-
151.
0Adam fakir amk
-
152.
0direklere dogru ilerliyor, ama ikinci Bludger da onu engelledi, ya Fred ya da George Weasley yolladiTümünü Göster
topu, hangisi bilmiyorum - Gryffindor Vuruculari iyi çalisiyor - Quaffles imdi Johnson'da yine, önü açik,
hizla ilerliyor - uçuyor, uçuyor - bir Bludger'i sivistirdi iste - direkler tam önünde - hadi, Angelina - Tutucu
Bletchley daliyor -tutamiyor - Gryffindor'lar - GOL!"
Gryffindor'lann sevinç çigliklari yükseldi göge, Slytherin'ler ise homurdaniyordu.
"Söyle toparlanin biraz, kipirdayin."
"Hagrid!"
Ron'la Hermione, Hagrid'e yer açmak için birbirlerine iyice sokuldular.
Boynuna astigi dürbüne hafifçe vurarak, "Kulübeden seyrediyordum," dedi Hagrid. "Ama burada,
kalabaligin içinde olmaya benzemiyor. Snitch daha görünmedi, degil mi?"
"Hayir," dedi Ron. "Harry'ye daha isdüsmedi."
Hagrid, dürbününü kaldirip gökte bir nokta gibi görünen Harry'ye bakarak, "Daha basina bir isgelmedi
ya, bu da birs ey," dedi.
Harry, tepelerinde, çok yükseklerde, Snitch'i kollayarak dönüp duruyordu. Bu taktigi Wood'la birlikte
hazirlamislardi.
"Snitch'i görünceye kadar birs eye bulasmayacaksin," demisti Wood. "Gerektiginden önce saldiriya ug
raman dogru olmaz."
Angelina sayi yapinca, Harry de dayanamamis, birkaç takla atmisti.S imdi yine Snitch'i kollamaktaydi.
Bir aras öyle bir altin pariltisi görür gibi oldu, ama Weasleylerin kol saatlerinden birinin yansimasiydi bu;
bir ara da bir Bludger top mermisi gibi hizla geldi üstüne, ama Harry egildi, Fred Weasley de Bludger'in
pesine düstü.
Bludger'a bütün gücüyle vurup onu Marcus Flint'e dogru savururken, "Sen iyisin ya, Harry?" diye bagirdi.
"Slytherin saldiriyor," diyordu Lee Jordan. "Kovalayici Pucey iki Bludger'dan, Weasleylerden,
Kovalayici Bell'den siyridi, ilerliyor - bir dakika - Snitch miydi o?"
Adrian Pucey, sol kulaginin dibinden yildirim hiziyla geçen sapsari piriltiya bakayim derken Quaffle'i düs
ürdü, seyircilerden bir mirilti yükseldi.
Harry de gördü onu. Büyük bir heyecanla altin isiltiya dogru süzüldü. Snitch, Slytherin Arayicisi Terence
Higgs'in de gözünden kaçmamisti. Neredeyse burun buruna, Harryle topu kovalamaya basladilar - öteki
oyuncular ne yapmalari gerektigini unutup havada salinarak onlan seyretmeye koyuldular.
Harry, Higgs'den daha hizliydi - küçücük yuvarlak topun kanat çirparak nereye yöneldigim görebiliyordu
- daha da hizlandi.
GÜMM! Asagidaki Gryffindor'lardan öfkeli çigliklar yükseldi - Marcus Flint kasitli biçimde Harry'nin
önünü kesmis, Harry de havada boyuna yön degistiren süpürgesine sarilmak zorunda kalmisti can havliyle.
"Faul!" diye bagirdi Gryffindor'lar. -
153.
0Madam Hooch öfkeyle birs eyler söyledi Flint'e, sonra da Slytherin'leri penaltiyla cezalandirdi. Ama oTümünü Göster
kargasa içinde Altin Snitch gözden yok olup gitmisti yine.
Asagida, oturdugu yerde Dean Thomas avazi çiktigi kadar bagiriyordu: "At disari! Kirmizi kart!"
Ron, "Bu futbol degil, Dean," diye hatirlatti ona. "Ouidditch oyuncularini oyundan atamazsin - hem kirmizi
kart da nedir?"
Amc. Hagrid de Dean gibi düsünüyordu.
"Kurallari degistirmeleri gerek. Flint, Harry'yi tepe üstü yere çakabilirdi."
Lee Jordan, yan tutmamak için çok zorlaniyordu.
"Böyle apaçik, böyle alçakça bir saldiridan sonra -"
"Jordan!" diye gürledi Profesör McGonagall.
"Yani, böyle pislige -"
"Jordan, seni uyariyorum -"
"Peki peki. Rint, Gryffindor Arayicisini az kalsin öldürecekti, olur böyles eyler.S imdi Gryffindor penalti
kullanacak - Spinnet disari atiyor, sorun yok, oyun sürüyor, top yine Gryffindor'da."
Tam o sirada, Harry, basinin üstünden tehlikeli biçimde geçen bir baska Bludger'i savusturmayi basardi.
Süpürgesi ansizin yalpaladi; ödü koptu. Düsecegini sandi bir an. Elleri ve dizleriyle simgibi sarildi
süpürgeye. Daha önce basina hiç böyle birs ey gelmemisti.
Aynis ey bir daha oldu. Süpürge onu sirtindan atmaya çalisiyordu sanki. Ama NimbusI ki Bin'ler de
binicileri pek öyle firlatip atan süpürgelerden degillerdi. Harry, Gryffindor direklerine dönmeye çalisti;
Wood'dan mola almasini isteyecekti - ama süpürgesinin bütün bütüne denetimden çiktigini gördü.
Çeviremiyordu onu. Yönetemiyordu.. Havada zikzaklar çizerek ilerliyor, arada çilgincasina yalpalayarak
binicisini üstünden atmaya çalisiyordu.
Lee maçi anlatmaktaydi hâlâ.
"Top Slytherin'de - Flint Quaffle'i aldi - Spinnet'i geçiyor - Bell'i de geçiyor - suratina bir Bludger indi, ke
ske burnu kirilsa -s aka ediyordum, Profesör -Slytherin sayi yapti - olamaz... "
Slytherin'lerden bir alkiskoptu. Kimse Harry'nin süpürgesinin garip davranislarini fark etmemisti. Süpürge
agir agir daha yükseklere çikariyordu Harry'yi, yükseldikçe de hopluyor, zipliyor, yalpaliyordu.
"Harry ne yapiyor öyle, aklim ermedi," diye homurdandi Hagrid. Dürbünüyle bakti. "Onu tanimasam
süpürgesini tutamiyor derim... ama olacak isdegil... "
Siralarda oturan herkes Harry'yi göstermeye basladi birdenbire. Süpürge boyuna takla atiyordu havada,
Harry'nin bütün yaptigi, ona tutunmaya çalismakti. Bütün seyircilerin solugu kesilmisti. Harry'nin süpürgesi
çilgincasina hoplayip binicisini üstünden atti. Harry tek eliyle süpürgeye yapisti, havada sallanmaya bas
ladi. -
154.
