/i/Nostalji

eski değil eskiyemeyen konular
  1. 1.
    +3
    Geçen gün güvenlik klubesine ok attım diye oturduğum siteden çıkarmak istiyorlar. ulan huurluk yapmadık, muallaklik yapmadık. kafam güzeldi bi akşam, eminönü'nde hediyelik eşyalar satan bir dükkandan yay ve ok almıştım ve deneyeyim dedim; ne var bunda amk ?
    sonra neymiş efendim, çöpü elimle karşıya fırlatıyormuşum. be huur çocukları, o zaman gelip kapımdan alıcaksınız çöpü. bi ton aidat ödüyoruz yok havuzuydu yok saunasıydı diye
    sonra bir de şey var, kız arkadaşlarımdan biri eve çıkarken aşağıda asansör girişinde hatuna nereye çıkıyorsun diye sormuş muallaknin biri. bizim hatun da sanane deyince bana söylemek zorundasın demiş artık her kimse huur çocuğu. elimde okla aşağıya indim, bütün siteyi ayağı kaldırdım bana o zütvereni bulacaksınız diye. çıkmadı tabi ortaya huur çocuğu .
    (bkz: geçen gün güvenlik kulübesine ok attım diye)
    Edit: beyler nostalji yapıyorum, pekekent ayakkabisi abimizin efsane hikayesi seri seri atcam okumak isteyenler ister burdan ister ordan okuyabilir bilmeyen görsün bilem tekrar keyif ala ala okusun diye iyi aksamlar inci halkı
    ···
  2. 2.
    +1
    hayır yani kadın güvenlik görevlilerinden biri şikayet etmiş sonra bana asılıyorlar diye. yönetici öyle söyledi, şikayet etmiş hesapta. sonra gittim buldum bunu, karı da yıldız tilbe gibi amk. neyse, ben sana sarkıntılık mı ettim dedim? hayır, olur mu hiç öyle şey dedi. bu yönetici muallaksi neden öyle diyor o zaman, yüzleştiricem sizi dedim. o akşam yüzleştirdim, bu sefer evet sarkıntılık etti dedi. ulan dedim, sizi sayıyla mı veriyorlar?
    beyler açıkça soruyorum, şimdi siteden atılacak biri miyim amk yaa? geçen toplantıda şikayetlerden bahsettiler. o zaman verin 2bin lira taşınayım dedim. bir de ev bulucam ve taşınma paramı da vereceksiniz dedim. ona da yanaşmadı binler. yarakk giderim amk, gelsinler de çıkarsınlar bakalım.
    ···
  3. 3.
    0
    geçen bıyık bıraktım değişiklik olsun diye, gerizekalı güvenliğin biri tanıyamadı siteye girerken. bu sefer yöneticiye ben şikayet ettim tanımıyorlar diye görünümümüzde değişiklik yapamayacak mıyız, illa okla mı gezmemiz lazım dedim. zaten adım da oıkçuya çıktı sitede. içeride on numara hatunlar var ama bu adam pgibopat diye yanaşamıyorlar korkudan.
    yazın mesela, bacısını gibtiğimin havuzuna deniz yatağı attım. millet havuza falan giriyor, ben de çıktım deniz yatağının üstüne, bari dedim şöyle biraz keyif yapayım, zengin gösterir dedim. güvenlik geldi, deniz yatağını lütfen çıkaralım beyfendi havuzdan dedi. gidiyormuş gibi yapıp eve çıkarak inadına bir şişe de bira indirdim havuza. yatağa havuza atıp çıktım tekrar üstüne. güneş gözlüklerini de taktım, çıkarmıyorum lan, polis çağırın dedim. tabi gıkı çıkmadı muallaknin. o kadar aidat veriyoruz amk. veridğim aidatın normalde hakkını almaya kalksam hepsini sırayla gibicem birbir ama boşver diyorum kendi kendime.
