1. 226.
    0
    rezörvıd
    ···
  2. 227.
    0
    Harry, Ron ve Hermione hafifçe ürperdiler - dev beyaz taslarin yüzleri yoktu.
    "Simdi ne yapacagiz?" diye fisildadi H,irrv
    "Belli degil mi?" dedi Ron. "Satranç oynayarak karsi yana geçecegiz."
    Beyaz taslarin arkasinda bir kapi daha gördüler.
    Hermione tedirgindi. '"Nasil?" diye sordu.
    "Galiba," dedi Ron, "taslarin yerine geçmemiz gerekiyor."
    Siyah ata gidip elini boynuna koydu. Tascanlaniverdi ansizin. At yeri eseledi, Ron'a bakti.
    "Sey - karsiya geçmek için size katilmamiz mi gerek?"
    Siyah at bassalladi. Ron arkadaslarina döndü. "Bu biraz kafa isi... " dedi. "Siyah taslardan üçünün yerlerini
    alacagiz... "
    Ron düsünürken Harry'yle Hermione çit çikarmadilar. Sonunda, "Gücenmeyin ama," dedi Ron, "dogrusu
    ikiniz de satrançta pek iyi degilsiniz -''
    Harry, "Gücenen yok," dedi hemen. "Ne yapacagiz, sen ona söyle."
    "Harry, sen filin yerini al... Hermione, sen de onun yanina, kalenin yerine geç." "Ya sen?"
    "Ben de at olacagim," dedi Ron. Taslar onlari dinliyorlardi galiba, çünkü bu sözler üzerine bir at, bir fil,
    bir de kale beyazlara sirtlarini dönüp satranç tahtasindan indiler; onlarin bosalttiklari üç yere de Harry,
    Ron ve Hermione geçti.
    Ron, tahtanin öteki yanina bakarak, "Satrançta her zaman ilk hamleyi beyazlar yapar," dedi. "Evet...
    bakin... "
    Beyaz bir piyon iki adim ilerlemisti. Ron siyah taslari yönetmeye basladi. Taslar, o nereye yollarsa oraya
    gidiyorlardi sessizce. Harry'nin dizleri titriyordu. Ya mat olurlarsa?
    "Harry - saga çapraz dört adim."I lk gerçek sol, öteki atlari alininca geldi. Beyaz vezir yere serdi onu,
    tahtadan sürükleyerek çikardi, at yüzükoyun yere serildi.
    Ron sarsilmisa benziyordu. "Bunu yapmamiz gerekiyordu," dedi. "Simdi sens u fili rahatça alabilirsin,
    Hermione, hadi."
    Ne zaman bir tasyitirseler, beyazlar acimasiz davraniyordu. Duvarin dibi kisa zamanda sakat siyah tas
    larla doldu. Ron, iki kere Harry'yle Hermione'nin tehlikede olduklarini fark etti. Kendisi de oradan oraya
    gidiyor, yitirdikleri tassayasinda beyaz tasalmaya bakiyordu.
    "Neredeyse geldik," diye mirildandi ansizin. "Bir düsüneyim - düsüneyim .."
    Beyaz vezir bombosyüzünü ona çevirmisti.
    Usulca, "Evet... " dedi Ron, "tek yol bu... Beni almasi gerek."
    ···
  3. 228.
    0
    Harry'yle Hermione, "HAYIR!" diye bagirdilar.
    "Satranç budur iste!" dedi Ron. "Biraz kurban vereceksin! Bens imdi bir hamle yapacagim, vezir beni
    alacak - siz de rahatça mat edersiniz, Harry!"
    "Ama -"
    "Snape'i durdurmak istiyor musun, istemiyor musun?"
    "Ron -"
    "Bana bak, acele etmezseniz, Tas'i ele geçirecek!"
    Yapilacak baskas ey yoktu.
    "Hazir misiniz?" dedi Ron. Yüzü bembeyaz kesilmisti, ama kararliydi. "Ben gidiyorum - kazaninca da
    oyalanmayin sakin."
    Ilerledi, beyaz vezir de firladi. Taskolunu Ron'un kafasina indirip onu yere serdi - Hermione bir çiglik atti,
    ama yerinde kaldi - beyaz vezir Ron'u kenara sürükledi. Kendinden geçmise benziyordu Ron.
    Harry titreyerek sola üç adim atti.
    Beyazs ah kafasindan tacini çikarip Harry'nin ayaklarinin dibine atti. Kazanmislardi. Taslar yana çekilerek
    egildiler, kapinin önü açilmistis imdi. Harry'yle Hermione, Ron'a üzüntüyle son kere bakarak kapidan
    geçtiler, bir sonraki geçide çiktilar. "Ya Ron'a birs ey olduysa?"
    Harry, kendi kendini de inandirmaya çalisarak, "Birs ey olmaz," dedi. "Bakalims imdi ne çikacak kars
    imiza?" "Sprout'unki tamam,S eytan Kapani'ydi o - Flitwick anahtarlari büyülemisherhalde - McGonagall
    da satranç taslarini canlandirmis- kala kala Quirrell'in büyüsüyle Snape'inki kaldi... "
    Bir baska kapiya varmislardi, "iyisin ya?" diye fisildadi Harry. "Durma." Harry kapiyi açti.
