1. 1.
    +7
    #1

    hayatımın sanırım en rahat dönemiydi, uzun geçen bir sınav maratonundan sonra üniversiteyi kazanmıştım başımdan 9 senelik bir aşk acısı geçmişti ve rahattım. keyfim yerindeydi kısacası, hayatımdan memnundum arkadaşlarım vardı, beni seven bir ailem, para sıkıntısı sağlık sıkıntısı yoktu gençtim daha ne olsun amk. sonrasında zaten anladım ki ne olduysa, başıma ne geldiyse bu arkadaş derdi yüzünden geldi. ekim falan gibiydi bir arkadaşın doğum günü için dışarı çıktık, başka arkadaşları da vardı haliyle oturuyoduk. sarhoş değildim - ki sonradan keşke olsaydım dedim - ve karşımda oturan kız aklımı başımdan almıştı. çok güzel değildi, sıradan sayılabilecek güzellikteydi ama aşırı derecede tatlı ve yeri geldiğinde de ciksi olabiliyordu. gülümsemenin bir insana bu kadar çok yakıştığını daha önce hiç görmemiştim.
    ···
  2. 2.
    +6
    başlık açamadığım için ya da ben beceremedim amk bilemiyorum orasını, yazar alımı da kapalı olduğu için arkadaşın hesaptan girerek hikayemi anlatıyorum beyler okumak isteyenlerin başımın üstünde yeri var.

    edit: ananiyiyolayyeye panpamın katkıları sağolsun sadece benim entrylerimi okumak isteyenler için geliyor.

    http://inci.sozlukspot.co...benim-hikayem/@kronosaeon
    ···
  3. 3.
    +6
    35 yaşındayım amk bilkent matematik mezunuyum şu an serbest olarak farklı firmalara yazılım yazıyorum. anlatacağım hikaye 14 yıllık uzun bir hikaye, birazda kelebek reyiz'den özendim ama iyidir fena değildir hikayem. okuyun lan :(
    ···
  4. 4.
    +5
    #3

    masaya gittiğimde 2 tekilayla beni bekliyordu. oturdum, aklımda hınzır plan sağolsun gülümsedim ve tekilayı onu beklemeden kafaya diktim ve onun içmesini bekledim. içip garsonu çağırmaya yeltenince bekle sana bir teklifim var dedim.
    madem bu kadar tekilayla* sarhoş olmuyorsun seni bir birayla sarhoş edeyim dedim.
    önce yüzüme baktı ciddi miyim değil miyim diye sonra ciddi olduğumu görünce güldü ve allah iyiliğini versin ya bende seni zeki bir şey sanmıştım dedi.
    ha ha diye güldüm ve iddiaya var mısın diye sordum. varım dedi.
    bilenler bilir birayı kaşıkla dil altı yaparak içince yarım bira bile adamı uçurur tabi kızın bundan haberi yok. garsondan bi bira, bardak ve çay kaşığı istedim kız önce şaşırdı sonra sen bilirsin dercesine baktı ve gülmeye devam etti. garson getirince kıza olayı anlattım ve içmeye başladı. bir kaşık iki kaşık derken kız bardağın yarısına geldi ama hala tık yok. bende bir panik başladı ne yapacam ne edecem iyice rezil olduk diye düşünürken kız ilk sarhoşluk belirtisini göstermeye başladı.

    yanaklardaki hafif pembelik, gözlerdeki hafif kayma ve konuşmadaki pelteklikle başlayan belirtiler bardağın sonuna doğru kızın haklıymışsın demesiyle son buldu. son buldu çünkü tuvalete diye kalkmasıyla sandalyeye kapaklanması bir oldu. masada görenler hayret noldu bu kıza diye düşünürken kızı tuttuğum gibi dışarı çıkarttım. eve gidebilecek misin diye sordum evet dedi ama içim elvermedi onu tek başına göndermeye bir taksi çağırdım kızı oturttum kendim de oturdum şöför ilerlemeye başladı ama nereye gidecez amk kız konuşamayacak kadar sarhoş ben eve zütüremem 2 sap daha var evde sittin sene dillerinden kurtulamam. neyse zar zor kızı uyandırdım evi sordum ama söylediği adres gittiğimiz mekana çok yakın çıkınca taksici aracı kenara çekti ve ben sizi zütüremem çok yakın mesafe orası yürüyün 10 dakikalık yol deyip resmen bizi arabadan salladı. ben küfrün alasını ederken kız artık bayıldı bayılacak durumdaydı öyle sarhoş yani. girdim koluna attım kolunu omzuma aldım ağırlığını taşıdım evine kadar ama o yol nasıl uzadı anlatamam amk. hamlamışım resmen bira göbeğim bile varmış o gece fark ettim amk kuş kadar kızı taşırken zütüm çıktı lan. kapının önüne gelince kaç numara diye sordum söyledi yukarı çıkardım dedim evde biri var mı ev arkadaşım var dedi çaldım kapıyı pijamalı maskeli bi kız çıktı amk çüküm düşcekti korkudan o derece. aynı tepki onda da var tabi yanında ev arkadaşı tanımadığı bi herifin kolunda sarhoş geliyo falan neyse kıza dedim geldik eve bak diye döndü bana yanağımdan öptü teşekkür etti ve son gücüyle odasına gitti. ev arkadaşıyla kapıda kaldık o bana kim lan bu dallama diye bakarken neyse ben gideyim ha ayrıca bu da numaram gece bi sıkıntı olursa haber ver lütfen diyerek bastım gittim. eve varmamla o yorgunluğun ve sarhoşluğunda etkisiyle sızmam bir oldu.

