/i/Dertleşme

Derdini anlatmayan derman bulamaz..
  1. 2.
    0
    Duygulandım dıbına koyim. Benim de 6 senelik bir ilişkim bitti hani diyorsun ya sarılırken bir parçan gitti mi diye bir parçcam hep onunlaydı benim. 6 Senemi verdiğim insan yarı yolda bıraktı gitti bizde nişanlıydık üstelik. Karşısına çıksan ne diceksin diyceklerinin bir faydası mı olucak sanki. O gene bildiğiin okucak her zaman ki gibi. Gece gece tripe soktun panpa aklıma geldi gene gerçi aklımdan hiç çıkmıyor ki..
    ···
    1. 1.
      0
      zor iş dostum
      ···
  2. 1.
    +1 -1
    Her ne kadar 'yol bir yere gitmez' dese de şair, bazen gideceği tutar işte..

    Her birliktelikte olduğu gibi çok sevginin harmanlandığı belki kendine göre çok acıların çekildiği, uğruna emekler harcanmış, savaşlar verilmiş bir ilişkim vardı tam 7 yıldan bu yana..
    .. Düğüne ne kalmıştı halbuki..
    Hayırlısı.. demekki böyle olması gerekiyormuş..
    3 gün önce kafama esti yine ve hazırlıklara başladım. Belki gidip yüzüğü kafasına atmak için, belki kendisi her ne kadar istemesede hatta kendisi istiyor olsa bile bu saatten sonra olmayacağını bilmeme rağmen son bi kez görmek için belki karşımda görünce bu kez ben dönüp ayaklarına kapanacagim için.. Velhasılı sebebini benim bile belirleyemediğim bir şekilde yola düşmeyi kurdum kafadan..
    Istikamet Sakarya..
    Gidilecek rota planlanmadı
    Dönüş rotası planlanmadı
    Kıyafetler kurutemizlemeye verildi yarın yola çıkmadan önce alınacak..
    Rahat yol yapmak için iskenderuna gidip kahve eşliğinde motor değiştirildi..Eve geldim yatmadan hazirliklari tamamladim. Bu kadar kiyafetin bircogunu kullanmayacak olsamda alıyorum her seferinde niyeyse. Sabah annem beni kahvaltıya kaldırmaya geldiğinde manzarayı görünce kahvaltıda pek bi huzursuzdu. E haklı kadın daha nereye gideceğimi ne için gideceğimi bile bilmiyordu sabah odaya girene kadar. Gerçi söylediğim zaman da tepki gösterdi.. Madem gidecektin niye bu kadar bekledin diyerek.
    Sabah 8.30 kuru temizlemecinin önündeyim. Bir öğreniyorumki daha hazır bile değil kıyafetler. Verdikleri sözü yerine getirmedikleri için bağıra çağıra ıslak kıyafetleri alıp başka bir kuru temizlemeye kurutmak için gidiyorum.. bunlar hep zaman kaybı. Saat 11.00a yakın bitiyor işler.

    Çıktık yola.. hem biran önce bitmesini istediğim hemde neyle karşılaşacağımı kestiremediğim için aslında hiç bitmesini istemediğim gideceğim yere beni vardirmamasini istediğim o yola..
    Pozantı Ankara arası sürekli şiddetli rüzgar sebebiyle zaman zaman seyir hızım 90lara kadar düştü.

    Ve Ankara.Bu öykünün doğduğu topraklar.. Armada'nın önünde ilk buluşma.. Eryamanda birlikte tutulmuş her bi köşesine her eşyasina birlikte emek harcanmış bir ev. (Öyle ki ailem beni Elazığ'da üniversite okuyor sanırken benim okulu bırakıp ankaraya gidip düzen kurduğum ev ) ilişkimizde sancılı dönemler geçirdiğimiz bir zamanda Hataydaki işi gücü bırakıp sevdiceğimin gönlü olsun diye gidip yerleşip sıfırdan düzen kurduğum, sokaklarında çok başı boş gezdiğimiz şehir.. Sevmezdim seni, sevdiğimi elinde tutmasaydin ey Ankara..

    Siz hiç birine sarılıp geri bıraktığınızda içinizden bir parça kopuyor gibi oldumu? Aslında sarıldığınız kişi sizden bir parçaymış da sizden habersizce içinizden söküp almışlar gibi birine sarıldığınızda öylesine tamamlanmış hissettinizmi kendinizi?