    Igrenç bir koku doldurdu burun deliklerini, ikisi de cüppelerini çekip burunlarini kapatmak zorunda
    kaldilar. Gözleri sulandi hemen, tam önlerinde bir ifrit gördüler; daha önce karsilastiklarindan da büyüktü
    bu, kafasi kanlar içinde, yerde yatiyordu.
    Ifritin dev bacaklarinin üstünden dikkatle atlarken, "Iyi ki bununla dövüsmek zorunda kalmadik," diye
    fisildadi Harry. "Hadi, soluk alamiyorum."
    Bir sonraki kapiyi açti, ikisi de karsilarina ne çikacak diye bakmaya cesaret edemiyorlardi sanki - ama i
    pek de korkulacak birs ey yoktu içeride; sadece bir masa, masanin üstünde de degigib biçimlerde yedis is
    e vardi.
    "Snape'inki," dedi Harry. "Ne yapmamiz gerekiyor?"
    Egibten adim atar atmaz arkalarinda bir alev yükseldi. Siradan bir atesdegildi bu, mordu. Ayni anda
    önlerindeki kapiyi da siyah alevler sardi. Kapana kisilmislardi.
    "Bak!" Hermione,s iselerin yaninda duran bir kâgidi aldi. Harry onun omzunun üstünden bakarak kâgitta
    ···
  4. 229.
    0
    Derdin ne huur çocuğu
    ···
  5. 230.
    0
    yazilanlari okudu:
    Önünde tehlike var, arkanda ise güven,
    Yardimci olur sana ikisi içimizden,
    Yolunda ilerletir yedis iseden biri
    Bulabilirsen egers imdi dogru iksiri,
    Birimiz geri yollar, dönersin tipistipis,
    ikimiz safs araptir, isirgandan yapilmis,
    Üçümüz zehirlidir, hiç çekinmez can alir
    Ondan tek yudum içen hemen yigilir kalir.
    Seçimini yaps imdi, ver bakalim bir karar Kalmak istemiyorsan burda sonsuza kadar. Dört ipucu verelim
    kolaylik olsun diye Bu da bizlerden sana çok güzel bir hediye: Birincisi: Kendini boyuna gizler zehir Isirgan
    s arabinin sol yanina çekilir; ikincisi: Baskadir uçlardakis iseler içme onlari ölmek istemiyorsan eger;
    Üçüncüsü: Boylari degigibtir hepsinin Bir zarari dokunmaz cücesinin, devinin; Dördüncüsü: Hem sagdan,
    hem soldan ikincisi Baska baska boydadir, ama aynidir cinsi.
    Hermione derin bir soluk aldi, Harry onun gülümsedigini görünces asirdi kendisinin içinden hiç de gülmek
    gelmiyordu.
    "Harika!" dedi Hermione. "Büyü degil bu - mantik oyunu - bulmaca. En ünlü büyücülerden çogunun bir
    gram bile mantigi yoktur; sonsuza kadar burada kalirlar."
    "Biz de kalacagiz anlasilan."
    "Elbette kalmayacagiz," dedi Hemiione. "Bize gerekli olan hers ey bu kâgitta yazili. Yedis ise: Üçü zehir,
    ikisis arap, biri bizi siyah atesten geçi ecek, biri de mordan geçirip dönmemizi saglayacak."
    "Ama hangisini içecegimizi nereden bilecegiz?"
    "Bir dakika, düsüneyim."
    Kâgidi birkaç kere okudu Hermione. Sonras iseleri inceledi teker teker, birs eyler mirildanarak onlan
    gösterdi parmagiyla. Sonra ellerini çirpti.
    “Buldum," dedi. "Bizi siyah atesten en küçüks ise geçirecek - Tas'a zütürecek."
    Harry miniks iseye bakti.
    "Bunun içindeki sadece birimize yeterli," dedi. "Tek yudum bile yok neredeyse."
    Birbirlerine baktilar.
    "Peki, mor atesten geçirip dönmemizi hangisi sagliyor?"
    ···
  6. 231.
    0
    Hermione sagda, en kenarda durans iseyi gösterdi.
    "Sen iç onu," dedi Harry. "Hayir, dinle be ni - gidip Ron'u al - uçan anahtarlarin bulundugu odadaki
    süpürgelere binersiniz, uçarak kapaktan geçer, Fluffy'yi atlatirsiniz - dogru baykushaneye gidip Hedwig'i
    Dumbledore'a gönderin, onun yardimi gerekiyor. Ben Snape'i bir süre oyalarim, ama teke tek kalirsak ba
    sedemem."
    "Ama Harry - ya yaninda Kim-Oldugunu-Bilirsin-Sen de varsa?"
    Harry, alnindaki izi göstererek, "Eh," dedi, "bir keresindes ansim yaver gitti, öyle degil mi? Belki yine öyle
    olur."
