bu da benim hikayem

#221

birer duş aldıktan ve kahvaltımızı yaptıktan sonra havaalanında buluşmak üzere can abilerin yanına doğru yola koyulduk. yanlarına vardığımızda onlarında varış notkası sorunu yaşadıklarını anladık zira naz da duru gibi iki valiz hazırlamıştı 3 gün için, her ihtimali göz önüne aldığını söylemişti o da tıpkı duru gibi. bizdeyse ufak birer çanta bir de takımların olduğu askılardan vardı o kadar. check-in yaptırırken kızların gelmesine izin vermedik, mümkün olduğunca süpriz olsun istiyorduk. bekleme salonuna gittik, ben bir kahve sigara daha yaptım o zamanlar yasak değildi sigara içme yerleri vardı havaalanlarında. ilk uçuş istanbuldu, oradan da paris'e gidecektik. istanbul uçağına binince kızlar daha da sormaya başladı nereye gidiyoruz diye, bizde söylemedik. uçaktan inince dış hatlara geçtik orada da bekleme salonuna oturduk. ben yine kahve sigaraya abandım sonra paris uçağı için çağrılar başlayınca kızlar nereye gideceğimizi anladılar ve boyunlarımıza atladılar resmen. uçakta can abilerle önlü arkalı oturuyorduk, yol boyunca sarmaş dolaş uyuduk duru'yla, erken kalktığımız için uykusuzduk. paris'e inince hemen araba kiralama şirketinden önceden rezervasyonunu yaptırdığımız arabayı aldık. can abi parisi iyi biliyordu, üniversitedeyken 3 dönem pariste okumuştu o yüzden akıcı bir fransızcası da vardı. kalacağımız otele gittik hemen, akşam yemeği için lobide buluşmak üzere sözleştik ve odalarımıza çekildik...

fransa vizesini kızlara caktırmadan nası aldınız yav onlarda da mı var yesil pasaport

@efendi ol adam ol, kardeşim naz ve duru'nun babası subaydı onlarda yeşil var biliyorsun evlenene kadardı o dönemler *

edit: okuyan bazı panpalarım spoiler sanmış fakat durum şu. eskiden erkeklerde 18 kızlarda ise evlenene kadardı babadan olan yeşil pasaport. şimdi ise iki cinsiyette de 25 yaş sınırı var. onu ifade etmek istedim orada evlenene kadardı derken.

#222

odaya yerleştikten sonra biraz otelin etrafını gezelim dedik duru'yla, baya soğuktu hava o gün duru üşüyünce odaya geri döndük. sıcak bir duş aldıktan sonra biraz uyuduk sarılarak. sonra akşam kalktık, giyindikten sonra can abilerle buluşmak üzere lobiye indik. kızlar çok güzeldi, biz çok yakışıklıydık kısacası her şey çok iyiydi. çıktık gezerken gözümüze enteresan gelen ilk yerde yemeğimizi yedik, sonra bir şeyler içip biraz daha gezdikten sonra otele döndük. sabah kahvaltı için sözleştik ve odalara çekildik. duru çok yorgundu, yatağa girer girmez uyuyakaldı, bende onu izlerken sızdım. sabah duru'nun beni öpmesiyle uyandım, duş aldıktan sonra giyindik kahvaltı için lobiye indik. biraz gezindikten sonra notre dame'ın oralarda bir kafede kahvaltımızı yaptık, şehri gezdik biraz. yılbaşı nedeniyle bir çok yer kapalıydı ama herkes sokaklardaydı, gezdik tozduk üşüdük sonra yüzlerimizi kıpkırmızı otele döndük. öğle yemeği için sözleşmeden direkt akşam yemeği için lobide buluşmaya karar verdik ve odalara çekildik. ben ince giyindiğim için donmak üzereydim, sıcak bir duş aldım ama o bile işe yaramayınca duru beni ısıtmak için alternatif yolları denemeye karar verdi * . akşam yemeğine 1 saat kala uyandım duru'yu uyandırdım öperek, duş aldıktan sonra ben giyindim ve sigara almak için aşağıya indim duru da giyinip geleceğini söyledi. can abi'de aşağıdaydı, gittik sigara almaya, o arada tesadüf eseri çiçekçi bulduk birer çiçek aldıktan sonra kızları beklemek üzere lobiye geçtik...

up up up

panpalarım, sözlük arada mavi ekran veriyor ondan gecikmeler. yazdım bir kaç part, şimdi izninizle bi gidip yemek yiyeyim, sigaramı içeyim geleyim.

