1. 801.
    0
    sayfa 2deyim çok uzun lan

    edit: bana söylediği ilk şey ağlamaklı bir ses tonuyla;

    -bu bebeği aldırabiliriz istemiyorsan. oldu.

    kesin okuyorum amk bekle
    ···
  2. 802.
    0
    @daha uzun nick bulamadim amk, hoş geldin kardeşim *
    ···
  3. 803.
    0
    #142

    işin sevinç kısmı geçince genelde her zaman gerçeklerle yüzleşir insan, ağır gerçeklerle. her şeyden önce ne ben ne de deniz düzenli bir gelire sahip değildik, daha benim askerliğim vardı, evli bile değildik amk. halletmem gereken ilk iş deniz'e evlenme tekif etmekti zira bir çocuğumuz olacaksa benim soyadımı taşımalıydı. evlilikten sonra ikinci şey askerlikti, aradan çıkmalıydı bir an önce ve bir de iş bulmalıydım ivedi şekilde, gerçi yüksek lisans yeteri kadar vaktimi alıyordu nasıl iş bulacaktım orası muammaydı. bunlar dışında ne ben ne de deniz bebek bakımı hakkında en ufak bir bilgiye sahip değildik ki, geçtim bebek bakımını lan biz daha kendimizin sorumluluğunu zor idare ediyorduk kısaca zor günler bizi bekliyordu ama her şeye rağmen mutluydum. bir diğer konuysa, içimdeki endişeleri artık deniz'e yansıtmamalıydım çünkü o çok mutluydu ve o'nun mutluluğunu bozmak istediğim son şeydi. bebeğin babasının mert olduğunu düşünmek bile istemiyordum o yüzden aklımdan itiyordum o konuyu. ultrason gününe kadar hafta sakin geçti, annem deniz'e çok iyi bakıyordu benimde aklım deniz'de kalmıyordu haliyle o yüzden içim rahattı. bu olaylar yüzünden basketbol işini askıya almıştım, askerlik şubesine gitmiştim, dizimden geçirdiğim ameliyatlar yüzünden çürüktüm amk almıyorlardı askerliğe. bir bakımdan baya moralim bozulmuştu buna, vatani görevimi yerine getiremiyordum diğer bakımdansa aradan bu şekilde çıkmış olması planlarımı çok rahatlatıyordu. iş konusunda bir dersanede part time iş buldum, okulda olmadığım anların çoğunda etüt hocalığı yapıyordum. o haftaya dair anlatabileceğim tek şey deniz'in bir gece aşermesi oldu.

    annemin geldiğinin 3. ya da 4. günü gece 2 falandı uyuyordum haliyle. deniz'in beni dürtüklemesiyle uyandım, tabi bir panik bir telaş bir şey olduğunu sandım deniz önce beni sakinleştirdi. biraz sakinleşince rüyasında kan portakalı gördüğünü ve aşerdiğini söyledi, sonra da hınzırca gülümsedi. yat yattığın yere unutursun desem olmaz, bulmak lazımdı ama ocağın sonuna doğru ben kan portaklını gecenin 2sinde ankarada nerede bulacaktım. giyindim, kaan'ı aradım başta o da korktu sonra durumu açıklayınca beni de al beraber ararız dedi sağolsun. 20 dakika sonra kaan'ı evinin önünden aldım, döndük dolandık bir yer bulamadık haliyle. saat 3'e doğru kaan halde çalışan bir tanıdığı olduğunu, artık onu rahatsız etmekten başka çaremiz olmadığını söyledi. aradık telefonla açmadı haliyle adam, gittik evine çaldık kapıyı. adam küfrede küfrede geldi tabi, gecenin 3ü olmuş amk, neyse durumu anlattık o da çok babacan adam çıktı gittim hale aldım 2 kilo kan portakalını gittim eve. kapıdan portakallarla girdiğimde deniz'in suratındaki gurur ve mutluluk ifadesi, bak bebeğim baba bize portakal getirmiş derken ki gözündeki ifade çektiğim bütün dertlere değerdi, adeta aklımdaki bütün sorulara cevaptı...
    Tümünü Göster
    ···
  4. 804.
    0
    @all giremedim bir türlü inciye ondan part atamadım. bi duşa girmem lazım bi ara ufak bir iş için dışarı çıkıcam şimdi izninizi istiyorum hazırlanayım vaktim kalırsa atmaya devam ederim partları çıkana kadar ;)
    ···
  5. 805.
    0
    duygulandım be panpa
    ···
  6. 806.
    0
    ee panpa bebek kimden sen onu anlat
    ···
  7. 807.
    0
    @cgty sen o duyguyu bana sor be panpa..
    @ekurtcu9 panpa bebegin babasi benmisim

