1. 51.
    +2
    #19

    tuvaletten döndüğümde deniz masada oturuyor ve beni bekiyordu. karşısına oturdum ve gülümsedim. kafasını kaldırmadı önce sonra elini tuttum, yavaşça kafasını kaldırdığında yüzü gülümsemiyordu. içim acıdı beyler, o uğruna dünyayı yerinden oynatacağım gülümseme yoktu yüzünde bana bakarken ilk defa.

    aşkım neyin var? dedim.
    bilmem sen söyle bana, neyim var?
    nasıl yani?
    ne oldu bugün? dedi aslında duyacaklarından çok korkan bir ses tonuyla.

    ve bende anlatmaya başladım. ece'nin eski sevgilim olduğunu ilişkimizin 9 sene sürdüğünü, çok fazla birbirimize zarar vermeye başlayınca ayrıldığımı anlattım ama hala mesaj atma olayını anlatmaya cesaretim yoktu. deniz beni hiç bölmeden yüzü aşağıya dönük bir biçimde beni dinledi. anlatacaklarım bitince başını kaldırdı, yüzünde gözyaşının açtığı incecik yollar belli oluyordu. o yolların her biri birer hançer oldu kalbime saplandı o an.

    ece'nin bugün bana anlattığı ve hala aşık olduğu kişi sen misin? dedi.
    sadece gözlerine bakabildim, verecek bir cevabım yoktu. ama o anlaması gereken her şeyi anladı, gözyaşları biraz daha hızlandı ve masadan kalktı gitti. onun gitmesiyle bir anda mala bağladım, ne yapacağımı şaşırdım. bir kaç saniye sonra denizin peşinden gitmem gerektiğini anladım masaya cebimden çıkan bütün parayı bıraktım ve denizin peşinden koştum. seslendim durmadı, kolundan tuttum konuşmadı, durdurdum yüzüme bile bakmadı. çıldıracaktım, resmen karşımda ağlıyordu ve hiçbir şey demiyordu. neden sonra sadece 'bırak beni, biraz seviyorsan bırak gideyim' dedi. yapacak bir şeyim yoktu beyler, bütün benliğimle sevdiğim kız gitmek istiyordu ve bırakmaktan başka çarem yoktu bende çekildim yolundan, ağlayarak döndü caddenin köşesinden ve gitti. beynimden vurulmuşa dönmüştüm beyler, ne yapacağımı bilemez oldum. olduğum yere çöktüm, bir sigara yaktım. kesmedi bir sigara daha yaktım. böyle böyle bir paket sigara içtim orada oturduğum yerde, gelen geçen bana bakıyordu. sonradan fark ettim ki ağlıyordum. kalktım oturduğum yerden, şimdi bile hayatımdaki en yakın dostum olan o zamanki ev arkadaşım kaan'ı aradım. evde misin dedim evdeyim kardeşim hayırdır dedi tamam geliyorum kıpırdama bi yere dedim ve kapattım. bulduğum ilk marketten bol bol akol ve sigara alıp eve gittim. daha sonra kaan anlattığında o günleri o halimi şöyle tasvir edecekti; sanki biri ölmüş gibiydin, yüzün bembeyaz gözlerin kan çanağı. ruhun dağılmıştı resmen, paramparçaydın..
    Tümünü Göster
    ···
  2. 52.
    +1
    @tuvalet panpam, dur daha neler neler oldu amk. hayatımı çürüttü bu kız aynı zamanda da hayatımı hayat yaptı.. *
    ···
  3. 53.
    +1
    vay be panpa. heyecan ve merak içerisinde dinliyorum haberin olsun. çok ciddiyim.
    ···
  4. 54.
    0
    @tuvalet yeni part 5 dakikaya geliyo panpam teşekkür ederim okuduğun için.
    ···
  5. 55.
    +1
    #20