    uyandığımda saat öğlen iki olmuştu amk o günkü bütün dersler yalan olmuştu haliyle, evdeki saplar okuldaydı çünkü eve fırtına öncesi sessizlik hakimdi. kalktım tuvalete gittim elimi yüzümü yıkadım nedense sonradan telefona bakmak aklıma geldi. 3 tane mesaj bi de cevapsız arama vardı. mesajların ikisi ve cevapsız kızla ortak arkadaşımızdandı ilkinde nereye kayboldunuz lan dün gece diyodu ikicisinde iyi misin lan demişti sanırım cevap gelmeyince de aramıştı ama ölü gibi uyuduğum için duymamıştım. ona durumu özet geçen bir mesaj attıktan sonra tanımadığım bir numaradan gelen üçüncü mesajı açtım.
    Tümünü Göster
    ···
  5. 5.
    +5
    #4

    zekana hakaret ettiğim için özür dilerim, eve taşıdığın içinse çok teşekkür ederim ama çok utandım bu yüzden tekrar tekrar özür dilerim hemde geceni mahvettim.

    başta bi tak anlamadım amk, düşündüm sonradan jeton düştü o kızdı lan bu. heyecanım yine doruklara tırmandı böyle bi mutlu oldum falan o derece aptal bi gülümseme vardı kesin suratımda. bi cevap atmak gerekliydi ama ne yazacaktım amk diye düşünemeyecek kadar sabırsızdım o yüzden aklıma gelen ilk şeyi gönderdim yazdım.

    sorun değil ama dün gece unuttuğumuz bir şey var. dedim

    neymiş o? günaydın ayrıca * diye cevabı geldi 2 dakika sonra. bir iddiaya girdik ve sen kaybettin ama ne üzerine iddiaya girdiğimizi konuşmadık, ben kazandım ödülü ben belirlersem adil olmaz sen söyle ne olsun kazancım dedim ve cevabın gelmesini bekledim. bir kaç dakika sonra ben mutfakta kahve yaparken mesaj sesiyle beraber resmen kendimi odama ışınladım.

    bilmem düşünmem gerek. ama hepsinden önce bi özür yemeği borçluyum sana dün gece mahvettiğimin hatrına. yazılıydı mesajda. havalara uçtum amk, resmen bana yemeğe çıkmayı teklif etmişti ve ben uzun süredir bu kadar mutlu olmamıştım.

    hesabı ben ödeyeceksem olur çünkü dün gece seni taşırken kaybettiğim kasları geri yapmak için çok yemem lazım * diye bir cevap gönderdim. bir dakika sonra tekrar mesaj sesi vardı telefonumda.

    kahramanım :p ama adını bile bilmiyorum yoksa gizli bir kimliğin mi var? dedi.

    evet ve sadece numaram sende var diye bile seni öldürmek zorunda kalabilirim :p ben utku * dedim.

    tamam söz sır olarak saklarım söylemem kimseye * diye cevap yolladı ama ben züt gibi kaldım amk kız hala adını söylememişti bana bende ne diyeceğimi düşünürken bir mesaj daha geldi.
    bende deniz bu arada hani dün gece o kadar sırtında taşıdığın kişinin adını merak ediyorsan diye söyleyeyim. yazıyordu mesajda. artık hayranı olduğum ve garip bir biçimde yörüngesine çekildiğim kızın bir adı vardı ve resmen beni yemeğe davet etmişti.

    tanışma faslı bittiğine göre eğer işin yoksa öğle yemeği mi yesek süper kahramanlık işi beni baya acıktırıyor :p dedim ve cevabın gelmesini bekledim.

    bugün akşama kadar dersim var ama akşam işin yoksa biraz daha acık akşam bir şeyler atıştıralım uygunsan tabi kurtacak başka insanlar yoksa hayatında dedi. beynim bu mesajla beraber daha da yoğun çalışmaya başladı, acaba bu başka kuratacak insandan kastı sevgilin var mı yok mu demek oluyordu yoksa sadece öylesine geyik mi yapıyordu bilemedim çünkü çok ucu açık konuşuyordu. acaba sevgilim olup olmadığını mı merak etti diye düşünmek işime geldi çünkü açıkçası beni merak etmesi hoşuma gidiyordu.
    bilemem, bu işler spontan gelişir ama şimdilik gecem tamamen sana ayrılmış durumda. dedim ve çok yavşak olmadığını umdum. saat daha üçtü ve benim yapacak hiç bir şeyim yoktu akşama kadar ne yapsam diye düşünürken mesaj geldi.

    tamam o zaman akşam için sonra konuşuruz ben derse giriyorum diyerek konuşmayı sonlandırdı.

    ne yapsam diye düşünürken imdadıma ev arkadaşlarımın getirdiği yeni playstation oyunları yetişti. kız tekrar mesaj attığında saat yedi buçuk falandı ve biz hala maç yapıyoduk amk. yarım saate okuldan çıkıyorum ne yemek istersin diyordu mesajda. attığı mesajın heyecanıyla açlığı falan unutmuş bir anda midemdeki kelebeklerle bir ömür yetinebileceğimi düşünür olmuştum ama kıza böyle demedim tabi.

    yemeğe zütüren sensin kırkbeş dakika içinde kampüs kapısına gelirim * dedim. teyit mesajını beklemeden duşa girdim temiz gömlek ve düzgün bir kot bularak apar topar giyindim. hazır olunca telefona baktım ve bir mesaj beni bekliyordu.

    tamam o zaman gelince konuşuruz * .

    evden nasıl çıktım, normalde en az yarım saat süren yolu nasıl 15 dakikada gittim hiç hatırlamıyorum bildiğim tek şey kalbim ayağım beynim kısaca vücudumdaki bütün organlar beni kampüs kapısına çekiyordu. tamda dediğim gibi sekiz onbeşte kapının önünde onu beklemeye başladım.
    Tümünü Göster
    ···
  6. 6.
    +4
    #2

    hani iki düşünce arasında kalır ya insan aha tam onu yaşıyodum amk. bi yanım diyo ki nolacak lan tanış, kaynaş numarasını al konuşursun gönül eğlendirirsin bir diğer yanımda mallık yaratma zaten yeni çıkarttın bi kazığı diğeri girmesin eğlencem diye diyodu. içimdeki tilkiler savaşırken bende iyice huzursuz olmaya başlayıp alkolün ve sigaranın dibine vurdum. iki saat sonra içimdeki savaşı umursamayıp her şeyi başlatan cümleyi kurdum.

