1. 151.
    +22
    güzel bir aşk filmine bilet aldım. salona ilk ben girmiştim. yerimde tam ortadaydı. sanırım koca salonda tek başına film izleyecek şanslı insanlardan olacaktım. hemen mısırmı ve kolamı yanıma aldım ve koltuğuma oturdum. daha sonra iki liseli çift geldi ve tam önüme oturdular. ahah. olsun onlarda izlesin. sonra iki genç sevgili daha gelip sol tarafımdaki iki koltuğa oturdular. gülümsedim. daha sonra iki evli çift gelip sağ tarafıma oturdular. aşk bahçesinemi düştüm, nereye düştüm dıbına koyim diye mırıldandım. gülümsedim. ama son gelen çift beni mutlu etmişti. tanıdık bir yüz görmek bana iyi geldi. metrobüste bana dayayan amca eşiyle beraber filme gelmişti. arkamdaki iki koltuğa oturdular. hemen arkamı dönüp sürpriz diye bağırdım. amca kafama bir tane patlatıp “senin dıbına korum oğlum, gibtir git dıbına koyim” diye bağırdı. bu el şakası amcayla aramızdaki samimiyetin bir göstergesiydi.
    ···
  2. 152.
    0
    reserved devam et dıbına kodumun çocuğu
    ···
  3. 153.
    +21
    filmin öncesindeki her fragmanda film başladı sanıp moda giriyor, mısırı yemeye başlıyordum. bitmek üzereydi. yapım şirketlerinin logolarınıda dakikalarca izledikten sonra film sonunda başlamıştı. bir yandan mısırımı yiyip bir yandan kolamı yudumluyordum. lakin dikkatim dağılmıştı. önümdeki çift film başlar başlamaz yiyişmeye başlamıştı. çocuk kızın içine girmişti nerdeyse. sol tarafıma baktığımda benzer bir manzarayla karşılaştım. deliler gibi öpüşüyorlardı. sağ tarafımda gülüşüp yiyişiyorlardı. en bomba sürprizse arkamdaydı. metrobüsteki amca karısını kucağına almıştı. beni bakarken gördüğünde “oglum önüne dönsene dıbına goyim sigigit” diye çemkirdi. sanırım salonun neredeyse hepsi doluyken filmi izlemeye gelen tek kişi bendim. ama bu iyiydi. hayalim gerçek oldu. sinemada tek başına film izlemek bu olsa gerek.
    ···
  4. 154.
    0
    rezerve
    ···
  5. 155.
    0
    heyecanla reserved
    ···
  6. 156.
    0
    monotlonlastı 3.sezon mısalı neyse ilgi azalıyo diye gibko bitirme giberim
    ···
  7. 157.
    0
    adamın dibisin panpa devam et ama sona doğru gel artık
    ···
  8. 158.
    0
    dıbına kodum devam et işte gibecem haaa
    ···
  9. 159.
    0
    (bkz: bu sözlükten ne olacağını kestirdim ulan)
    ···
  10. 160.
    +11
    sabah kalktığımda evde karımı buldum. “sonunda eve döndün” diyerek sıcak bir gülümsemeyle onu kucakladım. karım beni itti. “senden boşanıyorum salak herif” dedi sonrada “artık eski patronunla beraber olduğumu biliyorsundur” dedi. o anda artık gülmüyordum. artık gerçekler kafama dank etmeye başlamıştı. bu kadarıda yeterdi. bütün bu oyun sonra ermeliydi. hiç düşünmedim ve bastım kahkahayı. “gibtir git” diyerek ilk küfürümü etmiş olmamın hazzıyla tekrar kahkaha attım. karımın surat ifadesi değişmişti. sonra kapıdan çıktı gitti. sanırım hayatımının en güzel günü buydu. bekarlık sultanlıktır derler. moralim yerine geldi ve koşarak evden çıktım.
    ···
  11. 161.