0Seamus, "Flint faul yaptiginda acaba birs ey mi oldu ona?" diye fisildadi.Tümünü Göster
Titrek bir sesle, "Olamaz," dedi Hagrid. "Süpürgeleri Kara Büyü'den baska hiçbirs ey etkileyemez -
hiçbir çocuk bir NimbusI ki Bin'e böyle birs ey yapamaz."
Bu sözler üzerine, Hermione dürbününü aldi Hagrid'in, ama yukariya, Harry'ye bakacagina deli gibi
kalabaligi taramaya basladi.
"Ne yapiyorsun?" diye inledi Ron. Beti benzi atmisti.
Hermione, "Biliyordum," dedi soluk soluga. "Snape bak."
Ron dürbünü aldi. Snape tam karsilarindaki bölümün ortasmdaydi. Gözlerini Harry'ye dikmis, soluk bile
almadan birs eyler mirildaniyordu boyuna.
"Birs ey yapiyor - süpürgeyi büyülüyor," dedi Hermione.
"Ne yapacagiz?"
"Bana birak."
Ron'un tek kelime daha söylemesine firsat vermeden, ortaliktan yok oluverdi Hermione. Ron dürbünü
Harry'ye çevirdi yine. Süpürge öylesine sarsiliyordu ki,
Harry'nin daha fazla tutunmasi olanaksizdi. Bütün seyirciler ayaga kalkmis, Weasley kardeslerin Harryyi
kurtarmaya gidislerini seyrediyordu dehset içinde -onu kendi süpürgelerine almaya çalisiyordu Weasley
kardesler, ama onlar yaklastikça Harry'nin süpürgesi daha da yükseliyordu. Weasley kardesler alçalip
onun alfanda çember çizerek dönmeye koyuldular - düsecek olursa onu tutmaya çalisacaklardi. Bu arada,
kimse farkina varmadan, Marcus Hint Quaffle'i alip beskere sayi yapti.
Ron, çaresizlik içinde, "Hadisene, Hermione," diye mirildandi.
Hermione kalabaligi yararak Snape'in oturdugu bölüme gitmisti,s imdi onun arkasindaki sirada kos
uyordu; Profesör Quirrell'i tepe üstü ön siraya devirince özür dileme geregini bile duymadi. Snape'in
yanina varinca çömeldi, asasini çikarip iyi seçilmisbirkaç sözcük mirildandi. Masmavi alevler firladi
asasindan, Snape'in cüppesinin etegini sardi.
Snape'in tutustugunu fark etmesi için otuz saniye kadar geçti. Onun çigligi bastigini görünce, basarili oldug
unu anladi Hermione. Etegi saran alevleri cebindeki küçük bir kavanoza koyarak oradan uzaklasti - neler
oldugunu hiç anlamayacakta Snape.
Tamamdi artik. Harry havada süpürgesine yeniden binebilmisti ansizin.
"Bakabilirsin, Neville!" dedi Ron. Neville, son besdakikadir Hagrid'in paltosuna kapanmis, hiçkira hiçkira
aglamaktaydi.
Harry hizla alçalmaya basladi, seyirciler elini agzina zütürdügünü gördüler onun, midesi bulamyordu da
çikaracakti sanki - Harry dört ayak üstü indi yere - öksürdü - sonra altian birs ey düstü eline.
Onu havaya kaldirarak, "Snitch'i yakaladim!" diye bagirdi, maç da herkesins askinligi içinde sona erdi - 155.
-
156.
0Hint, yirmi dakika sonra bile, "Onu yakalamadi ki, az kalsin yutuyordu," diye uluyordu, ama bir yaran
yoktu bunun - Harry kurallarin disina çikmamisti, Lee Jordan da mutluluk içinde sonucu haykiriyordu
Gryffindor 170-60 kazanmisti. Harry hiçbirini duymadi bunlarin. Hagrid'in kulübesinde Ron ve
Hermione'yle demli bir çay içiyordu.
"Snape'in basinin alfandan çikti," diyordu Ron. "Hermione de, ben de gördük. Süpürgeni lanetliyordu,
boyuna mirildaniyordu, gözlerini sana dikmisti."
Maçi izlerken bunlarin hiçbirini duymamisolan Hagrid, "Saçma," dedi. "Snape niye böyle birs ey yapsin?"
Harry, Ron, Hermione birbirlerine baktilar, acaba anlatsalar miydi ona? Harry gerçegi söylemeye karar
verdi.
"Onun hakkinda birs ey ögrendim," dedi Hagrid'e. "Cadilar Bayrami'nda üç basli köpegi atlatmaya çalis
ta. Köpek onu isirdi. Artik neyin bekçiligini yapiyorsa, onu çalmaya çalisiyordu Snape."
Hagrid çaydanligi yere düsürdü.
"Siz Fluffy'yi nereden biliyorsunuz?
"Fluffy'yi mi?"
"Evet - benimdir - geçen yil meyhanede tanidigim bir Yunandan aldimdi - Dumbledore'a verdim - bekçili
gini yapsin diye... "
Harry, merakla, "Neyin bekçiligini?" diye sordu.
Hagrid, "Baska birs ey sorma bana," diye homurdandi. "Büyük bir sirdir bu. Söyleyemem."
"Ama Snape çalmaya çalisiyordu onu."
Hagrid, "Saçma," dedi yine. "Snape, Hogwarts ögretmenlerinden biri, böyle birs ey yapmaz."
Hermione, "Peki, neden Harry'yi öldürmeye çalisti öyleyse?" diye bagirdi.
O gün ögleden sonra olanlar, Snape hakkindaki bütün düsüncelerini degistirmisti anlasilan.
"Bir ugursuzluk büyüsü gördüm mü, hemen anlarim, Hagrid. Bu konuda yazilmishers eyi okudum! Büyü
yaptigins eye dimdik bakman gerek, Snape gözlerini bile kirpmiyordu. Gördüm onu!"
Hagrid, öfkeyle, "Yaniliyorsunuz diyorum size!" diye gürledi. "Harry'nin süpürgesi niye öyles eyler yapti,
aklim ermez, ama Snape ögrencileri öldürmeye kalkisacak biri degil!S imdi dinleyin beni - üçünüz de - sizi
ilgilendirmeyens eylere bulasiyorsunuz. Tehlikeli birs ey bu. O köpegi unutun, neyin bekçiligini yaptigini da
unutun, bu Profesör Dumbledore'la Nicolas Flamel arasinda birs ey"
"Haa!" diye mirildandi Harry. "Demek isin içinde Nicolas Flamel diye biri daha var, öyle mi?"
Hagrid, öfke içinde, kendi kendine lanetler yagdiriyor gibiydi. -
157.
-1giberim açacağın başlığı
-
158.