    o gece nasıl geçti, neler oldu hala hatırlamıyorum, açıkçası o hafta nasıl geçti hiç hatırlamıyorum. bildiğim tek şey, deniz kendisine bütün ulaşma çabalarımı hiçe sayarak beni tekrar tekrar öldürüyordu. evden çıktığım tek an, sigara veya alkol almaya gittiğim anlardı. kaan her gün ağzıma sıçıyordu, bir kız için değer mi ne hale geldin diye beni kendime getirmeye çalışıyordu ama içimden gelmiyordu amk. içim yoktu ki benim deniz olmadan, o kadar canım yanıyordu. rüyamda onu gördüğüm için uyumaya korkar olmuştum, ayık olduğum her an onu düşünmekten ayık gezemez olmuştum. bir hafta sonra kendime ilk defa aynada baktığımda saç sakala karışmış, gözlerin altı mosmor sokakta görsem yanından geçmeye üç buçuk atacağım bir tipe dönmüştüm ama umrumda değildi. bir kaç kere koç aramıştı hiç birine ben çıkmamıştım kaan olanı anlatmıştı koçta bana izin vermişti kafamı toplayana kadar. muhtemelen bütün derslerimden kalmıştım, sınavlar iyi gelse bile devamsızlık had safhadaydı. umrumda değildi hiç biri, kendi denizsiz dünyamda alkol ve sigarayla mutluydum. bir haftanın sonunda zaten denize ulaşma çabalarımı da bırakmıştım, istemiyordu beni belliydi ve yapabileceğim hiçbir şey yoktu. yine böyle karanlığın dibine vurduğum gecelerden biriydi, kaan evde değildi ve ben ağlamaktan bıkmıştım. balkona çıktım, lapa lapa kar yağıyordu ankarada, deniz yoktu yanımda, olsaydı neler olabileceğini hayal ederek bir haftadır ilk defa gülmüştüm. sonra o gülücüklerden biri boğazımda düğümlendi, acı gerçek suratıma vurdu. deniz artık olmayacaktı, onun elini tutamayacaktım, onun o gülümsemesi içimi ısıtmayacaktı, öpemeyecektim sarılamayacaktım.. içeri girdim, evde bulduğum ne kadar alkol varsa içmeye başladım uykuysa yavaş yavaş göz kapaklarıma çökmeye başlamıştı ama direniyordum. içebildiğim kadar içip şuursuz olarak sızacaktım çünkü denizi rüyamda görmek istemiyordum. istediğimi başarmıştım, içebileceğim kadar içmiştim ve bunun mutluluğuyla olduğum yerde sızmıştım.
    ···
  6. 56.
    +3
    #21

    uyandığımda yolunda gitmeyen bir şeyler vardı. evde olmaması gereken sesler vardı kulağımda, ağzımdaysa garip bir şeyler. gözlerimi açtığımda kendi odamda değildim, odamı geçtim kendi evimde bile değildim. ağzımdan burnumdan bir sürü hortum çıkıyor, o garip sesleri çıkartan makinaya bağlanıyordu. kafamı çevirdiğimde deniz yanıbaşımda bir sandalyede uyukluyordu ve elimi tutuyordu. gözlerimi kapattım, bunun bir rüya olduğuna o kadar emindim ki görmek istemiyordum daha fazla, gerçekten uyanmayı diledim ve gözlerimi tekrar açtığımda gördüğüm sahne aynıydı. deniz yanımdaydı ama bana ne olmuştu? neden hastanedeydim? biraz denizi uyurken izledim, onsuz geçen bir haftalık zamanda ne kadar özlediğimi fark ederek sessizce ağladım. sonra merakım özlemime ağır bastı ve birazda tereddütle elimi kıpırdatınca deniz uyandı. benim uyanık olduğumu görünce o gülümseme tekrar suratında belirdi ama bu sefer birde hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. hemen odadan çıktı, bir kaç dakika sonra bir doktor ve hemşireyle geldi odaya. doktor boğazımdaki boruyu çıkardı artık kendi kendime nefes alabileceğimi, 2 günü yoğun bakımda olmak üzere 3 gündür hastanede yattığımı, alkol komasına girdiğimi bu arada 1 hafta boyunca doğru düzgün yemek yemeyince organlarımında bunu fırsat bilerek tabiri caizse ağzıma sıçtığını söyledi ve odadan çıktı. konuşmaya çalıştım ama boğazım o kadar kuruydu ki çatallı bir sesle sadece su diyebildim denize. halbuki söylemek istediğim o kadar çok şey vardı ki o an ona, söylediğim ilk şeyin su olması beni kızdırdı. deniz sesimi duyunca hemen telaşlandı sonra bir bardak su verdi ve içmemi bekledi. suyu içtikten sonra konuşmak için ağzımı açtığımda beni susturdu ve ağlayarak bana sarıldı. elim ayağım boşaldı beyler, yatakta olmasam olduğum yere yığılır kalırdım, o kadar özlemişim amk. sonra bana sarılmayı bıraktı ve annenler dışarda kaan dışarda onlarda merak etmiştir onları çağırayım dedi.

    gitme, lütfen gitme. diyebildim sadece
    merak etme, buradayım dedi gülümseyerek ve gitti.

