/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 23.
    0
    Amk kemercisi niye kesiyon yazmayı
    ···
  2. 22.
    0
    rezerved
    ···
  3. 21.
    0
    Rezerve
    ···
  4. 20.
    0
    Rezarvaturasyon
    ···
  5. 19.
    0
    Oo kemerci rezervation
    ···
  6. 18.
    0
    Reserved
    ···
  7. 17.
    0
    Devam reis
    ···
  8. 16.
    0
    rez alıyımda okurum sonra
    ···
  9. 15.
    0
    Devam et bro biz dinliyoruz da niye bukadar az kisi var burda
    ···
  10. 14.
    0
    Ağlattın oc
    ···
  11. 13.
    +1
    Sabah günün ilk ışıklarıyla uyandım saat 5 idi. Yatakta doğrulup evin içini izledim bi süre. Daha sonra yataktan kalkıp dolabın üzerindeki eski bavulu indirdim. Açtım dolabı eşyaları yerleştirmeye başladım. Pek elbisem olduğu söylenemezdi. Ama yine de lazım olabileceğini düşündüğüm ne varsa alıp bavula doldurdum. Bavul bir süre sonra suskunluğunu bozdu.



    Bavul: Yıllar sonra bir gün beni kullanacağın aklımın ucundan geçmezdi.



    -Benimde… Kısmet bugüneymiş demek ki



    Bavul: Lambayla konuşmalarınızı duydum ama gidebileceğini hiç düşünmemiştim.



    -Açıkçası o anda bende gidebileceğimi hiç düşünmemiştim. Ama gidiyorum işte.



    Bavul: Neyse ki bende seninle geliyorum. Oralara gidince beni bi kenara atacaksın belki ama bir gün buraya dönecek olursan beni de yanına al olur mu?



    -Bi kenara atmam merak etme bu arada söz bir daha dönersem buralara seni de alacam yanıma.



    Bavul: Eyvallah



    Bavulla muhabbetim bitmişken gitmek için hazır olduğumu fark ettim. Bavulumu alıp kapıya doğru yöneldim. Dönüp son kez evime baktım. Kimse vedalaşmak istemiyordu. Elimi kapının koluna attım açmaya çalıştım ama kapı açılmadı. Tekrar daha sert çektim kapı kolunu ama yine açılmadı.



    -Yapma bi faydası yok



    Kapı: Gitme be



    -Kararımı verdim zorlaştırmanın bi anlamı yok.



    Kapı cevap vermeden yavaşça aralandı. Arkamı dönüp eve baktım “ben yokken çok hırpalamayın evi dedim”. Kapıyı çekip çıktım evden.
    ···
  12. 12.
    +1
    -Hayırdır neyin hazırlığı bu böyle?



    Lamba: Senin gideceğini duymuşlar ondan böyleler.



    -Onlar da mı mirası istiyorlar yoksa (gülerek)



    Lamba: Yok canım ne mirası sen gitme diye yapıyorlar.



    Kapı: Gidecek misin gerçekten?



    -Gidecem



    Kapı: Bizi böyle bırakıp nasıl gideceksin?



    -Benim de yaşamaya hakkım var değil mi? Verem ettiniz zaten beni kurtulurum sizden.



    Bez: Gitme lütfen söz veriyoruz bi daha üzmeyecez seni. Bak muslukla da barıştık biz.



    Musluk: Barıştık valla bak tertemiz bezler. Gitme be biz ne yaparız sensiz burada.



    -Çok sağ olun ama kararımı verdim gidecem yarın sabah.



    Lamba: Karışmayın lan adama bırakın gidip hayatını yaşasın.



    Lambanın bu sert çıkışıyla birlikte ben dahil herkes suskunluğa büründü. Akşam olmak üzereydi pek uykum yoktu ama sabah erken uyanıp bavulumu hazırlayacaktım. Üzerimi değiştirip yatağa girdim. Kafamda bin tane soruyla uykuya daldım.
    ···
  13. 11.
    0
    Yaz reix
    ···
  14. 10.
    0
    Rezimi aldım panpa bitirince okurum şukularını verdim.
    ···
  15. 9.
    +1
    Muhtar: Hayırdır yeğenim bişey mi oldu sen pek gelmezsin bu taraflara?

