1. 49.
    +1
    okuyan panpalarım, şimdi çıkmam lazım ama gece gelir tekrar yazarım. kendinize iyi bakın.
    ···
  2. 48.
    +2
    #23

    sonraki haftalar böyle devam etti, deniz bana geri dönmüştü, her şey iyi gidiyordu, basket takımına geri dönmüştüm, alkolün yakınından bile geçmiyordum. annem ve babam daha sık arar olmuştu, kaan yavaş yavaş o panik halini atmıştı falan. aralarda bir şey olmadığı için hızla geçiyorum, sömestr tatili normaldi, denizde bende 1 haftalığına kendi ailelerimizin yanına gittik sonra ankaraya geldik, bir hafta beraber tatil yaptık şehrin altını üstüne getirdik sabahlara kadar gezdik, sonra okullar açıldı ve ne olduysa yine o zaman oldu. okulların açıldığı hafta aynı zamanda ligde başlıyordu, bu da daha fazla antreman, daha az denizle zaman demek oluyordu ve bu denizinde benimde hiç hoşuna gitmiyordu ama yapılacak bir şey yoktu amk, bırakamazdım basketbolu. neyse, ilk haftalar gayet iyiydi, deniz anlayışlı, antremanlar yorucu, okul zorlayıcı derken mayıs ayı gibi işler taka sarmaya başladı. denizle 6. ayımızı dolduracaktık ve o gün özel bir şeyler yapmak istiyorduk ama aynı zamanda o gün maçtan önceki son antreman vardı. koçla konuşsam bana gibtiri basardı, denize söylesem anlayış gösterirdi fakat biliyordum ki çok üzülürdü. ne yapsam diye düşünmeye başlarken kafamdaki plan yavaş yavaş şekillenmeye başlamıştı. tekrar denizle beni tanıştıran ortak arkadaşımza işim düşmüştü. ben planı günler öncesinden kurmuştum, unutmuş ayağına yatacak antremanı aradan çıkartacak sonra akşamında denize süpriz yapacaktım böylece hiçbir sıkıntı kalmayacaktı. ama bunun için ortak arkadaşımız, adı başak'tı, o gün denizi oyalamalıydı akşama kadar sonra da benim onu beklediğim yere zütürmeliydi. bildiğiniz üzere hikayeyi takip edenler bizim denizin doğum gününde çıkmaya başladığımızı bilir, 13 mayısa günler kalmıştı (6. ayımız) deniz söylemek istiyor ama hatırlar mıyım diye merak ettiği için bir şey diyememenin verdiği kıvranmayla boğuşuyordu ve ben çok gülüyordum ona da umursamaz tavrımı koruyordum. 12 mayıs gecesi her şey hazırdı başak yardım etmeyi kabul etmişti bende deniz kıl olsun diye erkenden ben yatıyorum diye mesaj attım kendisine. o da antremanda başarılar diledi soğuk bir biçimde ve yattım. sabah telefonda kuru bir günaydın mesajı vardı ki bu benim işime gelirdi, ne kadar kızarsa o kadar iyi bir süpriz olacaktı. bende ona günaydın mesajımı attıktan sonra antreman için spor salonuna gittim bu arada denizde başak'la buluşacağını söyleyen bir mesaj attı ama hala bir beklenti içindeydi beyler bende iyi eğlenceler diledim ve antremana katıldım. antreman bittikten sonra denize ben eve gidip uyuyorum diye mesaj attım. gelen cevaptan ne kadar köpürdüğü anlaşılıyordu, iyi tamam demişti sadece ki bunu dediyse cidden sinirliydi. koştura koştura eve gittim, duşa girdim üstümü başımı giydim ve süprizin hazırlıkları için evi toparlamaya başladım.