    +16
    yolda sadece koşuyordum. artık yapmam gerekenin vakti gelmişti. beni yolda koşarken gören hacı dede “koş forest koş” diye bağırdı ve güldü. hacı dedede amma kültürlü adammış. halbuki gavur filmi izlemezdi o. koşmaya devam ettim. yolda yaşlı amcanın teki arkadan bağırdı. “dur evlat dur” normalde işim aceleydi. ama durmam gerektiğini hissettim ve durup amcaya döndüm. seyyar piyango satıcısıydı. “evlat daha siftahı yapmadım,gel al bir tane belki şans yüzüne güler.” büyük bir kahkaha attım. sonra mutlu sona koşmaya devam ettim. ama cebimde son kalan 150 lira param olduğu aklıma geldi. bir işime yaramayacaktı nasılsa. tekrar amcanın yanına döndüm ve 100 lirayı ona uzattım. “bütün biletleri satın aldın genç adam” dedi. bilet istemediğimi söyledim ancak o zaman parayı almayacağını söyleyince rastgele bir bileti aldım ve cebime koydum. sonra hızlıca dönüp koşmaya devam ettim. koşarken bileti çıkardım. “3 1 3 1 2 1 4 0″ kocaman bir kahkaha attım. i̇yiki bu bileti almışım gülmemi sağlamıştı. bileti kırıştırarak cebime koydum. yere çöp atmak yanlış olurdu. sonra bir taksiye bindim ve karşıya geçeceğimi söyledim. yolda giderken taksinin iki katı para yazdığını farkettim. “neden bu kadar çok yazıyor?” diye sordum. taksici dönerek “gece tarifesi açık” dedi. ne kadar müşteriyle ilgili ve açıklayıcı bir insan. bu cümlesiyle sabahın 12′sinde neden taksinin bu kadar fazla yazdığını açıklayıverdi hemen. neyseki önemi yoktu. boğaz köprüsüne geldiğimizde burda inmem gerek dedim. “burda neden iniyorsunuz” diye sordu. ekranda 60 lira yazıyordu. gülerek 50 lirayı uzattım. “in lan arabadan gibik” dedi. daha sonra köprüye çıktım. demirlerin üzerine tırmandım. bu iyiydi. çünkü bu sıcak havada yüzüp serinleyebilecektim. belkide daha nazik bir dünyayla tanışabilecektim. aptal olmayacaktım artık belki
    ···
  12. 162.
    +16
    atlamak için yavaşca doğruldum. gökyüzüne son bir kez baktım ve gülümsedim. şahane hayatımın sonuna gelmiştim artık. gözlerimi kapadım. o arada arkadan geçen arabanın yüksek sesle çalan radyosuna kulağım gitti. haberleri yüksek sesle dinlemesi iyiydi. en azından çevredeki insanlarda haber dinleyebiliyordu. topluma yararlı bir davranıştı. gibi düşünmedim ve bari ölürken rahat bırakın dıbına kodumun çocukları diye geçirdim içimden. trafik biraz sıkıştı. araba tam arkamda durdu. “3 1 3 1… ” bir an arkamı hızlıca döndüm dönerken ayağım tökezledi ve debelenmeye başladım. “2 1 4 0″ direğe tutundum ve ayağım kayınca yere düştüm. “piyango bu numaralardaki bir tam bilete çıktı. talihli henüz ortaya çıkmadı.” yüzümde bir şaşkınlık ifadesi vardı. bu arada arabalarından inen 1,2 kişi yapma etme kıyma” diye yanıma geldiler. ulan demirlerin üstündeyken gelen yoktu. sonra “gibtirin gidin” diye bağırdım. çevremdeki insanlar bana anlam veremedi. hızla oradan uzaklaştım.
    ···
  13. 163.
    +15 -1
    iyide bileti daha 2 saat önce almışken şimdi bana nasıl çıkabilirdi? biletin tarihine baktığımda geçen haftanın bileti olduğunu öğrendim. eski bileti almışım ama bilete piyango vurmuş. ahah. bu nedense beni pekte mutlu etmedi. ankaraya gittim ve 5 trilyonu hibe ettim. basın mensupları fotoğraflarımı çekti ve haberlerde çıktım. istanbula tekrar döndüğümde evime geri döndüm. kapı yenilenmişti. hacı dede geldiğimi duyunca direk aşşağıya indi ve bana sarıldı. “ula gel buraya hele gel canım evladım, sen benim oğlumsun, oğlum” gibi sözler sözlüyordu. kocaman bir kahkaha atmadım. tebessüm bile etmedim. bana yeni anahtarlarımı verdi ve eve benim için bir kaç eşya aldığını söyledi. hacı dedeyi neden sevmediğimi şimdi dahada iyi anladım. anahtarı aldıktan sonra “şimdi beni yanlız bırak” demekle yetindim. “tabi evladım” diyerek bana gülümseyip merdivenlerden çıkışını izledim. gülümsedim ve eve girdi
    ···
  14. 164.