    -Önemli bişey yok da bi konu da yardım almaya geldim senden

    Muhtar: Tabi tabi buyur.

    -Benim istanbul’a gitmem lazım ama nasıl gideceğimi bilmiyorum sen bana bi yol göstersen olur mu?

    Muhtar: istanbul mu?.. Senin ne işin olur evlat istanbul’da

    -Dayım vefat etmiş muhtar benden başka yakını yokmuş cenazesini benim teslim almamı istiyorlar.

    Muhtar: Senin dayın mı var?

    -Muhtar kurban olayım sen yardımcı olacak mısın yoksa sorguya çekmeye devam mı edeceksin. Ne bileyim varmış işte.

    Muhtar: Tamam tamam yeğenim kızma hemen. Tabi ki yardım edecem. Bak şu ileride ki yolun üzerinden minibüsler geçer ama sabah 7 de orda beklemen lazım. O minibüse binip şehre gideceksin şoföre söyle seni otogarda indirsin. Otogarda inince orda bilet satan küçük yerler var oraya gidip istanbul için otobüs bileti alacaksın. O otobüsle istanbul a gideceksin o kadar.

    -Çok sağol muhtar. Bide bi mesele daha var.

    Muhtar: Buyur yeğen

    -Benim oraya gidecek param yok bu yılın hasat parası gelmedi daha. Sen bana versen ben gelene kadar hasat parası gelir söylerim sana verirler o parayı. istersen fazlasıyla alırsın o paradan olur mu?

    Muhtar: Olur yeğenim az bişey faiz koyarız ama kusura bakma biliyorsun durumları.

    -Biliyorum muhtar canın sağolsun. Kes istediğin kadar.

    Muhtardan bir miktar para alıp evin yolunu tuttum. Her zaman ki gibi beleş iyilik yapmamıştı muhtar. Neyse eve geldim. Elimi kapının koluna atıyordum ki kapı açılıverdi bi anda. Çok şaşırdım normalde hayatta açılmaz benimle tartışmadan. Neyse eyvallah deyip içeri girdim ama gözlerime inanamadım. Ev pırıl pırıl yatak toplanmış, her yerin tozu alınmış, bulaşıklar yıkanmış. Gözlerime inanamadım. O an fark ettim ki lambayla konuştuklarımızı duymuştu bütün eşyalar. Hepsi birden tek tek hoş geldin demeye başladı. Hoş buldum deyip yatağın üzerine oturdum. Kafamı kaldırıp lambaya baktım.
    ···
  16. 8.
    +2
    -Eyvallah ekgib olma

    Lamba: Ne yapacaksın şimdi?

    -Bilmiyorum ki ne yapacam ben istanbul da ne yol bilirim ne iz bilirim. Hep buraları nasıl bırakıp gidecem ki.

    Lamba: Dünya kadar zenginsin işte yol bilmesen ne olur zamanla öğrenirsin sende.

    -Olur mu dersin?

    Lamba: Olur olur çok fazla düşünme. Git hayatının geri kalanını rahatlık içinde geçir.

    -Sen gördün değil mi istanbul’u nasıl bi yer?

    Lamba: Gördüm denilemez ama duyduğuma göre koskocaman bi yer. Milyonlarca insan var. Uçsuz bucaksız bi denizi var.

    -Kaybolmayayım oralarda.

    Lamba: Kaybolmazsın merak etme emrinde onlarca insan olacak.