    süpriz şuydu beyler, deniz için yemek yapmayı öğrenmiştim. ona yemek yapacaktım, bir de hediye hazırlamıştım. bir defter tutmuştum işte gün gün nerede ne yaptık o günlere ait hatıralarla ve kendi yorumlarımla 6 ayımızı yazmıştım. evi toparladım, masayı hazırladım, çiçekçiden çiçek aldım kısacası her şey hazırdı. denizi alacağım parktan eve kadar yolu mumlarla ve gül yapraklarıyla döşedim sonra parka gidip başak'a mesaj attım. 15 dakika sonra işaretim gelmişti, başak denize sen parka doğru yürü ben büfeden bir şeyler alıp geliyorum demişti. deniz dalgın dalgın parka doğru yürürken elimde tek bir gülle beni görünce şokun allahını yaşadı. hemen yanına gittim, o da bir yandan kızarak bir yandan büyük bir mutlulukla bir yandan bana vuruyordu bir yandan ağlıyor ve bana sarılıyordu. sen nasıl diye kalakalmıştı bende ona her şeyi evde anlatacağımı söyledim ve kolumu ona uzattım. başak'ı arayıp teşekkür ettikten sonra ve denizle başak'ın klagib kız muhabbetleri bittikten sonra eve doğru yürümeye başladık. parktan çıkar çıkmaz yol boyunca mum ve gülleri gören deniz ağlamaya başladı ama biliyordum ki mutluluktan ağlıyordu arada unutmamışsın diyip duruyordu. eve girdik, evde aynı durumdaydı her yerde mumlar gül yaprakları, güzel bir müzik falan. romantizmin dibine vurmuştum amk. içeri girer girmez bana sarıldı ve öptü. beyler daha öncede çok öpmüştüm bu kızı ama farklıydı bu seferki, bilmediğim bir sürü değişik duygu vardı o öpücükte. *
    neyse oturduk yemeğimizi yedik, benim yaptığıma inanmadığını söyledi bende ona tekrar beraber pişirmeyi önerdim başka bir gün kabul etti. sonra hediyemi verince ona daha da çok ağladı amk, neredeyse bütün gece ağlamıştı kız ama mutluluktandı biliyordum ve bende mutluluktan uçuyordum. masayı topladıktan sonra kanepeye uzanıp videoya bir film koyduk. *evet amk o zamanlar video vardı*
    film koyduk ama filmi izleyen kim amk, benim gözlerim onda onun gözleri bende öyle sarmaş dolaş oturuyorduk. bir süre deniz daha sokulmaya başladı bana, bende ona daha sıkı sarıldım. sonra yüzünü bana döndü ve onu öpmemi bekledi bir süre, bende bekletmedim onu daha fazla ve öpüşmeye başladık. dediğim gibi, diğer öpüşmelerimizden farklıydı bu sefer ki. daha istekli, daha sıcak. bir süre sonra kendimizi ben kanepeye uzanmış denizde benim üstümde öpüşürken bulduk. belliydi bir şeyler olacaktı bu gece ama ne olacaktı orası belirsiz...
    Tümünü Göster
    ···
  3. 47.
    +3
    #22

    seni evde yalnız bıraktığım için zaten kendime küfrediyordum amk bir de sen telefonunu açmayınca ev telefonuna da cevap vermeyince merak ettim, apar topar eve geldim kapıyı çaldım açmadın bende bir takluk var dedim içimden ve içeri girdim. geldiğimde balkonun önündeki halıda yanında bir sürü içki şişesi yatıyordun dürttüm falan sızdın mı diye ama cevap vermeyince korktum tokat falan attım ama bana mısın demedin bende ambulans çağırdım. sonra hastaneye gelince öğrendim ki biraz daha geciksek gibtirella oluyomuşsun zütüm uçukladı resmen, ayıldığın tek saniyede deniz diye sayıkladın bende denize haber verdim. kız perişan oldu amk, sen uyanana kadar başında bekleyeceğini söyledi ve hep ağladı. bu arada tabi annenler arıyor yalanla nereye kadar onlarada haber vermek zorunda kaldım, sağolsunlar geldiler apar topar öyle işte kardeşim, çok korkuttun bizi dedi. vay anasını, kaan bunları anlatırken bende düşünüyordum, resmen canımdan oluyormuşum da haberim yok. kaana teşekkür ettim, yapabileceğim başka ne var amk, adam postumu kurtarmış hakkını nasıl ödesem az ki zaten o gün bugündür kardeşiz kendisiyle. kaan biraz daha oturdu, arada neler oldu onları konuştuk sonra sen yorgunsundur diyerek odadan çıktı. kaan odadan çıkınca bir sessizlik oldu, oturdum düşündüm amk bu arada hemşirenin teki geldi ilacı dayadı, dayamasıyla beraber benim şuurda kaydı. uyandığımda deniz yoktu, kimse yoktu odada. aha dedim tamam işte bak rüyaydı, deniz yok artık dedim ve gözümden yaşlar tekrar akmaya başladı. tam o arada kapı açıldı ve denizin yüzü göründü.

