustafa?. ilerledi böyle şarkı tabi ve sesi açtım iyice, feryaadaa gücümm yoook, feryatsız duy beniiiğ
    dırdırı dırıdırı dı sevenlerin aşkınaaa ne olur sev beniiğ sev beniiiğğğ stop, ananı gibeyim mustafa ananııı

    baya eğlendim ama o dubleyi içene kadar. sonra sessizce inip telsizi bulduğum yere geri bıraktım. o akşam tüm site inlemişti hatasız kul olmaz diye
    ···
  16. 16.
    0
    bu güvenlik kamerası olayının da takunu çıkardılar iyice. site girişindeki kamerayı anlıyorum, muhtelif yerlerde olanları ya da ne bileyim havuz kenarındakini, cafenin içindekileri, blok girişinde ya da koridorunda olanları ama asansörün içine ne diye koydunuz bu taku. daha önce yoktu böyle bir uygulama ve en üst katta oturduğum için yukarı çıkana kadar hatunu pert etmiş oluyordum ama şimdi bunu da gönül rahatıyla yapamıyorum. izlenmek iyi bir şey değil. hani karşılığında para alacaksan iyi bir şey olabilir ama birkaç tane zütveren güvenliğin otuzbirine malzeme olmak istemez hiçkimse herhalde. ulan hadi sevişmeyi geçtim, bin kuruları izliyordur diye dişlerimi bile kontrol edemiyorum asansörün içinde. amkmun yöneticisi, ne işler açtı başımıza durduk yere. ulan neyin güvenliği bu yaa, kimi kimden koruyorsun. site sakinlerinin çoğu aç, kapıya ayakkabı bile bırakmıyorum ne olur ne olmaz diye gibtiğimin çapulcularının içinde. sorsan havuzlu, hamamlı, saunalı, güvenlikli sitede oturuyorum diye tokatlı hemşerilerine hava basan çok huur çocuğu vardır buralarda, eminim.
    ···
  17. 17.
    0
    sitenin içinde berber var bi tane, daha doğrusu kuaför kendi deyimiyle. böyle kendine lüks bir hava vermiş muallak ama sanırsın kafanı yıkarken kalıp sabun çıkaracak tezgah altından. aram iyi değil onunla ama aramın iyi olmaması bu yüzden değil tabi. kardeşim 3 sene önce evlendi. o esnada eski mahalledeki berber ahmet bininin çektiği fön hala bozulmadı amk, aradan o kadar zaman geçti. doktora gittim tabi, insan meraklanıyor. çocuğum olursa, ve onun çocuğu, 3 nesile kadar ailemdeki herkes böyle fönlü doğabilirmiş. bu yüzden berbere uğramıyorum pek, yoksa başka sorunumuz yok yani. dışarıdan biraz lüks görünen toplu konut sitelerinde bir bigiblet furyası vardır. şöyle ki, ecnebilere özenen bazı huur çocukları, özel olarak yapılmış bigiblet park yerlerine bigibletlerini koyarlar. sadece oraya koyup kendini mutlu hissetmek için bigiblet alanı biliyorum gerçekten. hayır bir de işmiş gibi zincirliyorlar bigibletlerini. amkmun evlatları, kim gelip çalıcak sizin gibilmiş bigibletinizi oradan. neyse, daha önce anlatmıştım. bizim katta oturan yaşlı biri ölmüştü, hani o taşırken düşürdüğüm adam. ondan kalma bi tekerlekli sandalye var ve kapının önünde duruyordu. her görüşümde moralim bozuluyordu. ne yapiim ne yapiim derken, aklıma bir şey geldi. o gün dönerken nalburdan küçük bir zincir ve kilit aldım. eve gidip içtim biraz. gece yarısnı biraz geçiyordu sanırım, tekerlekli sandalyeyi asansörle aşağı indirdim ve bigiblet park yerine zincirledim, bigibletlerin yanına. onu öyle görünce ne hissedeceklerini biliyordum. birkaç gün kaldı, öyle. kimse ne olduğunu anlayamadı, muhtemelen biliyorlardı benim yaptığımı ama kimse bir şey de diyemedi. sonra bir akşam döndüğümde gördüm ki kaldırmışlar. eve çıktım ve bir duble rakı oldurdum. iki dilim de sucuk attım ocağa. terasa çıktım, gökyüzü pırıl pırıldı; bulutlar geçiyordu üzerimizden.
    ···
  18. 18.
    0
    yine bir gece, ki bu sefer kendi arkadaşımla bir mevzu yaşadık. evde hatunlar var, muhabbet gayet güzel ilerliyor. ben bitanesiyle geçtim oadaya ilerleyen saatlerde. hatun da marjinal tayfadan ama. böyle arthur rimbaud'dan, edvard munch'den, jean luc godard'dan bahsediyoruz falan. işe koyulduk tabi o esnada tarkovski'ye geçmeden. hatun fena bağırıyordu ciyak ciyak. baktım arkadaşım kapıyı tıklatıyor, kafası çok pis olmuş ama, olm neden ağlıyorsuuun diye meraklı bir şekilde soruyor kapının ardından. gülmekten hatunun üzerinden düştüm amk. abi arkadaşını iyi seçeceksin, bunu bilir bunu söylerim.
    ···
  19. 19.
    0
    Guzel başlıktı
    ···
  20. 20.
    0
    geçen bıyık bıraktım değişiklik olsun diye, gerizekalı güvenliğin biri tanıyamadı siteye girerken. bu sefer yöneticiye ben şikayet ettim tanımıyorlar diye görünümümüzde değişiklik yapamayacak mıyız, illa okla mı gezmemiz lazım dedim. zaten adım da oıkçuya çıktı sitede. içeride on numara hatunlar var ama bu adam pgibopat diye yanaşamıyorlar korkudan.
    yazın mesela, bacısını gibtiğimin havuzuna deniz yatağı attım. millet havuza falan giriyor, ben de çıktım deniz yatağının üstüne, bari dedim şöyle biraz keyif yapayım, zengin gösterir dedim. güvenlik geldi, deniz yatağını lütfen çıkaralım beyfendi havuzdan dedi. gidiyormuş gibi yapıp eve çıkarak inadına bir şişe de bira indirdim havuza. yatağa havuza atıp çıktım tekrar üstüne. güneş gözlüklerini de taktım, çıkarmıyorum lan, polis çağırın dedim. tabi gıkı çıkmadı muallaknin. o kadar aidat veriyoruz amk. veridğim aidatın normalde hakkını almaya kalksam hepsini sırayla gibicem birbir ama boşver diyorum kendi kendime.
    ···