    @all eve geldim amk ama internet yok modemden kaynakli ya da apartmandaki kablolardan, 5 tane upuzun part yazdim size yarin bi sekilde gonderecegim olmadi isten falan. bekleyecegim sizana kadar gelmesini netin ama geşmezse uzgunum panpalarim.iyi uykular hepinize.

    edit: telefondan girdim bunu yazmak icin.
    edit2: partlari tele gecirmek cok zor :/
    ···
  8. 808.
    0
    herkes 1 lira cıksa reyize vınn alırız haydi beyler
    ···
  9. 809.
    0
    @kronosaeon yer imlerine eklemiştim hikayeni, bugüne okumak kısmet oldu, tümünü okudum, çok güzel yazıyorsun, kelebekten sonraki düştüğümüz boşluğu hemencecik doldurdun. Ellerine, ağzına sağlık.

    Edit: Spoiler verme, bırak biraz heyecan zütümüzde patlasın, en olmadık yerde sen de kes, özet geçip dağıtma ,binin teki gelir 2 satırda hikayeyi giber atar.
    Şukunu verdim panpa.
    ···
  10. 810.
    0
    kelebeğin 10 yılda yapamadığını adam hemen yaptı
    büyüksün krono reyiz
    ···
  11. 811.
    0
    @ananiyiyolayyeye haha sağolasın kardeşim geldi internetim *
    @yarantula21, hoş geldin panpam. teşekkür ederim övgün için. en olmadık yerde kesmeyi istemiyorum zira kelebeğe çok küfrettiğim şeyi kendim yaparsam kendimle çelişirim. mümkün oldukça çok yazmaya çalışıyorum çünkü şu an hikayeyle bağlantılı olduğu için anlatamadığım sebeplerden dolayı çok vaktim yok, anlayacaksınız bitince.
    @greyowl ahaha çok güldüm panpam, verdim şukunu.

    @all internet geldi. partları yükleyip yatıyorum hepinize iyi geceler, iyi sabahlar kardeşlerim.
    ···
  12. 812.
    0
    #143

