-
126.
0Ama her ölüm bir son değilmiş biraderlerim. Bununki bir uyanışmış.
Bu kadar dinliyorum dedim. Bende Karadeniz'liyim bu da. Neden öldü acaba diye araştırdım. Sonuç pekte şaşırtmadı beni "kanser". Kanser bizim kaderimiz oldu zaten artik. Her neyse böyle araştırmaya devam ederken videolarına, röpörtajlarına rastladım.
Birader ben ömrümde bu kadar buruk bir sevinç yaşamadım. Ulan bir insan bana ait hisleri nasıl böyle güzel anlatabilir aklım almıyor hala…
Bir kaç videosunu hayranlıkla izledikten sonra kendime sorduğum tek soru şuydu "hangisi daha zor?"
Bizim ailemiz dağıldı. Neden baba olacak adamın uçkuru yüzünden…
Ulan ölümle yaşamaktan daha mı zor?! Bu adam ölümle yaşamış. Öleceği zamanı bilerek ve bunu bile bile gülerek yaşamış.
Bu adamın telafi şansı yokken bile bu kadar umutlu olabiliyorsa. Ölüme bile yaşamla gülebiliyorsa benim içten içe yakınmaya hakkım yoktuki… -
127.
0Şöylede bir sıkıntısı var yazmanın. Bir süre sonra ne yazarsanız yazın kendinizi ifade edemediğinizi düşünürsünüz. Ya da bana öyle geliyor bu durum bilmiyorum. Çünkü öyle bir halki bu hali anlatabilecek kelimeleri ben henüz bulabilmiş değilim lugatta.
Bazı insanların yokluğu varlığından daha kıymetlidir birader. Bazılarını yokluklarında daha iyi anlarsın.
O pgibolojide hep bizim kadar kötü bir durumda kimse olamaz diye düşünüyordum.
Demiştim ya Kazım'ı o zamanlar tanımıştım diye. Öldüğünden bi' haberdim onun. Ulan ilk duyduğumda şok olmuştum resmen. Tek onun şarkılarını dinliyordum.
Ulan ne şanssızım diyordum kimi dinleyeceğim ben artık.
Bencilliğe bakın. Adam ölmüş ulan ben ne diyorum… -
128.
0Mafya ayakları takılırdı. Karabatak gibiydi zaten bi' kaybolur bir iki ay sonra çıkıp gelirdi. O yaşlarda etkileniyor insan tabi. Biz yeğenimizi yanlız bırakır mıyız hiç ayakları. Hatta öyle enteresan bi' laf etmiştiki beni bu gaza getirmiş olsa gerek. Tam olarak şöyleydi "bizim silahımız keskin sözümüz öyle geçiyor. Benim yeğenim okuyacak onun kalemi keskin olacak"
Gaza bakar mısınız hey yavrum hey. Daha sonra görmedim bile onu merak etmeyin.
Ama o gun ondan aldığım o cesaretle bir kaç ay idare ettim ben. -
129.
0Evet bu noktadan itibaren kendimi bırakıp annemin yerine yaşamaya başladım.
Öncelikle onun bu dönemi kolaylıkla atlatması ve bi' şekilde hayata kaldığı yerden daha da sıkı tutunmasını sağlamalıydım.
Annelik içgüdüsü gereği benim için çok fazla üzüldüğünü anlayabiliyordum. Bunun için öncelikle ona onun zannettığı kadarda zayıf olmadığımı göstermek zorundaydım.
Meğer insanın dosta böyle zamanlarda ihtyacı oluyormuş. Çocuk yaşta dost? Kulağa ne kadar saçma geliyor değil mi…
Annem kardeşleriyle, komşularla dertleşip kafasını rahatlatırken çevremde kimsem olmadığından o zamanlarda başladı bende bu "çok düşünme" hastalığı. Ya da takıntısı. Hep öyle dediler çünkü. Bir sürü de iş açtı başıma. -
130.
0rezerve. allah kurtarsın kardeş
-
131.
