1. 26.
    +2
    #11

    hayırdır ne oldu dercesine gözlerine baktım, çok yorgun değilsen kahve içmeye gidelim mi hem konuşuruz dedi peki dedim ama kafamda binbir tilki dönmeye başladı konuşalım dediyse kesin taka saran bir şeyler vardı amk neyse bekledim bi kafeye gidene kadar iki tane kahve söyledik sonra konuşmaya başlasın diye gözünün içine bakmaya başladım. o da beni fazla bekletmedi ve konuşmaya başladı.

    bak utku, daha tanışalı bir ay oldu ama nasıl olduysa gerçekten hayatımda önemli bir yer kaplamaya başladın ve evet inkar etmiyorum bende sana karşı bir şeyler hissediyorum ama daha gerçekten çok erken değil mi? senin hakkında neredeyse hiçbir şey bilmiyorum hatta gerçekten öyle bir şeyler bilmiyorum tanımıyorum seni. ben demiyorum ki olmaz ama lütfen öncesinde birbirimize zaman verelim, tanıyalım birbirimizi çünkü aceleye gelsin istemiyorum dedi bana. klagib zamana ihtiyacım var konuşmalarıydı bunlar benimse içimdeki hayal kırıklığının sesi fizandan duyulacaktı ama çaktırmayıp gülümsedim ve peki sen nasıl istersen dedim. bu arada benim aklımdaysa ne yapacağız nasıl olacak düşünceleri başlamıştı ama ona bir şey sormamaya karar verdim elbet bir bilen çıkardı danışacak. kahveler bitince denizi eve bıraktım ordan da eve geçtim, tekrar bir duş alıp denize eve güvenle geldiğimi belirten bir mesaj atıp vurdum kafayı yattım. sabah kalktığımda telefonda denizden gelen bir günaydın mesajı vardı, mutlu oldum sabah sabah bende ona güzel bir gün dileyen günaydın mesajımı alıp okula gittim. tanıma aşamasında kasımın sonuna kadar geldik bu arada bende aralık ayının 13ünde doğum günü olduğunu öğrendim ve hediye arayışlarına başladım. etrafımda sevgilisi olan herkese sordum bütün yakın arkadaşlarıma danıştım ama kimseden akla yatkın bir öneri çıkmadı.bir süre zaman daha geçti ve doğum gününe 5 gün kala alacak bir hediyem yoktu hala sonra aklıma dahiyane bir fikir geldi.

    bilenler bilir varsa o kadar eski içinizde 90lı yılların sonuna doğru patenli kargocular meşhurdu böyle teslimat yaparlardı kişisel. bu arada zaman istediği günden itibaren 12 aralık gecesine kadar ona en ufak bir imada bulunmadım ki bu yaklaşık 5.5-6 haftalık bir sürece denk geliyordu. arkadaşlardan bir tanesi iyi paten kayardı yalvar yakar o gece için ondan kurye rolü yapmasını istedim ve hazırlıklara başladım. 12 aralık gecesi evinin önüne gittim, tunalı tarafında oturuyordu evinden kuğulu parka kadar kurdelayla yol yaptım elimde bi şişe şarap, 22 tane gül* ile onu beklemeye başladım. arkadaşa saat 00.00 da ona teslim edilmesi gereken notu verdim ve beklemeye başladım. nottaki talimatlarsa çok basitti. kurdelayı takip et, utku * . saat 00.00 olduğunda içimdeki heyecan artık bastırılamaz durumdaydı beş dakika sonra arkadaştan notu teslim ettiğine dair bir mesaj ve hemen ardından neler oluyor utku? * diye denizden bir mesaj geldi. arkadaşa teşekkür ettiğimi bildiren bir mesaj gönderdikten sonra denize sadece talimatlara uyması gerektiğini anlatan bir mesaj atıp beklemeye başladım.
    Tümünü Göster
    ···
  2. 27.
    +2
    #12