    aa uyanmışsın sen de bir dakika ağlıyor musun sen? dedi şaşırarak.
    ağlıyorum evet. dedim utanmayarak. neyinden utanacam amk, yapamıyorum işte onsuz gözyaşlarımı görmesinden mi korkacam.
    noldu ağrın mı var hemşire çağırayım mı diye ayaklanırken tuttum kolundan oturttum.
    ağrım var ama ilaçla geçmez. dedim.
    nasıl yani dedi anlamayarak.
    seni özledim deniz, gereğinden fazla sensiz kaldım onun acısı ağrı yapıyor artık ama ilaç kesmez o ağrıyı. dedim gözlerine bakarak.
    benim bunu dememle beraber günlerdir tuttuğu belli olan gözyaşları ondanda akmaya başladı ve sıkıca sarıldı bana.
    bende seni özledim salak, çok korkuttun beni. dedi.
    niye bıraktın beni? dedim günlerdir içimi kemiren soruyu sonunda sorabilmiştim.
    ece benim en yakın arkadaşım utku, bunu ona yapamazdım ama bak sana neler yaptım. ne olacaksa olsun, seni kaybetmeyi göze alamam dedi daha da sıkı sarılarak.
    dünyalar benim olmuştu beyler, sarıldım sıkıcı hiçbir şey demeden. kokusunu içime çektim, nefesini dinledim dakikalarca sonra kaydım o da geldi yanıma uzandı, öylece sarıldım ona uyumuşuz öyle. uyandığımda çok mutluydum, o kadar huzurlu uyumuştum ki resmen gülerek uyanmıştım. benim uyanmamla denizde uyandı, o an yüzüne bakınca gördüm ki deniz yorgunluktan ölüyordu resmen. gitmesinden çok korktuğum halde eve gitmesini ve biraz uyumasını istedim, başta biraz diretsede sonunda ısrarıma dayanamayıp eve gitti. o eve gidince bende doktorumla konuştum ve hastaneden çıkmak istediğimi söyledim, sağolsun kırmadı ve taburcu olabileceğimi söyledi. annem babam ben ve kaan bizim eve gittik, annem hemen beni yatırdı mutfağa girdi yemekler yaptı elleriyle besledi beni. babam toplantısı olduğu için izmire döndü, annem bir kaç gün daha kaldı bizimle bu arada denizle kaynaştı, deniz sık sık bize geldi çünkü benim evden çıkmamı istemiyorlardı yorulum diye. sonunda hastaneye yattıktan iki hafta sonra annem izmire geri döndü bende hayatımda kaldığım yerden devam etmeye başladım.
    Tümünü Göster
    ···
  4. 46.
    +3
    #21

    uyandığımda yolunda gitmeyen bir şeyler vardı. evde olmaması gereken sesler vardı kulağımda, ağzımdaysa garip bir şeyler. gözlerimi açtığımda kendi odamda değildim, odamı geçtim kendi evimde bile değildim. ağzımdan burnumdan bir sürü hortum çıkıyor, o garip sesleri çıkartan makinaya bağlanıyordu. kafamı çevirdiğimde deniz yanıbaşımda bir sandalyede uyukluyordu ve elimi tutuyordu. gözlerimi kapattım, bunun bir rüya olduğuna o kadar emindim ki görmek istemiyordum daha fazla, gerçekten uyanmayı diledim ve gözlerimi tekrar açtığımda gördüğüm sahne aynıydı. deniz yanımdaydı ama bana ne olmuştu? neden hastanedeydim? biraz denizi uyurken izledim, onsuz geçen bir haftalık zamanda ne kadar özlediğimi fark ederek sessizce ağladım. sonra merakım özlemime ağır bastı ve birazda tereddütle elimi kıpırdatınca deniz uyandı. benim uyanık olduğumu görünce o gülümseme tekrar suratında belirdi ama bu sefer birde hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. hemen odadan çıktı, bir kaç dakika sonra bir doktor ve hemşireyle geldi odaya. doktor boğazımdaki boruyu çıkardı artık kendi kendime nefes alabileceğimi, 2 günü yoğun bakımda olmak üzere 3 gündür hastanede yattığımı, alkol komasına girdiğimi bu arada 1 hafta boyunca doğru düzgün yemek yemeyince organlarımında bunu fırsat bilerek tabiri caizse ağzıma sıçtığını söyledi ve odadan çıktı. konuşmaya çalıştım ama boğazım o kadar kuruydu ki çatallı bir sesle sadece su diyebildim denize. halbuki söylemek istediğim o kadar çok şey vardı ki o an ona, söylediğim ilk şeyin su olması beni kızdırdı. deniz sesimi duyunca hemen telaşlandı sonra bir bardak su verdi ve içmemi bekledi. suyu içtikten sonra konuşmak için ağzımı açtığımda beni susturdu ve ağlayarak bana sarıldı. elim ayağım boşaldı beyler, yatakta olmasam olduğum yere yığılır kalırdım, o kadar özlemişim amk. sonra bana sarılmayı bıraktı ve annenler dışarda kaan dışarda onlarda merak etmiştir onları çağırayım dedi.