#223

duru'yu daha önce anlattım size, uzun boylu kumral renkli gözlü fiziği çok güzel bir kızdı. ama o gece, saçlarını dalgalı yapmıştı makyajı kıyafeti her şeyi mükemmeldi. görünce nutkum tutuldu öyle yani. naz'da çok güzel olmuştu ve can abinin suratında da aynı ifade vardı. çiçeklerini verip sarıldıktan sonra onlara restorana gitmek üzere otelden ayrıldık. can abi bağlantılarını kullanarak eifell kulesine manzarası olan bir restoranda yer ayırtmıştı bizim için. oturacağımız masaya geçtikten sonra şarabımız geldi hemen. yiyecekleri söyledikten sonra muhabbet etmeye başladık. o arada yemekler geldi, kısaca her şey mükemmeldi. yedik içtik güldük muhabbet ettik dans ettik bol bol. yeni yıla girmemize 10 dakika kala can abi garsonu çağırdı bir şeyler söyledi, bir kaç dakika sonra güzel bir müzik girdi devreye, can abi kalktı ayağa diz çöktü naz'ın önünde ve evlenme teklif etti. hepimiz şoktaydık amk, bana bile söylememişti. naz evlilik teklfini kabul etti, kutladık onları sonra şampanyamız geldi bekledik geri sayım sırasında patlattık. yeni yıla duru'yu öperek girdim,

-nasıl girersen öyle geçer dedim gülümseyerek o'na.
-seni seviyorum dedi gülerek o da bana.

gece daha da güzelleşmişti, kutlama sona erince otele geri döndük ve odalarımıza çekildik. yeni yılın ilk gecesine duru'nun kollarında gerçekten mutlu bir biçimde girdim.

***

bu arada panpalarım mesaj yoluyla bana kaan ve başak'ı soranlar, anneni ihmal ediyorsun diyenler oldu. onlara cevap vermek istiyorum.
kaan'la düzenli olarak her gün konuştuk mail yoluyla, başak'la çok mutlu bir hayatı vardı ve kardeşimdi o benim amk, ihmal etmek ne demek lan. ayrıca annem hayatımdaki en önemli kadındır. sevgililerimin hiç birisi annemden daha önemli olmamıştır benim için hayatımın hiçbir döneminde o yüzden az önce anlattığım yılbaşı gecesi de dahil sürekli arardım annemi her gün en azından 10 dakika konuşurduk telefonda, sık sık ziyaretine de giderdim hala da ondan uzakta olduğum zamanlarda ararım, fırsat yarattıkça ziyaretine giderim. bu yüzden bana ana kuzusu diyenler çıkarsa keyifleri bilir, yanımdayken kıymetini biliyorum ve ana kuzusu olacaksam bu yüzden olmayı şimdiden kabul ediyorum.

• **

#224

1 ocak 2004 sabahına sevdiğimin kollarında uyandım, ben uyandığımda hala uyuyordu bir süre onu izledikten sonra oda servisinden kahvaltı söyledim. biraz daha izledikten sonra öperek uyandırdım onu, o arada oda servisi geldik kahvaltımızı yaptık ve eşyaları toparladık. uçağımız akşamdı o yüzden biraz şehri gezdik, bol bol romantizm falan işte sonra otele geldik, eşyalarımızı aldık ve can abilerle buluştuk lobide. havaalanında arabayı teslim ettik, beklerken ben yine kahve sigara yaptım sonra da uçağa geçtik. dönüş yolu boyunca ben uyudum, duru naz'ın yanına geçti can abi yanıma geldi o da uyudu kızlarda düğün hakkında konuşmaya başladılar. izmir uçağında kızlar uyudu bizde can abiyle muhabbet ettik. izmire inince direkt evlere dağıldık, can abi nazı bıraktı bizde duruyla eve gidip vurduk kafayı yattık.

abi senin hayatın da ne acayip yav. tam herşey iyi gidiyor bi olay oluyor mala dönüyoruz iyice taka battı dediğimiz anda mutlu oluyosun sonra yine aynı şeyler yine aynı döngü, valla anlamıyorum be abi (:

bende özlemişim amk okuldan falan vakit kalmıyor ki iki dakika gireyim.

fda hoş geldin kardeşim. *

Beyler kusura kalmayın ya, arkadaş geldi kafası bozukmuş konuşalım mı diye onu dinliyorum.