    deniz'i o halde görünce yaptığım ilk şey koşarak kafamı karnına yaslamak oldu. bir mucizeydi bu bebek, babası bendim içten bunu biliyordum ve günlerdir kafamdaki soruların hepsi bir anda yok olmuştu. bu bebek toparlayacaktı bizi, baba olacaktım ve deniz'de annesi olacaktı, daha da ötesi yoktu. ultrason artık umrumda değildi çünkü biliyordum, hissedebiliyordum bu bebeğin babası bendim. o an ağzımdan rüzgar lafı çıktı, evet bebeğimizin adı rüzgar olacaktı. kız da olsa erkekte olsa adı rüzgar olacaktı, rüzgar bebekti bu ve hayatımıza hoş gelmişti. kafamı kaldırıp baktığımda deniz bizi izliyordu ve usul usul ağlıyordu sonra büyük bir tutkuyla öptü beni, tutamadım bende kendimi * annem vardı amk evde ama umrumda değildi *. hayatımda hiç bu kadar saf sevgiyle seviştiğimi hatırlamıyorum, o kadar özeldi ki. bir süre deniz'e sarıldım, biliyordum uyumuyordu. kalktım, portakalları soydum, iki aşkımında * ki içime doğmuştu rüzgar kız olacaktı, prensesim diyecektim ben ona * beslenmeye ihtiyacı vardı. bir kaç dakika sonra odaya girdiğimde deniz hala uyanıktı, ellerimle deniz'i besledikten sonra uyuması gerektiğini söylerek ona sarıldım ve uzun süredir uyumadığım kadar huzurlu bir uykuya daldım. o hafta öyle geçti, ultrason günü geldiğinde ikimizde çok heyecanlıydık, ben izin almıştım okuldan beraber gitmek için annemde başbaşa gidelim diye gelmemişti bizimle. sabah erkenden uyandım, zaten gece de zar zor uyumuştum. kalktım bir kahve yaptım bir de sigara içtim, neden sonra sigarayı içerken aklıma bebek geldi bırakmak gerekliydi, kokusu bile rahatsız edebilirdi prensesimi * . kendime geldikten sonra duşa girdim, sonra kahvaltı hazırladım deniz'i uyandırdım öperek, beraber kahvaltı yaptık annem ben deniz. kahvaltıdan sonra deniz'de bir duşa girdi sonra randevu saatine 1 saat kala evden çıktık. hastaneye vardığımızda yarım saat vardı. deniz'in heyecanı her halinden belliydi, bu arada doktorla konuşup haberi ailesine yüzyüze vermek istediği için ailesine söylememişti. muhabbet ederken hemşire geldi deniz'i çağırdı haliyle bende yanında gittim, resmen mutlu bir çift gibiydik ama yüzükler ekgibti ve bu kafamı kurcalayan bir sorundu ve eminim ki denizinde kafasındaydı ama aceleye gelecek bir şey değildi bu, özel olmalıydı...