    gitme, lütfen gitme. diyebildim sadece
    merak etme, buradayım dedi gülümseyerek ve gitti.

    vay amk, o kadar kötüydü demek ki durumum ta izmirlerden annem babam bile gelmişti. odaya ilk kaan girdi, önce gülümsedi sonra senin ağzına sıçıcam bekle sen diyerek annem ve babamla yalnız bıraktı beni. annem hüngür hüngür ağlıyordu amk, babamdaysa bir telaş ne diyeceğini bilemiyordu koskoca adam. neden sonra annem konuşmaya başladı, neden yaptın oğlum, neyin var oğlum falan diye. bende oturdum anlattım beyler, hayatımda ilk defa bir kızı anneme böyle ciddi ciddi anlatıyordum, daha sonra annemde şaşırdığını söylemişti zaten. bir süre sonra yoruldum bahanesiyle hepsini odadan çıkardım ve annemden odaya kaanı çağırmasını istedim. kaan odaya geldi, suratında endişeli bir ifadeyle nasıl olduğumu sordu. bende ona gibtir et nasılım anlat ne tak yedim amk dedim ve o da anlatmaya başladı.
    Tümünü Göster
    ···
  5. 45.
    +1
    #20

    o gece nasıl geçti, neler oldu hala hatırlamıyorum, açıkçası o hafta nasıl geçti hiç hatırlamıyorum. bildiğim tek şey, deniz kendisine bütün ulaşma çabalarımı hiçe sayarak beni tekrar tekrar öldürüyordu. evden çıktığım tek an, sigara veya alkol almaya gittiğim anlardı. kaan her gün ağzıma sıçıyordu, bir kız için değer mi ne hale geldin diye beni kendime getirmeye çalışıyordu ama içimden gelmiyordu amk. içim yoktu ki benim deniz olmadan, o kadar canım yanıyordu. rüyamda onu gördüğüm için uyumaya korkar olmuştum, ayık olduğum her an onu düşünmekten ayık gezemez olmuştum. bir hafta sonra kendime ilk defa aynada baktığımda saç sakala karışmış, gözlerin altı mosmor sokakta görsem yanından geçmeye üç buçuk atacağım bir tipe dönmüştüm ama umrumda değildi. bir kaç kere koç aramıştı hiç birine ben çıkmamıştım kaan olanı anlatmıştı koçta bana izin vermişti kafamı toplayana kadar. muhtemelen bütün derslerimden kalmıştım, sınavlar iyi gelse bile devamsızlık had safhadaydı. umrumda değildi hiç biri, kendi denizsiz dünyamda alkol ve sigarayla mutluydum. bir haftanın sonunda zaten denize ulaşma çabalarımı da bırakmıştım, istemiyordu beni belliydi ve yapabileceğim hiçbir şey yoktu. yine böyle karanlığın dibine vurduğum gecelerden biriydi, kaan evde değildi ve ben ağlamaktan bıkmıştım. balkona çıktım, lapa lapa kar yağıyordu ankarada, deniz yoktu yanımda, olsaydı neler olabileceğini hayal ederek bir haftadır ilk defa gülmüştüm. sonra o gülücüklerden biri boğazımda düğümlendi, acı gerçek suratıma vurdu. deniz artık olmayacaktı, onun elini tutamayacaktım, onun o gülümsemesi içimi ısıtmayacaktı, öpemeyecektim sarılamayacaktım.. içeri girdim, evde bulduğum ne kadar alkol varsa içmeye başladım uykuysa yavaş yavaş göz kapaklarıma çökmeye başlamıştı ama direniyordum. içebildiğim kadar içip şuursuz olarak sızacaktım çünkü denizi rüyamda görmek istemiyordum. istediğimi başarmıştım, içebileceğim kadar içmiştim ve bunun mutluluğuyla olduğum yerde sızmıştım.
    ···
  6. 44.
    0
    @tuvalet yeni part 5 dakikaya geliyo panpam teşekkür ederim okuduğun için.
    ···
  7. 43.
    +1
    vay be panpa. heyecan ve merak içerisinde dinliyorum haberin olsun. çok ciddiyim.
    ···
  8. 42.
    +1
    @tuvalet panpam, dur daha neler neler oldu amk. hayatımı çürüttü bu kız aynı zamanda da hayatımı hayat yaptı.. *
    ···
  9. 41.
    +2
    #19