    evden parka yürümesinin takriben 10 dakika sürdüğünü biliyordum buna hazırlanması falanda eklenince beklemem gereken yaklaşık bir otuz dakika olduğunu fark edince moralim bozuldu bir sigara yaktım. her dakika bir ömür gibi geçti bekle allah bekle içimdeki kelebekler artık pogo yapıyordu resmen ama deniz hala ortalıkta yoktu. sonra arkamdan utku diye seslenen birini duydum ve bu sesi ölüm döşeğinde olsam bile tanırdım, denizdi bu. einstein'a inat ışık hızında yanına gittim ve sarıldım, aramızdaki boy farkı sağolsun kulakları ağzımın hizasındaydı kulağına doğum günün kutlu olsun denizim dedim. sonra kendini uzaklaştırdı ve gözlerinin içi parlayarak bana gülümsedi. ne dedin sen dedi gülerek, doğum günün kutlu olsun dedim diye cevapladım sonrasında ne dedin dedi denizim dedim dedim tekrar gözlerinin içi parladı, gülümsedi ağız dolusu ve sarıldı bana. bir süre öyle kaldıktan sonra aklına geldi ne yaptığımı sormak bende ona doğum gününü özel olarak kutlamak istediğimi söyledim ve 22 tane gülü verdim ona, her biri yanında olamadığım yıllar için diyerek. yanağındaki kızarıklık paha biçilemezdi, gözündeki ışık gecemi aydınlattı resmen. sonra kendime doğru çektim onu ve sarıldım sıkıca, başta o da sarıldı sonra ne oluyor dercesine uzaklaşmaya çalıştığında tekrar sıkıca kendime bastırdım ve kulağına

    seni tanımak için ayırdığım onca zamandan sonra hala sana aşığım dedim ve bıraktım onu.

    önce kaldı öyle hiç kıpırdamadı sonra o da sıkıca sarıldı, bana hamle yapma şansı vermeden kendini uzaklaştırdı ve gözlerimin içine baktı ve bende sana dercesine öptü beni. içimde oluşan duyguları tarif etmeye kalksam varolan kelimeler yetmez öyle şeyler yaşadım o an. içimde havai fişekler patlıyordu resmen, dizlerim bile pelte olmuştu lan bir öpücükle resmen dağıldım ve tekrar deniz tarafından toplandım o an. yaşadığım hiç bir duyguyla kıyaslanamayacak hisler yaşıyordum ve sadece 5 saniyelik kısa bir öpücük sonrası olmuştu. öptükten sonra yüzümden uzaklaştı ve beni izlemeye başladı ama ben gözlerim ona kenetlenmiş biçimde sadece bakabiliyordum ne konuşacak ne de bir tepki gösterecek halim vardı sonra beynim bana komutlar vermeye başladı ve sarıldım ona daha önce hiç kimseye sarılmadığım gibi ve çevirdim kendi etrafımda.

    artık gerçekten benim denizimdi, uğruna bütün bağlarımdan kopup dalgalarında kaybolacağım ufkunda yelken açacağım. öylece kaldık bir süre, sonra bir banka oturduk şarabı açtım ben onu izledim o beni, içimdeki kelebekler teker teker yüksek dozda aşktan sersemledi. ertesi gün okulu olmasa ve gecenin ikisi olmasa asla bırakmazdım onu ama kıyamadım, evine kadar bırakıp bende eve döndüm. yatağa yattığımda uyuyamayacak kadar heyecanlıydım, bir mesaj attım ona

    demek artık benim denizimsin ha * diye o da bana sende sadece benim kahramanım * dedi. nasıl mutlu oldum nasıl gururluyum anlatmam, sevdiğim kız beni seviyordu ötesi yoktu ve önceki aşklar ve acıları umrumda bile değildi. daha sonra saatin üç olduğunu fark edip uyu artık diye kızdım ona şakacıktan o da uslu kız rolü oynayıp yattı bende uyudum.