    1. 144

    deniz'le içeri girdiğimizde doktor önce deniz'i muayene odasına aldı bende o arada bekledim. bir süre sonra doktor ultrason için beni de çağırdı. başlamadan önce hangi ayda olduğumuzu bilmediğini o yüzden pek bir şey göremeyeceğimizi söyledi. deniz'in karnına jeli döktükten sonra meraklı bekleyiş başlamıştı. önce, gümbür gümbür atan bir kalbin sesi duyuldu. sonradan deniz'in söylediğine göre bu sesi duyduğumda suratımda kocaman bir sırıtma oluşmuştu ve ağlamaya başlamıştım. her hücrem mutluluktan patlayabilirdi, bebeğimin kalp atışlarını duyuyordum ilk defa. sesten bir dakika sonra görüntü geldiğinde deniz benden de çok ağlıyordu. oradaydı, o siyah beyaz ekranda bizim aşkımızın meyvesi duruyordu. minnacık ama gümbür gümbür atan bir kalbe sahip, 2 ay 1 haftalık bebeğimiz! doktora aldırış etmeden deniz'i öptüm ki zaten o da alışık olduğunu söyledi sonradan böyle şeylere. büyüklüğü, kalp atışları kısaca her şeyi çok sağlıklıydı rüzgar'ın. daha şimdiden bir isim koyduğumuzu duyunca doktor da gülümsedi bize. 5 dakika sonra ilk ultrason resmimizle ultrason odasından çıktık. deniz doktoru çok beğendiği için ki bence de çok iyi bir insana benziyordu kadın doğum doktorumuzu bulmuştuk. bir süre deniz'le hamilelik üstüne ve yapması gerekenlerle yapmaması gerekenler hakkında konuştu. eğer bir sıkıntı duyarsak diye bir kaç kitabın adını ve bir pgiboloğun numarasını verdi en son bir daha ki randevunun * 1 ay sonra * zamanını da verdikten sonra ve denizin son dakikadaki yolculuk sorusunu * sıkıntı yoktu bu aylarda * yanıtladıktan sonra ağzımız kulaklarımızda eve doğru koyulduk. annem evde büyük bir sabırsızlıkla bekliyordu ve yalnız değildi. babam gelmişti izmir'den uçakla, kaan'da süpriz yaparak babamı havaalanından almış başak'la beraber bize gelmişti. kapıdan girdiğimizde hemen soru bombardımanı başladı tabi, bizde oturduk her şeyi anlattık, ultrason fotoğrafını gösterdik. annem mutluluktan ağlıyordu, babamın keyfine diyecek yoktu, kaan sanki başak hamileymiş gibi çok mutluydu başak'la deniz ise klagib hormonal tepkilerini ortaya koymuş sarmaş dolaş ağlayıp gülüşüyorlardı. kaan hemen yeğenim muhabbetine girmiş, rüzgar hakkında planlar yapmaya başlamıştı, babam ise erkek erkeğe bunu ıslatmamız gerektiğini söylüyordu. akşam için plan yapılmıştı bile aslında, kızlar evde kalacak bol bol bebek muhabbeti yapıp östorojen içinde boğulacak biz de beraber testosteron içinde yüzecektik erkek erkeğe. akşama kadar kafam neredeyse deniz'in karnından kalkmadı hiç, bol bol rüzgar'la konuştuk, herkesin nasıl sabırsızlıkla onu beklediğini, şimdiden ne kadar çok sevildiğini anlattım durdum. arada deniz kıskanıyor, ilgimin tamamen bebeğe kaymasından rahatsız olduğunu söylüyordu bende gönlünü almak için ona sarılıyor, öpüyordum. akşam babam ben kaan evden çıktık, tek eksiğimiz can abiydi ama o da telefondan belli etmişti sevincini en kısa zamanda yeğeninin fotoğrafını görmek istiyordu! gittiğimiz yer çok kalabalık değildi, babam ben kaan oturduk söyledik rakıları mezeleri. babamın yüzündeki gurur hekes tarafından okunabiliyordu, kaan ise gerçekten en az benim kadar mutluydu. arada deniz'i arıyordum bu yüzden dalga konusu bile olmuştum, deniz'den telefonu karnına koymasını istediğimdeyse deniz kıskanıyordu ama umrumda değildi * bol bol içtik, kutladık, babam gururunu dillendirdi, duygusallaştı, baba oğul konuşmamızı yaptık ki kaan'da artık onun bir oğluydu ikimize de hitap ediyordu biliyorduk. eve gittiğimizde deniz yorgunluktan kanepede sızmıştı, aldım onu yatağa taşıdım ve huzur-mutluluk combosundan patlar biçimde yanına kıvrıldım...
    Tümünü Göster
    ···
  13. 813.
    0
    #145

    sabah uyandığımda deniz'de uyanmıştı, okula gidecekti hocalarıyla konuşup 1 haftalık izin alacaktı ve isviçreye gidecekti bu hafta. deniz'le gitmek istiyordum ama izin konusu cidden büyük sıkıntıydı benim için, hocamla konuşmaya korkar olmuştum bu konuda ki adam haklıydı ama şansımı deneyecektim en kötü lisans programından atardı beni, seneye yenisini bulurdum. deniz'e kahvaltı hazırladıktan sonra ve vitaminlerini içtiğine emin olduktan sonra kahve yaptım kendime ama inatla sigara içmedim yanında ki deniz'i baya şaşırttı bu. suratındaki ifadeyi görünce;

    -rüzgar kokusundan rahatsız olur, bırakmam lazım dedim gülümseyerek.

    deniz cevap vermeden önce gülümsedi bana sonra;

    -5 senedir beraberiz seninle utku, bir kere acaba deniz rahatsız oluyor mudur diye düşünmedin de şimdi rüzgar için mi bırakıyorsun dedi. sonra da; mükemmel bir baba olacağını biliyordum her zaman dedi sımsıcak bir gülümsemeyle.

    bu iltifatından sonra öptüm deniz'i ve kulağına;

    -dünyanın en iyi müstakbel annesinden bunu duymak beni çok gururlandırdı dedim.