0ONI KINCIBOLÜMTümünü Göster
Kelid Aynasi
Noel yaklasiyordu. Aralik ortalarinda bir sabah Hogwarts'takiler uyaninca her yerin bir metre karla
örtülmüsoldugunu gördüler. Göl donmustu, Weasley kardesler birkaç kartopuna büyü yapip onlari
Quirrell'in sariginda hoplattiklari için cezalandirildilar. Hagrid, firtinali gökte mektup tasimayi nasilsa bas
arabilen birkaç baykusu iyilestirip yeniden uçacak duruma getirdi.
Herkes tatili dört gözle bekliyordu. Gryffindor ortak salonuyla Büyük Salon'da atesgüldür güldür
yaniyordu, ama esintili koridorlar buz gibi soguktu, aci rüzgâr sinif pencerelerini zangirdatiyordu. En
kötüsü'de Profesör Snape'in zindanlardaki sinifiydi; öylesine soguktu ki sinif, herkesin solugu sis gibi
yükseliyordu agzindan, ögrenciler sicak kazanlarina sokulabildikleri kadar sokuluyorlardi.
Iksir dersinin birinde, "Evlerinde istenmedikleri için Noel'i Hogwarts'ta geçirecek ögrencilere aciyorum,"
dedi Draco Malfoy.
Konusurken Harry'ye bakiyordu. Crabbe'yle Goyle kikirdadi. O sirada ögütülmüsaslanbaligi kilçigi
ölçmekte olan Harry onlara aldirmadi. Malfoy Quidditch maçindan beri daha da tatsiz biri olup çikmisti.
Slytherin'in yenilgisini içine sindirememis, Gryffindor'urt bundan sonraki maçta Harry'nin yerine Arayici
olarak koca agizli bir agaç kurbagasi oynatacagini söyleyerek herkesi güldürmeye çalismisti. Sonra da
kimsenin bunu komik bulmadigini fark etmisti, herkes Harry'nin o hoplayan süpürgede nasil durdugundan
pek etkilenmisti çünkü. Malfoy da, kiskançlik ve öfke içinde, dogru dürüst bir ailesi olmadigini söyleyerek
Harry'ye satasmayi sürdürmüstü.
Harry'nin Noel'de Privet Drive'a gitmeyecegi dogruydu. Profesör McGonagall bir hafta önce gelmis,
tatilde okulda kalacaklarin listesini çikarmisti; Harry hemen yazdirmisti adini. Hiç üzülmüyordu buna,
geçirdigi en güzel Noel herhalde bu olacakti. Ron'la kardesleri de okulda kalacakti, çünkü Mr ve Mrs
Weasley Char-lie'yi görmek için Romanya'ya gidiyorlardi.
Iksir dersinin sonunda zindanlardan çikarken, önlerindeki koridoru kapayan koca bir köknar agaciyla
karsilastilar. Dibinden firlamigibi dev ayakla of-pof sesleri, agacin arkasinda Hagrid'in bulundugunu
gösteriyordu.
Ron, basini dallarin arasindan uzatarak, "Merhaba, Hagrid, yardim ister misin?" diye sordu.
"Yok, iyiyim, sagol, Ron."
Arkalarindan Malfoy'un soguk homurtusu duyuldu: "Yoldan çekilir misin? Sen de bahsismi koparmaya
çalisiyorsun, Weasley? Hogvvarts'tan ayrilinca sen de bekçi olacaksin herhalde - sizin evinizin yaninda
Hagrid'in kulübesi saray gibidir."
Ron tam Malfoy'a saldiriyordu ki, merdivenlerde Snape göründü.
"WEASLEY!"
Ron, Malfoy'un cüppesinin yakasini birakti. -
159.
0Hagrid, agacin arkasindan kocaman killi yüzünü uzatarak, "Ron'u kiskirtmaya çalisiyor, Profesör Snape,"
dedi. "Malfoy ailesine hakaret ediyordu."
Snape, hisirtili sesiyle, "Ne olursa olsun, kavga etmek Hogwarts kurallarina aykiridir," dedi.
"Gryffindor'dan bespuan daha, Weasley. Daha fazla kesmedigime sevin. Hadis imdi, yürüyün hepiniz."
Malfoy, Crabbe ve Goyle, agacin dallarini itip siritarak uzaklastilar, her yana kozalaklar saçildi.
Roy, Malfoy'un arkasindan dislerini gicirdatarak, "Bunun hesabini soracagim ondan," dedi. "Su günlerde
soracagim. Elime bir geçirirsem -"
"Ikisinden de tiksiniyorum," dedi Harry, "Malfoy'dan da, Snape'ten de."
Hagrid, "Hadi, keyiflenin biraz, Noel yaklasiyor," dedi. "Bakin ne söyleyecegim size, benimle gelin de
Büyük Salon'a bir göz atin, dehset oldu."
Harry, Ron ve Hermione, Hagrid'le agacinin pesine takilip Büyük Salon'a gittiler; Profesör McGonagall'la
Profesör Flitwick, Noel süslemeleriyle ugrasiyordu.
"Ah, Hagrid, sonuncu agaç - ilerideki köseye koyar misin?"
Salon çok görkemliydi dogrusu. Duvarlara çoban-püskülü ve ökseotundan yapilmissüslemeler asilmisti,
odaya tam on iki dev Noel agaci yerlestirilmisti, bazilari incecik buzullarla parliyor, bazilari da üstlerindeki
yüzlerce mumla isildiyordu.
"Tatilinize kaç gün kaldi?" diye sordu Hagrid.
"Sadece bir," dedi Hermione. "Simdi aklima geldi Harry, Ron, yemege yarim saat var, kitaplikta
olmaliyiz."
Ron, "Dogru, haklisin," dedi, asasinin ucundan fiskirttigi altin baloncuklari yeni agacin dallarina asmakta
olan Profesör Flitwick'ten zor ayirdi gözlerini.
Hagrid, onlarin pesine takilip salondan çikarken, "Kitapliga mi?" diye sordu. "Tatilden hemen önce mi?
Siz de çalismaya amma merakliymisiniz haa?"
Harry, "Biz çalismiyoruz ki," dedi neseyle. "Sen Nicolas Flamel'in sözünü ettiginden beri onun kim oldug
unu arastiriyoruz."
"Ne yapiyorsunuz?"I yices asirmisa benziyordu Hagrid. "Bana bakin - söyledimdi size - birakin bunu.
Köpegin neyi korudugu sizi ilgilendirmez."
Hermione, "Biz sadece Nicolas Hamel'in kim oldugunu anlamaya Çalisiyoruz, o kadar," dedi.
"Istersen sen söyle de bizi bir dertten kurtar," dedi Harry. "Simdiye kadar yüzlerce kitap karistirdik,
hiçbir yerde adini göremedik - bir ipucu ver - biliyorum, adini bir yerde okumustum."
Hagrid, "Benden laf alamazsiniz," diye kestirip atti.
"Öyleyse kendimiz arar buluruz," dedi Ron; homurdanip duran Hagrid'den ayrilip kitapliga kostular. -
160.
