1. 1.
    0
    Kasabanin birinde bir papaz ve onun iki tane papagani varmis.
    Papaganlarda papaz... gibi oldukca inancli ve dindarlarmis. sabah
    aksam kafeslerinde oturup incil okuyup dua ederlermis. papazin
    cemaatinden bir kadininda 2 tane disi papagani varmis, papazin
    erkek papaganlari ne kadar ahlakli, kadinin disi papaganlarida
    o kadar ahlaksizmis. eve gelen misafirlerin onunde'erkek
    istiyozzz!'diye bagirirlarmis.
    Kadin sonunda dayanamamis ve papaza akil danismaya gitmis.
    papaz da "Sen getir onlari bana benim papaganlarin kafesine
    koyalim da ahlak ogrensinler biraz" demis. Kadinda almis
    papaganlari getirmis, papazin evine daha kafese girer girmez
    disi papaganlaradan birisi "hey yakigibli, iki tane ucuz
    fahise ister misiniz kafesinizde" diye sormus.
    erkek papaganlardan biri otekine donup "oglum butun
    dualarimiz kabul oldu lan sonunda"demis.

    ahahha
    ···
  1. 2.
    0
    özet geç bin
    ···
  2. 3.
    0
    güldüm de gülmedim diyorum
    ···
  3. 4.
    0
    kyle, stan ve kenny bilgisayar başında mp3 indirmektedir; birden evi fbi'ın adamları basar ve onları apar topar evrensel suçlar bürosuna zütürürler. ve bu bölümde (s7e9) eleştirellik açısından belki de en anlamlı kareleri izlemeye başlarız; internetten mp3 indirilmesiyle albüm satışlarının düşmesi ilişkilendirildiğinden evvelce metallica – napster davasına gönderme olarak bürodaki polis şefi, çocuklara mp3 indiriminin kötü sonucu olarak metallica’nın bateristi lars ulrich’in yanına zütürür; baterist sarayı andıran evinin bahçesindeki havuzunun başında hüzünlü bir şekilde oturmaktadır; hüznünün nedenini şef açıklar: "bu ay havuzun yanıbaşına köpek balığı şeklinde altın kaplama bir bar yaptıracaktı, ama bedava müzik indiren insanlar yüzünden, para toparlayabilmesi için bir kaç ay beklemesi gerekecek."

    şef çocukları sonra bir jete bindiği görülen britney spears'ın yanına zütürür; internetten müziklerin bedava indirilmesinden ötürü sanatçıların ne kadar zor duruma düştüğüne dair diğer örnek de burada çocukların önüne serilir, şef şöyle anlatır: "britney'in gulfstream iv'ü vardı. fakat sizin gibi bedavacılar yüzünden bunu satıp gulfstream iii almak zorunda kaldı. gulfstream iii'ün çevresel ses dvd sisteminin uzaktan kumandası bile yok. hala bedava müzik indirmenin büyük bir sorun olmadığını mı düşünüyorsunuz?" şef çocukların hala internetten bedava müzik indirmenin kötü bir şey olduğunu anlamadığını düşünmüş olacak ki, başka bir örnek sunmak ister. bu seferki mekânımız master p.'nin evinin önü. şef çocuklara içeride eşi ve çocuğuyla oynamakta olan master p.'yi göstererek şöyle der: "gelecek hafta oğlunun doğum günü ve tek istediği oğluna fransız polonezya'sından bir ada hediye etmekti. ve onu alabilecek değil mi? sahipsiz bir ada görüyorum. her şey böyle devam ederse, çocuğu hiç bir zaman tropik hayalini yaşayamayacak." çocuklar sonunda ne kadar kötü bir şey yaptıklarını anlamıştır:

    "çok üzgünüz. bir daha asla bedava müzik indirmeyeceğiz."

    ve şef gerekli dersi, tüm south park izleyicilerine verir: "insanlar bencil davranmadan evvel bu korkunç sonuçları düşünmeliler. sanatçıların hayatları boyunca böyle yarı lüks yaşamak zorunda kalacaklarından korkuyorum."