    uyandığımda hala rüyada olduğumu düşünüyodum açıkçası çünkü denizle beraber olduğumuz gerçeği bana rüya gibi geliyordu. o kadar iyi o kadar mükemmeldi ki benim olması imkansız gibiydi. kalktım yataktan saate baktığımda daha 7 bile değildi, sessizce mutfağa gittim bi sigara yaktım bi kahve içtim kendime geldim ve bi önceki gecenin kritiğini yaptım. şaka bi yana deniz artık sevgilimdi ve bizim bi ilişkimiz vardı. hemen suratımda sebepsiz bi gülümseme oluştu, midemdeki kelebekler bana günaydın dercesine kıpırdanmaya başladı. telefonu aldım elime denize mesaj atmak için ama zaten hali hazırda beni bekleyen bir mesaj vardı açıp okudum deniz günaydın sevgilim * diye mesaj atmıştı. gülümseme büyüdü kelebeklerin hareketi daha da coşkulandı ve benim kalbim dakikada 300 defa atmaya başladı en az. sana da günaydın denizim * diye cevap attım ve hazırlanmaya başladım. yılbaşına kadar zaman böyle geçti günlük buluşmalar, flört dolu mesajlar el ele yapılan yürüyüşler ufak öpücükler derken senenin sonunu getirdik. haliyle deniz onunla bir program yapmamı bekliyordu ki bende yeni yıla onunla girmek istiyordum. planlar yavaş yavaş yapılmaya başladı ama ben denizle ne yapacağıma bir türlü karar verememiştim alacağım hediye de dahildi buna.
    Tümünü Göster
    ···
  3. 28.
    +2
    #13

    yılbaşına iki gün kalana kadar hala ne yapacağımı bilemez halde dolanmaktaydım bu arada denizde sıkıştırmaya başlamıştı aşkım ne yağacağız yılbaşında diye bende ona süpriz deyip duruyordum ama yapacak hiç bir şey yoktu şimdilik elimizde. şanslı binim ki dört ayak üstüne düştüm amk, o günkü gazeteyi okurken abantta bi pansiyonun rekldıbını gördüm. düşündüm, göl kar romantizm falan iyi olur diye aradım hemen 2 tane oda ayırttım yılbaşı için. plan tamamdı şimdi hediye bulmak lazımdı ama ne alacağımı bilemez halde mal gibi ortada kalmıştım resmen. onun içinde çözüm en yakın kız arkadaşımdan geldi. beraber arada can sıkıntısını gidermek için müzik yaptığımız bir grubumuz vardı, bende bateri çalıp back vocalliğini yapıyordum. önerisi onun için bir şarkı besteleyip kayda almamdı. tamam güzel fikirdi ama iki günde nasıl olacaktı da bir şarkı besteleyecektim ve bunu nasıl stüdyo kaydı alacak kadar profesyonelleşecektik. sonunda bu fikri ileri bir kutlama hediyesi olmak üzere kafamın bir kenarına yazdım ve hediye aramaya devam ettim. cevap gözümün önünde duruyormuşta farkında değilmişim amk. deniz kimya okuduğu halde güzel sanatlara çok ilgiliydi bu yüzden karakalem çalışmayı, çizmeyi çok severdi. okuldan çıkıp koştur koştur bi kırtasiyeye gittim böyle büyük bi yerdi yağlı boya malzemeleri falan satıyodu dedim ki adama böyle böyle bana bişiler versene. büyük bi defter bi kaç farklı kalem ıvır zıvır derken bi yığın şey çıkardı, hepsini aldım. sonra büyükçe bir kutu bulup hepsini içine koydum, bir şekerciye gidip yığınla şeker alıp içine doldurdum, bir kaç gül alıp yapraklarını içine koydum ve ona duygularımı anlatan bir not yazıp kutuyu kapattım. en sonunda paketledikten sonra bir de özgürlüğe giden yol yazan bir not yapıştırdım üstüne ve yılbaşından önceki geceyi bekledim.

