1. 26.
    0
    hiç giblemedim.
    zerre umursamadım.
    suzanla konuşmama devam ettim.
    varlığını hissedebiliyordum tüm benliğimle ama bakmadığım daha doğrusu bakamadığım içinde anlayamıyordum ne yaptığını.

    - sana diyorum. cevap versene dedi.

    vay amk.
    kadının ısrarcısından korkucaksın birader.
    ne diceğimi bilemedim.

    - bana mı diyorsun dedim?
    - salağa yatmana gerek. sana dedim. dedi.
    - dediğin gibi salağa yatmama gerek yok. duysaydım cevaplardım dedim.
    - demek öyle? dedi.
    - aynen öyle dedim.

    sonra uzaklaştı.
    başka arkadaşlarının yanına gitti.
    karşımda suzan.
    gözüm, kalbim, beynim, ruhum herşeyimle hilali takip ediyorum.
    bu durum gözünden kaçmadığın için olsa ki,

    - napıyorsun ya? dedi.
    - ne ?
    - napıyorsun? sapık gibi bakıyorsun kıza.
    - ya ne alakası var? sadece anlamaya çalışıyordum olayı. ki sana ne oluyo anlamadım?
    - ben o kızı tanıyorum. ne taraklarda da bezi olduğunu biliyorum. senin iyiliğini düşündüğüm için öyle söyledim dedi.

    daha 2 saat önce tanıdığım insandan bu kadar korumacılık beklemiyordum.
    hoşuma da gitmemişti.
    bişiler yemek istediğimi söyleyip yanından ayrıldım.
    yemek yedikten sonra milletin voleybol oynamasını izledim biraz.
    sonra bende katıldım aralarına.
    aradan 10-15 dk geçtikten sonra, hilal ve arkadaşları da geldi.
    üzerine suzan da geldi.
    tuhaf, gibimsonik bir dizilişle oyun oynamaya çalışan bir avuç salak gibi hareket ediyorduk.
    çember oluşturup, yanındaki ya da tam karşısında ki kişi topu havaya kaldırıyor, diğeri smaç vuruyor, karşıdaki de onu çıkarmaya çalışıyor.
    bu şekilde tam 20 dakika hilal'in bana smaçladığı topları çıkarmaya çalıştım.
    ağzım yüzüm kıpkırmızı oldu.
    kum dizlerimi, ayaklarımı çizdi.
    anasını gibim olmucaktı böyle.
    en sonunda hem utançtan hem de sinirden bırakıp oyunu gittim.
    terliklerimi giydim.
    denize girmeye gittim.
    su çok soğuktu ama ben aldığım darbelerden, utancımdan, sinirimden yanıyordum.
    suya bıraktım kendimi.
    biraz açıldım.
    yoruldum.
    sırt üstü uzanarak suyun bedenimi taşımasına izin verdim.
    birkaç dakika geçti geçmedi, suyun içinde buldum kendimi.
    fena da korkmuştum ne oluyor falan derken.
    su yüzeyine çıkınca derin nefes almamla hilalin yüzünü görmem bir oldu.

    - kimsin sen yeaa? dedi yine.
    - gerizekalı mısın sen? ödüm patladı. defol git başımdan dedim.

    çok sinirlenmiştim. işin kötüsü bu sinirimi yönlendirebileceğim birşey de yoktu.
    birkaç kulaç attıktan sonra durdum.
    arkamı dönüp yanına gidip aynısını ona yapmak istedim.
    fakat yoktu.
    ulan nerde falan filan derken, zınk diye önümden çıktı.
    çıkmasıyla kafasını suyun içine tekrar soktum.
    tekrar çıktı.
    tekrar soktum.
    tekrar çıktı.

    bu sefer ben söyledim.

    - kimsin sen yea?
    Tümünü Göster
    ···