0Hagrid agzindan kaçirdigindan beri Flamel'in adini ariyorlardi kitaplarda, Snape'in çalmaya çalistigis eyinTümünü Göster
ne oldugunu baska türlü nasil ögrenebilirlerdi? Sorun, nereden baslayacagini bilmekti. Flamel'in, adini
kitaplara geçirecek ne yaptigini bilmeden hiç de kolay olmuyordu bu is. Yirminci Yüzyilin Büyük
Sihirbazlari'nda, Çagimizin Önemli Büyücüleri'nde yoktu; önemli Modern Büyücülük Buluslari'nda da,
Büyücülükte Son Gelismeler Üstüne Bir înceleme'de de adina rastlanmiyordu. Kitaplik da kitaplikti hani;
içinde on binlerce kitap, binlerce raf, yüzlerce bölme vardi.
Hermione incelemeye karar verdigi konularin ve kitap adlarinin listesini çikarirken, Ron da bir raftan
rasgele kitaplar indirmeye koyuldu. Harry, Kisitli Bölüm'e yöneldi. Flamel'i orada bir yerlerde bulabileceg
ini düsünüyordu bir süredir. Ama o bölümdeki kitaplara bakabilmek için ögretmenlerin birinden imzali bir
kâgit getirmesi gerekiyordu, öyle bir izin alamayacagini da biliyordu. Hogwarts'ta ögretilmeyen, sadece
ileri düzeyde Karanlik Sanatlara Karsi Savunma dersini alan yüksek sinif ögrencilerinin okuyabildigi, Kara
Büyü'yle ilgili kitaplardi bunlar.
"Ne ariyorsun, çocuk?"
"Hiç," dedi Harry.
Kitaplik görevlisi Madam Pince, elindeki toz firçasini salladi ona.
"Öyleyse disari. Hadi - git buradan!"
Harry ayaküstü bir yalan kiviramadigina üzülerek kitapliktan ayrildi. Ron ve Hermione'yle birlikte,
Flamel'i nerede bulabileceklerini Madam Pince'e sormamayi daha önce kararlastirmislardi. Söylerdi nasil
olsa, ama bunun Snape'in kulagina gitmesini göze alamazlardi.
Harry disarida, koridorda iki arkadasim bekledi, bakalim onlar birs ey bulabilecekler miydi? Ama pek
de umutlu degildi.I ki haftadir ariyorlardi, ama kitapliga sadece ders aralarinda gidebildikleri için, birs ey
bulamamalari da peks asirtici degildi dogrusu. Bütün istedikleri, Madam Pince'in solugunu enselerinde
duymadans öyle uzun uzun arastirmakti.
Besdakika sonra, baslanni iki yana sallayarak, Ron'la Hermione geldiler yanina. Yemege gittiler.
"Ben yokken bakmayi sürdüreceksiniz, degil mi?" dedi Hermione. "Birs ey bulacak olursaniz, bana bir
baykusyollarsiniz."
Ron, "Sen de annenle babana sor bakalim, Flamel'in kim oldugunu biliyorlar mi," dedi. "Onlara sormak
daha güvenli."
"Elbette güvenlidir," dedi Hermione. "Ikisi de disçi."
Tatil baslayinca, Ron'la Harry öylesine egleniyorlardi ki, Flamel'i pek düsünmüyorlardi bile. Yatakhane
onlara kalmisti, ortak salon da her zamankinden tenhaydi, ocagin önündeki güzel koltuklara rahatça
kurulabiliyorlardi. Saatlerce oturuyor, artik ne buldularsas ise geçirip kizartiyor, Malfoy'u okuldan nasil
attirabileceklerini konusuyorlardi - elbette olacak isdegildi bu, ama lafi bile güzeldi.
Ron, Harry'ye büyücü satranci da ögretmeye baslamisti. Tipki Muggle satranci gibiydi bu, ama taslar
canliydi, bu da askerlere savasta komuta etmek gibi bir duygu uyandiriyordu oynayanda. Ron'un satranç
takimi pek eskiydi, yipranmisti. Sahip oldugu hers ey gibi, o da aileden kalmisti - büyükbabasindan. Ama
yasli taslar uysaldi dogrusu, Ron ne derse hemen yapiyorlardi. -
161.
0Harry, Seamus Finnigan'dan ödünç aldigi taslarla oynuyordu, dogrusu hiçbirinin güveni yoktu kendisine.
Pek iyi bir oyuncu sayilmazdi, taslar ne yapacagini söylüyor, boyuna bagirip çagiriyorlardi: "Beni oraya
yollama, atini görmüyor musun? Onu yolla. Onu yitirsek de önemi yok."
Noel'den bir gece önce, Harry ertesi günkü oyunlari, yemekleri düsünerek yatti, armagan beklemiyordu
kimseden. Ama ertesi sabah uyandiginda ilk gördügü, yataginin ayak ucuna birakilmisküçük bir paket yig
ini oldu.
Kalkip sabahligini giyerken, Ron'un uykulu sesini duydu: "Mutlu Noeller."
"Sana da," dedi Harry. "Suna bakar misin? Armagan birakmislar!"
Ron, Harry'ninkinden biraz daha büyük olan kendi paket yiginina egilerek, "Ne bekliyordun yani?" dedi.
"Salgam mi birakacaklardi?"
Harry en üstteki paketi aldi. Kahverengi bir kâgida sarilmis, üstüne de egri bügrü harflerle Hagrid'den
Harry'ye yazilmisti. Kabaca yontulmustahta bir flüt çikti paketten. Besbelli Hagrid yapmisti bunu. Harry
üfledi - baykussesine benzer bir ses duyuldu.
Çok daha küçük olan ikinci paketten bir not çikti.
Noel kartini aldik; armaganini iligib'e gönderiyoruz. Vernon Eniste ile Petunia Teyze. Nota bir ianecik
bozukluk para, elli pens ilistirilmisti.
"Beni unutmamislar," dedi Harry.
Ron elli pensten büyülenmisti sanki
"Acayip!" dedi. "Biçimi ne tuhaf! Pan mi bu?"
"Senin olsun," dedi Harry; Ron'un ne kadar sevindigini görünce güldü. "Hagrid, teyzem, enistem -
ötekileri kim yollamisacaba?"
Ron, yüzü pembeleserek, yamru yumru bir paketi gösterdi, "Sunun kimden geldigini biliyorum galiba,"
dedi. "Annemden. Ona kimseden armagan beklemedigini söylemistim - ah, olamaz," diye homurdandi
sonra. "Sana Weasley kazagi örmüs."
Harry kâgidi yirtarak paketi açmisti bile.I çinden el örgüsü zümrüt yesili bir kazakla evde yapilmis
kurabiyeler çikti.
Ron, kendi paketini açarak, "Bize her yil kazak örer," dedi. "Benimki hep visne çürügüdür."