    tuvaletten döndüğümde deniz masada oturuyor ve beni bekiyordu. karşısına oturdum ve gülümsedim. kafasını kaldırmadı önce sonra elini tuttum, yavaşça kafasını kaldırdığında yüzü gülümsemiyordu. içim acıdı beyler, o uğruna dünyayı yerinden oynatacağım gülümseme yoktu yüzünde bana bakarken ilk defa.

    aşkım neyin var? dedim.
    bilmem sen söyle bana, neyim var?
    nasıl yani?
    ne oldu bugün? dedi aslında duyacaklarından çok korkan bir ses tonuyla.

    ve bende anlatmaya başladım. ece'nin eski sevgilim olduğunu ilişkimizin 9 sene sürdüğünü, çok fazla birbirimize zarar vermeye başlayınca ayrıldığımı anlattım ama hala mesaj atma olayını anlatmaya cesaretim yoktu. deniz beni hiç bölmeden yüzü aşağıya dönük bir biçimde beni dinledi. anlatacaklarım bitince başını kaldırdı, yüzünde gözyaşının açtığı incecik yollar belli oluyordu. o yolların her biri birer hançer oldu kalbime saplandı o an.

    ece'nin bugün bana anlattığı ve hala aşık olduğu kişi sen misin? dedi.
    sadece gözlerine bakabildim, verecek bir cevabım yoktu. ama o anlaması gereken her şeyi anladı, gözyaşları biraz daha hızlandı ve masadan kalktı gitti. onun gitmesiyle bir anda mala bağladım, ne yapacağımı şaşırdım. bir kaç saniye sonra denizin peşinden gitmem gerektiğini anladım masaya cebimden çıkan bütün parayı bıraktım ve denizin peşinden koştum. seslendim durmadı, kolundan tuttum konuşmadı, durdurdum yüzüme bile bakmadı. çıldıracaktım, resmen karşımda ağlıyordu ve hiçbir şey demiyordu. neden sonra sadece 'bırak beni, biraz seviyorsan bırak gideyim' dedi. yapacak bir şeyim yoktu beyler, bütün benliğimle sevdiğim kız gitmek istiyordu ve bırakmaktan başka çarem yoktu bende çekildim yolundan, ağlayarak döndü caddenin köşesinden ve gitti. beynimden vurulmuşa dönmüştüm beyler, ne yapacağımı bilemez oldum. olduğum yere çöktüm, bir sigara yaktım. kesmedi bir sigara daha yaktım. böyle böyle bir paket sigara içtim orada oturduğum yerde, gelen geçen bana bakıyordu. sonradan fark ettim ki ağlıyordum. kalktım oturduğum yerden, şimdi bile hayatımdaki en yakın dostum olan o zamanki ev arkadaşım kaan'ı aradım. evde misin dedim evdeyim kardeşim hayırdır dedi tamam geliyorum kıpırdama bi yere dedim ve kapattım. bulduğum ilk marketten bol bol akol ve sigara alıp eve gittim. daha sonra kaan anlattığında o günleri o halimi şöyle tasvir edecekti; sanki biri ölmüş gibiydin, yüzün bembeyaz gözlerin kan çanağı. ruhun dağılmıştı resmen, paramparçaydın..
    Tümünü Göster
    ···
  10. 40.
    0
    oha panpa. bu ne yahu yerli dizi gibi.
    ···
  11. 39.
    0
    rızorved...
    ···
  12. 38.
    +3
    #18