    'erkek arkadaşın varsa yazık baksana o kadar içtik en ufak sarhoşluk belirtisi bile göstermiyosun' kelimesi kelimesine hatırlıyorum söylediğim şeyleri ve tabi ki verdiği cevabı.
    'haha haklısın belki de bu yüzden ayrılmıştır benden'
    aslında hiç bir ima hiç bir teklif bir sıcaklık yoktu cevapta ama sadece şu an bir sevgilisi olmadığını öğrenmek bile beni mutlu etmeye yetmişti. daha sonra o gece boyunca sadece iyi geceler memnun oldum vs. dışında bir tek kelime konuşamadım kızla, o kadar korktum.

    bir hafta geçmesine rağmen nedense kendimi boş bulduğum her anda o kızı düşündüğümü fark ettim ve bu işin böyle olmayacağını anladım. kuyruğumu bacaklarımın arasına kıstırıp koştura koştura doğum günü olan arkadaşa durumu anlattım, bi buluşma ayarla bi şeyler yap bizi tekrar görüştür diye yalvardım resmen puşta. hala o kıyağı için beni sömürür kendisi.* isteğimin üstünden gelen haftasonu için toplu bir sinema ve akşam yemeği ayarlandı. allem ettim kallem ettim bir şekilde kimseye çaktırmadan filmde kızın yanına oturdum. yemin ederim size filmin adı neydi, konusu neydi hatırlamıyorum bile. sadece derin derin nefesler alarak onu kokladım, onu izledim. arada şüphelendiğinde sadece ekrandan kafamı yeni çevirmiş gibi gülümsedim o kadar. film bitipte yemeğe geçildiğinde kendiliğinden geldi karşıma oturdu. film hakkında sorular soruyodu bana ama filmi izlemediğim için mal mal cevaplar verince konuyu değiştirip o geceki içki muhabbetine değindi. bi içki ısmarlayayım mı sana diye sordu bana belki sende sarhoş olmazsın diye de dalgasını geçti.

    hayatımda hiç bu kadar panik olduğumu hatırlamıyorum. ne cevap vereceğimi karıştırdım resmen o derece. o gece tekila içtiğim için iki tane kendisine bi tane de bana 3 tane tekila söyledi. daha ben birini içmeden o ikisini içmiş bana gülümsüyordu hadi dercesine. içtim, o tekrar söyledi yine içtim o tekrar söyledi yine içtim. masada bizden bağımsız bir sohbet dönüyordu arada onlara dönüp cevap veriyorduk ama resmen ne gözlerimi ne aklımı kızdan alabiliyordum ki daha adını bile bilmiyordum yani o da benimkini - doğum gününe geç geldim tanıştırılmadık - ama umrumda bile değildi. bu arada tekila etkisini göstermeye başlamış hafif baş dönmesi, dilde pelteklik yapmaya başlamıştı bende ama o maşallah sünger gibiydi amk içtikçe bi tane daha söylüyordu.

    ben içmeyecem desem kız diyecek ki bu ne ya ana kuzusu içsem amı zütü dağıtacam yine rezil olacam bi bahane bulmak için izin isteyip tuvalete gittim tamam geldiğinde seni bekliyor olacağız dedi gülümseyerek. içimden bekleyen hep sensen ben hep gelirim demek geçti ama sadece gülümsemekle yetindim. tuvalete gittim yüzümü yıkadım falan aynaya baktım iyi hala göz kaymamıştı falan ama artık hafif bir çakırkeyiflik belli oluyordu bakışlarımdan daha sonra aklıma bir şey geldi ve gülerek tuvaletten çıktım.
    Tümünü Göster
    ···
  7. 7.
    +4
    #29

    denizin gelmesine 3 gün kalaya kadar her şey iyiydi, günler klagib olarak kalk nazla eğlen denizle mailleş yat uyu olarak geçiyordu resmen. neden sonra naz denizin gelmesine 3 gün kala gece dışarı çıkmak istediğini söyledi, bende o kadar uzun süredir evdeydim ki o gece dışarı çıkmayı kabul ettim. durumu denize anlatan bir mail attıktan sonra alsancak taraflarında bir mekana gittik, naz ben ve nazın ela adında bir arkadaşı vardı. başta gece çok iyi başlamıştı, sohbet iyiydi ela tatlı kızdı hoş sohbet biriydi ama gereğinden fazla güzeldi. sonra eğlendiğimiz mekana efe geldi - nazın unutamadğı eski sevgilisi- ve işler çığırından çıktı. efenin geldiğini gören naz alkolün dibine vurdu ve haliyle sarhoş oldu amk sonrasında da ağlamaya başladı. allahtan efe nazı görmedi, bizde hesabı ödeyip elayla nazı eve zütürdük. kafasını duşa soktup bir de üstüne kahve içirtip nazı ayılttıktan sonra naz tekrar ağlamaya başladı. o halde nazı bırakıp gitmek içime sinmezdi amk annemi arayıp durumu anlattım kısaca ve o akşam nazlarda kaldım tabi elada. nazı aramıza alıp kanepeye oturduk bir yandan ela bir yandan ben nazı teselli etmek için elimizden gelen her şeyi yapıyorduk ama o sadece hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. bir süre sonra alkolün ve ağlamanın yorucu kombinasyonuna dayanamayıp uyuyakaldı. nazı yatağına taşıdıktan sonra elayla başbaşa kaldı amk salonda. gittim ikimize de birer kahve yaptım çünkü ikimizinde uykusu yoktu, oturup muhabbet etmeye başladık.
    ···
  8. 8.
    +4
    #48