    vay amk, o kadar kötüydü demek ki durumum ta izmirlerden annem babam bile gelmişti. odaya ilk kaan girdi, önce gülümsedi sonra senin ağzına sıçıcam bekle sen diyerek annem ve babamla yalnız bıraktı beni. annem hüngür hüngür ağlıyordu amk, babamdaysa bir telaş ne diyeceğini bilemiyordu koskoca adam. neden sonra annem konuşmaya başladı, neden yaptın oğlum, neyin var oğlum falan diye. bende oturdum anlattım beyler, hayatımda ilk defa bir kızı anneme böyle ciddi ciddi anlatıyordum, daha sonra annemde şaşırdığını söylemişti zaten. bir süre sonra yoruldum bahanesiyle hepsini odadan çıkardım ve annemden odaya kaanı çağırmasını istedim. kaan odaya geldi, suratında endişeli bir ifadeyle nasıl olduğumu sordu. bende ona gibtir et nasılım anlat ne tak yedim amk dedim ve o da anlatmaya başladı.
    Tümünü Göster
    ···
  7. 57.
    +3
    #22

    seni evde yalnız bıraktığım için zaten kendime küfrediyordum amk bir de sen telefonunu açmayınca ev telefonuna da cevap vermeyince merak ettim, apar topar eve geldim kapıyı çaldım açmadın bende bir takluk var dedim içimden ve içeri girdim. geldiğimde balkonun önündeki halıda yanında bir sürü içki şişesi yatıyordun dürttüm falan sızdın mı diye ama cevap vermeyince korktum tokat falan attım ama bana mısın demedin bende ambulans çağırdım. sonra hastaneye gelince öğrendim ki biraz daha geciksek gibtirella oluyomuşsun zütüm uçukladı resmen, ayıldığın tek saniyede deniz diye sayıkladın bende denize haber verdim. kız perişan oldu amk, sen uyanana kadar başında bekleyeceğini söyledi ve hep ağladı. bu arada tabi annenler arıyor yalanla nereye kadar onlarada haber vermek zorunda kaldım, sağolsunlar geldiler apar topar öyle işte kardeşim, çok korkuttun bizi dedi. vay anasını, kaan bunları anlatırken bende düşünüyordum, resmen canımdan oluyormuşum da haberim yok. kaana teşekkür ettim, yapabileceğim başka ne var amk, adam postumu kurtarmış hakkını nasıl ödesem az ki zaten o gün bugündür kardeşiz kendisiyle. kaan biraz daha oturdu, arada neler oldu onları konuştuk sonra sen yorgunsundur diyerek odadan çıktı. kaan odadan çıkınca bir sessizlik oldu, oturdum düşündüm amk bu arada hemşirenin teki geldi ilacı dayadı, dayamasıyla beraber benim şuurda kaydı. uyandığımda deniz yoktu, kimse yoktu odada. aha dedim tamam işte bak rüyaydı, deniz yok artık dedim ve gözümden yaşlar tekrar akmaya başladı. tam o arada kapı açıldı ve denizin yüzü göründü.

    aa uyanmışsın sen de bir dakika ağlıyor musun sen? dedi şaşırarak.
    ağlıyorum evet. dedim utanmayarak. neyinden utanacam amk, yapamıyorum işte onsuz gözyaşlarımı görmesinden mi korkacam.
    noldu ağrın mı var hemşire çağırayım mı diye ayaklanırken tuttum kolundan oturttum.
    ağrım var ama ilaçla geçmez. dedim.
    nasıl yani dedi anlamayarak.
    seni özledim deniz, gereğinden fazla sensiz kaldım onun acısı ağrı yapıyor artık ama ilaç kesmez o ağrıyı. dedim gözlerine bakarak.
    benim bunu dememle beraber günlerdir tuttuğu belli olan gözyaşları ondanda akmaya başladı ve sıkıca sarıldı bana.
    bende seni özledim salak, çok korkuttun beni. dedi.
    niye bıraktın beni? dedim günlerdir içimi kemiren soruyu sonunda sorabilmiştim.
    ece benim en yakın arkadaşım utku, bunu ona yapamazdım ama bak sana neler yaptım. ne olacaksa olsun, seni kaybetmeyi göze alamam dedi daha da sıkı sarılarak.
    dünyalar benim olmuştu beyler, sarıldım sıkıcı hiçbir şey demeden. kokusunu içime çektim, nefesini dinledim dakikalarca sonra kaydım o da geldi yanıma uzandı, öylece sarıldım ona uyumuşuz öyle. uyandığımda çok mutluydum, o kadar huzurlu uyumuştum ki resmen gülerek uyanmıştım. benim uyanmamla denizde uyandı, o an yüzüne bakınca gördüm ki deniz yorgunluktan ölüyordu resmen. gitmesinden çok korktuğum halde eve gitmesini ve biraz uyumasını istedim, başta biraz diretsede sonunda ısrarıma dayanamayıp eve gitti. o eve gidince bende doktorumla konuştum ve hastaneden çıkmak istediğimi söyledim, sağolsun kırmadı ve taburcu olabileceğimi söyledi. annem babam ben ve kaan bizim eve gittik, annem hemen beni yatırdı mutfağa girdi yemekler yaptı elleriyle besledi beni. babam toplantısı olduğu için izmire döndü, annem bir kaç gün daha kaldı bizimle bu arada denizle kaynaştı, deniz sık sık bize geldi çünkü benim evden çıkmamı istemiyorlardı yorulum diye. sonunda hastaneye yattıktan iki hafta sonra annem izmire geri döndü bende hayatımda kaldığım yerden devam etmeye başladım.
    Tümünü Göster
    ···
  8. 58.
    +2
    #23