    Ve Bolu.. Dörtdivan tesislerinde duruyorum. Birlikte geldiğimizde oturduğumuz masaları tek tek hatırlıyor hiçbirine oturamıyorum.. Atıştırmalık birşeyler alıyor hayallere dalıyor yiyemiyorum..
    Tekrar yola çıkıyor Bolu dan Sakarya'ya kadar ara ara ıslanarak devam ediyor varıyorum gideceğim yere.
    Bir avmde durup aramaya çalışıyorum ama ne mümkün telefonundan engellemiş beni ve zaten geleceğimi bilmiyor. Mail atıyorum yerimi bildirip musaitsen gel diyorum. Cevap geliyor kısa ve öz 'değilim'. Bi daha ses çıkmıyor..
    Geceyi merkezde geçiriyor sabah tekrar mail atıyorum birkaç kez. Artık umudumu kaybederken cevap geliyor 'geleceğim benden haber bekle'.
    Merkezde açık hava bir çay ocağı-park tarzı biryere gidiyor oturuyorum ve bekleyiş başlıyor saat 10.00..Çay sigara eşliğinde sinir ve stres katsayısı artarak devam ediyor taaki saat 15.00 a kadar.
    Evet gelmişti, evet çok sinirlenmiştim ve bende kalan nişan yüzüğünü verip arkama bakmadan dönüp gidecektim.. Ama bunlar aklımın söyledikleriydi ya kalbim? Hiç hesaba katmışmıydım bana neler yaptıracağını?
    Daha görmeden anlamıştım geldiğini. Kendinden önce kokusu geldi kapladı tüm varlığımı.. Sanki cennetin kapılarını aralamışlar da misk-i amber kokusuyla sarhoş olmuşum gibi dindirdi ve sakinleştirdi bir anda beni.
    'Keşke motorla gelmeseydin' dedi beni düşünüyormuşcasına. Sesini duymaya bile hasret kalmışım o zaman anladım ve yüzünü gördüğümde hatırladım kendisini ne kadar çok sevmiş olduğumu..
    Hava bozduğu için motoru bırakıp arabayla gittik biryere oturduk konuştuk. Farkında bile değildim neler söylediğimin biran kendime dönüp baktığımda ikna etmeye çalışırken gördüm karşımdakini ama ne fayda çoktan yitirmiştik bazı şeyleri.
    Yinede dedim 'bir çıkar yol bulalım'
    'Öyle bir yol kalmadı' dedi
    'Bir yol açalım' dedim
    'Benim gücüm inancım kalmadı' dedi ve sustum..
    Özlemle hasretle öfkeyle nefretle..Ve geldi ayrılık vakti..

    Çıkardım kutusundan yüzükleri uzattım ve 'seç birini' dedim..
    Durdu karşımda öylece.. kendi yüzüğünü alıp taksa parmağına diye düşündüm. Sonrasında yaşanacak hayatı, düğünümüzü, evimizi hatta doğacak çocuklarımızı..
    'Sende kalsın' dedi..
    Bende kalmıştı zaten en ağır parça..
    Gözlerim doldu sesim çatallandı
    'Bir daha sana bu seçimi yaptırabilecekmiyim' dedim ses etmedi..
    Bir kez daha topladım gücümü ve tekrar söyledim 'seç birini'..
    Düşündü..
    Belki bir ömür geçti aradan belki bir asır.
    'Bak' dedim 'bak ne kadar güzel senin yüzüğün' gülmeye çalışarak, ağlamaklı..
    Uzattı elini ve aldı bana ait olan yüzüğü, bize ait olan hayatı, hayallerimi umutlarımı..
    'Böyle olması gerek' dedi
    'Dikkat et kendine yola çıkma bu havada' dedi
    'Hoşçakal' dedi..
    Sanki canlı canlı gömerlerken beni üzerime ilk toprağı kendisi attı. Daha fazla direnemedi gözyaşlarımız düştü toprağa, sarılırken son kez. Bizimle beraber ağladı gökyüzü yapmayın dercesine.
    'Hakkını helal et' dedim ve gitti..
    Kendi nefesim boğarken beni dayanamadı titreyen dizlerim bu yüke.. Şapka çıkarılacak gidişinin ardında diz çöküp kaldım öylece.. Taki yağan yağmur yüreğimi söndürene, kalbim diz çöktüğüm toprak kadar çoraklaşana kadar..
    Geceyi karasu'da deniz kenarında geçirdikten sonra vurdum kendimi yollara sadece yakıt ihtiyacı için durdum tabi birde ağlama kriziyle tanışma fırsatı bulduk tuz golünü geçerken..
    Erkek adam ağlamaz lafının yalan olduğunu nefesim hıçkırıklarımla kesilene kadar ağlarken anlattı hayat bana..

    Belki bana düşmez ama hayatınızda gerçekten sevdiğiniz bir insan varsa hadi kalkıp gidin yanına ve hiçbirşey söylemeden sarılın ona.. Dünya telaşesini, günlük işleri, belki monotonlaşan hayatınızı bi kenara bırakıp ne kadar sevdiğinizi hatırlayın ve hatırlatın sevdiğiniz insana.

    Yitip giden 1999.7 km

    biten bir aşk, bir ömür hikayesiydi benimkisi
    ve bitti...
    Tümünü Göster
    ···