    30 aralık gecesi denize ufak bir bavula bir kaç parça giysi koymasını ve okuldan sonra beni beklemesini söyleyen bir mesaj atıp uyudum, ertesi gün sorduğu bütün soruları geçiştirdim süprizi bozmamak adına. hiç unutmuyorum o sene yılbaşı çarşambaya geliyordu perşembe zaten tatildi cuma denizin okulu yoktu benimkini gibtir etmiştim zaten cumartesi pazar zaten tatildi o yüzden 4 gece 5 günlük bir tatil bizi bekliyordu. okuldan çıkınca bir benzinliğe gidip depoyu doldurdum sonra da denizi almaya gittim. arabaya biner binmez öptü beni, ilk öpücüğün üstünden onlarcası geçmiş olmasına rağmen hala ayaklarımı yerden kesiyordu beni öpmesi, bana gülümsemesi. sonra sersem halimden istifade etmek istercesine nereye gidiyoruz aşkım dedi cevap vermedim, biraz daha zorladı sonra sormayı bıraktı. ankara dışına çıktığımızı görünce daha da merak etti ama bir şey demedi, tavırlarıyla belli ettiyse de ben yine cevap vermedim. bolu abant'a girince yaptığım planı ona da söyledim ama istediği zaman geri dönebileceğimizi de ekledim. araban inmemi bekleyemeden bana sarıldı sıkıca sonra da kocaman gülümsedi aşkım benim dedi bende ona gülümsedim aşk dolu gözlerle. arabadan indik, valizleri aldık pansiyona doğru yürüdük içeri girince şöminenin başında bir sürü genç çift olduğunu görünce doğru yolda olduğumu anladım süpriz konusunda. anahtarlarımızı aldık, deniz iki oda ayırtmış olmamdaki incelikten dolayı teşekkür etti, yukarıya çıktık. onu odasına yerleştirdikten sonra 2 saat sonra yemek için buluşmaya karar verdik. 2 saat onun için yetersiz benim içinse geçmek bilmeyecek bir zaman dilimiydi. odama girdim, sıcak bir duş alıp bir sigara yaktım. hediyesini nasıl vereceğimi düşünürken uyuyakalmışım, denizin kapımı çalmasına uyandım. uyuya mı kalmış benim aşkım diyerek sarıldı bana sonra benden uzaklaşınca gözlerimin ahir ömründe böyle bir güzellik görmediğine karar verdim ve beğenimi dile getirecek uygun kelimeyi buluncaya kadar kekeledim bu da haliyle onun çok hoşuna gitti ama ben hala kot kazak duruyordum. hemen 5 dakika izin isteyerek pantolon gömlek giydim, kravatımı bağlayamayınca* deniz yardım etti ve hazırdım. aynada birbirimize baktık, birbirine çok yakışan bir çift olarak ilk yılbaşı kutlamamıza hazırdık.

    bizim için ayrılan masaya oturduk yiyecek içecek bir şeyler sipariş verdikten sonra havadan sudan muhabbet etmeye başladık. daha sonra cure'dan lovesong çalmaya başlayınca ben denizi dansa kaldırdım bu arada saat 00.00'a yaklaşmaktaydı. en sevdiğim cure şarkılarından biri olduğu için sözleri ezberimdeydi dans ederken hepsini denizin kulağına fısıldadım, ingilizcesi çok iyi olduğu için anladı ve teşekkür ederim dercesine beni öptü. ben o öpücüğün cezbedici etkisinden kurtulmaya çalışırken etrafımızdakiler 10 9 8 diye geri saymaya başladı bense geri sayımın her bir rakamı için denizi bir kere öptüm ve 1 de kocaman sarıldım. yeni yıla girdiğimiz ilk saniyede bütün bir yılım senin kollarında geçer umarım aşkım, seni seviyorum dedim. neredeyse 1 aya yakın süredir çıkıyorduk ve ilişkimiz boyunca ilk defa seni seviyorum diyen taraf ben olmuştum ve çok beklenmedik bir anda ben daha farkına varamadan dudaklarımdan dökülmüştü. deniz önce yüzüme baktı en güzel gülümsemesiyle sonra bana sarıldı ve bende seni seviyorum utku dedi, dünyalar benimdi. alabileceğim en güzel yeni yıl hediyesini deniz bana vermişti. bana beni sevdiğini söylemişti ve yanımdaydı, kollarımdaydı. kokusu burnumda gözleri gözlerimdeydi. denizim dedim ve ona sıkıca sarıldım. daha sonra deniz yorulunca oturduk, yemeklerimizi içkilerimizi bitirip odaya çıkmaya karar verdik. kapısının önünde ona beklemesini söyleyip bi koşu odamdan hediyesini alıp getirdim ve verdim ama odaya girince açmasını isteyip iyi geceler öpücüğümü alıp odama gittim.
    Tümünü Göster
    ···
  4. 29.
    +2
    vay amk beyler bir kişi bile mi okumuyo lan :/
    ···
  5. 30.
    0
    @19 a kadar okudum. devam edicem çok iyi bence panpa.
    ···
  6. 31.
    +3
    @tuvalet sağol be panpa, yazasım yoktu sayende yazacam yine.
    ···
  7. 32.
    0
    reserved sonra okuycam
    ···
  8. 33.
    0
    reserved sonra okuycam
    ···
  9. 34.
    0
    reserved sonra okuycam
    ···
  10. 35.
    +1
    devam panpa..! ayrıca şukular benden bilesin..
    ···
  11. 36.
    +3
    #14