    deniz'de gülümsedi ve sarıldı bana. deniz'in kahvaltısı bitince hazırlandık, önce deniz'i okula bıraktım sonra bende okula gittim. öğlene doğru profesörüm geldi biliyordum ki adamla konuşsam bile olumsuz yanıt verecek ama gitmem gerek o yüzden her şeyi göze alıp konuşmaya karar verdim. geçtim karşısına, durumu anlattım baştan sonra önce kızdı bana madem böyle bir problem vardı neden daha önce söylemedin geçen hafta sevgilinin yanında olurdun tabi ki gidebilirsin dedi beni şaşırtarak. hakkını yemeyeyim çok sert adamdı profesörüm ama çokta babacan adamdı * . bu iyi haberden sonra hemen havayolunu aradım ve isviçreye iki kişilik bilet ayırttım ertesi gün için deniz'e süpriz yapacaktım. okuldan erken çıktım, havayolunun şubesine gidip biletleri aldıktan sonra bir demet kırmızı gül aldım deniz'e sonra da en sevdiği restorantda yer ayırttım. akşamüstü deniz'i aldım, eve geçtik o'na bir süprizim olduğunu söyledim ve üstünü değiştirmesini istedim. o giyinirken bende duşa girdim, inatla tüm gün sigara içmemiştim yine içmedim ve deniz'i çok mutlu etti bu istikrarım. 1 saat sonra evden çıkmaya hazırdık, arabaya inince önce çiçekleri verdim deniz'e çok sevindi sonra restoranta gittiğimizde daha da sevindi ve bu süprizlerin nedenini sordu. bende ona bebeği başbaşa kutlayamadığımızı söyledim ve sonra da çift kişilik bileti verdim. gözleri ışıldadı;

    -beraber mi gidiyoruz? dedi inanamayan bir ses tonuyla. hani okuldan izin alamazdın dedi sonra da gülümseyerek.
    -profesörüme teşekkür et hayatım dedim bende gülerek. sonra da;
    - her şey için sana teşekkür ederim aşkım, iyiki hayatımdasın, iyiki hayatımdasınız dedim karnını okşayarak.

    hamilelik yüzünden denizin hormonları çok dengesizdi o yüzden bir anda ağlamaya başladı ama biliyordum ki mutluluktandı. yemeğimizi yedikten sonra eve gittik, annemler daha yatmamıştı onlara ertesi akşam isviçreye gideceğimizi söyledim ama istedikleri kadar kalabileceklerini de ekledim ve anahtarımı onlara verdim nasılsa gelince deniz'in bir kopyası vardı onunla girerdik eğer annemler gitmiş olursa. bizimkilerle konuştuktan sonra yatmak için odaya gittik ama deniz daha yatmaya hazır değildi öncesinde bazı istekleri vardı * . doktorda 7. ayın sonuna kadar cinsel yaşantımızı kısıtlamamız gerektiğini söylediği için bir bahanem yoktu el mahkum(!) deniz'in isteklerini yerine getirdikten sonra beraber sarılıp uyuduk...