    sonraki haftalar böyle devam etti, deniz bana geri dönmüştü, her şey iyi gidiyordu, basket takımına geri dönmüştüm, alkolün yakınından bile geçmiyordum. annem ve babam daha sık arar olmuştu, kaan yavaş yavaş o panik halini atmıştı falan. aralarda bir şey olmadığı için hızla geçiyorum, sömestr tatili normaldi, denizde bende 1 haftalığına kendi ailelerimizin yanına gittik sonra ankaraya geldik, bir hafta beraber tatil yaptık şehrin altını üstüne getirdik sabahlara kadar gezdik, sonra okullar açıldı ve ne olduysa yine o zaman oldu. okulların açıldığı hafta aynı zamanda ligde başlıyordu, bu da daha fazla antreman, daha az denizle zaman demek oluyordu ve bu denizinde benimde hiç hoşuna gitmiyordu ama yapılacak bir şey yoktu amk, bırakamazdım basketbolu. neyse, ilk haftalar gayet iyiydi, deniz anlayışlı, antremanlar yorucu, okul zorlayıcı derken mayıs ayı gibi işler taka sarmaya başladı. denizle 6. ayımızı dolduracaktık ve o gün özel bir şeyler yapmak istiyorduk ama aynı zamanda o gün maçtan önceki son antreman vardı. koçla konuşsam bana gibtiri basardı, denize söylesem anlayış gösterirdi fakat biliyordum ki çok üzülürdü. ne yapsam diye düşünmeye başlarken kafamdaki plan yavaş yavaş şekillenmeye başlamıştı. tekrar denizle beni tanıştıran ortak arkadaşımza işim düşmüştü. ben planı günler öncesinden kurmuştum, unutmuş ayağına yatacak antremanı aradan çıkartacak sonra akşamında denize süpriz yapacaktım böylece hiçbir sıkıntı kalmayacaktı. ama bunun için ortak arkadaşımız, adı başak'tı, o gün denizi oyalamalıydı akşama kadar sonra da benim onu beklediğim yere zütürmeliydi. bildiğiniz üzere hikayeyi takip edenler bizim denizin doğum gününde çıkmaya başladığımızı bilir, 13 mayısa günler kalmıştı (6. ayımız) deniz söylemek istiyor ama hatırlar mıyım diye merak ettiği için bir şey diyememenin verdiği kıvranmayla boğuşuyordu ve ben çok gülüyordum ona da umursamaz tavrımı koruyordum. 12 mayıs gecesi her şey hazırdı başak yardım etmeyi kabul etmişti bende deniz kıl olsun diye erkenden ben yatıyorum diye mesaj attım kendisine. o da antremanda başarılar diledi soğuk bir biçimde ve yattım. sabah telefonda kuru bir günaydın mesajı vardı ki bu benim işime gelirdi, ne kadar kızarsa o kadar iyi bir süpriz olacaktı. bende ona günaydın mesajımı attıktan sonra antreman için spor salonuna gittim bu arada denizde başak'la buluşacağını söyleyen bir mesaj attı ama hala bir beklenti içindeydi beyler bende iyi eğlenceler diledim ve antremana katıldım. antreman bittikten sonra denize ben eve gidip uyuyorum diye mesaj attım. gelen cevaptan ne kadar köpürdüğü anlaşılıyordu, iyi tamam demişti sadece ki bunu dediyse cidden sinirliydi. koştura koştura eve gittim, duşa girdim üstümü başımı giydim ve süprizin hazırlıkları için evi toparlamaya başladım.