    odaya gider gitmez büyük bir heyecan başladı tabi bende, acaba ne tepki verecek acaba beğenecek mi diye düşünmeye başladım. bir süre geçti, bundan tık yok tabi bende endişelenmeye başladım. tam o sırada telefona mesaj geldiğini bildiren bir ses geldi ve ben uçarak telefonu elime aldım. iki tane mesaj vardı beyler, bir tanesi -ki yeni gelen mesajdı o- denizdendi ama diğeri tanımadığım bir numaradandı. önceliği tabi ki sevgilime vererek denizin mesajını okudum;

    özgürlüğe giden yol?

    evet birtanem, özgürlüğe giden yol. sana bomboş bir tuval aldım inatla, zihninin kıvrımlarını serbest bırak diye. cevapladım mesajını. ondan gelecek cevabı beklerken telefondaki diğer mesaja bakayım dedim. demez olaymışım. tanımadığım numara eceye aitti, kendisi biz ayrıldıktan sonra numarasını değiştirmiş ama bana vermemişti, ne çok istemiştim koduumun numarasını. peşinden aylarca koştuğum numara şimdi elimdeydi ama umrumda değildi.
    attığı mesaj, seni çok özledim bize bir şans ver içerikliydi ve sinirlerimi bozmaya yetmişti amk. resmen içimde bir endişe vardı deniz ece'yi öğrenirse, ya beni terk ederse diye endişelenmeye başladım. o an deniz'e eceyi anlatmam gerektiği gerçeği dank ettiğinde aynı zamanda deniz'den bir mesajda telefonuma dank etmişti.

    benim beynimin kıvrımları sensin, özgürlüğüm senin kalbinde. demişti. çok mutlu oldum beyler, o mesajı hala saklarım çok değerlidir benim için.

    bu mesajdan sonra telefonla kuru kuru cevap atmak istemediğim için çıktım hemen odadan aşağıya indim, yılbaşı olmasının verdiği güvenle etrafta çiçek satan birini görürüm belki diye arandım ve şansım beni boşa çıkarmadı. hemen bir gül kaptım, bara gidip bir şişe şarap iki kadeh aldım ve denizin odasının kapısını çaldım.
    ···
  12. 37.
    0
    http://imgim.com/10oehqf.jpg
    ···
  13. 38.
    +2
    #15

    biraz bekledikten sonra deniz kapıyı açtı. sanırım beni görmenin verdiği bir şaşkınlıkla bana kocaman gülümsedi sonra elimdekileri görünce -mümkün müydü bilemem ama- gülümsemesi daha da büyüdü. sarılma ve gülümseme merasimi bitince işi binliğe vurdum ve;

    yanlış odaya gelmişim ya pardon sevgilime bakıyordum ben dedim.
    şapşal dedi ve bir kere daha sarıldı bana sonra da uzanıp kulağıma, sevgilin benim zaten dedi sımsıcak bir ses tonuyla.
    denizim dedim ve sarıldım bende ona, hiç bırakmayacak gibi sardım.

    sonra içeri girdim, tabi denizde bir merak vardı niye geldiğim konusunda. ona mesajının beni çok mutlu ettiğini söyledim ve tekrar kuru bir mesajla teşekkür etmek istemediğimi söyleyerek yanıma oturttum. bir süre şarabımızı içerken hiç konuşmadık, gözlerimiz anlattı konuşulacak her şeyi, tenimiz çekti birbirmizi. şarap bittikten sonra ben kalkayım diyerek ayaklanmıştım ki deniz kolumdan çekti ve

    kal burada, beraber uyuyalım dedi.