    ···
  4. 4.
    0
    O akşam yönetici geldi kapıma yine. işte dedi, bugün havuz kenarında kat maliklerini rahatsız etmişsiniz. kat maliki ne lan jasghdbjhdghj dedim. gülmekten karnım ağrıdı, doğru düzgün cevap bile veremedim, kapadım kapıyı. kat maliki diyor yaa, muallakye bak. tabi ok ve yay duruyor bu meyanda antreye asılmış bir şekilde. yani kapıyı açtığımda direkt karşısında görüyor okları falan. bu yüzden temkinli yaklaşıyorlar artık gelirken
    oturduğum daire teras kat. içerken falan güzel oluyor öyle. arada güvercinler konuyor demirlere, ben de yeteneğimi geliştirmek için kuşlara sallıyorum okları. geçen attığım okun bitanesi yanlışlıkla aşağı düştü. aşağıdan biri bağrıyor hangi terbiyesiz attı bunu diye. dedim amca vurduk mu? yok dedi. daha ne lan o zaman deyip içeri girdim
    ···
  5. 5.
    0
    geçen akşam eve giriyorum bayram öncesi. asansörden indim, tam kapıyı açıcam, alt kattan konuşmalar geliyor. yöneticinin sesi zaten boru gibi, buradan bağırsa uranüs'e gider tek nefeste. alt komşu da fişfikliyor böyle işte her akşam yükses sesle zeki müren dinliyorlar falan. ben anladım yöneticinin benim daireye çıkacağını. arada balığa gidiyoruz arkadaşlarla, hemen birkaç metre misina kapının koluna bağladım. kapıyı örttüm ama tam kapamadım, kapalı gibi görünüyordu. iki dakika sonra kapı çaldı. ben de uzaktan misinayı ağır ağır çekip kapıyı ciiuuuuvvv diye gacırtıyla açtım ve salondan bağırdım, buyrun ben de sizi bekliyorum diye. adam artık korktu mu ne oldu, iyi akşamlar x bey deyip kapadı kapıyı, uzaklaştı.
    ···
  6. 6.
    0
    yaz sonu bir de şöyle bir şey yaşadım. şimdi böyle yüksek katlı bloklarda hiç başınıza geldi mi bilmiyorum ama biri öldüğünde aşağı indirmek çok sorun oluyor. asansöre koyamıyorsun meftayı haliyle, mecbur beş-altı kişi toplanıp indiriyor katlardan aşağı. bizim yan dairede iki yaşlı amca ve bir tanesinin kızı yaşıyordu. bu iki adam kardeş, kız da büyük olanın kızı. ölen de küçüğüydü. neyse, fazla kimseleri yok, taziyeye gittik tabi. adamı sarmışlar, gasilhaneye zütürmek için. benden de yardım istediler. amk ben ne bileyim böyle bir şey isteneceğini, ayağımda parmak arası terlikler vardı, mecbur onları değiştiremeden adamı indirmeye başladık. herkes bir yerinden tutuyor, ben ayak bölümündeyim yani alt tarafta, ölen amcanın kardeşi olan diğer amca yanımda. amk ayağım bi takıldı, parmak arası terlik koptu inerken, bi baktım ölüsü bir yanda, dirisi öbür yanda. evladım beni de mi öldürücen dedi adam korkuyla
    ···
  7. 7.
    0
    içmeyi seven insanlarız. haliyle teras falan da olunca insanın duyguları depreşiyor ve içmek istiyor. içerken genelde zeki müren, münir nurettin selçuk, zekai tunca falan dinliyoruz ağırlıklı olarak. ses açık oluyor biraz da tabi. komşularla yaşadığım en büyük sıkıntı gürültü yüzünden oluyor bu yüzden. sürekli şikayet ediyor huur çocukları sanki matah bir şeymiş gibi. yönetici geliyor uyarmaya, ben de diyorum ki, sen başka blokta oturuyorsun, sesimi nereden duyup da geliyorsun? ama şikayet var diyor. tuvaletin havalandırma boşluğundan binlerce kez mayasıllı züt sesi duymama rağmen bir kere bile şikayet etmedim diyorum; adamlar zeki müren duyuyorlar, ona rağmen şikayet ediyorlar sana. gibicem anasını bir gün hepsinin, okun ucuna siyanür sürücem amk
    ···
  8. 8.