    -Bakalım ben bi düşüneyim

    Kafam çok karışmıştı. Ne güzel yaşayıp gidiyordum nerden çıktı şimdi bu miras şimdi. Hem dayımın nasıl varisi olmazdı. Karısı çocukları hiç mi kimsesi yoktu mk. Neyse bide buna kafa yoramazdım sonuç olarak dağ başında ki bi köyde kıç kadar bi odada zengin zengin oturuyordum. Yatağa uzanıp düşünmeye başladım. Hayatım boyunca hiç çıkmadım bu köyden nasıl gidecem ne yapacam nasıl ayak uyduracam oralara hiç bilmiyordum. Ama her aç gözlü insanoğlu gibi bende sahip olduğum zenginliği düşünerek hayallere dalmaktan kendimi alıkoyamıyordum. Yataktan kalkıp dışarıya çıktım yürümeye başladım bi yanım gitmeyi istemese de kafamdaki düşünceler beni gitmeye zorluyordu. Uzun ve düşünceli bi yürüyüşten sonra evime döndüm. Kararımı vermiştim gidecektim. Ama nasıl gideceğim konusunda hiçbir fikrim yoktu. Muhtara sormalıydım ama zengin olduğumu ona söyleyemezdim. Parama göz dikeceğinde korkmuyordum tek korkum köylünün bana farklı davranmaya başlamasaydı. Yıllardır kapımı çalmayan üstelik beni deli ilan eden köylüler, zengin olduğumu duyunca etrafımda pervane olacaklardı. Kafamda bi bahane uydurup evden tekrar çıkarak muhtarın evine doğru yürümeye başladım. Kahvenin önünden geçerken yine köylülerin anlamsız bakışlarının hedefi oldum. Pek oralı olmadan muhtarın evine gidip kapısını çaldım. Muhtar kapıyı açınca o da köyün geri kalanı gibi şaşkınlıktan bakakaldı yüzüme. Şaşkınlığını üzerinden atarak konuşmaya başladı.
    ···
  17. 7.
    +2
    okuyan varsa belli etsin kendini
    ···
  18. 6.
    0
    Ya amk nasil okuyalım bunu panpa
    ···
  19. 5.
    +3
    Ne dertli başım varmış arkadaş her biri ayrı dert. Başımı koyup uyudum ne kadar uyuduysam artık uyanınca oda kapkaranlık olmuş. Lambaya seslendim yansın diye ama o da uyumuş herhalde. Lamba bu evdeki çoğu eşyadan delikanlı. Bu dağ başında çoğu zaman elektrik olmaz ama bir kere bile sesini çıkardığını görmedim. Uyandırmak istemezdim ama kalkıp lambayı yaktım. Cızırdayarak uyandı o da mahcup mahcup yandı. Sıkıntı yok diyerek mahcubiyetini aldım. O kadar uyumama rağmen hayvan gibi yorgun hissediyordum kendimi. Baya da acıkmıştım. Yiyecek bişeyler hazırlamak için kalkıp tezgahın başına geçtim. Hiçbiriyle uğraşacak gücüm yoktu. Dolabı açıp tencereyi çıkardım malzemeleri hazırladım. Yarım saat uğraştıktan sonra mercimek çorbasını hazırlayıp tabağa doldurdum. Oturdum masaya yemeye başladım. Hep balta yüzünden yoruldum mk verem etti iki tane odun kırana kadar. Neyse bitirdim yemeğimi tabağı öylece bırakıp yatağa girdim çok uykum vardı nedense.

    Sabah her yerimde ağrıyla kapı sesine uyandım kapıya seslendim açılması için ama beyimiz homurdanmaktan başka bişey yapmadı sağolsun. iş başa düştü yine kalkıp kapıyı açtım. Gelen muhtardı.

    Muhtar: Selamun aleyküm yeğenim

    -Aleyküm selam muhtar. Hayırdır sabah sabah.

    Muhtar: Yeğenim sana istanbul’dan zarf var onu getireyim dedim.

    -Ne zarfı muhtar bi yanlışlık olmasın benim ne işim olur istanbul’la

    Muhtar: Valla ben bilmem yeğenim resmi evrak bu aha da senin adın yazıyor üstünde.

    -Ver bakalım muhtar sağolasın.

    Deyip zarfı alarak içeri girdim. Oturdum yatağın üstüne zarfı yırtarak açtım. Okumam biraz zayıf olduğu için zar zor okumaya başladım. Zarf mahkeme kararını ibraz ediyor. istanbul da yaşayan bi dayım varmış. Okumaya devam ettim okudukça şaşkınlığım bin kat daha arttı. Dayım bir ay önce vefat etmiş. Bütün mirası tek varisi olarak bana kalmış. Evler, arabalar, şirketler bilmem neler bi ton şey yazıyor kağıtta. Kağıdı yavaşça katlayıp masanın üzerine koydum.

    Lamba: Hayırlı olsun.

    -Hıı?

    Lamba: Okudum kağıttakileri hayırlı olsun diyorum.

    Şaşkınlığımı biraz olsun üzerimden atarak cevap verdim.
    ···
  20. 4.
    0
    Panpa dün yemedi be
    ···
    1. 1.
      0
      aynen panpa
      ···