    evde herkes farklı bir şeylerin tribindeydi amk. en başta deniz, yaptığımın salaklık olduğunu düşünüyordu ve benimle konuşmuyordu. gerekçesi ya sana bir şey olsaydı, ya tekrar bıçaklasaydı seni bu kadar mı değersizim gözünde bu kadar mı önemsiz kendine zarar verdirtmek deyip duruyordu. bir yandan hoşuma gidiyordu amk benim için korkması ama aynı evin içinde iki yabancıyı oynamak ağzıma sıçıyordu. kaan niye bana haber vermedin beraber döverdik derdindeydi, başak kaan'ın ağzına sıçıyordu bu tavrından dolayı. naz ise tamamen her şeyin kendi suçu olduğunu söyleyip ağlayıp duruyordu. tatilin bitmesine daha bir hafta vardı ama evde herkes birbirne tavırlıydı amk. ne yapsam ne etsem deniz beni affetmiyordu, her gün kahvaltı hazırlıyordum, çiçekler alıyordum, ilk defa tanışmışız gibi kur yapıyordum ama nafile, ağzından tek bir laf çıkmıyordu bana karşı. çıldıracaktım... bir yandan efe binine her gün küfrediyordum güzelim tatilin içine ettiği için, bir yandan kendime kızıyordum iyi tak yedin diye ama sonuç hep aynıydı, denizsiz günler yine başlamıştı...
    ···
  9. 9.
    +3
    @tuvalet sağol be panpa, yazasım yoktu sayende yazacam yine.
    ···
  10. 10.
    +3
    #14

    odaya gider gitmez büyük bir heyecan başladı tabi bende, acaba ne tepki verecek acaba beğenecek mi diye düşünmeye başladım. bir süre geçti, bundan tık yok tabi bende endişelenmeye başladım. tam o sırada telefona mesaj geldiğini bildiren bir ses geldi ve ben uçarak telefonu elime aldım. iki tane mesaj vardı beyler, bir tanesi -ki yeni gelen mesajdı o- denizdendi ama diğeri tanımadığım bir numaradandı. önceliği tabi ki sevgilime vererek denizin mesajını okudum;

    özgürlüğe giden yol?

    evet birtanem, özgürlüğe giden yol. sana bomboş bir tuval aldım inatla, zihninin kıvrımlarını serbest bırak diye. cevapladım mesajını. ondan gelecek cevabı beklerken telefondaki diğer mesaja bakayım dedim. demez olaymışım. tanımadığım numara eceye aitti, kendisi biz ayrıldıktan sonra numarasını değiştirmiş ama bana vermemişti, ne çok istemiştim koduumun numarasını. peşinden aylarca koştuğum numara şimdi elimdeydi ama umrumda değildi.
    attığı mesaj, seni çok özledim bize bir şans ver içerikliydi ve sinirlerimi bozmaya yetmişti amk. resmen içimde bir endişe vardı deniz ece'yi öğrenirse, ya beni terk ederse diye endişelenmeye başladım. o an deniz'e eceyi anlatmam gerektiği gerçeği dank ettiğinde aynı zamanda deniz'den bir mesajda telefonuma dank etmişti.

    benim beynimin kıvrımları sensin, özgürlüğüm senin kalbinde. demişti. çok mutlu oldum beyler, o mesajı hala saklarım çok değerlidir benim için.

    bu mesajdan sonra telefonla kuru kuru cevap atmak istemediğim için çıktım hemen odadan aşağıya indim, yılbaşı olmasının verdiği güvenle etrafta çiçek satan birini görürüm belki diye arandım ve şansım beni boşa çıkarmadı. hemen bir gül kaptım, bara gidip bir şişe şarap iki kadeh aldım ve denizin odasının kapısını çaldım.
    ···
  11. 11.
    +3
    #16

    sabah birinin beni öpmesiyle uyandım. gözlerimi açıp baktığımda deniz'i görünce resmen gözlerimin içine kadar güldüm amk.

    aşkım dedim ve sarıldım, koklayabildiğim kadar kokladım çiçek kokusunu. bu arada denizle ilgili en özel şeylerden biridir benim için kokusu beyler, bir insan bu kadar güzel, bu kadar eşsiz kokamaz amk. neyse sonra hadi kahvaltıya gidelim ben çok acıktım diyerek beni odadan sürkledi ve kendi odama gönderdi üstümü değiştirmem için. 10 dakika sonra lobide buluştuk kahvaltıya gittik ama bu arada odaya gittiğimde telefonda eceden bir kaç mesaj daha vardı ve eceyi denize anlatma işi daha da kafamı kurcalar olmuştu. kahvaltıdan sonra etrafta biraz turladıktan sonra öğle yemeği için tekrar otele döndük. bolu abant'ı bilen bilir beyler, rakı balığı meşhurdur nedense. balık yiyelim diyince deniz bende yanına rakı söyledim ve öğlen öğlen içmeye başladık, tabi rakı olunca bende tık yok ama deniz 6. dubleden sonra kaymaya başladı. yeme-içme faslı bitti, deniz daha da sarhoş oldu ben hesabı ödedim ve yine her zamanki gibi aldım odasına kadar taşıdım, uyandırıp bol bol su içirttim ki başı ağrımasın sonra da yanındaki kanepeye oturup o uyanana kadar onu izlemeye başladım. uyandığımda kanepede yatıyordum, gece 4tü ve birisi üstüme pike örtmüştü. muhtemelen deniz uyanmıtşı ve beni görünce üstüme bir şeyler örtüp tekrar yatmıştı. bende biraz onu kontrol edip tekrar uyumaya devam ettim. gece boyu rüyamda ece ve denizi gördüm ki kabustu amk resmen.
    ···
  12. 12.
    +3
    #17

    uyandığımda hava yeni yeni ağarmıştı, deniz ve benim için odaya kahvaltı söyledim. daha sonra bir aspirin ve büyük bir bardak suyla gittim denizi öperek uyandırdım. bir süre uyanmamak için naz yaptı hatta beni bile yanına çekti öpüştük bir süre sonra kapı çaldı. kalktım kahvaltıyı yatağına zütürdüm yanına oturdum ellerimle besledim. tabi ben bunları yaparken beynimin bir bölümü tamamen ece meselesinde ne tak yiyeceğimi düşünüyor.
    ···
  13. 13.
    +3
    #18