    şaşırmıştım amk, en ufak bir fesat davranış olmadan tamamen masumca olur dedim ona. gitti dişini fırçaladı bende odama geçip üstümü değiştirdim, dişimi fırçaladım geldim. yatağa girince sarıldık birbirimize, burunlarımız birbirine değecek kadar yakındık ama o kadar saftı ki o an. uyumadan önce gördüğüm son şey onun gözleriydi, burnumdaki son koku onun kokusu tenimde son his onun ipek nefesiydi.
    ···
  14. 39.
    +3
    #16

    sabah birinin beni öpmesiyle uyandım. gözlerimi açıp baktığımda deniz'i görünce resmen gözlerimin içine kadar güldüm amk.

    aşkım dedim ve sarıldım, koklayabildiğim kadar kokladım çiçek kokusunu. bu arada denizle ilgili en özel şeylerden biridir benim için kokusu beyler, bir insan bu kadar güzel, bu kadar eşsiz kokamaz amk. neyse sonra hadi kahvaltıya gidelim ben çok acıktım diyerek beni odadan sürkledi ve kendi odama gönderdi üstümü değiştirmem için. 10 dakika sonra lobide buluştuk kahvaltıya gittik ama bu arada odaya gittiğimde telefonda eceden bir kaç mesaj daha vardı ve eceyi denize anlatma işi daha da kafamı kurcalar olmuştu. kahvaltıdan sonra etrafta biraz turladıktan sonra öğle yemeği için tekrar otele döndük. bolu abant'ı bilen bilir beyler, rakı balığı meşhurdur nedense. balık yiyelim diyince deniz bende yanına rakı söyledim ve öğlen öğlen içmeye başladık, tabi rakı olunca bende tık yok ama deniz 6. dubleden sonra kaymaya başladı. yeme-içme faslı bitti, deniz daha da sarhoş oldu ben hesabı ödedim ve yine her zamanki gibi aldım odasına kadar taşıdım, uyandırıp bol bol su içirttim ki başı ağrımasın sonra da yanındaki kanepeye oturup o uyanana kadar onu izlemeye başladım. uyandığımda kanepede yatıyordum, gece 4tü ve birisi üstüme pike örtmüştü. muhtemelen deniz uyanmıtşı ve beni görünce üstüme bir şeyler örtüp tekrar yatmıştı. bende biraz onu kontrol edip tekrar uyumaya devam ettim. gece boyu rüyamda ece ve denizi gördüm ki kabustu amk resmen.
    ···
  15. 40.
    +1
    devam panpa..!
    ···
  16. 41.
    +3
    #17

    uyandığımda hava yeni yeni ağarmıştı, deniz ve benim için odaya kahvaltı söyledim. daha sonra bir aspirin ve büyük bir bardak suyla gittim denizi öperek uyandırdım. bir süre uyanmamak için naz yaptı hatta beni bile yanına çekti öpüştük bir süre sonra kapı çaldı. kalktım kahvaltıyı yatağına zütürdüm yanına oturdum ellerimle besledim. tabi ben bunları yaparken beynimin bir bölümü tamamen ece meselesinde ne tak yiyeceğimi düşünüyor.
    ···
  17. 42.
    -1
    seri ol panpa diycem ama ona bile yüzüm yok. her güm 1 paragrafla bir yere varamayız maalesef
    ···
  18. 43.
    +3
    #18

    ben bunları düşünürken tatilin kalan bir buçuk günüde olaysız geçti. bol bol göl kenarında yürüyüşler yaptık, akşamları sadece beraber sarılıp uyuduk, eceden ses soluk çıkmadı ama kafamın bir köşesi bunu düşünmeye devam etti. bir buçuk gün sonra tatil bitti denizle ankaraya döndük, vize haftası başladı o'nun dersleri çok ağırdı boru mu amk odtü'de okuyordu kız benimde ders çalışmaya başlamam gerekiyordu o yüzden buluşmaya biraz ara verdik. vize haftasının bittiği ilk gün denize buluşalım mı diye mesaj attım o gün çok yakın bir arkadaşıyla buluşacağını söyledi ama gelmemi çok istediğini, haftalardır kıza beni anlattığını ve artık bizi tanıştırmak istediğini söyledi. konu deniz olunca hiçbir şeye hayır diyemiyorum amk, buna da hayır diyemedim ama keşke deseydim. neyse okuldan çıktım, eve gittim duş aldım kahvemi içip kendime gelince denizle arkadaşının buluştuğu mekana doğru yola koyuldum ama içimde nedensiz bir huzursuzluk vardı amk. sanki kötü bir şey olacaktı da içime doğmuştu. mekanın kapısından girer girmez denizi gördüm, yüzü bana dönüktü arkadaşının da arkası kapıya dönüktü ama çok tanıdık bir havası vardı nedense. deniz beni görünce kocaman gülümsedi, o an içimdeki bütün huzursuzluk gitti yerini bir mutluluk kapladı beyler, o kadar güzel gülmüştü ki. denizin gülümsediğini gören arkadaşı da benim geldiğimi anladı ve yüzünü kapıya doğru döndü.