    süpriz şuydu beyler, deniz için yemek yapmayı öğrenmiştim. ona yemek yapacaktım, bir de hediye hazırlamıştım. bir defter tutmuştum işte gün gün nerede ne yaptık o günlere ait hatıralarla ve kendi yorumlarımla 6 ayımızı yazmıştım. evi toparladım, masayı hazırladım, çiçekçiden çiçek aldım kısacası her şey hazırdı. denizi alacağım parktan eve kadar yolu mumlarla ve gül yapraklarıyla döşedim sonra parka gidip başak'a mesaj attım. 15 dakika sonra işaretim gelmişti, başak denize sen parka doğru yürü ben büfeden bir şeyler alıp geliyorum demişti. deniz dalgın dalgın parka doğru yürürken elimde tek bir gülle beni görünce şokun allahını yaşadı. hemen yanına gittim, o da bir yandan kızarak bir yandan büyük bir mutlulukla bir yandan bana vuruyordu bir yandan ağlıyor ve bana sarılıyordu. sen nasıl diye kalakalmıştı bende ona her şeyi evde anlatacağımı söyledim ve kolumu ona uzattım. başak'ı arayıp teşekkür ettikten sonra ve denizle başak'ın klagib kız muhabbetleri bittikten sonra eve doğru yürümeye başladık. parktan çıkar çıkmaz yol boyunca mum ve gülleri gören deniz ağlamaya başladı ama biliyordum ki mutluluktan ağlıyordu arada unutmamışsın diyip duruyordu. eve girdik, evde aynı durumdaydı her yerde mumlar gül yaprakları, güzel bir müzik falan. romantizmin dibine vurmuştum amk. içeri girer girmez bana sarıldı ve öptü. beyler daha öncede çok öpmüştüm bu kızı ama farklıydı bu seferki, bilmediğim bir sürü değişik duygu vardı o öpücükte. *
    neyse oturduk yemeğimizi yedik, benim yaptığıma inanmadığını söyledi bende ona tekrar beraber pişirmeyi önerdim başka bir gün kabul etti. sonra hediyemi verince ona daha da çok ağladı amk, neredeyse bütün gece ağlamıştı kız ama mutluluktandı biliyordum ve bende mutluluktan uçuyordum. masayı topladıktan sonra kanepeye uzanıp videoya bir film koyduk. *evet amk o zamanlar video vardı*
    film koyduk ama filmi izleyen kim amk, benim gözlerim onda onun gözleri bende öyle sarmaş dolaş oturuyorduk. bir süre deniz daha sokulmaya başladı bana, bende ona daha sıkı sarıldım. sonra yüzünü bana döndü ve onu öpmemi bekledi bir süre, bende bekletmedim onu daha fazla ve öpüşmeye başladık. dediğim gibi, diğer öpüşmelerimizden farklıydı bu sefer ki. daha istekli, daha sıcak. bir süre sonra kendimizi ben kanepeye uzanmış denizde benim üstümde öpüşürken bulduk. belliydi bir şeyler olacaktı bu gece ama ne olacaktı orası belirsiz...
    Tümünü Göster
    ···
  9. 59.
    +1
    okuyan panpalarım, şimdi çıkmam lazım ama gece gelir tekrar yazarım. kendinize iyi bakın.
    ···
  10. 60.
    0
    her zamanki gibi takipteyim panpa.. belki bazen birazcık gecikebiliyorum tabi.. bu arada yaş kaç?
    ···
  11. 61.
    +1
    yaş 35 panpam, 21 yaşındaydım denizle tanıştığımda dile kolay 14 sene.
    ···
  12. 62.
    +3
    #24

    neden sonra biraz daha öpüştükten sonra deniz ayağa kalktı ve elini bana uzattı. elini tuttum o önde ben arkada odama doğru yürüdük. bu arada bende kafamda kuruyorum, o odaya beraber girersek az çok neler olacağı belli amk ama bunu istediğimden emin değilim. şimdi hiç biriniz zütünüzden anlamayın, deniz güzel kız ama şu var ki ben onu o kadar çok seviyorum ki korkuyorum bir şeyler değişirse diye. ben bunları kafamda kurarken odama girdik, deniz kapıyı kapadı ve yatağa oturdu. eliyle oturmam için yatağa bir iki defa vurdu. gittim yanına oturdum. o bana bakıyor ben ona, sonra uzandı bende yanına uzandım. başlarımız birbirimize dönük, burunlarımız birbirine dokunuyor konuşmaya başlasak öpüşeceğiz o kadar yakınız. sonra bir anda onu öpmeye başlarken buldum kendimi, o da bana karşılık verdi haliyle. bir süre öyle öpüştükten sonra üstüme çıktı ve öpüşmeye devam ettik. deniz resmen bu gece beraber olalım istiyordu belliydi ama benim aklımda şüpheler vardı amk o yüzden hiçbir şey yapmıyordum ve bunu denize söylemeliydim. biraz daha öpüştükten sonra kafamı çektim ve;