Harry, "Beni de düsünmesi ne kadar güzel," dedi; bir kurabiye atti agzina - kurabiye de çok tatliydi dog
rusu.
Bir sonraki paketten de tatli çikti - Hermione'den koca bir kutu Çikolatali Kurbaga.
Bir tek paket kalmistis imdi. Harry onu kaldirips öyle bir yokladi. Çok hafifti. Sonra açti.
Siviya benzer gümüsrengi birs ey kayiverdi yere, kivrilarak durdu, piril piril parliyordu. Ron'un solugu
kesilmisti sanki. -
162.
0“Bunlari duymustum," dedi fisiltiyla. Hermione'nin armaganini, Binbir Çesit fasulyeS ekerlemesi kurusunu
yataga birakti. "Eger düsündügüms eyse bu - çok ender bulunan, çok degerli birs eydir."
"Nedir bu?"
Harry, parlayan gümüsrengi kumasparçasini yerden aldi. Dokununca bir tuhaf geliyordu insanin eline.
Sudan dokunmusbir kumasti sanki.
Yüzünde derin bir hayranlikla, "Bir Görünmezlik Pelerini bu," dedi Ron. "Evet - denesene."
Harry, pelerini sirtina atti; Ron bir çiglik kopardi.
"Öyle! Asagi bak!"
Harry ayaklarina bakti; ama ayaklari ortada yoktu. Ayna'ya kostu. Kendini gördü. Bedeni yok olmustu,
sadece kafasi sallaniyordu havada. Pelerini basina çekti, görüntüsü bütün bütüne siliniverdi.
Ron, "Bir de not var!" dedi ansizin. "Içinden bir not düstü!"
Harry pelerini çikarip mektubu kapti. Daha önce hiç görmedigi incecik, süslü harflerles unlar yaziliydi:
Baban ölmeden önce bunu bana birakti. Sana vermenin sirasi geldi.
Onu iyi kullan. Mutlu Noaller dilerim.
Imza yoktu. Harry gözlerini nottan ayiramiyordu. Ron hayran hayran pelerine bakiyordu.
"Bunlardan biri için hers eyimi verirdim," dedi. "Hers eyimi. Ne oldu?"
"Yok birs ey," dedi Harry. Bir gariplik çökmüstü içine. Pelerini kim yollamisti? bir zamanlar gerçekten
babasinin miydi?
Birs ey düsünmeye, söylemeye firsat kalmadan yatakhane kapisi açildi, Fred ve George Weasley daldi
içeri. Harry pelerini hemen ortadan kaldirdi. Onu bir baskasina göstermek istemiyordu daha.
"Mutlu Noeller!"
"Baksana - Harry de bir kazak almis!"
Fred de, George da birer mavi kazak giymislerdi; birinin üstünde kocaman sari bir F, ötekinin üstünde de
kocaman sari bir G vardi.
Harry'nin kazagini kaldirip göstererek, "Ama onunki bizimkinden güzel," dedi Fred. "Aileden biri degilsen
daha özen gösteriyor."
George, "Sen niye kazagini giymiyorsun, Ron?" diye sordu. "Hadi, giys unu, hem güzel, hem sicacik
tutuyor."
Ron, kazagi gönülsüzce kafasindan geçirirken, "Nefret ediyorum visne çürügünden," dedi. -
163.
0"Seninkinin üstünde harf yok," dedi George. "Adini hiç unutmadigini düsünüyor herhalde. Ama biz deTümünü Göster
aptal degiliz ya - birimizin adi Gred, birimizin adi Forge"
"Nedir bu gürültü?"
Percy Weasley kapidan basini uzatti, bütün bunlari onaylamiyor gibiydi. O da armaganlarini aça aça
gelmisti herhalde, koluna kocaman bir kazak açmisti çünkü; Fred kazagi çekip aldi.
"P var! Herhalde Parlak Ögrenci anlamindadir! Hadi, Percy, giys unu. Bak, biz hepimiz giydik. Harry'de
bile var."
ikizler kazagi kafasindan geçirmeye çalisirken, "Ben - istemiyorum -" diye homurdandi Percy; bu arada
gözlügü de düsmüstü.
George, "Bugün Sinif Baskanlariyla birlikte olmayacaksin," dedi. "Noel'de aile bir araya gelir."
Kazaktan kollarim bile geçirmesine firsat vermeden Percy'yi karga tulumba odadan çikardilar.
Harry hayatinda böyle Noel yemegi yememisti. Nar gibi kizarmisyüz besili hindi, daggibi kizarmis, has
lanmispatates yiginlari, tabaklar dolusu salam, kâseler dolusu tereyagli bezelye, salçalar, yabanmersini
soslari - adim basi da büyücü maytaplari. Bu olaganüstü maytaplar, Dursley'lerin aldigi, içlerinden kartons
apkali küçücük plastik oyuncaklar fiskiran o incecik Muggle maytaplarina hiç mi hiç benzemiyordu.
Harry, bir büyücü maytabi aldi Fred'le, maytap patlamakla kalmadi, top gibi gümbürdeyerek onlari mavi
bir dumana sardi, içinden de bir amirals apkasiyla birkaç canli fare çikti. Yüce Masa'da, sivri büyücü
külahi yerine çiçekli bir takke giymisolan Dumbledore, Profesör Flitwick'in anlattigi fikraya gülmekteydi.
Hindiden sonra alev alev Noel pastalari geldi. Diliminin içinden çikan gümüsOrak'la az kalsin disi
kiriliyordu Percy'nin. Harry,s arap istedikçe kipkirmizi kesilen Hagrid'e bakiyordu; sonunda Profesör
McGonagall'i yanagindan öptü Hagrid; silindirs apkasi yana yatmisti Profesör McGonagall'in, Harry onun
kizmadigim görünces asirdi.
Sonunda masadan ayrildiginda, Harry'nin kucagi maytaplardan çikanlarla doluydu, içlerinde bir yigin igibli
patlamaz balon, bir kendi-sigilini-kendin-yap seti, bir de yepyeni büyücü satranci takimi vardi. Beyaz
fareler ortadan yok olmuslardi, Harry onlarin Mrs Norris'e Noel yemegi olabileceklerini düsünerek
üzüldü.
Harry ile Weasley'ler, bahçede korkunç bir kartopu savasma tutusarak mutlu bir ögleden sonra
geçirdiler. Sonra, titreyerek, sirilgiblam, soluk soluga, Gryffindor ortak salonundaki ocagin basina
çöktüler. Harry, satranç takiminin açilisini yapti, Ron'un karsisinda unutulmaz bir yenilgiye ugradi. Percy
yardim etmeye kalk-masaydi belki o kadar da ezilmezdi.
Hindili sandviçlerini, tatlilarini, pastalarini yiyip çaylarini da yudumladiktan sonra herkesin üstüne bir ag
irlik çöktü, Percy'nin, baskanlik rozetini çaldiklari için, Gryffindor koridorlarinda Fred'le George'u
kovalamasini seyrettiler.