    2. 146

    sabah okula gitme derdi olmadığı için öğlene kadar uyuduk. uyandığımızda deniz duşa girdi bende ona kahvaltı hazırladım. kahvaltı keyfimizi yaptıktan sonra deniz ailesini aradı ve geleceğimizi haber verdi. deniz'in telefon görüşmesinden sonra vitaminlerini içirdim deniz'in ve bavul hazırlamak için odaya geçtik. deniz'in hamileliğini öğrendiğimizden beri neredeyse hiç bir iş yaptırmıyordum o'na, hatta mümkün olsa onun yerine işe gideceğim onun yerine nefes alacağım. haliyle bu yüzden bavulları hazırlama işi bana düştü, deniz hamile olduğu için her havaya uygun kıyafet aldık ona, vitaminleri ıvırı zıvırı derken kocaman bir bavul oluştu elimizde 1 hafta için. bende küçük bir spor çantasına 3-5 parça bir şeyler attıktan sonra yolculuk için hazırdık. deniz zaten isviçre vatandaşıydı aynı zamanda o yüzden sıkıntısı yoktu bende de babamdan dolayı yeşil pasaport vardı bu yüzden vize derdimiz yoktu. ev için alınması gereken ufak tefek şeyler vardı, malum annemler kalacaktı bir kaç gün babamla tatil yapacaklardı. alış verişe gittiğimde gözüm bebek kıyafetleri satan bir dükkana takıldı, hemen girdim içeriye. kıyafetlere bakarken önünde basketbol topu işlemesi olan bir tulum buldum. rüzgar'ın cinsiyeti daha belli değildi ama umrumda da değildi açıkçası, basketbol cinsiyeti olmayan bir spordu. daha doğmasına 7 ay olan rüzgar için ilk kıyafetini böylece aldım. alış veriş bitince eve gittim koştura koştura, aldıklarımı dolaba yerleştirince hemen tulumu anneme ve deniz'e gösterdim. annem deli oğlan diye gülümsedi bana, deniz ise tulumu görünce duygulandı ve ağlamaya başladı yine. annemde babamda benim bu heyecanlı halimden dolayı çok mutlulardı, denizse o tutuk halimi attığım için rahatlamıştı. akşam kaan geldi sağolsun bizi arabayla havaalanına bıraktı, önce istanbula uçacaktık oradan da isviçreye. istanbul uçuşu boyunca elim denizin karnında, onun eli benim elimin üstünde göz göze uçtuk resmen. konuşmadık bir kelime bile ama birbirimize her şeyi anlattık, daha bir ay önce sorduğum sevgimiz her şeye yeter mi sorusunun cevabını şu an yaşayarak görüyorduk. gerçekten de sevgimiz üstün gelmişti, rüzgar bebeğinde katkısıyla eskisinden de bağlı bir çift olmuştuk. istanbuldaki aktarmadan sonra deniz uçakta yorgun düştü ve isviçreye inene kadar uyudu. uçak inerken uyandı, valizlerimizi aldık ve deniz'in ailesi bizi karşıladı. evleri cenevre'nin biraz dışarısında bir yerlerde güzel bahçeli iki katlı bir evdi, kırmızı tuğladan yapılmış. yorgun olduğumuzu düşündüklerinden dolayı direkt ikinci kattaki odamıza bizi yerleştirip odalarına çekildiler. deniz sabahı iple çeker bir biçimde bana ve bebeğimize sarılarak uyudu..
    Tümünü Göster
    ···
  14. 814.
    0
    #147

    sabah uyandığımda deniz yanımda değildi. üstüme başıma bir şeyler giydim, aşağıya indiğimde deniz ve ailesi kahvaltı masasına oturmuş beni bekliyorlardı. özür dileyerek bende masaya oturdum deniz'in yanına. kahvaltı sırasında tabi ben yine korumacı tavrımla deniz'in tabağını bir saniye bile boş bırakmadım, ellerimle besledim. tabi bu davranışlarım ailesinin de dikkatinden kaçmadı ama üstelemediler. kahvaltıdan sonra deniz'e vitamin haplarını içirince ailesi daha da meraklandı ama bir şey sormadılar. deniz'i zorla oturtup annesinin ortalığı toparlamasına yardım ettikten sonra bizlere birer kahve, deniz'e de bitki çayı yaptıktan sonra salona geçtim. deniz konuşmak için beni bekliyordu, ben yanına gelince elimi tuttu ve ailesiyle konuşmaya başladı. bir bebek beklediğimizi söylediğinde annesi ve babası çok sevindi. onlarda torun hasretindeydi demek ki, zira gerçekten çok mutlu olmuşlardı. deniz ultrason fotoğrafını çıkardığında ortaya annesi ağlamaya başladı tabi arkasından da deniz. babasıysa sürekli kızına sarılıyor, eşine mutluluk dolu gözlerle bakıyordu. ben bir süre onları yalnız bırakmak istediğim için bahçeye çıkacağımı söyledim. bahçeye çıktığımda oturdum bir köşeye ve evlilik teklifi işini düşünmeye başladım. iş ciddiye binmişti çünkü, vakit azalıyordu. ben düşünürken arkadan bir ses duydum, uygun musun diye. döndüğümde deniz'in babası elinde bir kutu, bir şişe viski ve iki bardakla yanıma geliyordu. müsait olduğumu söyledim, geldi yanıma oturdu. iki bardağa viski doldurdu, birini bana uzattı, sonra kutuyu açtı ve içinden küba purosu çıkarttı iki tane. sigarayı bıraktığımı söylesemde ısrar etti, kutlama için bu diyerek. ısrarına dayanamayıp bir puro da ben yaktım, vay amk çok güzeldi lan tadı, hala damağımdadır. bir süre sessizce içkilerimizi içtik, neden sonra deniz'in babası konuşmaya başladı.