    denizim dedim gülerek.
    o da bana gülümsedi, söyle aşkım dedi.
    lütfen sadece burada kalsın bu gece dedim utangaç utangaç gülümseyerek.
    o da önce inanamaz biçimde bana baktı sonra yanıma uzandı ve bana sarıldı. biraz öyle durduktan sonra, seni seviyorum dedi bana ama anlatmak istediği her şeyi barındıran bir seni seviyorumdu. daha sonra kendisinin anlattığı üzere aslında o da hazır değilmiş o gece ama durduramamış kendini, ben istemeyince de çok mutlu olmuş. öylece sarılarak uyuduk sabaha kadar, uyandığımda deniz yanımda değildi. tam yataktan kalkıyordum ki elinde kahvaltı tepsisiyle deniz geldi. bende o görmeden hemen uyuyor numarası yaptım. geldi aşkım dedi önce tepki vermedim, sonra öptü yine tepki vermedim bu arada da binlik olsun diye nefesimi yavaşlattım nefes almıyormuş gibi duruyordum. utku dedi biraz endişeli bir sesle, dürttü yine tepki vermeyince tepsiyi bir kenara bıraktı telaşla ve aşkım dedi ağlamaklı bir ses tonuyla. o ses tonunu duyunca kıyamadım amk, kalktım yataktan aşkımmmm dedim en sevimli ses tonumla hemen geldi yanıma koşarak salak dedi vurdu bir tane hemen sonrada vurduğu yeri öptü. oturduk beraber kahvaltı yaptık benim o gün maçım vardı ve maça daha 4 saat vardı. beraber günü evde geçirmeye karar verdik sonra da denizle sahaya gidecektik o maçımı izleyecekti akşamda ben kaan deniz başak sinemaya gidecektik. benim aklımda başakla kaan'ın arasını yapmak gibi bir fikir vardı ama bunu daha denize söylememiştim. kahvaltıyı topladıktan sonra salona geçtik beraber, dün gece koyupta izlemediğimiz filmi koyup izledik beraber. film bitince kahve yaptım ikimize bu arada denize kaan başak fikrimi çıtlattım o da nasıl benim aklıma gelmedi diyerek hayıflandı. kahvelerimizi içtikten sonra kaan'ı aradım. o dün gece ben evde denizle başbaşa kalayım diye arkadaşında kalmıştı, maça gelip gelmeyeceğini sordum geleceğini öğrenince akşama plan yapmamasını söyledim sonra başak'ı arayıp akşama plan yapmamasını söyleyip giyinmeye gittim. maçtan 1 saat önce sahaya vardık, malum benim ısınmam gerekiyordu denizde bana iyi şanslar öpücüğü verip en önde oturmak üzere tribüne geçti. ben ısınırken bir yandan da aklım denizde ona bakıyorum arada falan o yüzden çok saçma hatalar yapıyordum. maçtan yarım saat önce deniz sahaya yanıma geldi ve eğer böyle yapacaksam gideceğini söyledi bende kafamı toparladım ve kendimi oyuna verdim. maç boyunca bir kez bile denizi aklıma getirmedim beyler ve haliyle bizde maçı kazandık. maçtan sonra kutlama için yanına gittiğim ilk insan tabi ki denizde, onu kollarıma aldığım zaman asıl kendimi bir şeyleri kazanmış gibi hissediyordum. kutlama öpücüğümü aldıktan sonra koşa koşa duşa gittim sonra kaan ve denizle başak'la buluşacağımız cafenin önüne gittik.
    Tümünü Göster
    ···
  13. 63.
    +3
    #25