Ömrü boyunca Harry'nin geçirdigi en güzel Noel'di bu. Yine de bütün gün kafasini birs ey kurcaladi
durdu. Ancak yatagina uzanip da bir basina kalinca rahat rahat düsünebildi bunu: Görünmezlik Pelerini'ni
kim göndermisti acaba?
Ron, karni hindiyle, pastayla dolu, yataginin yanindaki perdeleri çeker çekmez uykuya dalmisti, kendisini
tedirgin edecek bir konu da yoktu. Harry yataginin altina egilip Pelerin'i çikardi. -
164.
0Babasinin... bir zamanlar babasinindi bu.I pekten bile yumusak, havadan bile hafif olan kumasellerindenTümünü Göster
kayip gidiyordu. Notta ne yaziliydi: Onu iyi kullan.
Hemen denemeliydi onu,s imdi. Yatagindan çikip Pelerin'e sarindi. Bacaklarina bakinca ay isigindan,
gölgelerden baska birs ey göremedi. Çok tuhaf bir duyguydu bu.
Onu iyi kullan.
Ansizin uyandi Harry. Bu Pelerin'le bütün Hogwarts, önünde açilivermisti. O karanlikta, o sessizlikte bir
heyecan kapladi bütün bedenini. Bununla her yere gidebilirdi, her yere, Filch de farkina bile varmazdi.
Ron uykusunda homurdandi. Harry onu uyandirsa miydi acaba? Ama birs ey ona engel oldu - babasinin
Pelerin'i - bu kere - ilk kere - tek basina hareket etmek istiyordu.
Süzülerek yatakhaneden çikti, merdivenden indi, ortak salonu da arkada birakip resimdeki delikten geçti.
Sisman Kadin, cirtlak sesiyle, "Kim var orada?" diye sordu. Hiçbirs ey söylemedi Harry. Hizli hizli
koridorda yürüdü.
Nereye gitmeliydi? Durdu, yüregi gümbür gümbür, düsündü. Birdenbire aklina geldi. Kitapliktaki Kisitli
Bölüm.I stedigi kadar okuyabilecekti orada, Flamel'in kim oldugunu buluncaya kadar. Görünmezlik
Pelerini'ne simgibi sarilarak yola koyuldu.
Kitaplik ürkütücüydü, karanliktan göz gözü görmüyordu. Harry kitap raflarina giden yolu görebilmek için
fenerini yakti. Fener havada yüzüyor gibiydi sanki, Harry onu elinde tuttugunu biliyordu gerçi, ama yine de
bu görünüm tüylerini ürpertiyordu.
Kisitli Bölüm kitapligin arkasindaydi. O bölümü ötekilerden ayiran ipin üstünden dikkatle atladi, kitap
adlarini okuyabilmek için fenerini kaldirdi.
Pek bir anlam çikaramadi adlardan. Dökülmüs, soluk yaldizli harfler, Harry'nin bilmedigi dillerde
sözcükler olusturuyordu. Bazi kitaplarin hiç adi yoktu. Bir kitabin üstünde ise kana benzeyen koyu bir
leke vardi. Harry'nin ensesindeki saçlar dimdik oldu. Belki kendisine öyle geliyordu, ama kitaplar
arasindan bir fisiltinin yükseldigini duyar gibi oldu. Sanki onun orada olmamasi gerektigini biliyorlarmisgibi.
Bir yerden baslamaliydi. Feneri dikkatle yere koyarak en alt rafta ilginç görünüslü bir kitap aramaya bas
ladi. Gözüne kara cildi gümüsçizgili kocaman bir kitap ilisti. Güçlükle çikardi onu, kitap çok agirdi çünkü,
dizlerinin üstüne koyarak açti.
Sessizligi, insanin kanini donduran, kulaklari sagir eden bir çiglik bozdu - kitap haykiriyordu! Harry
hemen kapatti kapagini, ama çiglik kesilmedi, daha da yükselerek sürüp gitti. Harry geriye dogru
sendeledi, fenere çarpti, aninda söndü fener. Korkuya kapildi Harry, disaridaki koridorda yaklasan ayak
sesleri duydu - kitabi yine rafa tikistirarak tabanlari yagladi. Kapida Filch'le karsilasti; Filch'in çilgincasina
açilmisgözleri onu göremedi. Harry onun iki yana açilmiskollarinin altindan süzülerek koridora firladi,
kulaklarinda kitabin çigligi çinliyordu hâlâ.
Kocaman bir zirhin önünde durabildi ancak. Kitapliktan öyle bir kaçmisti ki, nereye gittiginin farkina bile
varmamisti. Belki de karanlik yüzünden,s imdi nerede oldugunu bilmiyordu. Mutfaklarin yaninda böyle bir
zirh olacakti gerçi, ama orasi herhalde beskat asagida kalmisti. -
165.
-1tamam gelmeyiz
-
166.
0"Geceleri birinin dolastigini görürsem hemen size gelmemi söylemistiniz, Profesör. Biri kitapliga girmisTümünü Göster
-Kisitli Bölüm'e."
Harry yüzündeki kanin çekildigini hissetti. Her nereye geldiyse, Filch oraya kestirme bir yol biliyordu anla
silan, yumusak, yapisyapissesi gittikçe yaklasiyordu çünkü; dehset içinde, Snape'in yanit verdigini duydu.
"Kisitli Bölüm'e mi? Eh, pek uzakta olamazlar, yakalariz."
Filch'le Snape köseyi dönüp yaklasirlarken, Harry oldugu yere çakilip kaldi. Onu göremezlerdi elbet,
ama koridor öylesine dardi ki, biraz daha yaklasacak olurlarsa mutlaka çarparlardi - Pelerin, somut
bedenini ortadan kaldirmiyordu.
Olabildigi kadar sessizce, geriledi. Solda aralik bir kapi gördü. Tek umuduydu bu. Solugunu tutarak,
kapiyi kipirdatmadan içeri süzülmeyi basardi; Snape'le Filch hiçbirs ey fark etmediler. Geçip gittiler;
Harry, derin derin soluyarak duvara yaslandi, onlarin uzaklasan ayak seslerini dinledi. Az kalsin yakayi ele
verecekti; ucuz atlatmisti. Saklandigi odanin nasil bir yer oldugunu anlayincaya kadar birkaç saniye
geçecekti.
Kullanilmayan bir sinifa benziyordu burasi. Duvar diplerinde masalari, siralari andiran birtakim esyalar
seçiliyordu karanlikta, bir de basasagi çevrilmisbir çöp sepeti - ama duvara dayali birs ey daha vardi ki,
siritiyordu, sanki biri, ayak altinda durmasin diye, onu getirmis, oraya koymustu.
Görkemli bir aynaydi bu, pençeye benzeyen iki ayak üstünde, süslü yaldizli çerçevesiyle tavana kadar
uzaniyordu. Tepesine de boydan boya bir yazi islenmisti: Kelid stra ehru oyt ube cafru oyt on ivohsi.