    -bak utku, artık ailedensin. ilişkiniz ciddiye bindi ve siz bu aşkı bir bebekle süslemeye karar verdiniz. fakat seninle konuşmak istedğim şeyler var dedi bana bakarak.

    -dinliyorum efendim dedim ciddi bir ses tonuyla.

    -artık sende bir oğlumsun benim ve biliyorsun birini kaybettik zaten. seni severiz, deniz'i senin yanında gördüğümüz kadar başka hiç bir yerde o kadar mutlu görmüyoruz ama biliyorsun ki bazen ayrılıklarınız oluyor. yapmayın artık oğlum bunları, ne birbirinizi üzün ne de torunumu üzün dedi babacan bir ses tonuyla.

    adam haklıydı amk, artık o çocukça ben gidiyorumlar yoktu hayatımızda. yakında anne baba olacak bir çifttik biz.

    -haklısınız efendim dedim gülümseyerek bende.

    -efendim mi? baba diyeceksin evlat baba! dedi enseme bir şaplak indirerek.

    -peki babacım dedim bende gülümseyerek.

    sohbetimiz ve purolarımız bitince içeri geçtik. isviçre'deki bir haftamız gayet güzel geçti. deniz ve annesi sürekli bebekler hakkında plan yaptı, ben bol bol evlilik teklifini düşünecek zaman buldum. dönüşten önceki gece deniz ve annesi duygusala bağladı ve bol bol ağladı, babasıysa deniz'in bebekliğiyle ilgili anılar anlattı durdu. gece erken yattık, malum sabah erkenden dönecektik. yolculuk olaysız geçti, deniz ve ben bol bol uyuduk erken kalkmanın getirdiği uykusuzlukla. ankara'ya geldiğimizde kaan bizi aldı ve eve bıraktı. annemler gitmişti ama gitmeden önce dolaba bol bol yemek bırakmışlardı, hepsi de ne hikmetse deniz'in en sevdiği yemeklerdi. bir dahaki ultrason randevumuza kadar her şey çok olağan ve sıradan geçti, bol bol ebeveynlik ve hamilelik hakkında kitaplar okuduk deniz'le. uzun uzun tartıştık bunların üzerinde, ben deniz'in yanında olduğum her anı kulağım karnında rüzgar'la konuşarak geçirdim. düzenli ve güzel bir hayatımız vardı. böylece bir ay geçti ve biz 3. ay kontrolümüz için doktora gittik...

    internet her an gidebilir diye toplu gönderdim kusura bakmayın.
    Tümünü Göster
    ···
  15. 815.
    0
    @22 ye kadar okudum panpa boyna kahve içion gibtir git kitap yaz amk sigara ve kahve die .
    ···
  16. 816.
    0
    oha amk daha yazıonmu panpa .
    ···
  17. 817.
    0
    reyiz bu hikayeyi kaybetmistik iyi oldu.
    aradan gecen zamanda insallah bol entey girmisindir meslektas abi demicem yoksa
    rezerve gun icinde bakalim
    ···
  18. 818.
    0
    @yeniyim daha aq yazıyorum be panpa *
    @efendi ol adam ol, yazdım bir şeyler panpam beğenirsin umarım.