    bana doğru dönen yüzü gördüğümde suratımdaki bütün gülümseme silindi bir anda, içimdeki bütün huzursuzluklar patladı, beynim dondu. eceydi lan bu. baya benim 9 sene it gibi sevdiğim, bir süredir bana geri dön bana diye ağlayan, kafamda denize nasıl anlatacağım diye binbir türlü senaryo kurduğum eceydi. bu donma sürecimde deniz yerinden kalkmış, yanıma gelmiş bana sarılmış ve beni öpmüştü ama ben tepki veremeyecek kadar şoktaydım.

    iyi misin, hayalet görmüş gibisin? dedi bana ama verecek cevabım yoktu. evet basbaya hayalet görmüştüm, geçmişimin hayaleti beni avlıyordu resmen. elimden tutup masaya doğru yürütmeye başladı beni. tabi ece'nin suratında da aynı ifade vardı o da donmuştu resmen şok içindeydi ve sanırım ağlamamak için kendini zor tutuyordu çünkü gözleri kızarmıştı ve sulanmaya başlamıştı. ikimizinde bu halini gören deniz bizi tanıştırırken biraz tutuktu, haliyle bizde daha önceden tanışmıyor gibi davrandık ama deniz bir şeylerden şüphelenmişti amk. hatta bize daha önceden tanışıp tanışmadığımızı bile sordu. verecek cevabım yoktu amk, denize yalan söylemek yapmak istediğim son şeydi bu yüzden bende el mahkum tanışıyoruz demek zorunda kaldım. deniz aldığı cevaptan sonra baya şaşırdı, nasıl yani diye sordu. ben verecek cevap düşünürken ece eski bir mesele dedi ve kıvrak bir manevrayla ee şimdi boşver bizi de siz nasıl tanıştınız, nasıl oldu bunlar anlat diyerek denizin aklını çeldi. geçtim denizin yanına oturdum ama kafam çok farklı diyarlarda amk. arada deniz elimi tutuyor, bana sarılıyor tanışma hikayemizi anlatırken öyle miydi yoksa böyle miydi aşkım diye soruyordu. bana soru soruldukça incin cevaplar veriyor, kafamda ne tak yiyeceğimi düşünüyordum. denize anlatsam vereceği tepki hakkında hiç bir fikrim yoktu ki mutlaka deniz beni ecenin uzun soluklu sevgilisi olarak biliyordu. eğer ece denize bana attığı mesajları falanda anlattıysa zaten sıçtığımın resmi belgesiydi amk. eğer anlatmazsam ve ece anlatırsa işin ucunda denizi kaybetmek vardı ki ben anlatırsam da böyle bir ihtimal vardı. kısaca verebileceğim bütün kararların sonu denizi kaybetmeye çıkabilirdi ve bu benim istediğim son şeydi. ece ben kalkayım artık dediğinde kafamdaki sis perdesi aralandı ve iki saatten fazladır o halde masada oturduğumuzu fark ettim. ben, şimdiki sevgilim ve eski sevgilim... deniz otur diye ne kadar ısrar ederse etsin ece kalkmak istediğini söyledi ve denizde ona kapıya kadar eşlik etti. önümde kendime gelmek ve ne yapacağıma karar vermek için 5 dakika gibi kısa bir süre vardı. hemen kalktım tuvalete gittim elimi yüzümü yıkadım ve olan biten her şeyi denize anlatmaya karar verdim.
    Tümünü Göster
    ···
  19. 44.
    0
    rızorved...
    ···
  20. 45.
    0
    oha panpa. bu ne yahu yerli dizi gibi.
    ···