    ben bunları düşünürken tatilin kalan bir buçuk günüde olaysız geçti. bol bol göl kenarında yürüyüşler yaptık, akşamları sadece beraber sarılıp uyuduk, eceden ses soluk çıkmadı ama kafamın bir köşesi bunu düşünmeye devam etti. bir buçuk gün sonra tatil bitti denizle ankaraya döndük, vize haftası başladı o'nun dersleri çok ağırdı boru mu amk odtü'de okuyordu kız benimde ders çalışmaya başlamam gerekiyordu o yüzden buluşmaya biraz ara verdik. vize haftasının bittiği ilk gün denize buluşalım mı diye mesaj attım o gün çok yakın bir arkadaşıyla buluşacağını söyledi ama gelmemi çok istediğini, haftalardır kıza beni anlattığını ve artık bizi tanıştırmak istediğini söyledi. konu deniz olunca hiçbir şeye hayır diyemiyorum amk, buna da hayır diyemedim ama keşke deseydim. neyse okuldan çıktım, eve gittim duş aldım kahvemi içip kendime gelince denizle arkadaşının buluştuğu mekana doğru yola koyuldum ama içimde nedensiz bir huzursuzluk vardı amk. sanki kötü bir şey olacaktı da içime doğmuştu. mekanın kapısından girer girmez denizi gördüm, yüzü bana dönüktü arkadaşının da arkası kapıya dönüktü ama çok tanıdık bir havası vardı nedense. deniz beni görünce kocaman gülümsedi, o an içimdeki bütün huzursuzluk gitti yerini bir mutluluk kapladı beyler, o kadar güzel gülmüştü ki. denizin gülümsediğini gören arkadaşı da benim geldiğimi anladı ve yüzünü kapıya doğru döndü.

    bana doğru dönen yüzü gördüğümde suratımdaki bütün gülümseme silindi bir anda, içimdeki bütün huzursuzluklar patladı, beynim dondu. eceydi lan bu. baya benim 9 sene it gibi sevdiğim, bir süredir bana geri dön bana diye ağlayan, kafamda denize nasıl anlatacağım diye binbir türlü senaryo kurduğum eceydi. bu donma sürecimde deniz yerinden kalkmış, yanıma gelmiş bana sarılmış ve beni öpmüştü ama ben tepki veremeyecek kadar şoktaydım.