    Uyku tutmadı bu da gecenin süpriz partı olsun *

    3. 148

    Doktorumuzun odasına girdiğimizde deniz mi daha heyecanlıydı yoksa ben mi bilemedim. Ultrason öncesi muayneden sonra doktor beni de odaya çağırdı. eniz'in karnı artık hafiften belli olmaya başlamıştı, dünyanın en güzel görüntüsüydü o karın ve bana gülerek bakan deniz'in yüzü. heyecanla deniz'in yanına oturdum tuttum elini ve beklemeye başladık. ilk seferdeki gibi yine önce güçlü bir kalp sesi geldi, sanki daha da güçlenmiş gibiydi. rüzgarımın sesini duyunca deniz'de bende kocaman sırıttık. yine sesten bir dakika sonra görüntü geldi. saha da büyümüş olarak ve artık belirginleşmiş bir biçimde rüzgar karşımızdaydı. ekrana büyülenmiş gibi bakıyorduk adeta, cinsiyet için erken olduğunu söyledi doktor ki aslında umrumuzda da değil. sağlıklı olsun yeterdi ikimiz içinde ama içten içe bir prensesim olsun istiyordum ben * dönüş yolu boyunca deniz'le ultrasondan aldığımız fotoğraf üstüne tartıştık. her milimi kime benziyor diye tartıştıktan sonra oy birliğiyle bu tartışmayı doğum sonrasına bıraktık. eve geldiğimizde deniz ailesine bir mail attı, ben annemleri aradım. telefon faslından sonra deniz'e yiyecek bir şeyler hazırladım, vitaminlerini içirdim. ertesi gün işe gidecektik ikimizde o yüzden çok geçe kalmadan yattık. sabah deniz'e kahvaltı hazırladım, o kahvaltısını yaparken duşa girdim ben çıktığımda deniz hazırdı. o'nu okula bıraktıktan sonra bende okula gittim. bir haftalık beraberlikten sonra zaman geçmek bilmedi o gün, rüzgar ve deniz burnumda tütüyordu bu yüzden sürekli arıyordum ikisini de hatta profesörüm bile dalga geçmeye başlamıştı benimle. akşamüstü deniz'i aldım sonra da eve geçtik. yemeği yaptıktan ve yedikten sonra deniz'e bitki çayı kendimeyse kahve yaptım ve salonda oturmaya başladık. tabi her zamanki gibi benim kafam denizin karnında, deniz benim saçlarımı okşar biçimde yatarken bende rüzgar'la konuşuyordum. neden sonra deniz'in beni okşayan elinin durduğunu fark ettim, kafamı kaldırdığımda deniz sitemkar gözlerle bana bakıyordu.-rüzgar'dan beri iyice ihmal eder oldun beni. ağlamaklı bir ses tonuyla. haklıydı aslında amk, eşeklik etmiş deniz'i baya bir ihmal etmiştim. rüzgardan o gecelik izin isteyip deniz'le ilgilenmeye başladım. uzun süredir muhabbet etmediğimizi *bebek dışında* fark ettim ve konuşmaya başladık. ertesi gün cumartesi olduğu için uzun uzun konuştuk. sonra deniz'in canı film seyretmek istedi. bir film seçtikten sonra mısır patlatmaya gittim. geldiğimde deniz film moduna girmiş beni bekliyordu, kanepeye yayıldıktan sonra üstümüze battaniyemizi de çekip filmi izlemeye başladık. filmin ortalarına doğru deniz'in ilgisi filmden bana kaymaya başladı haliyle bizde filmi bırakıp öpüşmeye başladık ve gecenin sonu denizin kollarında son buldu...
    Tümünü Göster
    ···
  19. 819.
    0
    dıbına goymuşun panpa bi 1 aya biter heralde .
    ···
  20. 820.
    0
    krono reyiz ne kadar guzel mutlusunuz. keske hep boyle mutlu olsan, lan yoksa ruzgar kucaginizada deniz yenge yaninda aglaya zirlaya gule oynaya beraber mi yaziyorsunuz hikayeyi? dur amk ruzgar kucaklik bebek degil esek kadar olmustur:)
    ···