0Evet beyler biraz daha böyle devam ederse bu başlık ne yazıkki gerçek olacak gibi görünüyor…
-
132.
0Yaşamımın son 8 yılı oldukça sallantılı geçiyor. Her defasında bir şeylere çabalasamda bir işe yaramıyor. Bense yıprandığımla kalıyorum…
Ne diyordu Kazım "hayat denen sonsuzluğun karşısında bir çocuğuz. Düşe kalka büyürken kalkamayız bir çoğumuz…"
Ben hep kalktım birader. Her defasında hırsla söve söve kalktım. -
133.
0Baktım kendi yaralarıma merhem olamıyorum. Bi' taka yaramıyor yaptıklarım. Belki kendi yaralarımı unuturum diye başkalarının yaralarına koştum. Evet çokta yaraya merhem oldum. Karşılık asla beklemedim.
Ama herkesten tek beklentim anlayış oldu. Birazda saygı. Fikirlerime, düşüncelerime biraz saygı… - 134.
-
135.
0Yaşadığım tek pişmanlık var. O da ben bu adamı daha önce neden tanıyamadım. Tanışıp bir çay içip sohbet edemedim. Kazım'ın demesiyle "Ben nerden bilecektim ki; Ölümün ince belli bir bardak çayla. Dudak arasında olduğunu…"
Artık o yaşlarda karakterim yavaş yavaş Kazım olmaya başlamıştı. Onun sayasinde olaylara kendi açımdan değilde daha objektif bakabiliyor ve daha mantıklı ve insancıl hareket edebiliyordum. içim rahattı artık beni anlayabilecek biri vardı. Darlandığımda açardım bi' şarkısını sanki dakikalarca nefesimi tutmuşumda sonrasında derin derin nefes alabiliyor gibi hissederdim.
Fikirlerimin etrafını da ne zaman kardumanlar sarsa alırdım kağıdımı kalemimi yazmaya başlardım Kazım abiye.
Şizofren sanacaksınız ama daha sonra o yazdıklarımı okur ben yazmamışım gibi akıl verirdim kendime. -
136.
0Daha sonralarda yine Kazım abiye yazdığım yazılardan birisi dil ve anlatım hocamın eline geçmişti o zamanlar.
Artık akranlarımla pek anlaşamadığımdan hep büyüktü benim arkadaşlarım. Düşününki ben lise 3. sınıfa giderken yanılmıyorsam bir arkadaşımı evlendirmiştik. Ve bu hoca da okulumuza yeni gelmiş ve sınıf hocamız olmuştu. Diyaloğumuzun başlamasının nedeni KTÜ'de okumuş olması ve o zamanlar yeni yeni duyulan ve Kazım'ın izinden giden Karmate adlı grubu dinliyor olmasıydı.
Bu arada Karmate'de Resul Dindar'ın kuruculuğunu yaptığı ancak daha sonra bir konser esnasında bir kaç siyasetçiyle yaşanan tatsızlık gruba mal edilmesin diye ayrılma kararı aldı.
Her neyse bu hoca bir gün beni yanına çağırıp o yazıyı nereden bulduğumu sordu. Benim yazdığımı söyleyince şaşırıp bu konuyla ilgili bir ara konuşmamız gerektiğini söyledi. istememe rağmen yazıyıda neden vermediğini hala anlamış değilim. -
137.
0saçmalama
-
138.
0Simdi o zamanlarda yazdığım bir şeyi yazacağım. Şuan bile okurken açıkca görebiliyorum o zamanki kendimle olan diyaloğumu. Ama bu şekilde ne kadar kandırabilirimki kendimi…
Hayırlısı…
istersen varlığın ötesini ararsın, istersen varlıkla yetinirsin.
istersen doğruya tutunursun , istersen tutunduğun şeyi doğru bilirsin.
istersen eteklerde sıradanlığı, istersen zirvelerde kibri solursun.
istersen ezmenin garip hazzını, istersen ezilmenin anlaşılmaz sabrını yaşarsın.
istersen haddini bilir ayakta kalırsın, istersen gövdene bakmadan meyveye durup incitirsin belini.