    kaan'la başak'ı yanyana görünce ne kadar iyi bir karar vrediğimi bir kez daha anladım. basbaya yakışıyorlardı amk. neyse oturduk bir şeyler atıştırdık filmin başlamasına yarım saat kala da sinemaya gittik. ben deniz başak kaan olarak dizildik, film başladı ama yorgunluktan geberiyorum amk. arada uyukluyorum falan deniz beni öperek uyandırıyor kaanla başaksa filmi izliyordu. film bittikten sonra ne yapsak ne yapsak diye düşünürken başak hadi gidip bir şeyler içelim dedi. benim alkol komasına girdiğim günden beri deniz ne zaman alkol ve beni aynı cümle içinde duysa garip oluyordu. sinemanın olduğu yakın bir yere gittik bestekar sokakta, o zamanlar hayyami vardı amk. neyse oturduk herkes içecek bir şeyler söyledi, sıra bana gelince sipariş vermek için deniz biraz gerildi ama ben sadece kahve istedim. içeceklerimiz geldi, içmeye başladık ama ben uykusuzluktan ölüyorum fakat kaanla başak'ın görüşmesini de bölmek istemiyorum. biraz daha oturduktan sonra denize çaktırmadan gitmem gerektiğini ama onun oturmasını istedğimi söyledim o da uykum olduğunu anlayınca ve planı bozmak istemediğinden dolayı kabul ettim. hayyami'den çıkıp eve gittiğim an uyuyakaldım. sabah uyandığımda kaan salonda beni bekliyordu konuşmak için , hemen ikimize de birer kahve yapıp yanına gittim. gecenin devdıbını anlattıkça kaan'ın başak'tan cidden hoşlandığını fark ettim. denizden gelen mesaja göre başak'ta az çok kaan'dan hoşlanmıştı. kaanla sohbetimiz bittikten sonra denizi arayıp hep beraber kahvaltı yapmayı önerdim, bu fikir kaan'ın da çok hoşuna gitti. 1 saat sonra hep beraber eymir gölü tarafında odtü'nün kampüsü içinde bir yerlerde kahvaltıya gidiyorduk.
    ···
  14. 64.
    +1
    yarın devam panpa..!
    ···
  15. 65.
    +1
    rızorved...
    ···
  16. 66.
    +2
    #26

    hava güzeldi, hayatımı anlamlı kılan kadın yanımdaydı, en yakın arkadaşım mutluydu ve belki de yeni bir aşka yelken açmak üzereydi kısacası hayatımla ilgili her şey yoluna giriyordu. tabi bunu söylemek için fazlasıyla erkendi bunu zamanla öğrenecektim. o gün tahmin ettiğimden de iyi geçti, başak'la kaan iyi bir sohbet kurmuşlardı deniz yanımdaydı. kahvaltıdan sonra mayıs ayı hızla geçti vizeler sağolsun. bu arada denizle ilişkim artık tamamen rayına oturmuştu, mayısın sonlarına doğru başak ve kaan çıkmaya başladılar ve çok yakışan uyumlu bir çift oldular. haziran finaller ve maçlar sayesinde hızlıca geçti ve okul kapandı. denizle aramıza uzun bir ayrılık girecekti, ben gelecektim o gidecekti fakat yine de uzun süren bir ayrılık olacaktı bu. deniz'in ailesi yurt dışında yaşıyordu o yüzden o 1 aylığına yurt dışına gidecekti bende o sürede izmire gidecektim sonra o ankaraya gelince ankaraya gelecektim. deniz'i isviçreye uğurladıktan sonra bende izmire gittim. ilk günler çok zordu. her gün arayamamak, mesajlaşamamak, sadece günde bir iki maille idare etmek çok üzücüydü. bu üzüntüden dolayı evden dışarı çıkmıyordum. neden sonra bir gün annem geldi, bana bir süprizi olduğunu söyledi ve salona çağırdı beni. üşenerek üstüm başım gayet paspal bir biçimde salona gittiğimde çok tanıdık gelen bir kız oturuyordu annemle..
    ···
  17. 67.
    +2
    #27

    kızın suratını gördükten sonra tanımam için gereken süre 2 saniye bile değildi. nazdı bu! ilkokul, ortaokul, lise yıllarındaki en yakın arkadaşımdı. sonra o izmirde bir üniversite kazanmış izmirde kalmış bense ankaranın yollarını tutmuştum. yıllar boyunca ailelerimiz bir gün evleneceğimizi beklerdi, hoş bende çocukken öyle zannederdim sonra eceyi tanıyınca işler değişmişti. ece naz ve ben kopmaz bir arkadaş grubuyduk, insanlar bize gıptayla bakardı. her şey benim eceye aşık olmamla dağılmıştı, naz aramızdaki gerilime dayanamayıp bizden uzaklaşmıştı ama sonra tekrar arkadaşlığımızı korumanın bir yolunu bulmuştuk. ta ki ben ankaraya gidene kadar. ankaraya gittikten sonra ilk sene her şey güzeldi, sonra naz bir erkek arkadaş edindi o beni kıskandı bende naz'ın üzülmesine dayanamayıp arkadaşlığımızı kestim. şimdi karşımda nazı görünce ne hissedeceğimi bilememiştim. ben bunları düşünürken o kalktı geldi bana sarıldı eski günlerdeki gibi, bende ona sarıldım.