    ben bunları düşünürken tatilin kalan bir buçuk günüde olaysız geçti. bol bol göl kenarında yürüyüşler yaptık, akşamları sadece beraber sarılıp uyuduk, eceden ses soluk çıkmadı ama kafamın bir köşesi bunu düşünmeye devam etti. bir buçuk gün sonra tatil bitti denizle ankaraya döndük, vize haftası başladı o'nun dersleri çok ağırdı boru mu amk odtü'de okuyordu kız benimde ders çalışmaya başlamam gerekiyordu o yüzden buluşmaya biraz ara verdik. vize haftasının bittiği ilk gün denize buluşalım mı diye mesaj attım o gün çok yakın bir arkadaşıyla buluşacağını söyledi ama gelmemi çok istediğini, haftalardır kıza beni anlattığını ve artık bizi tanıştırmak istediğini söyledi. konu deniz olunca hiçbir şeye hayır diyemiyorum amk, buna da hayır diyemedim ama keşke deseydim. neyse okuldan çıktım, eve gittim duş aldım kahvemi içip kendime gelince denizle arkadaşının buluştuğu mekana doğru yola koyuldum ama içimde nedensiz bir huzursuzluk vardı amk. sanki kötü bir şey olacaktı da içime doğmuştu. mekanın kapısından girer girmez denizi gördüm, yüzü bana dönüktü arkadaşının da arkası kapıya dönüktü ama çok tanıdık bir havası vardı nedense. deniz beni görünce kocaman gülümsedi, o an içimdeki bütün huzursuzluk gitti yerini bir mutluluk kapladı beyler, o kadar güzel gülmüştü ki. denizin gülümsediğini gören arkadaşı da benim geldiğimi anladı ve yüzünü kapıya doğru döndü.

    bana doğru dönen yüzü gördüğümde suratımdaki bütün gülümseme silindi bir anda, içimdeki bütün huzursuzluklar patladı, beynim dondu. eceydi lan bu. baya benim 9 sene it gibi sevdiğim, bir süredir bana geri dön bana diye ağlayan, kafamda denize nasıl anlatacağım diye binbir türlü senaryo kurduğum eceydi. bu donma sürecimde deniz yerinden kalkmış, yanıma gelmiş bana sarılmış ve beni öpmüştü ama ben tepki veremeyecek kadar şoktaydım.

    iyi misin, hayalet görmüş gibisin? dedi bana ama verecek cevabım yoktu. evet basbaya hayalet görmüştüm, geçmişimin hayaleti beni avlıyordu resmen. elimden tutup masaya doğru yürütmeye başladı beni. tabi ece'nin suratında da aynı ifade vardı o da donmuştu resmen şok içindeydi ve sanırım ağlamamak için kendini zor tutuyordu çünkü gözleri kızarmıştı ve sulanmaya başlamıştı. ikimizinde bu halini gören deniz bizi tanıştırırken biraz tutuktu, haliyle bizde daha önceden tanışmıyor gibi davrandık ama deniz bir şeylerden şüphelenmişti amk. hatta bize daha önceden tanışıp tanışmadığımızı bile sordu. verecek cevabım yoktu amk, denize yalan söylemek yapmak istediğim son şeydi bu yüzden bende el mahkum tanışıyoruz demek zorunda kaldım. deniz aldığı cevaptan sonra baya şaşırdı, nasıl yani diye sordu. ben verecek cevap düşünürken ece eski bir mesele dedi ve kıvrak bir manevrayla ee şimdi boşver bizi de siz nasıl tanıştınız, nasıl oldu bunlar anlat diyerek denizin aklını çeldi. geçtim denizin yanına oturdum ama kafam çok farklı diyarlarda amk. arada deniz elimi tutuyor, bana sarılıyor tanışma hikayemizi anlatırken öyle miydi yoksa böyle miydi aşkım diye soruyordu. bana soru soruldukça incin cevaplar veriyor, kafamda ne tak yiyeceğimi düşünüyordum. denize anlatsam vereceği tepki hakkında hiç bir fikrim yoktu ki mutlaka deniz beni ecenin uzun soluklu sevgilisi olarak biliyordu. eğer ece denize bana attığı mesajları falanda anlattıysa zaten sıçtığımın resmi belgesiydi amk. eğer anlatmazsam ve ece anlatırsa işin ucunda denizi kaybetmek vardı ki ben anlatırsam da böyle bir ihtimal vardı. kısaca verebileceğim bütün kararların sonu denizi kaybetmeye çıkabilirdi ve bu benim istediğim son şeydi. ece ben kalkayım artık dediğinde kafamdaki sis perdesi aralandı ve iki saatten fazladır o halde masada oturduğumuzu fark ettim. ben, şimdiki sevgilim ve eski sevgilim... deniz otur diye ne kadar ısrar ederse etsin ece kalkmak istediğini söyledi ve denizde ona kapıya kadar eşlik etti. önümde kendime gelmek ve ne yapacağıma karar vermek için 5 dakika gibi kısa bir süre vardı. hemen kalktım tuvalete gittim elimi yüzümü yıkadım ve olan biten her şeyi denize anlatmaya karar verdim.
    Tümünü Göster
    ···
  14. 14.
    +3
    #21

