/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 90.
    0
    Yarım birakti lan olmaz boyle ya okuyoduk ne guzel
    ···
  2. 89.
    0
    Buralardayım
    ···
  3. 88.
    0
    aga gel hadi
    ···
  4. 87.
    0
    aga çok güzel gidiyoduk
    ···
  5. 86.
    0
    Nerdesin kardesim yaz artik
    ···
  6. 85.
    0
    aga yazmıcan mı
    ···
  7. 84.
    0
    aga nerdesin ya
    ···
  8. 83.
    0
    Yaz artik
    ···
  9. 82.
    0
    Seri yaz panpa
    ···
  10. 81.
    0
    24 den rez
    ···
  11. 80.
    0
    yaz panpa çok özledim seni
    ···
  12. 79.
    0
    rezerve21
    ···
  13. 78.
    0
    Panpa hangi kitap bu isim ver okuyalim bizde
    ···
  14. 77.
    0
    Rezervasyon gardaşım
    ···
  15. 76.
    +4
    Utangaç tavırlarla oturuyordu karşımda sanki nasıl bir insan olduğunu bilmiyordum. Konuşmaya hiç niyetim yoktu. Etrafı izlemeye başladım. Ne kadar kendini zorlasa da dayanamayıp söze girdi.

    “Neden öyle ani fren yaptınız ki. Az kalsın hepimiz ölüyorduk.”

    “Siz görmediniz mi?”

    “Neyi?”

    “Şu selpak satan çocuklardan biri yola atladı bir anda. Şoför de ona çarpmamak için frene bastı.”

    “Hadi ya ben görmedim çocuğu. Neyse yine de ucuz kurtulduk desenize.”

    “Aynen öyle.”

    “Sonuçlar çıktıysa doktora gösterelim isterseniz. Yeterince geç kaldım şirkete.”

    Şov yapma zamanı gelmişti. Cebimden telefonu çıkarıp rehberden Fikret’in numarasını buldum. Zeynep’in şaşkın bakışları arasında konuşmaya başladım. Kısa bir nasılsın, ne yapıyorsun faslından sonra “ya senin çalışanın olan bir hanımefendinin aracına çarptık. Kendisiyle hastanedeyiz. ille de işe gideceğim diye tutturdu ama pek iyi görünmüyor. Bugünlük izinli olsa sorun olur mu?” dedim. Birkaç saniye duraksadıktan sonra Zeynep’e dönüp pardon isminiz neydi diye sordum. Şaşkınlığı kısa sürede üzerinden atıp “Zeynep” diyebildi. Gülümseyip tekrar telefonla konuşmaya devam ettim. “Hanımefendinin adı Zeynep’miş Fikret’cim dedim. Fikret sağ olsun beni kırmayıp bir iki gün izin kullansın dedi.

    “Fikret, birkaç gün izin kullansın diyor.”

    “Çok teşekkür ederim. Sizi de yordum bu kadar dertle.”

    “Yok canım olur mu öyle şey.”
    “Pardon siz Fikret Beyi nerden tanıyorsunuz?”

    “Birkaç yıl önce kendisiyle Almanya’da bir sempozyuma katılmıştık. O zamandan beri aramız çok iyidir.”

    “Hmm anladım. Tekrar teşekkür ederim.”
    ···
    1. 1.
      0
      Güzel ama yavaş
      ···
  16. 75.
    +4
    Çok geçmeden şoförün elini kaldırmasıyla bir taksi gelip yanımızda durdu. Zeynep’e dönüp “hastaneye gidelim başınıza baksınlar” dedim. “Hayır işe gitmem gerekiyor çok geç kaldım zaten” diye karşılık verdi başını tutarak.

    “Bu halde işe gidemezsiniz. Lütfen hastaneye gidelim.”

    “Fikret Bey çok kızar olmaz gitmem lazım.”

    “Global Holding’de mi çalışıyorsunuz?”

    “Evet. Neden sordunuz?”

    “Fikret Beyle ben konuşurum. Ben konuşursam anlayışla karşılar.”