    ne bu hal utku, mağra addıbına dönmüşsün sakalların batıyor artık. dedi bana gülümseyerek.
    eski alaycı halinden bir şey kaybetmemişsin diyebildim sadece.

    bu eski günlere olan yolculuktan sonra nazla eski halimize gelmemiz çok uzun sürmedi. annemin doldurduğu üçüncü çaylardan sonra nazla resmen eskisi gibiydik. annemin bu süprizi hem o bir ayımı kurtaracak hemde başıma çok büyük dertler açacaktı o zaman bilemedim..
    ···
  18. 68.
    +3
    #28

    o günden sonraki iki hafta çok rahat geçti, neredeyse uyku hariç kalan bütün zamanımı nazla geçiriyordum o kadar yılın hıncını çıkartır gibi. beraber izmirin altını üstüne getiriyorduk kimi zaman da pasaportta oturup nargile içiyorduk akşama kadar. o bana ayrıldığı sevgilisini anlatıyordu -adı efe- ben ona denizimi anlatıyordum. her gün aksatmadan denizle mailleşiyordum birbirimizi ne kadar özlediğimizi anlatıyorduk birbirimize bir de ben ona nazı anlatıyordum. başta rahatsız olsa da sonradan yakın arkadaş olduğumuzu anlayınca o da merak etmeye başlamıştı nazı. bu arada denizin gelmesine iki hafta kalmıştı ve bende iki hafta sonra ankaraya geçecektim. içimden denizin izmire gelmesi geçiyordu açıkçası naz'da tek başınaydı ailesi tatildeydi bende kalır deniz diyordu ama bunu denize nasıl soracağımı bilmiyordum çünkü ilk defa tanışacağı birinin evinde kalmaya sıcak bakmayabilirdi. durumu denize anlatan bir mail atıp günümü yine her zamanki gibi nazla geçirdikten sonra akşam denizden teklifimi kabul eden bir mail alınca çok sevindim. her şey zaten bu günlerden sonra taka saracaktı ama ben bilemedim..
    ···
  19. 69.
    +4
    #29

    denizin gelmesine 3 gün kalaya kadar her şey iyiydi, günler klagib olarak kalk nazla eğlen denizle mailleş yat uyu olarak geçiyordu resmen. neden sonra naz denizin gelmesine 3 gün kala gece dışarı çıkmak istediğini söyledi, bende o kadar uzun süredir evdeydim ki o gece dışarı çıkmayı kabul ettim. durumu denize anlatan bir mail attıktan sonra alsancak taraflarında bir mekana gittik, naz ben ve nazın ela adında bir arkadaşı vardı. başta gece çok iyi başlamıştı, sohbet iyiydi ela tatlı kızdı hoş sohbet biriydi ama gereğinden fazla güzeldi. sonra eğlendiğimiz mekana efe geldi - nazın unutamadğı eski sevgilisi- ve işler çığırından çıktı. efenin geldiğini gören naz alkolün dibine vurdu ve haliyle sarhoş oldu amk sonrasında da ağlamaya başladı. allahtan efe nazı görmedi, bizde hesabı ödeyip elayla nazı eve zütürdük. kafasını duşa soktup bir de üstüne kahve içirtip nazı ayılttıktan sonra naz tekrar ağlamaya başladı. o halde nazı bırakıp gitmek içime sinmezdi amk annemi arayıp durumu anlattım kısaca ve o akşam nazlarda kaldım tabi elada. nazı aramıza alıp kanepeye oturduk bir yandan ela bir yandan ben nazı teselli etmek için elimizden gelen her şeyi yapıyorduk ama o sadece hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. bir süre sonra alkolün ve ağlamanın yorucu kombinasyonuna dayanamayıp uyuyakaldı. nazı yatağına taşıdıktan sonra elayla başbaşa kaldı amk salonda. gittim ikimize de birer kahve yaptım çünkü ikimizinde uykusu yoktu, oturup muhabbet etmeye başladık.
    ···
  20. 70.
    0
    panpa noluyo yahu anlamadım ben.. iyice taka sardı
    ···