    uyandığımda yolunda gitmeyen bir şeyler vardı. evde olmaması gereken sesler vardı kulağımda, ağzımdaysa garip bir şeyler. gözlerimi açtığımda kendi odamda değildim, odamı geçtim kendi evimde bile değildim. ağzımdan burnumdan bir sürü hortum çıkıyor, o garip sesleri çıkartan makinaya bağlanıyordu. kafamı çevirdiğimde deniz yanıbaşımda bir sandalyede uyukluyordu ve elimi tutuyordu. gözlerimi kapattım, bunun bir rüya olduğuna o kadar emindim ki görmek istemiyordum daha fazla, gerçekten uyanmayı diledim ve gözlerimi tekrar açtığımda gördüğüm sahne aynıydı. deniz yanımdaydı ama bana ne olmuştu? neden hastanedeydim? biraz denizi uyurken izledim, onsuz geçen bir haftalık zamanda ne kadar özlediğimi fark ederek sessizce ağladım. sonra merakım özlemime ağır bastı ve birazda tereddütle elimi kıpırdatınca deniz uyandı. benim uyanık olduğumu görünce o gülümseme tekrar suratında belirdi ama bu sefer birde hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. hemen odadan çıktı, bir kaç dakika sonra bir doktor ve hemşireyle geldi odaya. doktor boğazımdaki boruyu çıkardı artık kendi kendime nefes alabileceğimi, 2 günü yoğun bakımda olmak üzere 3 gündür hastanede yattığımı, alkol komasına girdiğimi bu arada 1 hafta boyunca doğru düzgün yemek yemeyince organlarımında bunu fırsat bilerek tabiri caizse ağzıma sıçtığını söyledi ve odadan çıktı. konuşmaya çalıştım ama boğazım o kadar kuruydu ki çatallı bir sesle sadece su diyebildim denize. halbuki söylemek istediğim o kadar çok şey vardı ki o an ona, söylediğim ilk şeyin su olması beni kızdırdı. deniz sesimi duyunca hemen telaşlandı sonra bir bardak su verdi ve içmemi bekledi. suyu içtikten sonra konuşmak için ağzımı açtığımda beni susturdu ve ağlayarak bana sarıldı. elim ayağım boşaldı beyler, yatakta olmasam olduğum yere yığılır kalırdım, o kadar özlemişim amk. sonra bana sarılmayı bıraktı ve annenler dışarda kaan dışarda onlarda merak etmiştir onları çağırayım dedi.

    gitme, lütfen gitme. diyebildim sadece
    merak etme, buradayım dedi gülümseyerek ve gitti.

    vay amk, o kadar kötüydü demek ki durumum ta izmirlerden annem babam bile gelmişti. odaya ilk kaan girdi, önce gülümsedi sonra senin ağzına sıçıcam bekle sen diyerek annem ve babamla yalnız bıraktı beni. annem hüngür hüngür ağlıyordu amk, babamdaysa bir telaş ne diyeceğini bilemiyordu koskoca adam. neden sonra annem konuşmaya başladı, neden yaptın oğlum, neyin var oğlum falan diye. bende oturdum anlattım beyler, hayatımda ilk defa bir kızı anneme böyle ciddi ciddi anlatıyordum, daha sonra annemde şaşırdığını söylemişti zaten. bir süre sonra yoruldum bahanesiyle hepsini odadan çıkardım ve annemden odaya kaanı çağırmasını istedim. kaan odaya geldi, suratında endişeli bir ifadeyle nasıl olduğumu sordu. bende ona gibtir et nasılım anlat ne tak yedim amk dedim ve o da anlatmaya başladı.
    Tümünü Göster
    ···
  15. 15.
    +3
    #22

    seni evde yalnız bıraktığım için zaten kendime küfrediyordum amk bir de sen telefonunu açmayınca ev telefonuna da cevap vermeyince merak ettim, apar topar eve geldim kapıyı çaldım açmadın bende bir takluk var dedim içimden ve içeri girdim. geldiğimde balkonun önündeki halıda yanında bir sürü içki şişesi yatıyordun dürttüm falan sızdın mı diye ama cevap vermeyince korktum tokat falan attım ama bana mısın demedin bende ambulans çağırdım. sonra hastaneye gelince öğrendim ki biraz daha geciksek gibtirella oluyomuşsun zütüm uçukladı resmen, ayıldığın tek saniyede deniz diye sayıkladın bende denize haber verdim. kız perişan oldu amk, sen uyanana kadar başında bekleyeceğini söyledi ve hep ağladı. bu arada tabi annenler arıyor yalanla nereye kadar onlarada haber vermek zorunda kaldım, sağolsunlar geldiler apar topar öyle işte kardeşim, çok korkuttun bizi dedi. vay anasını, kaan bunları anlatırken bende düşünüyordum, resmen canımdan oluyormuşum da haberim yok. kaana teşekkür ettim, yapabileceğim başka ne var amk, adam postumu kurtarmış hakkını nasıl ödesem az ki zaten o gün bugündür kardeşiz kendisiyle. kaan biraz daha oturdu, arada neler oldu onları konuştuk sonra sen yorgunsundur diyerek odadan çıktı. kaan odadan çıkınca bir sessizlik oldu, oturdum düşündüm amk bu arada hemşirenin teki geldi ilacı dayadı, dayamasıyla beraber benim şuurda kaydı. uyandığımda deniz yoktu, kimse yoktu odada. aha dedim tamam işte bak rüyaydı, deniz yok artık dedim ve gözümden yaşlar tekrar akmaya başladı. tam o arada kapı açıldı ve denizin yüzü göründü.

    aa uyanmışsın sen de bir dakika ağlıyor musun sen? dedi şaşırarak.
    ağlıyorum evet. dedim utanmayarak. neyinden utanacam amk, yapamıyorum işte onsuz gözyaşlarımı görmesinden mi korkacam.
    noldu ağrın mı var hemşire çağırayım mı diye ayaklanırken tuttum kolundan oturttum.
    ağrım var ama ilaçla geçmez. dedim.
    nasıl yani dedi anlamayarak.
    seni özledim deniz, gereğinden fazla sensiz kaldım onun acısı ağrı yapıyor artık ama ilaç kesmez o ağrıyı. dedim gözlerine bakarak.
    benim bunu dememle beraber günlerdir tuttuğu belli olan gözyaşları ondanda akmaya başladı ve sıkıca sarıldı bana.
    bende seni özledim salak, çok korkuttun beni. dedi.
    niye bıraktın beni? dedim günlerdir içimi kemiren soruyu sonunda sorabilmiştim.
    ece benim en yakın arkadaşım utku, bunu ona yapamazdım ama bak sana neler yaptım. ne olacaksa olsun, seni kaybetmeyi göze alamam dedi daha da sıkı sarılarak.
    dünyalar benim olmuştu beyler, sarıldım sıkıcı hiçbir şey demeden. kokusunu içime çektim, nefesini dinledim dakikalarca sonra kaydım o da geldi yanıma uzandı, öylece sarıldım ona uyumuşuz öyle. uyandığımda çok mutluydum, o kadar huzurlu uyumuştum ki resmen gülerek uyanmıştım. benim uyanmamla denizde uyandı, o an yüzüne bakınca gördüm ki deniz yorgunluktan ölüyordu resmen. gitmesinden çok korktuğum halde eve gitmesini ve biraz uyumasını istedim, başta biraz diretsede sonunda ısrarıma dayanamayıp eve gitti. o eve gidince bende doktorumla konuştum ve hastaneden çıkmak istediğimi söyledim, sağolsun kırmadı ve taburcu olabileceğimi söyledi. annem babam ben ve kaan bizim eve gittik, annem hemen beni yatırdı mutfağa girdi yemekler yaptı elleriyle besledi beni. babam toplantısı olduğu için izmire döndü, annem bir kaç gün daha kaldı bizimle bu arada denizle kaynaştı, deniz sık sık bize geldi çünkü benim evden çıkmamı istemiyorlardı yorulum diye. sonunda hastaneye yattıktan iki hafta sonra annem izmire geri döndü bende hayatımda kaldığım yerden devam etmeye başladım.
    Tümünü Göster
    ···
  16. 16.
    +3
    #24