Filch'le Snape'ten ses gelmedigi için korkusu yatismaya baslayan Harry, aynaya bakmak istedi; kendini
görmeyecekti, ama olsun - yaklasti.
Çiglik atmamak için agzini elleriyle kapamak zorunda kaldi. Arkasina döndü hizla. Kitabin haykirisinda
bile bu kadar çilginca atmamisti yüregi - aynada sadece kendini görmemis, arkasinda bir yigin insan daha
görmüstü.
Ama oda bostu. Soluk soluga, yine aynaya döndü usulca. Oradaydi iste, kendi yansimasini gördü, yüzü
korkudan bembeyaz kesilmisti, arkasinda en az on kisi daha vardi. Harry omzunun üstünden bakti -
kimseler yoktu yine. Yoksa onlar da mi görünmezdi? Görünmez insanlarla dolu bir odaya mi girmisti,
aynanin özelligi, ister görünür olsun, ister görünmez olsun, hers eyi yansitmak miydi?
Aynaya bir daha bakti. Kendi görüntüsünün arkasinda duran bir kadin ona gülümsüyor, el salliyordu.
Kolunu uzatti, eli birs eye degmedi. Kadin orada olsaydi ona dokunurdu, görüntüleri öylesine yakindi ki
-ama havadan baska birs ey duymadi - kadin da, ötekiler de varliklarini sadece aynada sürdürüyorlardi.
Çok güzel bir kadindi bu. Koyu kizil saçlari vardi, gözleri ise - gözleri tipki benim gözlerime benziyor,
diye düsündü Harry, aynaya biraz daha yaklasti. Yemyesil - biçim ayni... Kadinin agladigim fark etti;
gülümsüyordu, ama ayni anda da agliyordu. Yaninda oturan uzun boylu, siyah saçli, ince adam kolunu
onun omzuna dolamisti. Gözlük vardi gözünde, saçlari incinti. Arkasi, tipki Harry'nin saçlari gibi,
yatmamisti.
Harry o kadar yaklasmisti ki aynaya, burnu neredeyse kendi görüntüsüne degecekti.
"Anne?" diye fisildadi. "Baba?" -
167.
0Ona gülümseyerek baktilar sadece. Harry aynada ötekilerin de yüzlerine bakinca, hepsinin gözlerinin
kendi gözleri gibi yesil oldugunu gördü, burunlari da ayniydi, ufak tefek ihtiyar bir adamin dizleri ise tipki
Harry'ninkiler gibi top toptu - yasami boyunca ailesini ilk kere görüyordu Harry.
Potter'lar gülümseyerek el salladilar ona, Harry de onlara özlemle bakti - ellerini aynaya dayamisti - sanki
uzanip da ailesine dokunacakmisgibi. Büyük bir aci duyuyordu içinde - yari sevinç, yari hüzün.
Orada ne kadar kaldi, bilmiyordu. Görüntüler silinmedi - bakti, bakti - sonunda uzaklardan bir gürültüyle
kendine geldi. Kalamazdi artik, yatagina dönmeliydi. Gözlerini annesinin yüzünden kaçirarak, "Döneceg
im," diye fisildadi, odadan hizla çikti.
Ron, ters ters, "Beni uyandirabilirdin," dedi.
"Bu gece gelebilirsin. Yine gidecegim, sana aynayi
göstereyim."
Ron, "Annenle babani görmek isterim," dedi merakla.
"Ben de senin aileni görmek isterim, bütün Weas-ley'leri - bana bütün kardeslerini gösterirsin, hepsini."
"Zaten ne zaman istersen görebilirsin onlari," dedi Ron. "Bu yaz bizim eve gelmen yeter. Neyse, belki
sadece ölüleri gösteriyordur. Ama Flamel'i bulamaman yazik olmusdogrusu. Biraz salam alsana, hiçbirs ey
yemeyecek misin?"
Harrynin içinden yemek yemek gelmiyordu. Annesiyle babasini görmüstü, o gece bir daha görecekti.
Flamel'i unutmusgibiydi. Sanki pek önemi yoktu bunun artik. Üç basli köpegin neyi bekledigi kimin
umurundaydi? Snape onu çalsa bile ne çikardi?
"Iyi misin?" dedi Ron. "Bir tuhaf görünüyorsun."
Harry'nin en büyük korkusu aynali odayi bulamamakti. Ertesi gece Ron'u da Pelerin'in altina alip agir agir
yola koyuldu. Kitapliktan çiktiktan sonra izledigi yolu hatirlamaya çalisti. Karanlik geçitlerde bir saat
kadar dolastilar.
"Donuyorum," dedi Ron. "Unutalim bunu, dönelim."
"Hayir!" diye fisildadi Harry. "Buralarda bir yerde olacak."
Ters yöne süzülen uzun boylu bir cadi hayaletinin yanindan geçtiler, baska kimseyle karsilasmadilar. Ron
ayaklarinin dondugundan yakinmaya baslamisti ki, Harry zirhi gördü.
"Burasi - evet - burasi!"
Kapiyi iterek açtilar. Harry Pelerin'i çikarip atti sirtindan, aynaya kostu.
Oradalardi. Onu görünce, annesiyle babasinin yüzleri isidi.
"Gördün mü?" diye fisildadi Harry. -
168.
0"Ben birs ey göremiyorum."
"Bak! Hepsi orada - hepsi... "
"Sadece seni görebiliyorum."
"Dogru dürüst bak, benim durdugum yerde dur."
Yana çekildi, ama Ron aynanin önüne geçince, o da ailesini göremez oldu; çizgili pijamasiyla Ron'u
görüyordu sadece.
Ama Ron, büyülenmisgibi, kendi görüntüsüne dikmisti gözlerim.
"Bana bak!" dedi.
"Aileni görebiliyor musun yaninda?"
"Hayir - tek basimayim - ama degismisim - daha büyümüsüm sanki - Ögrenciler Baskani'yim!"
“Ne?"
"Evet - Bill'in taktigi rozetten var gögsümde - elimde de Okul Kupasi'yla Quidditch Kupasi - Quidditch
kaptani da olmusum!"
Ron, gözlerini bu inanilmaz görüntüden ayirip heyecanla Harry'ye bakti.
"Bu ayna gelecegi de mi gösteriyor dersin?"
"Nasil olur? Ailemde herkes öldü - bir daha bakayim-"
"Dün bütün gece baktin, birak, azicik da ben bakayim."
"Elinde Quidditch Kupasi varsa var, ne olmusyani? Ben annemle babami görmek istiyorum."
"Itme beni -"
Ansizin koridorda kopan bir gürültü tartismayi sona erdirdi. Ne kadar yüksek sesle konustuklarinin
farkinda bile olmamislardi.
"Çabuk!"
Ron Pelerin'i tarn sirtlarina çekmisti ki, Mrs Norris'in isil isil gözleri belirdi kapida. Ron'la Harry hiç
kipirdamadan öylece durdular, aynis eyi düsünüyorlardi - Pelerin kedilerde de ise yariyor muydu acaba?