    0
    dün akşam eve çıkarken bir güvenlik görevlisiyle rastlaştım. böyle yürürken bir değişik yürüyordu sanki zütünün arasında bir şey varmış gibi. hayırdır dedim, ne oluyor? geceleri soğuk olduğu için pantolonun altına mecburen yün tayt giydiğini ve onun kaşındırdığını söyledi. ben de giyeyim madem, hamlet oynayalım bari şurada iki perde dedim. bu güvenlik görevlilerinin mantığını anlamak gerçekten zor. mesela bunların şefi var, sanırsın fbi'da çalışmış 20 sene ve sonra yanlışlıkla ortağını vurduğu için buralara sürgüne gönderilmiş. hepsinde bir havalar falan, telsizle oynuyorlar sürekli. bacısını gibtiğimin yeri zaten memur sitesi, neyin güvenliği amk. hırsız girse onu soyarlar, iki dakika sürmez
    ···
  9. 9.
    0
    eylül ayının sonlarıydı, böyle akşamın güzel saatleri. kamelyaya indik, biraz mangalda sucuk yapalım dedik. yanında rakı açtık. genelde böyle yeni yetme bin kuruları iniyor kamelyaya, gitar falan çalıyorlar uyuz oluyorum. biz rakıcı adamız, portatiften basıyorum zeki müren'i siteye. yöneticinin yardımcısı geldi, ne yapıyorsunuz dedi? görmüyor musun dedim. hayır yani aylık kaç para aidat veriyoruz, aşağı inip çekirdek mi çitlicez dedim kamelyada. bu kokan nedir böyle dedi? dedim ki geyik eti, kendim vurdum şuradaki korulukta. gerizekalı herif, sanki anlamıyor sucuğun kokusunu, bir de soruyor hani meşgul edicek ya, laf açıcak ya orada. gibtir oldu gitti zaten sonra. biz de pek durmadık, zaten geceleri serin olmaya başlamıştı
    ···
  10. 10.
    0
    dün akşam asansöre bindim, yukarı çıkıyorum. elimde bira şişeleri vardı. zaten kafam da güzeldi az biraz. baktım hafiften asansör sallandı, sallandı ve durdu. ilk başta deprem falan oluyor diye biraz tırsmadım diyemem ama sonra elektriklerin kesildiğini anladım, çünkü ışık böyle yanıp sönüyordu cızır cızır hesabı. jeneratör devreye girdi tabi. 1 dakika geçmeden kata çıktım ama inmeden pislik olsun diye asansördeki acil durum irtibat telefonundan güvenliği aradım ve "alo dedim, ben okçu. sesinden tanıdım abi dedi güvenlik. çok şekil bir ses tonum var, onu da anlatırım bir ara. neyse, bizim asansör yan bloğa geçmiş herhalde sarsıntıda, dairemi bulamıyorum, yardıma gelin deyip kapattım telefonu. sonra geldiler bizim kata hatta dairemin kapısını bile çaldılar ama açmadım kapıyı. baya bi aramışlardır sanırım o akşam beni. e haliyle güldük biraz ve biralamaya devam ettik.
    ···
  11. 11.
