1. 1.
    0
    ap ap ap ap
    ···
  2. 2.
    0
    birdaha yalan attın görem bacın siqem
    ···
  3. 3.
    0
    ertesi günü 4 gözle bekledim. akşamüstü saatlerinde çıkıyolardı bunlar oyun oynamaya. akşamüstü oldu. dün hazırladığım konuşmayı yapmak için kızın yanına gittim. özür dilemek ve gönlünü almak için. gittim ama onu gördüğüm zaman yine her şeyi unuttum. kızı bir köşeye çekip özür dilicektim ama oyun oynayanların arasında 5-6 yaşlarında bir kardeşi vardı. gider ailesine falan söyler diye ortaya bir laf attım. ben de oynayabilirmiyim dün için çok üzgünüm. herkes susmuştu bir anda istenmeyen insan gibi hissettim kendimi. eziklik pgibolojisine bürünmüşken yine o konuştu. o insan canlısı, şeker mi şeker dün tarafımca nefesi kesilen kız.

    gizem: ohoo biz onu çoktan unuttuk. tabi oynayabilirsin.
    ben : tamam

    dedim gülümseyerek. gizem de gülerek devam etti.

    gizem: ama bak çok sert atmak yok, dün az kalsın öldürüyodun beni
    ben : hehe tamam. valla istemeyerek oldu
    gizem: bizde de oluyo bazen boşver

    bu oynatığım aptal oyun sadece onun içindi. ona daha yakın olabilmek içindi. asi çocuk şimdi ise uysak bir ev kedisi gibiydi. şimdilik her şey yolunda, bu kız için bu kadar mulis olmaya değer..
    ···
  4. 4.
    0
    panpa hikayede bi mantık hatası var ya 18 yaşında bi kız olgunluğa erişmiştir 10 yaşındaki çocuklarla yakartop nasıl oynar anlamadım amk bu dediğin kız tipi max 15 yaş için geçerlidir bence
    ···
  5. 5.
    0
    günler böyle geçmeye devam ediyordu. her yeni bir gün bir kez daha yaklaşıyordum gizem'e. aradan 1 hafta geçti. bu 1 haftalık süreçte 3-4 kez gizemle konuşma fırsatımız oldu. o da artık benim hakkımda birçok şeyi öğrenmişti. hayat hikayesi bana çok benziyordu. liseyi sevemeyen liselilere tahammülü olmayan 18 yaşında ergen triblerini çoktan aşmış, olgun ve sevimli bir kızdı. hayat hikayelerimizin birbirine benzerliğinden sık sık bahsederdik. yine o gün akşamüstü gizem'in kardeşi ahmet ve gizem, bizim evin önüne gelmişlerdi. osman ve ben dışarı çıktığımızda artık hepimiz top oynamaktan sıkıldığımızı belirtiyorduk. 4 kişiydik, 4 kişi ile ne yapılabilirdi. haftalardır izlediğim bizden biraz tepede olan dağa çıkma fikrini ortaya ilk ben attım. evet ben de dağ sevgisi vardı, bu dağ da o kadar büyük değildi hani. ama yine de çok yüksekti. geceleri bazı zamanlar domuz indiğini komşularımızdan duymuştuk fakat henüz şahit olmamıştık.ben macerayı severdim, bişi olsa popomu kurtarırdım ama 2 tane ufak çocuk vardı. domuz onlara çarpsa ne tak yerdim. gizem ben bu fikri ortaya atarken gözlerimin içine bakıyordu. aslında ben konuşurken herkes gözlerimin içine bakardı ama bu kızın bakması çok hoşuma gidiyordu. dağa çıkma kararı aldık ve olası bir domuz tehlikesine karşı meydan okuduk.
    ···
  6. 6.
    0
    dağa çıkmak için aştığımız her bir kayalıkta önümde tırmanmaya çalışan ve dar kotundan bütün vücut hatları belli olan gizem'e karşı masum bir aşık değil onu arzulayan bir erkek konumuna gelmiştim. haftalar geçmesine rağmen bizim dar sokaklarda takılan bu kızın sevgili olması ihtimali yok denecek kadar azdı. okul yok, iş yok güç yok tam benim kafadan. evde güzel popuşunu büyüten güzellik, onda hissettiğim tek şey içtenlik.. dağın zirvesi oldukça fantastik. dağın zirvesinde ne domuz vardı, ne başka bir hayvan. esinti vardı, rüzgar gizem'in saçlarına vurdukça savruluyordu incin saçları. saçlarının önündeki kırmızı saç bandı kahkülünün gözlerini örtmesini engellese de saçlarının arkası delicesine savruktu. o 2 velet orda olmasa romantizm doruklardaydı aslında. biz zirveden gökyüzünü izlerken osman ve ahmet birbirleriyle oynuyorlardı. biz de başladık rüzgar eşliğinde sohbete.