Her şey senin elinde artık.
istersen söz uğruna baş verenlerden olursun, istersen ilk sıkıda sırtından sözün yükünü atanlardan!..
istersen canın pahasına adaleti korursun, istersen yok pahasına zulme değişirsin adaleti.
istersen kudretine rağmen tutarsın öfkeni, istersen öfken uğruna kurutursun neslini.
Velhasılı kelâm, sen bilirsin.
10.10.2009 -
139.
0insan hayatında çelişkiler bir başlayınca tepeden yuvarlanan kartopu misali büyüyerek devam ediyor anladığım kadarıyla. Bu yüzden insanı yavaş yavaş her fikrin kıyılarında dolaşmaya itiyor. Ve artık her şeyi uçlarda düşünmeye başlıyorsun. Ya hep ha hiç mantığıyla. Bu kadar bir birine mana olarak uzak düşüncelerin ikisininde aynı anda yakasına yapışmak…
Bu çok yıpratan bir şey birader. insan ömrü bir namaz kadar kısayken. insanın kulağına okunan ezanla, ardından okunan sela kadarken bu kadar yıpratmak kendini… Neden ulan deyip havluyu yere atan aynı hızda yere düşmesin diye tutmaya çalışıyor. Hep böyle olduğunu düşünsenize. Ne kadar saçma geliyor kulağa değil mi. Bir çoğumuz genelde böyle yapıyor.
Ama kimse cesaret edip yaptıklarını ve isteyip yapamadıklarını masaya dökemediğinden kimse bunları göremiyor…
Ve bu pgibolojide her gece mutemadiyen o havlu söverek yere atılır. Başını yastığa koyduktan sonra hayal dünyan start alır ve kendini teselli edip umut kıvılcımları yaratırsın kendine. Yüreğin kaburgalarına sığmaz hatta. Sabah olsa da bunları gerçekleştirmek için uğraşsam bir an önce dersin, kaybedecek vaktin yoktur. Sonra sabah olur. O attığın havluyu yerden alır omzuna koyarsın. Ta ki gün yerini geceye bırakana kadar. Bu hep böyle olmuştur… -
140.
0Geceler gerçektir biraderlerim. Geceleri gerçeği hayalde ararken hayalden gerçeğe uyanmış bulur insan kendini. Gün ışığı, insanların cıvıltısı insanı aldatır gün içinde. Gözünü kamaştırır.
Eğer bu yer yüzünde bir gerçek varsa o da gecedir.
Bulutlar hayaldir. Yakın görünür. Canlı gibi kocaman.
Yılızlar gerçektir. Uzaktır. Bulutlardanda büyüktür ama uzaktır.
Ve insan oğlu sırf bu gerçekleri görmemek için geceleri uyur…
Kendini kandırır. Gündüz başını kaldırır sonsuz gök yüzü der gördüğü maviye aldanıp.
Gecenin lacivertidir sonsuzluk.
Ben geceleri uyursam hep bir şeyleri kaçırıyormuşum gibi gelir. Nefes aldığımı geceleri hissederim.
Ben gündüz diğer insanlar gibi gülüyor, eğlenebiliyorum. Onlar benim bu düşüncelerimi bilemiyorlar.
Ama onlar gecenin sırrını bilmiyorlar. -
141.
0Gecenin kıymetini bilin birader. Gecenin ve Karadeniz'in kıymetini bilin. Aklınızdan bir şey geçireceksenizde bu yüreğinizi kıpır kıpır edecek şeyler olsun. Bu insanı daha da hırslı yapıyor. Öyle yok gerçekçi hayaller kurun vs. diyenlere de kulak asmayın. Hayaliniz adam gibi olsun! Delikanlıca isteyin. Ne isterseniz isteyin. Olmaz diye bir şey yok. Bunun tek bir yolu var o da sır.
Bu sır hayatın her alanına serpiştirilmiş. Sadece bulacaksınız.