    iyi misin, hayalet görmüş gibisin? dedi bana ama verecek cevabım yoktu. evet basbaya hayalet görmüştüm, geçmişimin hayaleti beni avlıyordu resmen. elimden tutup masaya doğru yürütmeye başladı beni. tabi ece'nin suratında da aynı ifade vardı o da donmuştu resmen şok içindeydi ve sanırım ağlamamak için kendini zor tutuyordu çünkü gözleri kızarmıştı ve sulanmaya başlamıştı. ikimizinde bu halini gören deniz bizi tanıştırırken biraz tutuktu, haliyle bizde daha önceden tanışmıyor gibi davrandık ama deniz bir şeylerden şüphelenmişti amk. hatta bize daha önceden tanışıp tanışmadığımızı bile sordu. verecek cevabım yoktu amk, denize yalan söylemek yapmak istediğim son şeydi bu yüzden bende el mahkum tanışıyoruz demek zorunda kaldım. deniz aldığı cevaptan sonra baya şaşırdı, nasıl yani diye sordu. ben verecek cevap düşünürken ece eski bir mesele dedi ve kıvrak bir manevrayla ee şimdi boşver bizi de siz nasıl tanıştınız, nasıl oldu bunlar anlat diyerek denizin aklını çeldi. geçtim denizin yanına oturdum ama kafam çok farklı diyarlarda amk. arada deniz elimi tutuyor, bana sarılıyor tanışma hikayemizi anlatırken öyle miydi yoksa böyle miydi aşkım diye soruyordu. bana soru soruldukça incin cevaplar veriyor, kafamda ne tak yiyeceğimi düşünüyordum. denize anlatsam vereceği tepki hakkında hiç bir fikrim yoktu ki mutlaka deniz beni ecenin uzun soluklu sevgilisi olarak biliyordu. eğer ece denize bana attığı mesajları falanda anlattıysa zaten sıçtığımın resmi belgesiydi amk. eğer anlatmazsam ve ece anlatırsa işin ucunda denizi kaybetmek vardı ki ben anlatırsam da böyle bir ihtimal vardı. kısaca verebileceğim bütün kararların sonu denizi kaybetmeye çıkabilirdi ve bu benim istediğim son şeydi. ece ben kalkayım artık dediğinde kafamdaki sis perdesi aralandı ve iki saatten fazladır o halde masada oturduğumuzu fark ettim. ben, şimdiki sevgilim ve eski sevgilim... deniz otur diye ne kadar ısrar ederse etsin ece kalkmak istediğini söyledi ve denizde ona kapıya kadar eşlik etti. önümde kendime gelmek ve ne yapacağıma karar vermek için 5 dakika gibi kısa bir süre vardı. hemen kalktım tuvalete gittim elimi yüzümü yıkadım ve olan biten her şeyi denize anlatmaya karar verdim.
    Tümünü Göster
    ···
  13. 37.
    -1
    seri ol panpa diycem ama ona bile yüzüm yok. her güm 1 paragrafla bir yere varamayız maalesef
    ···
  14. 36.
    +3
    #17

    uyandığımda hava yeni yeni ağarmıştı, deniz ve benim için odaya kahvaltı söyledim. daha sonra bir aspirin ve büyük bir bardak suyla gittim denizi öperek uyandırdım. bir süre uyanmamak için naz yaptı hatta beni bile yanına çekti öpüştük bir süre sonra kapı çaldı. kalktım kahvaltıyı yatağına zütürdüm yanına oturdum ellerimle besledim. tabi ben bunları yaparken beynimin bir bölümü tamamen ece meselesinde ne tak yiyeceğimi düşünüyor.
    ···
  15. 35.
    +1
    devam panpa..!
    ···
  16. 34.
    +3
    #16

    sabah birinin beni öpmesiyle uyandım. gözlerimi açıp baktığımda deniz'i görünce resmen gözlerimin içine kadar güldüm amk.

    aşkım dedim ve sarıldım, koklayabildiğim kadar kokladım çiçek kokusunu. bu arada denizle ilgili en özel şeylerden biridir benim için kokusu beyler, bir insan bu kadar güzel, bu kadar eşsiz kokamaz amk. neyse sonra hadi kahvaltıya gidelim ben çok acıktım diyerek beni odadan sürkledi ve kendi odama gönderdi üstümü değiştirmem için. 10 dakika sonra lobide buluştuk kahvaltıya gittik ama bu arada odaya gittiğimde telefonda eceden bir kaç mesaj daha vardı ve eceyi denize anlatma işi daha da kafamı kurcalar olmuştu. kahvaltıdan sonra etrafta biraz turladıktan sonra öğle yemeği için tekrar otele döndük. bolu abant'ı bilen bilir beyler, rakı balığı meşhurdur nedense. balık yiyelim diyince deniz bende yanına rakı söyledim ve öğlen öğlen içmeye başladık, tabi rakı olunca bende tık yok ama deniz 6. dubleden sonra kaymaya başladı. yeme-içme faslı bitti, deniz daha da sarhoş oldu ben hesabı ödedim ve yine her zamanki gibi aldım odasına kadar taşıdım, uyandırıp bol bol su içirttim ki başı ağrımasın sonra da yanındaki kanepeye oturup o uyanana kadar onu izlemeye başladım. uyandığımda kanepede yatıyordum, gece 4tü ve birisi üstüme pike örtmüştü. muhtemelen deniz uyanmıtşı ve beni görünce üstüme bir şeyler örtüp tekrar yatmıştı. bende biraz onu kontrol edip tekrar uyumaya devam ettim. gece boyu rüyamda ece ve denizi gördüm ki kabustu amk resmen.
    ···
  17. 33.
    +2
    #15