    gizem: ovv burası çok korkunç biz dahha önce buraya kadar çıkmıyoduk
    ben : nası yani?
    gizem: yarısına kadar çıkıp korkup iniyorduk hehe.
    ben : domuz var diyolar

    konuşuyorduk ama gizemin sözleri bana ninni gibi geliyodu, saçları dalgalandıkça rüzgar estikçe gizem büyülemeye devam ediyordu
    ···
  7. 7.
    0
    gizem: evet var
    ben : hadi be. ya gelirse nolcak hehe
    gizem: geldi zaten
    ben : ha?
    gizem: yanımda duruyor hahahha

    kahkahalarım rüzgarla falso almıştı. gizem bu espriyi yaptıktan sonra ahmet ve osman'ın yanına gülerek gitti. ben de içten içe gülüyordum.. açılmıştım, gizem'e karşı olan durgunluğum ve ürkekliğim o dağ başında rüzgarla birlikte uçup gitmişti. dağların eşkıyası benim, esintiyle beraber çılgın özgüven geldi. bu özgüveni fırsat bilmek lazım her zaman gelmez bana dedim ve gizem'in yanına gittim.
    ···
  8. 8.
    0
    ben : domuz demek ha
    gizem: evet domuzsun

    gülerek;

    ben : başka benzetecek hayvan mı bulamadın
    gizem: ya hayvan değil ya, ya uf kusura bakma

    domuzun hayvan olduğunu ve bana hayvan demek istediğini yeni anlayan gizemin morali bozuldu. bense mutluydum, gizemden bu denli samimi şakalar duymak hoşuma gitmişt.

    ben : ya şaka yapıyom ya, gücenmedim ki

    gizem o dudak bükme mimiğini tekrar yaparak gözlerimin içine kedi gibi bakmaya devam etti
    ···
  9. 9.
    0
    konuyu değiştirdim hemen .

    b: burası çok güzelmiş.
    g: evet ya iyiki çıkmışız, ilk başta korktuk ama değdi
    b: ee kimin fikri
    g: senin

    gülmeye başladı daha sonra. çok güler yüzlü bir kız bu gizem. her şeye gülüyor, saf kalpli ve gerçek bir kız. her şeyiyle 10 numara. fizik, karakter, güzellik daha ne olsun. 3 ü bir arada..
    ···
  10. 10.
    0
    biz konuşurken bir anda yanağıma taş parçaları geldiğini hissettim. yanağımdaki acıyla birlikte gizem'in ah sesi kulaklarımı çınlattı. meğer demin yanımızdan kaybolan ahmet ve osman birbiriyle kum savaşı yapıyordu. dağdaki kumları ve küçük taşları alıp birbirlerine fırlatırken bize de isabet etmişti. gizem yine kızmıştı, tıpkı göğüslerine top fırlattığımdaki çektiği acının surat ifadesine büründü. bense leylaydım, slovdum o gün sakindim. rüzgar saçlarımı okşayıp tişörtümü hırpalarken gizem'in kızgın surat ifadesine, çocuklara kızmasına dalmıştım. öyle ya yüzümdeki toprağı bile silmemişim.

    gizem: hayret bir şey ya. gidin başka yerde oynayın

    kafasına bana çevirdiğinde ise bütün kızgınlığı gitmiş tekrar gülmeye başlamıştı.

    gizem: yüzünü niye silmedin

    sana daldığım için diyemezdim tabiki. haaa diyerek elimle yüzümü sildim elime baktığımda az da olsa toprak vardı.