    0
    evde bi takke bulmuştum. çok enteresan lan, hanginiz evinde takke bulur ki? kurban bayrdıbının birinci günü sabah namaza falan gitmedim ama makara olsun diye başıma takkeyi takıp dolandım biraz site içinde. hiçbir beklentim yoktu yemin ederim, sadece takke takıp dolaşmak istemiştim. sonra eve çıktım. aynı gün içinde defalarca kapımız çaldı kurban kesen komşulardan gelen etlerden dolayı. ihtiyaç sahibiydik biz onlara göre. sağolsunlar...
    alkol tüketen bir insanım, arkadaşlarım da öyle ama öyle bir et geliyordu ki, ev mezbahaya dönmüştü. takkeyi başımdan çıkarmadım o gün. akşama doğru takribi 3 torba et ile sitenin karşısında bulunan kasaba gittim. kasap muallak beni iyi tanıyordu çünkü mangal için incik boncuk etleri ondan alıyordum. etleri bıraktım yere torbalarca. hiç tartmadı bile. dedim ki, dayı şuradan 3 kangal sucuk alıyorum, bi de bonfile yap iki parça. hee, bi de arkadaşım ister, yarım kilo kanat ver.

    rakı içiyorduk kusursuzca ve konu komşunun kurban etleri karşılığını bulmuştu o gece iyi insanların midesinde...
    ···
  12. 12.
    0
    aylık aidat raporları geliyor kapıma. iyi insanlar ya bunlar, dürüstler. hani verilen paralar nereye gidiyor hesabı. verdiğim parayı sorguluyorum ister istemez ben de herkes gibi. kim bakmaz ki zaten o raporlara? güvenlik masrafı şu kadar, eyvallah. asansör bakım masrafı şu kadar, eyvallah. fitness salonu masrafı şu kadar. hepsine eyvallah da, süs havuzuna balık alımı 1500 tl ne amk? balina mı aldınız huur çocukları? birkaç tane kırmızı balık işte en nihayetinde. sanırsın fauna kurmuşlar gibim kadar süs havuzunda mercan yetiştiriyorlar.

    balıkçıdan balık alırken normalde temizletip alırdım. 2 kilo hamsi aldım o akşam ve temizletmedim. hatunlar gelmişti ama hepsi gerizekalıydı ve ben temizlemek zorunda kaldım balıkları. bütün iç organları özenle topladım beyaz poşette. balık alanlar bilirler, bira poşedi gibi değil balıkçı poşedi, beyaz olur hep. aşağı indim ve süs havuzunun kenarına eğilip boşalttım poşetteki iç organları. kameralar vardı etrafta ve zaten alışkındım onlara. mimliydim, adım okçuydu. güvenlik geldi, abi napıyosun dedi. iyiyim sen napıyosun dedim; gibtir oldu gitti. yanımda efes pilsen'in 33'lük küçük şişe birası vardı cebime koyduğum aşağı inerken. bulamazsın o birayı, bana da bi arkadaş getirmişti. iki yudumda bitti zaten, sonra hamsi leşlerinin arasında içine su doldurararak dibe doğru bıraktım ellerim soğuktan üşümüş bir halde.
    ···
  13. 13.
    0
    dün akşam saat 20:30 sularında eve geldim. anasını gibtiğimin iki tane asansörü de full çalışıyor ama, biri iniyor diğeri çıkıyor. sanırsın sabancı'nın ikiz kulelerinde böyle bir telaşa, bir yoğunluk var. bir de böyle çok katlı bloklarda asansör bekleme sıkıntısı var sorumsuz huur çocukları yüzünden. neyse, lafı fazla uzatmak istemiyorum. yaklaşık olarak 1.50 cm civarında boyu olan bir komşumuz varmış meğersem, ilk defa gördüm onu asansör beklerken. tam da 5 kişiyiz. asansör geldi, kata çıkıcaz. malumunuz asansör 4 kişilik ve özellikle yazıyor üzerinde "asansör 4 kişiliktir" diye. baktım 1.50'lik bin binmiyor asansöre sonradan geldiği için. gelsene bilader dedim, ne bekliyorsun? asansör 4 kişilik dedi. ulan dedim, senin edin ne budun ne, gel amk. bi anda kıpkırmızı oldu bin, çıkın çıkın deyip kapadı asansörün kapısını. ne adamlar var yaa... sonra çıktım kata, bi duble rakı doldurdum ve 1.50 boyum olmadığı için şükrederek peynirden bi çatal aldım.