    biraz bekledikten sonra deniz kapıyı açtı. sanırım beni görmenin verdiği bir şaşkınlıkla bana kocaman gülümsedi sonra elimdekileri görünce -mümkün müydü bilemem ama- gülümsemesi daha da büyüdü. sarılma ve gülümseme merasimi bitince işi binliğe vurdum ve;

    yanlış odaya gelmişim ya pardon sevgilime bakıyordum ben dedim.
    şapşal dedi ve bir kere daha sarıldı bana sonra da uzanıp kulağıma, sevgilin benim zaten dedi sımsıcak bir ses tonuyla.
    denizim dedim ve sarıldım bende ona, hiç bırakmayacak gibi sardım.

    sonra içeri girdim, tabi denizde bir merak vardı niye geldiğim konusunda. ona mesajının beni çok mutlu ettiğini söyledim ve tekrar kuru bir mesajla teşekkür etmek istemediğimi söyleyerek yanıma oturttum. bir süre şarabımızı içerken hiç konuşmadık, gözlerimiz anlattı konuşulacak her şeyi, tenimiz çekti birbirmizi. şarap bittikten sonra ben kalkayım diyerek ayaklanmıştım ki deniz kolumdan çekti ve

    kal burada, beraber uyuyalım dedi.

    şaşırmıştım amk, en ufak bir fesat davranış olmadan tamamen masumca olur dedim ona. gitti dişini fırçaladı bende odama geçip üstümü değiştirdim, dişimi fırçaladım geldim. yatağa girince sarıldık birbirimize, burunlarımız birbirine değecek kadar yakındık ama o kadar saftı ki o an. uyumadan önce gördüğüm son şey onun gözleriydi, burnumdaki son koku onun kokusu tenimde son his onun ipek nefesiydi.
    ···
  18. 32.
    0
    http://imgim.com/10oehqf.jpg
    ···
  19. 31.
    +3
    #14

    odaya gider gitmez büyük bir heyecan başladı tabi bende, acaba ne tepki verecek acaba beğenecek mi diye düşünmeye başladım. bir süre geçti, bundan tık yok tabi bende endişelenmeye başladım. tam o sırada telefona mesaj geldiğini bildiren bir ses geldi ve ben uçarak telefonu elime aldım. iki tane mesaj vardı beyler, bir tanesi -ki yeni gelen mesajdı o- denizdendi ama diğeri tanımadığım bir numaradandı. önceliği tabi ki sevgilime vererek denizin mesajını okudum;

    özgürlüğe giden yol?

    evet birtanem, özgürlüğe giden yol. sana bomboş bir tuval aldım inatla, zihninin kıvrımlarını serbest bırak diye. cevapladım mesajını. ondan gelecek cevabı beklerken telefondaki diğer mesaja bakayım dedim. demez olaymışım. tanımadığım numara eceye aitti, kendisi biz ayrıldıktan sonra numarasını değiştirmiş ama bana vermemişti, ne çok istemiştim koduumun numarasını. peşinden aylarca koştuğum numara şimdi elimdeydi ama umrumda değildi.
    attığı mesaj, seni çok özledim bize bir şans ver içerikliydi ve sinirlerimi bozmaya yetmişti amk. resmen içimde bir endişe vardı deniz ece'yi öğrenirse, ya beni terk ederse diye endişelenmeye başladım. o an deniz'e eceyi anlatmam gerektiği gerçeği dank ettiğinde aynı zamanda deniz'den bir mesajda telefonuma dank etmişti.

    benim beynimin kıvrımları sensin, özgürlüğüm senin kalbinde. demişti. çok mutlu oldum beyler, o mesajı hala saklarım çok değerlidir benim için.

    bu mesajdan sonra telefonla kuru kuru cevap atmak istemediğim için çıktım hemen odadan aşağıya indim, yılbaşı olmasının verdiği güvenle etrafta çiçek satan birini görürüm belki diye arandım ve şansım beni boşa çıkarmadı. hemen bir gül kaptım, bara gidip bir şişe şarap iki kadeh aldım ve denizin odasının kapısını çaldım.
    ···
  20. 30.
    +1
    devam panpa..! ayrıca şukular benden bilesin..
    ···