-
10.
+3Kapıya doğru yönelip yavaşça açtım kapıyı. Emin hala yataktaydı. Kapıyı kapatıp yatağın yanına doğru ilerledim. Kapının kapanma sesiyle birlikte Emin uykulu gözlerle arkasını döndü. Bi gözünü eliyle ovuşturarak şaşkın şakın yüzüme bakmaya başladı.
“Sen kimsin?”
“Tanıyamadın mı?”
“Hayır, tanıyamadım kim aldı seni içeriye? Annem, babam nerede?”
“Annen seni en yakın arkadaşın Ömer’le baş başa bıraktı. Baban da her zaman ki gibi ekmek almaya gitti. Utanmıyor musun lan yaşlı başlı adamı her sabah ekmeğe gönderiyorsun dingil?”
“Ne saçmalıyorsun lan sen. Kimsin adam gibi konuş benimle.”
“Koç sinir yapma ya sen eve gelen misafire böyle mi davranıyorsun? Kalk üstünü giyin kahvaltı yapacaz.”
“giberim lan seni” diyerek yataktan bi hamlede kalkıp yakama yapıştı. Sağ kolunu bileğinden yakalayıp boynuna doladım. Kolunun acısıyla arkasını dönünce dizinin arkasına tekmeyi basıp diz üstü yere çöktürdüm. Montun fermuarını açıp silahı çıkardım. Ensesine dayayıp konuşmaya kaldığı yerden devam ettim. -
9.
+6Ve nihayet adam her sabah yaptığı gibi ekmek almak için evden çıktı. Harekete geçmenin tam sırasıydı. Adam yeterince evden uzaklaşınca binadan çıkıp evin arka tarafına doğru hızlı adımlarla yürümeye başladım. Son kez etrafı kontrol edip önce yandaki evin duvarına oradan da yüksek duvara tırmanıp bahçenin içine atladım. Emin bu saatlerde genellikle yatağında olduğundan kapıyı annesi açacak diye düşünerek kapıyı çaldım. Kısa bi beklemenin ardından yaşlı kadın kapıyı açtı. Kocasını bekliyor olacaktı ki beni görünce kısa bir şaşkınlık yaşadı. Bu şaşkınlıktan hemen kurtulup güleç bi ifadeyle “Buyur evladım” diyerek söze girdi. Emin içerde mi diye göz ucuyla kadının arkasından evin içine bakınarak “Teyzecim ben Emin’in üniversiteden arkadaşıyım uzun zamandır görüşmüyoruz evdeyse onu görmeye geldim” dedim. Kadının yüzünde ki gülümseme biraz daha arttı. “Aa sen Ömer misin Emin senden çok bahsederdi gir içeri Emin odasında” diyerek kapıdan çekilip içeriye aldı beni. Ömer değildim inanın Ömer olmayı hiç istemezdim ama olmuştu bi kere. “Demek benden çok bahsetti öyle mi teyzecim” diyerek evin dar koridorunda ilerlemeye devam ettim. “Tabi evladım anlat anlat bitiremedi seni. Sen geç salona otur ben uyandırayım onu”. Gülümseyerek, “Sen zahmet etme teyzecim ben gireyim odasına hem sürpriz olur” dedim. Kadın kısa bi gülümsemeyle onaylayıp odasını gösterdi.
-
8.
+3Beyler okuyanlar rez alsın 5 dk ya yazıyorum..
-
7.