    +14
    eve bir göz attım. oturma odasında bir kaç yeni koltuk, yeni bir lcd televizyon ve mutfaktata bir kaç eşya vardı. yatağım gene aynı yataktı. hacı dede yalakalık yaparken bile cimri davranıyor. daha sonra gözlerim su ısıtıcımı aradı. onun benim için özel bir anlamı vardı. etrafa bakmama rağmen bulamadım. kafayı yedim. o an 1 trilyona su ısıtıcımı geri alabilirdim. ama 2 trilyon vermezdim. bu yüzden su ısıtıcısını gibtir ettim. sonra telefonum çaldı. arayan serkandı. “kardeşim. seni züt herif. kapmışsın 5 trilyonu, unuttun kardeşini” bir an duraksadım sonra “kes sesini seni lanet olası aşşağılık pislik herif” dedim. buda neydi böyle? bu nasıl bir küfürdü? bir an kendimden utandım. amerikan filmleri özentisi olmamdan ve paranın beni nasıl değiştirdiğinden utandım. paramdan utanınca çok param olduğu aklıma geldi. tekrar zütüm kalktı ve gibtir git huur çocuğu diyerek telefonu serkanın yüzüne kapadım. bunları neden yaptığımı anlamıyordum. ama telefonu kapadıktan sonra kahkaha attım.
    ···
  15. 165.
    +1
    televizyon işine girdiğin anda şüphelerim artmıştı sonra bunun gibi birçok saçma olay görünce hoca bana arapça bir küfür etti. tam olarak anlamasamda benim için dua okuduğunu görünce sevindim okumayı bıraktım tadında bırakmayı bi öğrenemediniz
    ···
  16. 166.
    0
    aynen biraz taku çıktı panpa
    ···
  17. 167.
    0
    çok uzattın bin
    ···
  18. 168.
    0
    reserved
    ···
  19. 169.
    0
    reserved
    ···
  20. 170.
    +13
    eski patronumun diğer ortaklarının hisselerini satın aldım. yüzde 60 oranında hissem oldu. şirket artık benimdi. iş yerine gittim. kapıdan girer girmez sudeyle göz göze geldik. hızlıca yürüyerek yanıma geldi ve bana sarıldı. “hepimiz seni çok özlemiştik” dedi bana. gülümsedim. benim çok yetenekli ve positif enerjili eski iş arkadaşlarımda alkış tuttular. sudeye dönüp “bende seni özledim küçük fahişe” dedim. sude bir anda mosmor oldu. kahkahayı bastım. sonra iş arkadaşlarıma dönüp bağırarak, “geri dönmemin şerefine, beni bu kadar sevmenizin karşılığı olarak” dediğimde hepsi maaşlarına gelecek zammın umuduyla ayağa kalktılar ve ben devam ettim “hepinizi kovuyorum huur çocukları, şimdi gibtirin gidin burdan” birbirlerinin yüzlerine öküz gibi bakmaya başladılar. kahakahalar atarak eski patronumun odasına girdim. beni görür görmez ayağa kalktı. “eski başarılı elemanım ve yeni ortağım. evine hoşgeldin.” dedi bana. gülümsedim. “hoşbulduk eski patronum ve benim yeni başarılı elemanım” diyerek “hadi şimdi o koca zütünü kaldır ve yerimden kalk” dedim. bunu yapamazsın falan diye söylenmeye başlayınca yanına usulca gittim ve kolundan tutarak onu kaldırdım. şok olmuş gibiydi kalktı. bende koltuğa oturdum. “o zaman kalan hisseleride al seninle ortak olmak istemiyorum” dedi. kahkaha attım. “seninle ortak değiliz zaten sen küçük ortaksın ve benim elemanımsın” dedim ve hisselerini almayacağımı söyledim.
    ···