    gizem: dur çıkmadı

    diyerek ellerini suratıma zütürdüğünde suratıma kum atan çocuklara minnettardım.
    ···
  11. 11.
    0
    ben: noldu o kıza iyi mi?
    osman: iyi iyi. abi çok kötü vurdun ya hehe hahaha lebe lübe
    ben : evet ama özür diledim

    gülümseyen osman'a tekrar soru sordum.

    ben : kaç yaşında o kız?

    osman gülümseyerek gözlerimin içine baktı

    osman: 18. ayarlayım mı sana?

    tam istediğim soruyu sordu. 11 yaşında bir veletten bile çekiniyordum işte.

    ben: yok ya ondan sormadım, aslında iyi kız.
    osman: ha evet iyidir o bizle oyun falan oynuyo gizem abla.

    o an hissettiğim tek şey derin bir mutluluktu. ömür boyu teklif bile etmesem bu kızın benimle yaşıt olması bana umut aşıladı o an. kalbini kırdığım bu kızın gönlünü nasıl alacağımı bilmesem de güzel bir akşam yemeği yiyen aileme mutlu gözlerle eşlik ettim. bendeki mutluluğun farkına varan babam ve annem birbirlerine bakıp gülümsüyorlardı. beni gülerken görmeyi çok özlemişlerdi..
    ···
  12. 12.
    0
    hiçbir şey söylemedi. hiç ummadığım bir başlangıç oldu. benim hiç sevgilim olmamıştı ki. hoşlanılan kıza nasıl davranılacağını bile bilmezdim. 2 yıl kendimi eve kapatıp adeta insan düşmanı olmuştum. osman beni geri çağırsa da alıdırış etmeden yokuşu çıktım. arkama hiç bakmadım bile. tüm bunlar yaşanırken aklımda bir soru işareti vardı. bu kız kaç yaşındaydın lan? göğüsleri rahat 90 vardı, kalça 90 rahat ederdi . tipi bir adriana lima değildi. fizik harikaydı ama tipinin çok çok güzel olmaması beni umutlandırıyodu. çok güzel kızı tavlayacak kadar yakışıklı olduğumu söyleyemem. orta bir tipim vardı. bu umut niye? az önce artislik yaptığın, sevgilisi bile olup olmadığını bilmediğin, asosyalliğin dibini gördüğün bu sıralarda senin sevgilin olma gibi bir lüksün var mı? düşündüm, düşündüm, düşündüm. düşüncelerim umut doluydu ama bu kız kaç yaşındaydı. osman'a bir şekilde soracaktım bu kızı, bir şekilde konusunu açacaktım. neden ihtiraslı gelmiyor bana? bu kase bu meme. yolda böyle bir kız görsem dıbına kodumun huursu der eve gidince asılırdım. ama bu kız başkaydı ne iri göğüsleri, ne kalçaları ilgimi çekiyordu. yüzüne saatlerce bakıp onun masum ifadelerini, mimiklerini izleyebilirdim. zaten çok güzel mimikleri vardı dudaklarını falan büküyordu..
    ···
  13. 13.
    0
    8-9 kadar çocuk yakar top oynuyorlar. gizem ortada kıvrak hareketlerle toptan kaçıyor. bir türlü vuramıyor veletler bu kızı. osman beni çocuklarla tanıştırdı . kendimi hemen oyunun içinde buldum, gizem'e karşı olan takımdaydım. ortada sadece gizem kalmıştı. gizem tam karşımdaydı. siyah ve uzun saçları, ince kaşlarının altındaki vahşi siyah gözleri, beyaz sayılabilecek yüzü, tahmin ettiği yaşa göre fazla göğüsleri, ince beli ve güzel kalçası. manken gibi bir fiziğe sahipti. işte o zaman korkmaya başladım bu kızın tahmin ettiğim yaştan büyük olabileceğinden. boyu 1.65 falandı fakat fizik olarak özellikle de göğüs ve kalçaları fashion one 'deki mankenlerden çok daha dişi ve sexi duruyordu. çok konuşmayı beceremezdim, ağzım laf yapmaz fakat biraz entelim, birçok şiir bilirim. gizem'i topla vurmak için hiçbir çabam olmamıştı, nazik atışlarla pazara yolladığım küçük çocukları ortadan çıkardıktan sonra yanımdaki ve karşımdaki çocuğun cılız atışlarından sonra gizem'i bir hayli zor duruma sokacak atışı yaptım. hoşlandığım kıza karşı oyunun verdiği hırsa yenildim. çok sert bir patlayıcı kuvvetle hedef noktasına vuruş yaptım. gri renkteki göğüsleri desenli t-shirt, tam o desenden vurdum. gizem'i tam memelerinden vurdum. hay amk dedim ne yapacam şimdi ?
    ···
  14. 14.
    0
    öncelikle şunu söyleyim 2 senelik bir mazidir bu. aradan 6 yıl geçti orası ayrı tabi. fantastik bir müzikle giriş yapalım.