Bir yerde okumuştum. "Olmuş, olan ve olacakların tek bir cevabi var; sır…" yazıyordu.
isteyin birader. Yüreğinize gireni isteyin. Eğer Kazım'ın bahsettiği insanlardansanız yüreğinize bir şey düşecekse olan şey zaten vicdan, akıl ve gönül eleğinizden geçerde öyle düşer.
Ve onun için elinizden ne geliyorsa yapın.
Sen neden yapmıyorsunda böyle başlık açıp yazıyorsun diyecenleriniz olacak muhakak.
Hayde beyler yakalım bi' sigara. Mavi Göç-Ağıt dinleyin bu gece sigaranızı yakarken. Bakalım yüreğiniz titreyecek mi… -
142.
0Ben başta söyledim. Benim tek isteğim gönlüm olmuştur. Her zaman. inandığım sevdaluk için elimden gelebilecek her şeyi yaptım, yapmaya da devam ediyorum…
Anlatacağım ilerleyen zamanlarda asıl vay dıbına koyimler o zaman çıkacak ağızlardan.
Diyorum ya insanın tek isteği de sıkıntılı olunca beziyor da dıbına koyim. Gözünüzü seveyim tek isteklerinize dikkat edin.
Ben hata mı ettim bilmiyorum. Kimi zaman doğru yapıyorum derken kimi zamanda aklımı gibeyim diyorum.
Her şeyle mücadele ediyorumda söz konusu yüreğum olunca ağız burun giriyoruz birbirimize…
Bilmiyorum işler sizde nasıl işliyor.
Ooof of… -
143.
0"Beni neden seviyorsun?" sorusuna asla yanıt vermeyin.
Ve hiç bir zaman karşınızdaki kişinin sevgisine emin olmayın. Bu şüphe duyun demek olmuyor. Sadece emin olmayın. Bu sizin ona duyacağınız sevgiye zarar verir aksi taktirde. O emin olmamakla vazgeçilmez olmadığı arasındaki dengeyi ne kadar iyi tutarsanız savaluğunuzun ömrü o kadar uzun olur.
Gönül işleri yaşantınızla doğru orantılıdır. O iyiyse her şey iyi olacaktır. En azından bende bu durum böyle işliyor… -
144.
0Sevin diyordum ya. Sevin… Karşınızdakinin hak ettiği değeri verin diye zırvalamayacağım. Sizin yüreğinizin hakkını vererek sevin biraderlerim. illaki bitiyor bir şekilde. Keşkeleriniz olmaması için hakkıyla sevin. Baktınızki gidecek. Dövünmeyin arkasından. Sövmeyinde, adam olun adamlığınızı belli edin. Daha sonra geri dönersede ne yaptıklarıni unutun ne de yaptıklarınızı.
Bu zaman zarfında asla yaptıklarınızı yüzüne vurmayın. Vurmayınki gittiğinde anlasın neleri kaçırdığını. Ben bu konuda mükemmelliyetçiyim. Böyle olmasaydım gönül işlerim rayında giderdi her zaman buna da biliyorum. Ama hayatımda en azından bir şeyin mükemmel olması gerektiği inadındayım… -
145.
0Aldığımız nefes bile sayılıyken bitmeyecek bir şey yok. Bunu kabullenmek gerek. Ama severken bitmeyecekmiş gibi sevin. Vazgeçilmez kimse yok. Karşınızdakine bunu hissettirerek sevin. Dayımın bir lafı vardır her zaman "Arayan değil aranan adam ol oğlum" der. Öyle olun. Ne olursa olsun yapıcı taraf olun. Bu hiç olmazsa daha sonrasında vicdanınızla uğraşmanız zorunda bırakmayacaktır.
Dikkatli seçin seveceğiniz kişileri. Çünkü sizde biririnin hayatından çıksanız, birisi de sizin hayatınızdan çıksa yüreğinizden bir parçayı alır öyle gider.
Dikkatli sevmezseniz daha kimseyi sevecek bir yürek bulamazsınız. Bu da demek oluyorki daha sonrasında çekeceğiniz sevdaluk açlığını ne olursa olsun ne kadar mükemmel olursa olsun doyuramayacaksınız.