    south park'ın eleştirelliğini çok iyi yansıtan bir hikâye. kaldı ki aynı bölümde eşzamanlı olarak anlatılan eric cartman'ın "hıristiyan rock" olarak tanımladığı tarzda bir albüm yaptığına dair hikâyeden ise hiç söz etmedim; cartman'ın, "needing you" adlı eski bir şarkının sözlerindeki "baby" ve "darling" kelimelerini "jesus" kelimesiyle değiştirip amacına ulaşması (#3604030), saf din duygularını sömürmeye yönelik çıkarılan albümlere iyi bir eleştiri gibi duruyor (benzer bir south park eleştirisi için bkz. #16276161). cartman'ın albümü sırf isa sevgisinden ötürü satın alacak hıristiyanları "yürüyen cüzdan" olarak hayal etmesi de buna bağlı olarak south park eleştirelliğinin can damarını oluşturuyor. burada büyük resme bakmak gerekiyor; south park eleştirelliğinin buradaki amacı aslında a) internetten müzik indirmenin legal olması gerektiğini vurgulamak; b) hıristiyanların din duygularını sömürerek yapılan albümlere dikkati çekerek, onların kalitesizliğini izleyicilere aktarmak değil. zira birçok örnekte olduğu gibi, burada asıl amaçlanan şey insanların, legal olsun/olmasın, yönelimlerindeki tuhaflıkları göstermek (örneğin eşcinsellik, ırkçılık gibi meselelerde). burada bir üst iyi yani summum bonum belirlenimi söz konusudur; insanlar bunu ve diğer bölümleri izlediklerinde duruma dair fikir sahibi oluyorlar; örneğin ortalama bir south park izleyicisi yukarıda özet olarak sunduğum hikâyeden hareketle bir gelir dengesizliği problemini burada ilk defa öğrenmiş değilse de hatırlamış oluyor. south park bunu adaleti sağlayan yasaların tek tek bireylere indirgendiğinde nasıl da anlamsız olarak görülebileceğini göstererek yapıyor. evet, gerçekten de internetten birilerinin emeğini bedel ödemeden "(ç)almak" yanlıştır, ama bu yanlışı dile getirirken south park'ın kullandığı dil, erasmus'un kaleminden çıkan stultitiae laus'taki stultitia'nın yani tanrısal delilik'in kürsüdeki, okuyucu bir o yana bir bu yana savuran, sersemletici diline benziyor. saflık arayışı doruğa çıkıyor; müziğin bedel ödenmeden alınması ne kadar yanlışsa, müzik sahibinin lüks ihtiyacı için tantana koparması da o denli tuhaf karşılanıyor. işte bu bana en yüksek iyinin peşinde bir saflık arayışı olarak görünüyor.

    s7e13'te sigara karşıtlığı meselesine eğildiklerinde de aynı durum geçerliydi. sigara içmediği için yemeğe sarılan rob reiner'in sigara karşıtlığı ile 14 saat çalıştıktan sonra rahatlamak için barda iki dal sigara içen işçi arasındaki diyalog bizi oradan oraya savuruyor. sigara karşıtı şişman adam işçiye "rahatlamak istiyorsan yazlığa git" diyor; işçi de "benim yazlığım yok", diyor. böylece south park izleyicileri, ancak bölümün sonunda çıkarılacak "ne sigara müptelası olacak kadar bağımlı olalım, ne de onun nezdinde sigara şirketlerine karşı tepkimiz şiddetli olsun" sonucuna hazırlanmış olur. "ne şu kadar, ne de bu kadar aşırı olalım" mesajı south park'ın eleştirelliğinin merkezini oluşturuyor. ortada olalım, stan gibi, ortalama olalım düşüncesi hakim. belki de çocuklar arasındaki stan'ın ortalamalığı da bir mesajdır. olabilir.

    bütün bunların ötesinde dreidel dreidel dreidel'da kyle'ın babasının "courtney cox i love you, you're so hot, on that show" dizeleri koca south park'ın özeti gibidir benim için.
    Tümünü Göster
    ···
  4. 5.
    0
    gülmedim
    ···
  5. 6.
    0
    @2 özet ananı istemişler duaları kabul olmus
    ···
  6. 7.
    0
    okuyanı gibiyim
    ···
  7. 8.
    0
    ahahah koptum bin verdim şükunu
    ···
  8. 9.
    0
    bu kez güldürmedi
    ···
  9. 10.
    0
    @3 adam gizli muallak beyler
    ···
  10. 11.
    0
    okumadım ama güldüm
    ···
  11. 12.
    0
    son şakası
    ···
  12. 13.
    0
    @4 özet geç bin
    ···
  13. 14.
    0
    okudum gülmedim
    ···
  14. 15.
    0
    @10 adam haklı beyler.
    ···
  15. 16.
    0
    komikmiş bin al şukunu
    ···
  16. 17.
    0
    @6 sokmadan geçirmişler sana öyle duydum
    ···
  17. 18.
    0
    gülmedim .
    ···
  18. 19.
    0
    ne okudum ne güldüm
    ···
  19. 20.
    0
    gülmedim amcık
    ···