hadi devam et hipnoz ettin

Ohoo bu ne amk destan mi yazdın

luis suarezzzzzz

GaRez in mi var aqqqqqqqq okulu bırakıp nere gidiyonnnnnn

Buraya gelmeden şunu yazdım.
http://www.incisozluk.com...BCnnet-olacak-%C3%A7ocuk/

Birazdan başlıyoruz sıkı durun. Fener maçını takip ediyorum bir taraftan bu arada

Kardes basta ne guzel gulup egleniyoduk su an icim daraldi bi gibinti basti, senin yerine ben uzuldum amk neyse rez iyi gidiyosun

Fenerbahçe finalde. Tebrikler fener.

Hikayeye devam edebiliriz. Son dakikalar epey heyecanlı geçti amk.

Molada boluda durduk. Sapanca taraflarındayı sanırım. Yerler buz tutmuştu ve yere düşmekten korkuyordum. Balerin gibi yürüdüm tuvalete kadar. Tuvalet için orada bekleyen adam ne kadar maaş alıyor hep merak etmişimdir. Ne iş yapıyor ki o. Yani sadece orada oturuyor. Ben olsam bazen kampanya bile yapardım. Ama benim olmadığı için daha fazla sorgulamadan tuvaletin önüne kadar geldim. KENEF demeyi daha çok severim aslında. Ayakyolu derdim lisedeyken. Gerçi aynen lan. Lise ne güzeldi ama. Dertsiz tasasız gider gelirdik okula. Tamam lan lise duygusalı kasmaya gerek yok ama ön sıralarda oturan gözlüklüler ne yapıyor şuan çok merak ettim. Hele metin hoca. Şerefsiz itin biriydi. Beden derslerinde kızları öne çekerdi ve geriye dön konutu. Dizlerinizi bükmeden yere dokunmaya çalışın diyip kızların zütüne bakardı. Emekli oldu sonra. Duydum, pgibopatın birisi sevgilisine baktı diye adamı tehdit etmiş. Sonra da emekli olmuş. Ulan metin hoca.

Kenefe girmek için 1 lira istiyordu gözlüklü ve zayıf olan tuvalet görevlisi. "Ağbi benimksi küçük ama" dedim. Somurttu ve "büyük küçük fark etmiyor artık" dedi. Yapma yea ne kadar da eğlenceli birisisin züt hoşafı. Sonra tehsisin arkasına geçip testislerimi çıkartıp oracığa işedim. Hava soğuk olduğu için buharlaşmasını gözlemleyebiliyordum. Ayrıca çok fazla köpüklenmişti. Niye öyle oldu ki şimdi. Normalde bu kadar köpürmedi bu. Köpüğü görünce canım bira çekmişti. Oralarda açık tekel bulamazdım galiba.

Uyumayıp burayı okuyan yok mu ulan!

185 rez kanka

Rez arkadaş ziyarete gelmiş iki laf edeyim gelicem geldiğimde yazmış ol gibik

Otobüse tekrar bindim ve camlar yıkanıyordu o sırada. Ulan otobüs yolculuğunda en çok burayı severim işte. Camlar yıkanır ya o sular akar böyle.

Sonra otobüs tekrar hareket etti. Uyuyakaldım. Uyandığımda muavin dürtüyordu. Kalk la kalk geldik diye. Ulan bin kurusu 2 saat önce bey efendi çekiyordu bana. işi bitti ya benle kak la kak diyordu. Sabahın köründe sinirlenmiştim yine.

Çantamı aldım ve metroya bindim. Metro beni aksaraya kadar zütürdü. Ulan liseden beri ne kadar değişmiş buralar diye içimden geçirdim. Oradan bindim kabataşa kadar tramvayla geldim. Tramvay tıkış tıkıştı. Çok kalabalık bura yea tribine ha girdim ha girecektim. Bu insanların ankaradan haberleri yokmuş gibi. Yani ankara bence daha bi sevimli. istanbullular çok saldırganlar. Ankaranın adamı biraz daha sakindir bence. Mesela yürüyen merdivenlerde ankaralı sağda da bekler solda da. Çekilir misiniz diye sorunca "ne acelen var gidiyok işte" derler. istanbulda öyle bir şey söyle seni ipe koyarlar ipee

Ulan şu kadar hikaye okudum üye olmadım inciye senin icin girdim üye oldum

istanbul için bir sürü önyargılarım vardı. Lan hani behzat ç falan izledik lan biz. O yüzden hep bi sempatik geliyor bize. istanbul bütün kirli oyunların oynandığı lanet bir şehir gibi geliyor. Hem düşününce ankara'nın nüfusu 5 milyon, istanbul'un ki 15 milyon. O yüzden istanbulda 3 kat daha fazla huur çocuğu var.

istanbul karışık ve güvensiz geliyordu. Sırtımda bir çanta vardı ve hava soğuktu. Nemdir o nem diyorlar. Haklılardır belki. Sahile indim. Vapurlar falan. Kornaları bir acayip çalıyor. Tam kabataş tramvayının oradaydım. Simit ve çay yapalım dedim. Simitçiye gittim "ankara simiti var mı?" dedim. "Yok bilader, tophane simiti var" dedi. Tophane simiti ne amk dedim içimden ama aldım. Canım simit çekmişti. Pizzalardan krem brülelerden sıra simite gelmemişti ki. Her neyse aldım simiti elime kemirmeye başladım. Oha lan bunu simit diye yiyorlar amk gibi bir şey oldum. Sonra sahilin daha da dibine girdim. Soğuk bir rüzgar esiyordu ve hava kar yağmaya epey elverişliydi.

Birader kes traşıda yazmaya devam et.

Sahilin dibine girince fark ettim ki bu şehir biraz pis gibi. Nefesledim birkaç kez kendimi. Gözbebeklerim büyüdü ve biraz daha sıktım kendimi. Nefesi içimde tuttum defalarca. istanbulu içime çekmek istedim. Tepelerini, binalarını, denizini inceledim uzunca bir süre. Martıların sesi insanın kafasını gibiyordu. Buradan Derya Anneye gidecektim ama biraz daha yalnızlığa ihtiyacım vardı. Sahilde bir sürü yalnız insan yürüyordu. Ben de pekala bu yalnızlığı başarabilirdim.

Sahilin taşları çok çarpıktı ve yol ağzına kaldırımlara geçmeyi düşündüm. Beşiktaşa kadar yürüdüm. Stadyum ne zaman bitecek dıbına koyayım diye içimden geçirdim. Yani orada benim yürüyüşümü falan gören kesin bu ankaralı der. Neden biliyor musunuz, çünkü dikkat ettim de kimse denize baka baka yürümüyor.

Rizorvid

giberim bu sözlüğü ama. O kadar yazı yazdık girmedi entryi huur çocuğu.

Fotoğrafımı çeker misiniz" diye bi kız geldi yanıma. "Hayır" dedim. "Neden ki, rica ettim ama" dedi. Haklıydı. Neden sinirliydim ki. Belki de istanbulda olduğumdan dolayıydı.
Sevdim kızı. Kocaman burnu vardı, tırnaklarının hepsi kemirilmis, kanlı görünüyorlardı, bir de, uçları ortalığa fırlayan içi takviyeli o lanet sütyenlerden giymisti.