    ···
  14. 14.
    0
    yine bir gece, ki bu sefer kendi arkadaşımla bir mevzu yaşadık. evde hatunlar var, muhabbet gayet güzel ilerliyor. ben bitanesiyle geçtim oadaya ilerleyen saatlerde. hatun da marjinal tayfadan ama. böyle arthur rimbaud'dan, edvard munch'den, jean luc godard'dan bahsediyoruz falan. işe koyulduk tabi o esnada tarkovski'ye geçmeden. hatun fena bağırıyordu ciyak ciyak. baktım arkadaşım kapıyı tıklatıyor, kafası çok pis olmuş ama, olm neden ağlıyorsuuun diye meraklı bir şekilde soruyor kapının ardından. gülmekten hatunun üzerinden düştüm amk. abi arkadaşını iyi seçeceksin, bunu bilir bunu söylerim.
    ···
  15. 15.
    0
    sitenin içinde berber var bi tane, daha doğrusu kuaför kendi deyimiyle. böyle kendine lüks bir hava vermiş muallak ama sanırsın kafanı yıkarken kalıp sabun çıkaracak tezgah altından. aram iyi değil onunla ama aramın iyi olmaması bu yüzden değil tabi. kardeşim 3 sene önce evlendi. o esnada eski mahalledeki berber ahmet bininin çektiği fön hala bozulmadı amk, aradan o kadar zaman geçti. doktora gittim tabi, insan meraklanıyor. çocuğum olursa, ve onun çocuğu, 3 nesile kadar ailemdeki herkes böyle fönlü doğabilirmiş. bu yüzden berbere uğramıyorum pek, yoksa başka sorunumuz yok yani. dışarıdan biraz lüks görünen toplu konut sitelerinde bir bigiblet furyası vardır. şöyle ki, ecnebilere özenen bazı huur çocukları, özel olarak yapılmış bigiblet park yerlerine bigibletlerini koyarlar. sadece oraya koyup kendini mutlu hissetmek için bigiblet alanı biliyorum gerçekten. hayır bir de işmiş gibi zincirliyorlar bigibletlerini. amkmun evlatları, kim gelip çalıcak sizin gibilmiş bigibletinizi oradan. neyse, daha önce anlatmıştım. bizim katta oturan yaşlı biri ölmüştü, hani o taşırken düşürdüğüm adam. ondan kalma bi tekerlekli sandalye var ve kapının önünde duruyordu. her görüşümde moralim bozuluyordu. ne yapiim ne yapiim derken, aklıma bir şey geldi. o gün dönerken nalburdan küçük bir zincir ve kilit aldım. eve gidip içtim biraz. gece yarısnı biraz geçiyordu sanırım, tekerlekli sandalyeyi asansörle aşağı indirdim ve bigiblet park yerine zincirledim, bigibletlerin yanına. onu öyle görünce ne hissedeceklerini biliyordum. birkaç gün kaldı, öyle. kimse ne olduğunu anlayamadı, muhtemelen biliyorlardı benim yaptığımı ama kimse bir şey de diyemedi. sonra bir akşam döndüğümde gördüm ki kaldırmışlar. eve çıktım ve bir duble rakı oldurdum. iki dilim de sucuk attım ocağa. terasa çıktım, gökyüzü pırıl pırıldı; bulutlar geçiyordu üzerimizden.
    ···
  16. 16.