    neden sonra biraz daha öpüştükten sonra deniz ayağa kalktı ve elini bana uzattı. elini tuttum o önde ben arkada odama doğru yürüdük. bu arada bende kafamda kuruyorum, o odaya beraber girersek az çok neler olacağı belli amk ama bunu istediğimden emin değilim. şimdi hiç biriniz zütünüzden anlamayın, deniz güzel kız ama şu var ki ben onu o kadar çok seviyorum ki korkuyorum bir şeyler değişirse diye. ben bunları kafamda kurarken odama girdik, deniz kapıyı kapadı ve yatağa oturdu. eliyle oturmam için yatağa bir iki defa vurdu. gittim yanına oturdum. o bana bakıyor ben ona, sonra uzandı bende yanına uzandım. başlarımız birbirimize dönük, burunlarımız birbirine dokunuyor konuşmaya başlasak öpüşeceğiz o kadar yakınız. sonra bir anda onu öpmeye başlarken buldum kendimi, o da bana karşılık verdi haliyle. bir süre öyle öpüştükten sonra üstüme çıktı ve öpüşmeye devam ettik. deniz resmen bu gece beraber olalım istiyordu belliydi ama benim aklımda şüpheler vardı amk o yüzden hiçbir şey yapmıyordum ve bunu denize söylemeliydim. biraz daha öpüştükten sonra kafamı çektim ve;

    denizim dedim gülerek.
    o da bana gülümsedi, söyle aşkım dedi.
    lütfen sadece burada kalsın bu gece dedim utangaç utangaç gülümseyerek.
    o da önce inanamaz biçimde bana baktı sonra yanıma uzandı ve bana sarıldı. biraz öyle durduktan sonra, seni seviyorum dedi bana ama anlatmak istediği her şeyi barındıran bir seni seviyorumdu. daha sonra kendisinin anlattığı üzere aslında o da hazır değilmiş o gece ama durduramamış kendini, ben istemeyince de çok mutlu olmuş. öylece sarılarak uyuduk sabaha kadar, uyandığımda deniz yanımda değildi. tam yataktan kalkıyordum ki elinde kahvaltı tepsisiyle deniz geldi. bende o görmeden hemen uyuyor numarası yaptım. geldi aşkım dedi önce tepki vermedim, sonra öptü yine tepki vermedim bu arada da binlik olsun diye nefesimi yavaşlattım nefes almıyormuş gibi duruyordum. utku dedi biraz endişeli bir sesle, dürttü yine tepki vermeyince tepsiyi bir kenara bıraktı telaşla ve aşkım dedi ağlamaklı bir ses tonuyla. o ses tonunu duyunca kıyamadım amk, kalktım yataktan aşkımmmm dedim en sevimli ses tonumla hemen geldi yanıma koşarak salak dedi vurdu bir tane hemen sonrada vurduğu yeri öptü. oturduk beraber kahvaltı yaptık benim o gün maçım vardı ve maça daha 4 saat vardı. beraber günü evde geçirmeye karar verdik sonra da denizle sahaya gidecektik o maçımı izleyecekti akşamda ben kaan deniz başak sinemaya gidecektik. benim aklımda başakla kaan'ın arasını yapmak gibi bir fikir vardı ama bunu daha denize söylememiştim. kahvaltıyı topladıktan sonra salona geçtik beraber, dün gece koyupta izlemediğimiz filmi koyup izledik beraber. film bitince kahve yaptım ikimize bu arada denize kaan başak fikrimi çıtlattım o da nasıl benim aklıma gelmedi diyerek hayıflandı. kahvelerimizi içtikten sonra kaan'ı aradım. o dün gece ben evde denizle başbaşa kalayım diye arkadaşında kalmıştı, maça gelip gelmeyeceğini sordum geleceğini öğrenince akşama plan yapmamasını söyledim sonra başak'ı arayıp akşama plan yapmamasını söyleyip giyinmeye gittim. maçtan 1 saat önce sahaya vardık, malum benim ısınmam gerekiyordu denizde bana iyi şanslar öpücüğü verip en önde oturmak üzere tribüne geçti. ben ısınırken bir yandan da aklım denizde ona bakıyorum arada falan o yüzden çok saçma hatalar yapıyordum. maçtan yarım saat önce deniz sahaya yanıma geldi ve eğer böyle yapacaksam gideceğini söyledi bende kafamı toparladım ve kendimi oyuna verdim. maç boyunca bir kez bile denizi aklıma getirmedim beyler ve haliyle bizde maçı kazandık. maçtan sonra kutlama için yanına gittiğim ilk insan tabi ki denizde, onu kollarıma aldığım zaman asıl kendimi bir şeyleri kazanmış gibi hissediyordum. kutlama öpücüğümü aldıktan sonra koşa koşa duşa gittim sonra kaan ve denizle başak'la buluşacağımız cafenin önüne gittik.
    Tümünü Göster
    ···
  17. 17.
    +3
    #25