Kendilerine yüzyillar gibi gelen bir bekleyisten sonra, Mrs Norris dönüp gitti.
"Güvenli degil burasi - Filch'i çagirmaya gitmistir, mutlaka bizi duydu. Hadi."
Ron, Harry'yi sürükleyerek odadan çikardi.
Ertesi sabah kar hâlâ erimemisti. -
169.
0Ron, "Satranç oynar misin, Harry?" diye sordu.
"Hayir."
"Asagi inip Hagrid'i görmeye gitsek?"
"Hayir... sen git... "
"Ne düsündügünü biliyorum, Harry, aynayi düsünüyorsun. Bu gece gitme."
"Neden?"
"Bilmiyorum, içimde kötü bir his var - hem zaten Filch'ten, Snape'ten, Mrs Norris'ten yakayi zor siyirdin.
Seni görmezlerse görmesinler. Ya sana çarparlarsa? Ya birs ey devirirsen?"
"Hermione gibi konusuyorsun."
"Ciddiyim, Harry, gitme."
Ama Harry'nin bir tek düsünce vardi kafasinda, o da aynaya gitmekti, Ron da kendisini durduramazdi.
Üçüncü gece yolu çok daha çabuk buldu. Öyle hizli yürüyordu ki, akli basinda birinin edemeyecegi
kadar gürültü ediyordu, ama kimseyi görmedi.
Iste annesiyle babasi karsisindaydi, gülümsüyorlardi, büyükbabalarindan biri de keyifle bassalliyordu.
Harry aynanin tam karsisina, yere oturdu. Bütün geceyi orada, ailesinin yaninda geçirmesine hiçbirs ey
engel olamazdi. Hiçbirs ey.
Sadece -
"Eee - demek yine geldin, Harry?"
Harry bütün içinin buz kestigini sandi. Arkasina bakti. Duvarin dibindeki siralardan birinde Albus
Dumbledore oturmaktaydi. Harry, ona fark etmeden dosdogru aynaya gilmisti herhalde.
"Sizi - sizi görmedim, efendim."
"Görünmez olmak görme gücünü de azaltiyor galiba," dedi Dumbledore; Harry onun gülümsedigini
görünce biraz rahatladi.
Dumbledore, siradan kalkip Harry'nin yanina çöktü. "Demek, sen de, senden önceki yüzlerce kisi gibi,
Kelid Aynasi'nin yarattigi mutlulugu buldun."
"Adinin bu oldugunu bilmiyordum, efendim."
"Ama özelligini anlamissindir herhalde."
"Sey - ailemi gösteriyor bana -"
"Ron'u da Ögrenciler Baskani olarak gösterdi.'' -
170.
0"Nereden biliyorsunuz?"
Dumbledore, yumusak bir sesle, "Görünmez olmak için bir pelerin gerekmez bana," dedi. "Simdi söylo
bakalim, Kelid Aynasi bizlere ne gösteriyor?"
Harry basini iki yana salladi.
"Ben söyleyeyim. Dünyanin en mutlu insani, Kelid Aynasi'ni siradan bir ayna gibi kullanan insandir, ona
bakinca kendini oldugu gibi görür. Anlatabildim mi?"
Harry düsündü. Sonra agir agir, "Ne istedigimizi gösteriyor bize... görmek istedigimizi... " dedi.
Dumbledore, "Hem evet, hem hayir," dedi usulca. "Bu ayna yüreklerimizin derinliklerinde yatan tutkulari,
istekleri gösterir bize. Aileni hiç bilmedin sen, onlari görürsün. Kardesleri tarafindan ezilen Ronald
Weasley, kendisini onlardan üstün görür. Ama bu ayna bizi bilgiye, dogruya zütürmez. Gösterdiklerinin
gerçek olmadigini bilmeyenler onun önünde eriyip gitmislerdir ya da akillarini kaçirmislardir.
"Ayna yarin yeni bir binaya zütürülecek, Harry, bir daha gidip bakma ona. Günün birinde karsina çikarsa
da, hazirlikli ol. Düsler dünyasina dalip gerçek dünyayi, yasamayi unutmak dogru degildir, unutma bunu.
Hadi,s imdi o essiz Pelerin'i sirtina geçir, yatagina git."
Harry ayaga kalkti.
"Efendim - Profesör Dumbledore? Size birs ey sorabilir miyim?"
Dumbledore gülümsedi. 'Tabii, sordun ya zaten. Ama istersen birs ey daha sorabilirsin."
"Ayna'ya bakinca siz ne görüyorsunuz?"
"Ben mi? Elimde bir çift yün çorapla kendimi görüyorum."
Harry bosbosbakti.
"Insanin hiç yeteri kadar çorabi olmuyor," dedi
ON ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Nicolas Flamel
Dumbledore. "Bir Noel daha gelip geçti, bir çift çorap veren olmadi. Herkes bana kitap armagan
ediyor."
Harry yatagina uzaninca, Dumbledore'un belki de dogruyu söylemedigini düsündü. Scabbers'i yastigindan
iterken aklina geldi: Ona çok kisisel bir soru sormustu herhalde.
Dumbledore, Harry'yi bir daha Kelid Aynasi'na gitmemesinin dogru olduguna inandirmisti; Görünmezlik
Pelerini Noel tatili boyunca Harry'nin sandiginin dibinde kaldi. Ayna'da gördüklerini unutmak istiyordu
-
sabırlı olun güzel günler yakında
-
hava dunden beri ruzgearli
-
kulağım sürekli kapanıyor
-
yarın olsun sonra da öbür gün olsun
-
şundan alcam yav muhtemelen
-
admın bıle sozlugun durumuyla dalga
-
9 online ne lan ahshshshs
-
elaman okadar acınasıkı ıftıra atmaktan
-
incısozluk operesyanu bitmistir
-
kamıl ısı bıtınce kadın hesaplarını sılıyor
-
ferre guzelık algısını bozdu
-
wow girl göbek delıgı
-
gıbe gıbe kabul etceksın sozlukte sendenf
-
omrumun yarısı sozlukte gectı bırsuru asalık
-
acik ten renkli goz sarisin olmak
-
zaljna kusra bakma
-
ruby chocolate göbek deliği
-
sözlükteki mevcut
-
hacuç boşanıyormuş
-
bundan kullanın ipneler
-
kamyoncukamil gizem bağdaçiçek baslıgında
-
fotoğraf yüklemeyi mi bilmiyorum
-
şeytana taş çıkaran adam
-
kayra sizofreni
-
başlık açacaktım ama 4 üye aktif
-
ha kuzu yemısın ha ınsan bebegı farkı
-
la arkadasin midesi bozulmus
-
sokie hak verıyorum kuzu gordum zaman
-
şu anda tlc tv de arzın merkezi filmini
-
et yerken vıcdan azabını kopek gıbı kudurarak
- / 2