    0
    bu güvenlik kamerası olayının da takunu çıkardılar iyice. site girişindeki kamerayı anlıyorum, muhtelif yerlerde olanları ya da ne bileyim havuz kenarındakini, cafenin içindekileri, blok girişinde ya da koridorunda olanları ama asansörün içine ne diye koydunuz bu taku. daha önce yoktu böyle bir uygulama ve en üst katta oturduğum için yukarı çıkana kadar hatunu pert etmiş oluyordum ama şimdi bunu da gönül rahatıyla yapamıyorum. izlenmek iyi bir şey değil. hani karşılığında para alacaksan iyi bir şey olabilir ama birkaç tane zütveren güvenliğin otuzbirine malzeme olmak istemez hiçkimse herhalde. ulan hadi sevişmeyi geçtim, bin kuruları izliyordur diye dişlerimi bile kontrol edemiyorum asansörün içinde. amkmun yöneticisi, ne işler açtı başımıza durduk yere. ulan neyin güvenliği bu yaa, kimi kimden koruyorsun. site sakinlerinin çoğu aç, kapıya ayakkabı bile bırakmıyorum ne olur ne olmaz diye gibtiğimin çapulcularının içinde. sorsan havuzlu, hamamlı, saunalı, güvenlikli sitede oturuyorum diye tokatlı hemşerilerine hava basan çok huur çocuğu vardır buralarda, eminim.
    ···
  17. 17.
    0
    bi pazar sabahı markete gittim alışverişe. buralarda bakkal yok ama olsa inanın bakkaldan alışveriş yapmayı tercih ederdim. neyse; canım kavurmalı yumurta çekmişti, hem biraz kavurma alayım dedim, hem de gazete ekmek falan alırım diye düşündüm. gazete okumak hoşuma gidiyor o kağıdın kokusunu seviyorum çünkü. lafı uzatmiim şimdi, dönüşte baktım bloğun kapısında bir hengame. site yöneticisinin kıtıpiyoz bi yardımcısı var. bizim bloğun giriş katında oturuyor. baktım iki adam koluna girmiş, garaja doğru zütürüyorlar bunu. hayırdır dedim, salağı fare ısırmış, fenalık geçirmiş. ulan bi insanı fare ısırır mı yaa? köpek ısırsa anlarım, kedi ısırsa hatta böcek ısırsa anlarım ama fare nedir amk? sonradan öğrendim, meğersem bu mal kapıyı açtığında koridorda fare görmüş ve çıplak ayakla kovalarken yanlışlıkla kuyruğuna basmış farenin. fare de dönüp ısırmış bini. fare yakalanamamış tabi. ulan dedim fare, helal olsun sana. kaç gün kuduz aşısı oldu amkmun evladı, hiç üzülmedim inanın. o sabahki kavurmalı yumurta her zamankinden güzel gelmişti bana nedense
    ···
  18. 18.
    0
    bu gibtiğimin yerindeki kediler de bir tuhaf amk. hani öyle cihangir kedisi gibi değiller, zaten hepsi vaşak ebatında. burada normal hiçbir şey yok ki, kediler normal olsun. bir kediyi sıçarken hiç gördünüz mü blmiyorum. normalde kedi sıçarken asla bir insana bakamaz, tuhaftır ama neden bilmiyorum. böyle yani. buradakiler sıçarken insanın gözünün içine bakıyor resmen, sanki ağzımıza sıçıyormuşçasına. inceden tırsmıyor değilim, insan olsa korkmam ama bu muallakler çok farklı burada bi arkadaşın kurusıkı tabancası vardı. onunla birkaç kere sıktılar terasta içerken. sonra gibtiğimin meymenetsiz yöneticisi haber gönderiyor güvenlikle şikayet edicez falan diye. yakarım lan bloğu dedim, ateşe veririm muallakler. bu sıralar pek ilişmiyor zaten. havalar da soğudu, biliyor teras muhabbetinin fazla olmayacağını. yazın benim bi hatun terasta italyanca çalışıyordu. aşağıdan da baya ses geliyor, çocuk sesi düşün bak, taa tepeye kadar geliyor aşağıda oynayan binlerin sesi artık ne oynuyorlarsa. ya dedi hatun, şunlara bir şey söyle gürültü yapmasınlar. aşağı inip insan gibi uyardım çocukları, evladım ses etmeyin bakın ablanız yukarıda ders çalışıyor falan. dinlemedi binler. zaten aileleri de bana uyuz. hiç dur diyen yok. öyle mi amk, öyle. çıktım yukarı, siyah bira poşedine su doldurdum, ağzını bağladım. nereden baksan 5 litreye yakın su dolmuştu içine. aşağı bi bıraktım poşedi, güüümmm. nasıl patladı valla amkmun şeyi. herkes kendini yere attı şuursuzca sanki bombalandılar diye. ulan sizin gibindirik sitenize kim gelip bomba atıcak ahaha. yukarıda gülüyorduk hatunla. sonra içeri girdik, birer duble rakı koyduk. kapı çalıyordu ama biz sevişiyorduk. dünya umrumuzda değildi
    ···
  19. 19.