    kaan'la başak'ı yanyana görünce ne kadar iyi bir karar vrediğimi bir kez daha anladım. basbaya yakışıyorlardı amk. neyse oturduk bir şeyler atıştırdık filmin başlamasına yarım saat kala da sinemaya gittik. ben deniz başak kaan olarak dizildik, film başladı ama yorgunluktan geberiyorum amk. arada uyukluyorum falan deniz beni öperek uyandırıyor kaanla başaksa filmi izliyordu. film bittikten sonra ne yapsak ne yapsak diye düşünürken başak hadi gidip bir şeyler içelim dedi. benim alkol komasına girdiğim günden beri deniz ne zaman alkol ve beni aynı cümle içinde duysa garip oluyordu. sinemanın olduğu yakın bir yere gittik bestekar sokakta, o zamanlar hayyami vardı amk. neyse oturduk herkes içecek bir şeyler söyledi, sıra bana gelince sipariş vermek için deniz biraz gerildi ama ben sadece kahve istedim. içeceklerimiz geldi, içmeye başladık ama ben uykusuzluktan ölüyorum fakat kaanla başak'ın görüşmesini de bölmek istemiyorum. biraz daha oturduktan sonra denize çaktırmadan gitmem gerektiğini ama onun oturmasını istedğimi söyledim o da uykum olduğunu anlayınca ve planı bozmak istemediğinden dolayı kabul ettim. hayyami'den çıkıp eve gittiğim an uyuyakaldım. sabah uyandığımda kaan salonda beni bekliyordu konuşmak için , hemen ikimize de birer kahve yapıp yanına gittim. gecenin devdıbını anlattıkça kaan'ın başak'tan cidden hoşlandığını fark ettim. denizden gelen mesaja göre başak'ta az çok kaan'dan hoşlanmıştı. kaanla sohbetimiz bittikten sonra denizi arayıp hep beraber kahvaltı yapmayı önerdim, bu fikir kaan'ın da çok hoşuna gitti. 1 saat sonra hep beraber eymir gölü tarafında odtü'nün kampüsü içinde bir yerlerde kahvaltıya gidiyorduk.
    ···
  18. 18.
    +3
    #28

    o günden sonraki iki hafta çok rahat geçti, neredeyse uyku hariç kalan bütün zamanımı nazla geçiriyordum o kadar yılın hıncını çıkartır gibi. beraber izmirin altını üstüne getiriyorduk kimi zaman da pasaportta oturup nargile içiyorduk akşama kadar. o bana ayrıldığı sevgilisini anlatıyordu -adı efe- ben ona denizimi anlatıyordum. her gün aksatmadan denizle mailleşiyordum birbirimizi ne kadar özlediğimizi anlatıyorduk birbirimize bir de ben ona nazı anlatıyordum. başta rahatsız olsa da sonradan yakın arkadaş olduğumuzu anlayınca o da merak etmeye başlamıştı nazı. bu arada denizin gelmesine iki hafta kalmıştı ve bende iki hafta sonra ankaraya geçecektim. içimden denizin izmire gelmesi geçiyordu açıkçası naz'da tek başınaydı ailesi tatildeydi bende kalır deniz diyordu ama bunu denize nasıl soracağımı bilmiyordum çünkü ilk defa tanışacağı birinin evinde kalmaya sıcak bakmayabilirdi. durumu denize anlatan bir mail atıp günümü yine her zamanki gibi nazla geçirdikten sonra akşam denizden teklifimi kabul eden bir mail alınca çok sevindim. her şey zaten bu günlerden sonra taka saracaktı ama ben bilemedim..
    ···
  19. 19.
    +3
    @satisfaction tr hoş geldin panpam, sevindim beğenmene.
    @tuvalet, kardeşim daha detaylı yazarsam da 14 sene bitmeyecek o yüzden önemli olmayan yerleri hızlı hızlı yazıyorum daha 1 seneyi anca bitirdik. *
    ···
  20. 20.
    +3
    #32

    kafamda bu düşüncelerle sabahı sabah ettim beyler, gözüme bir gram uyku girmedi o kadar korktum. yaşadığım bir hafta denizsizlik resmen benim canıma mal oluyordu ki denize olan aşkım, sevgim gün geçtikçe büyüyordu. bir insan böyle sevemez diye düşünürken ertesi sabah kendi kendimle çelişiyordum. neyse bir şekilde sabahı sabah ettik, denizin gelmesine 2 saat kala evden çıktım havaalanına gittim, uçağın inmesine bir saat kala havaalanındayım. zaman geçmek bilmiyordu amk, ardı ardına yaktığım sigaraların haddi hesabı yoktu o kadar sabırsızdım. dile kolay amk 1 aydır görüntüsüne, sesine, kokusuna hasret olduğum sevgilim 1 saat sonra o kapıdan bana doğru gelecekti. koskoca bir ayı geçirmiş, 1 saati geçiremez hale gelmiştim. neyse ben sigaraları ardı ardına yakarken zaman geçti, uçağın indiğine dair bilgi gözetleme ekranına geldi ve kapının önündeki o sabırsız bekleyiş başladı. 5 dakika oldu 10 dakika oldu 15 dakika oldu deniz yoktu amk, insanların sebdikleri yavaş yavaş o kapıdan çıkmaya başlamış hasretler giderilmeye başlamıştı ama benim denizim hala yoktu. ve sonra, o kapıdan hayatımı anlamlı kılan kişi çıktı, kafasıyla bana bakındı ve beni gördüğünde bir an o da durdu bende. aramızda metreler vardı, o bana bakıyordu bense ona.bir süre sadece öyle bakıştık beyler, gözlerim ona doydu, kalbim ona doydu, beynim ona doydu. neden sonra kendimi ona doğru koşarken buldum, o da bana doğru koşuyordu. aradan bir ay geçmesine rağmen hala kollarım sanki onun için yaratılmış gibi hissediyordum ve o da benim kollarım için yaratılmış gibi hissediyordu. böyle mükemmel bir uyum olamazdı beyler, böyle sevgi yoktu başkasında emindim...
    ···