    “Siz tanıyor musunuz Fikret Beyi?”

    “Tabi ki tanıyorum. Çok sevdiğim bir dostumdur Fikret Bey. Hadi binelim taksiye.”

    Gözlerindeki parıltıyı görebiliyordum. Tongaya düşmüştü. Şoföre işlemleri halledip benden haber beklemesini söyledim. Taksiye bindik. Zeynep başını tutuyor, arada bir de kaçamak bakışlar atıyordu bana. Bu kadar kolay olacağını tahmin etmemiştim. Aslında Zeynep beni hiç şaşırtmamıştı. Taksiciye en yakın hastaneye sürmesini söyledim. Yol boyunca hiç konuşmadık. Ben hamlemi yapmıştım. Hamle sırasını ona bıraktım. Ve artık hamle yapacağından emindim. Yakınlarda ki bir özel hastanenin önünde durdu taksi. Taksiciye parasını verip indik arabadan. Acil kısmından girip muayene odasına doğru yürümeye başladık. Boş bir kabin bulup Zeynep’i içeriye soktum. Birkaç dakika sonra doktor girdi kabine. Zeynep konuşacak durumda değildi diye düşünerek durumu ben anlattım. Birkaç tomografi, tahlil falan istedi. Odadan çıkıp doktorun istediklerini hallettik sonuçlar çıkana kadar hastanenin kafeteryasında oturmayı teklif ettim. Yine konuşmadan başıyla onayladı. Gidip çay alıp oturduk kafeteryada.
    ···
  17. 74.
    +1
    yaz aga okuyorum ben
    ···
  18. 73.
    +2
    Öldünüz mü beyler bi ses verin
    ···
  19. 72.
    +3
    Bir müddet daha bekledikten sonra Zeynep’i alacak araba kapının önünde görüldü. Zeynep hanım birkaç dakika sonra salına salına çıktı evden. Her zamanki gibiydi havalı, güzel, burnu havada. Arabaya bindikten sonra aracı sokaktan çıkıp gözden kayboldu. Şoföre takip etmesini söyledim. Uzaktan takip etmeye başladık. Ana caddeye çıkınca şoföre, önlerine geçmesini söyledim. Dediğimi yapıp önlerine geçti. Şoföre “biraz hızlan arkadaki araba iyice yaklaşınca frene asıl” dedim. Dikiz aynasından anlamsız anlamsız bakınmaya başladı. “Beyefendi şirket hesabını bana sorar benim bu zararı karşılayacak gücüm yok” dedi. “Zararı ben karşılarım. Sen dediklerimi yap dedim.” Başıyla onaylayarak hızlanmaya başladı. Emniyet kemerini takıp beklemeye başladım.

    “Yapabileceğin anda tereddüt etmeden yap.”

    “Emredesiniz beyefendi.”

    Sözü bittiği anda şoför frene asıldı. Hızımız o kadar fazla değildi ama yine de baya sarsıldık ikimizde. Umarım Zeynep ölmemiştir diye içimden geçirerek şoföre, “in arabadan ne zarar varsa biz karşılarız de” dedim. Dediğimi yaptı. Eğilip dikiz aynasından izlemeye başladım. Zeynep arabadan inince arabadan inip güneş gözlüklerimi taktım. Yavaş yavaş onlara doğru yürümeye başladım. iki şoför hararetli hararetli tartışmaya devam ederken Zeynep’in yanına gidip “iyi misiniz hanımefendi?” dedim. Şoka girmiş olacak ki ne dediğimi anlamamış gibi yüzüme bakınmaya başladı.

    “Bir şeyiniz var mı?”

    “Başımı çarptım galiba.”

    “Ambulans çağırmamı ister misiniz?”

    “Hayır, hayır geçer birazdan.”

    Fırsatı değerlendirme zamanı gelmişti. Şoföre dönüp, “şuradan bir taksi çevir” dedim.
    ···
  20. 71.
    0
    Reserved
    ···