    0
    arada güzel şeyler de olmuyor değil tabi bu gibik yerde. kurban bayramı sonrasıydı, cumartesiydi. sitede birkaç tane ergen bin var. düzgün çocuklar ama. hani sahilde kız ayarlarız diye akdeniz akşamları çalan ya da ne bileyim, böyle gözlüğün ardına sığınıp entelektüel takılarak yaşıtlarının dikkatini çekmeye çalışan tipler değil. anladım ne olduklarını, yaşım 30 ve çok şey gördüm. neyse, sitenin lokalinde küçük bir oda var boş ve bu çocuklar kapı kapı dolaşıp bundan bahsediyorlar. rahat olup müzik yapalım kendimizce, bir şeyler okuyalım, izleyelim diyorlar. bunun için kendi çaplarında kermes düzenlemişler pazar gününe. haber vermeye gelmiş binin biri bu konuyla ilgili olarak işte. bornozla çıktım kapıya amk, kafam zaten bangladeş. tamam olm, dedim, yaparız bir şeyler.
    ···
  20. 20.
    0
    pazar öğleden sonra indim aşağı. baktım ne var ne yok diye kermes tezgahında. selam verdi çocular abi hoşgeldin diye. bitanesi efes extra çıkardı, buyur etti. olm dedim, ben bu taku üniversitedeyken çok içtim, iç organlarınız anasının dıbını görür, fazla bulaşmayın deyip zütürdüm birayı. satışlar nasıl bari, oda yapılacak kadar var mı dedim. inceden oluyor birşeyler dediler esnaf ağzıyla. yukarı çıktım birayı içip. evde iki hatun vardı, bi de sap arkadaş. durumu anlattım. kızlardan biri fularını verdi üzerine parfümü bulaşmış, diğeri para vereyim dedi önce, olmaz dedim. güzel bi gümüş bilekliği vardı, onu çıkarıp verdi. bizim sap arkadaş da güzel bi kalem verdi. ben de ok ve yayı alıp indim aşağı. alın dedim çocuklar satın bunları. baktım yönetici orada, kafamı çevirdim huur çocuğuna. eski bi tost makinası vardı, onu aldım 10 liraya bu arada ama tost makinası derken ocakta ısıtıyorsun, elektrikli değil.
    pazartesi sabahı kapıda sarılmış bir şey buldum. ok ve yay olduğunu anladım. biri bana güzellik yapmıştı yapmış olduğum şeye karşı. o akşam buldum veletleri, ne olduğunu söylemediler. şimdi bi odaları var ama. iki tane de poster verdim olnlara, biri casablanca filminin, diğer ise jim morrison'ın. uğrayamadım ama o muhabbetten sonra odalarına. ok evde hala anlayacağınız. ben onu bıraksam bile o beni bırakmıyor tüm huur çocuklarına rağmen
    ···