+5Yüksek duvarlı küçük bi bahçe içerisinde tek katlı bi evdi. Evin karşısında 3 katlı terkedilmiş harabeye dönüş bi ev vardı. Evi gözetlemek için bu evi kullanacaktım. Etrafı kontrol ederek terkedilmiş evden içeri girdim. ikinci kata çıkmaya başladım ev o kadar eskiydi ki merdivenler yıkılacak gibi geliyordu. ikinci kata çıkıp evi gören odalardan birine girip pencereden evi izlemeye başladım. Herhangi bi hareketlilik yoktu etrafta. Biraz daha beklemem gerekecekti. Ev ahalisi genellikle 08:00-08:45 saatleri arasında uyanıyordu. Evde bi yaşlı çift ve tek çocukları Emin yaşıyordu. Emin’in babası uyanır uyanmaz iki sokak ileride ki fırından iki tane ekmek alıp yaklaşık 5 dakika sonra eve geri dönüyor, annesi ise uyanır uyanmaz ilk iş evin pencerelerini açıp yaz kış demeden evi havalandırıyordu. Saat 09:30 gibi ise Emin evden çıkıp işe gidiyordu. işi evde halletmem gerekiyordu. Yıllardır beklediğim anı beklemeye devam ettim.
-
6.
+6 -1Yaklaşık 20 dakikadır kahvaltı masasında oturuyordum. Yeterince vakit kaybettiğimi fark edip hızlıca masayı toparlayıp üstümü değiştirmek için yatak odasında geçtim. Dolabı açıp bir süre önünde bekledikten sonra ne giyeceğime karar verdim. Hızlıca üstümü değiştirip salona geçtim kanepeyi kaldırıp montu çıkardım. Bu montu hazırlamak baya zamanımı almıştı ama sonunda istediğim gibi bişey ortaya çıkmıştı. Yeşil renkli sıradan bi mont… bu montu diğerlerinden ayıran özellikleri vardı tabi ki. Klagib çelik yelek mantığıyla güçlendirilmişti, sol bilek kısmında kalın bi kılıf içerisinde ince uzun bi bıçak, sağ bilek kısmında ise küçük bir şırınga yer alıyordu. iç kısmındaki ceplerde ise küçük bir şişe içerinde bitkisel zehir, bir cebinde elektro şok cihazı, bir cebinde bayıltıcı sprey ve bir diğer cebinde ise Glock-Gen4 marka bi silah bulunuyordu. Tüm bunlarla birlikte montun ağırlığı yaklaşık olarak 7.5 kilogramı buluyordu. Yeterince zaman kaybetmiştim. Daha fazla oyalanmadan montu ve ayakkabıları giyip evden çıktım. Elimde ki adrese doğru yürümeye başladım. Yaklaşık 10 dakika yürüdükten sonra adreste ki evin önüne geldim.
-
5.
0Tutmaz amina
-
4.
+1 -1Şizofreni bilimsel olarak yoktur sadece ruhsal olarak vardır bu arada ruhsarın amk ilk 31imi ona çekmiştim
-
3.
0Hey, bu ne hikayesi değildir?
-
2.
0REZarvatif
-
1.
+24 -312 Ocak 2016
Sabahın ilk ışıklarıyla yatağımda yavaşça doğruldum. Odanın duvarlarını kısa bir süre gözden geçirdikten sonra bugün yapacaklarımı aklımda planlamaya başladım. Yatağın karşısında ki duvarda sol üst köşede siyah kurşun kalemle alt alta yazılmış şekilde öldürülecekler listesi duruyor (Niye başa bunu yazdıysam mk). Neyse deyip istemsizce yataktan kalktım yapmam gereken çok şey vardı. Mutfağa geçip dolabı açtım kahvaltılık bişeyler alıp incin bi şekilde masaya yerleştirdim. Ocağın başına geçip çay için su koyacaktım ki canımın istemediğini fark edip masaya geri döndüm. Bir yandan birşeyler atıştırıp bir yandan da öldürülecekler listesinde ilk sıraya adını yazdırmış olan Emin’in bilgilerini aramaya başladım. Gereğinden fazla incin olmaya başlamıştım. Sonunda kâğıtların arasından Emin’in bilgilerinin bulunduğu kağıdı bulup önüme koydum. Zaten ezbere bildiğim bilgileri tekrar gözden geçirmeye başladım.
başlık yok! burası bom boş!