    http://alturl.com/7xji3

    tam 20 yıl olmuş annemle babam evleneli. 2. yıllarında da ben meydana gelmişim. birçok umut besledikleri, adını umut koydukları bir oğlan çocuğu. evet bu benim . daha 15 yaşında okulu bırakarak onlara hayatlarının kazığını atan, esnaf bir baba ve ona yardım etmeye çalışan bir annenin sorunlu oğluyum ben. yine de çok severlerdi bu çocuklarını, ilk göz ağrıları olduğum için çok kollarlardı beni. oğullarının okulu bıraktıktan sonra içine kapanan, sosyal hayattan uzaklaşan ve bilgisayar bağımlısı olan bir çocuk olması onların birkaç gün sonra iflas edecek olmasından çok daha hafif ve önemsenmeyecek bir durum olmalı. öyle de oldu tam 19 yıldır gördüğüm, son 2 yıldır yürütmekte çok zorlandığımız ekmek dükkanımız, mütevazi oyuncakçı dükkanımıza kepeng indirdi babam.
    ···
  15. 15.
    0
    resercev
    ···
  16. 16.
    0
    aslında sadist bir yönüm de vardı. kısa süreli bir şoktan sonra suratımda bir gülümseme belirdi. ben gülümserken gizem dizlerinin üzerine çökmüş bağrını tutuyordu, iri göğüslerine aldığı darbeden kaynaklanıyor olsa gerek nefes almakta zorluk çekermiş gibi bir hali vardı. baktım herkes başına toplandı bense sap gibi onları izleyip hafifte sırıtıyodum. napıyorsun oğlum dedim kendi kendime, gittim kızın yanına. titrek bir sesle;

    -pardon valla kusura bakma

    bademcikleri şişmiş ya da nefes nefese kalmış bir ses tonu. aldığı darbenin etkisi olsa gerek

    + biraz yavaş olsana ya

    terslenmeye hiç gelemezdim. alışık değildim kavgaya gürültüye aniden agrasifleşebiliyordum. öyle de oldu.

    - pardon dedik ya

    ben bu lafı söylediğim sıra o yerden kalkıp kaldırıma oturmuştu. bu lafından sonra gözlerini üzerime dikti.

    + pardon çıkalı ayılar çoğaldı

    laf sanatı yoktu bende. edebiyat vardı ama ani durumlarda ne yapacağımı bilemezdim. içine kapanık, tartışmaya alışık olmayan biri. ağzıma ilk gelen lafı söyledim.

    - ne diyon sen ya?
    ···
  17. 17.
    0
    reserved
    ···
  18. 18.
    0
    reeserved
    ···
  19. 19.
    0
    bendeki ciddiyetin farkına varan gizem, biraz daha masum bakışlarla

    + canım yanıyo, nefes alamadım kusura bakma

    moralim bozulmuştu, zaten somurtuk bir yapım vardı. gülmeyi sevmezdim insanlar bana espri yaptıklarında bile gülemezdim gülümsermiş gibi yapardım. o an yine aptal bir pgibolojiye büründüm, yediği darbenin etkisiyle agrasifleşen ve sonra hatalı olduğum halde gönlümü alan bu şeker kıza rest çektim.

    - canın çok tatlıysa oynama

    diyerek yerdeki topu aldım ve havaya doğru dikip pgibopat sancılarıma son verecek yokuşu tırmanmaya doğru adımlarımı attım.
    ···
  20. 20.
    0
    reserved
    ···