#225

sabah uyanır uyanmaz ilk iş annemi aramak oldu, sonra duru da uyanınca anneme gittik kahvaltıya. can abilerde geldi, anneme nazla evleneceklerini söyleyince annem sevinçten ağladı. bu arada o dönem baya yoğun geçti, aileler görüştü etti, ocak ayının 2. haftası naz'ı istemeye gittik. o kısımda hallolunca mart ayı için nikah tarihini aldılar. mart'a kadar her şey tam bir koşuşturmaca içinde geçti, ben ankara'ya gittim yine arada, duru'nun okulu yoğundu can abi ve naz tatlı bir telaş içerisindeydi kısacası her şey mükemmeldi. mart'ın 10'unda nikah vardı 11 marta'da düğün. herkes çok heycanlıydı, nikah çok duygusal geçti, özellikle naz can abinin ayağına bastığında can abinin bassın diye diğer ayağını uzatması nazı ve salondaki bütün genç kadınları ağlatmaya yetti, bin yine voleyi vurdu amk. * nikahtan sonra kendi aramızda ufak bir kutlama yaptık, ertesi gün düğünde uzun süredir eğlenmediğim kadar çok eğlendim. içtik, oynadık, güldük, coştuk kısaca mükemmeldi. mart ayı o heyecanla bitti, yorgunluğu da çıktı tabi. nisan aynı malum bizim ailede çok sönük geçerdi, bu sefer duru'da biliyordu ve çok anlayışlıydı bana karşı. o arada kaan 27sinde beni yalnız bırakmamak için geleceğini söylediğinde çok sevindim. 25 nisanda kaan geldi, çok özlemiştim amk. dakikalarca sarıldık havaalanında, bize geldik o çok yorgundu vurdu kafayı uyudu. ben 26sında ertesi gün için lokma dökecek -izmirde gelenektir- birini ayarladım bir de hoca buldum. ertesi gün sabah erkenden mezarlığa gittik, çiçekleri koyduk hoca okudu sonra eve gittik lokma döküldü dağıtıldı. akşamüstü ben tekrar mezarlığa gittim kaan'la, kızlar evde kaldı. rüzgar'ın mezarında bizim koyduklarımızdan farklı bir çiçek vardı...

#226

sizin de tahmin edebildiğiniz gibi bu deniz'di. koca bir seneden sonra ilk defa varlığını hissettirmişti ve ben bir garip olmuştum, kaan'da anladı zaten durumu işimizi bitirip eve geçtik. çiçekten dolayı bir tutukluk vardı bende ama herkes bunu güne ve zütürdüklerine bağlıyordu o yüzden üstelemiyordu kimse. aklımı kurcalayan bir diğer şey ise neredeydi deniz, izmirdeyse niye uğramamıştı anneme, bana? neden haber vermemişti? bunu duruya söylemeli miydim? hiç birinin cevabını bilmiyordum ve salak gibiydim...

beyler kusura bakmayın laptop güncelleme yapmış görmedim amk kapattı kendini gitti yazdığım partlar. tekrar yazıyorum.

#227

ertesi gün kaan akşam dönecekti ama beni o halde bırakmak istemiyordu kalacağını söyledi bende gitmesini söyledim çünkü kaan'ın kalması daha çok şüphe çekerdi. akşam kaan'ı havaalanına bıraktıktan sonra bir marketten büyük rakı biraz da meze aldım ve eve geçtim.

-kutlama mı var dedi duru elimdekileri görünce
-yoo içesim geldi dedim
-tamam dedi ve mutfağa gitti, o mezeleri ayarlarken ben masayı hazırladım rakıları koydum.

duru deniz kadar dayanıklı değildi, 3 dubleden sonra sızdı bende yatağa taşıdım biraz onu izledim sonra içmeye devam ettim. büyük bittiğinde kafamdaki soruların her biri daha da büyümüştü amk ama yapacak bir şey yoktu, bende sızdım. sabah uyandığımda daha doğrusu öğlen duru okula gitmişti bende kalktım bir duş aldım kahve sigaradan sonra tez için çalıştım. bir kaç hafta içerisinde bitecekti ve teslim için gitmem gerekiyordu. nisan ayı da böylece bitmiş, mayıs ayına girmiştik...

bu arada beyler dinleyin;

http://fizy.com/#s/1cbcj3

panpa denk gelemiyoruz yahu bolca geçmiş olsun

#228

mayıs ayının sonlarına doğru benim tezden dolayı neredeyse hiç boş vaktim olmuyordu bu yüzden de duru vaktinin çoğunu okulda geçiriyordu. bazen kızıyordu bana ama anlatınca anlayış gösteriyordu. arada haftasonları anneme kahvaltıya gidiyorduk oradan da sinemaya kısacası mayıs ayı düzgün ve çok yoğun geçti. haziranın ilk haftası benim tezi teslim etmek ve hocama onaylatmak için bir süreliğine ankara'ya gitmem gerekiyordu, duru da okulu bitince gelecekti sonra beraber tatile gidecektik...

@kuru 6 pilav, hoş geldin kardeşim buradayım 3e kadar *

http://fizy.com/#s/129puk

aralardaki garip efektleri boşverince gayet güzel amk. hele şu sözler;

tomorrow never comes until it is too late.
meali: yarın asla, artık çok geç olmadan gelmez