    Hermione'nin dudaklari titredi; ansizin Harry'nin kollarina atildi kiz, ona sarildi. "Hermione!"
    "Harry - biliyor musun, çok büyük bir büyücüsün sen."
    Harry, onun kollarindan ayrilirken, utanarak, "Senin kadar degil," dedi.
    "Benim kadar degil mi?!" dedi Hermione. "Kitaplar! Kafa çalistirma! Daha önemlis eyler var - dostluk,
    cesaret - ah, Harry - dikkatli ol!"
    "Önce sen iç," dedi Harry. "Hangisi oldugunu iyice biliyorsun, degil mi?"
    "Yüzde yüz," dedi Hermione. Yuvarlaks iseden koca bir yudum aldi, titremeye basladi.
    Harry, mdiseyle, "Zehir degil ya?" dedi.
    "Hayir - ama buz gibi."
    "Çabuk ol, etkisi geçmeden."
    "Iyis anslar - dikkatli ol -"
    "GIT!"
    Hermione dönüp mor atesten geçti.
    Derin bir soluk aldi Harry, en küçüks iseye uzandi. Siyah alevlere çevirdi yüzünü.
    "Geliyorum iste!" dedi,s isenin içindekini tek yudumda içti.
    Gerçekten de buz gibi oldu bedeni.S iseyi yerine koyup ilerledi; siyah alevler her yanini sariyordu ama
    onlari duymuyordu bile - bir an o kara atesten baska birs ey göremedi - sonra öteki yanda, sonuncu
    odada buldu kendim.
    Biri daha vardi orada - ama Snape degildi bu. Voldemort bile degildi.
    ON YEDINCIBÖLÜM
    ···
  7. 232.
    0
    senin dıbına koyim hala yazıyon mu bin
    ···
  8. 233.
    0
    îki Yüzlü Adam
    Quirrel'di.
    Saskinlikla, "Sen ha!" dedi Harry.
    Quirrell gülümsedi. Yüzü hiç de segirmiyordu.
    "Evet, ben," dedi sakin bir sesle. "Seninle burada karsilasip karsilasmayacagimi düsünüyordum, Potter."
    “Ama ben sanmistim ki - Snape -"
    "Severas mu?"Quirrell güldü, öyle sarsak sarsak gülmüyordus imdi, soguk ve kesindi. "Evet, Severus
    öyle birine benziyor, degil mi? Besili bir yarasa gibi ortalarda dolasmasi öyle yararli oldu ki. Onun
    yaninda, ke-ke-kekeleyip duran za-zavalli P-Profesör Quir-rell'dan kim kuskulanabilirdi?"
    Harry inanamiyordu. Dogru olamazdi bu, olamazdi.
    "Ama Snape beni öldürmek istedi!"
    "Hayir, hayir, hayir. Seni öldürmek isteyen bendim. Arkadasin Miss Granger, Quidditch maçinda Snape'i
    atese vermek için kosarken bana çarpti. Seninle göz iliskimi yitirdim. Birkaç saniye daha sürseydi, o
    süpürgeden atacaktim seni. Bunu daha önce de basarabilirdim, ama Snape seni kurtarmak için karsi-büyü
    yapiyordu."
    "Snape beni kurtarmaya mi çalisiyordu?" Quirrell, soguk bir sesle, "Tabii," dedi. "Bir sonraki maçta
    neden hakemlik etmek istedi, bilmiyor musun? Yine büyü yapmama engel olacakti. Bosuna... hiç zahmet
    etmeseydi... Dumbledore oradayken zaten birs ey yapamazdim. Bütün öteki ögretmenler, onun
    Gryffindor'un kazanmasini engellemek istedigini düsündüler, kendini bilerek sevimsizlestirdi... Dedim ya,
    bosuna... seni bu gece öldürecegim."
    Parmaklarinis aklatti. Birdenbire ipler sarkti havadan. Harry'yi simgibi bagladilar.
    "Hers eye burnunu sokuyorsun, Potter, yasaman dogru degil. Cadilar Bayrami'nda okulda dört döndün;
    Tas'i neyin korudugunu anlamak için gelmistim, sen de beni gördün."
    "Ifriti içeriye sen mi aldin?”
    "Tabii.I fritlerle basa çikmakta ustayim - arkadaki ifritin halini görmedin mi? Herkes deli gibi ifriti ararken,
    benden kuskulanan Snape dosdogru üçüncü kata gitti, beni bulmak için - ifritim seni öldüremedi o gece,
    üç basli köpek de Snape'in bacagini dogru dürüst isirip koparamadi.
    "Simdi sessizce bekle bakalim, Potter.S u ilginç aynayi incelemem gerek."
    Iste o zaman Quirrell'in arkasinda durans eyi fark etti Harry. Kelid Aynasi'ydi bu.
    Quirrell, çerçevesine dokunarak, "Tas'i bulmanin anahtaridir bu ayna," diye mirildandi. "Dumbledore
    gelip de seni kurtarir mi saniyorsun?.. Londra'da... O dönünce ben çok uzaklarda olacagim
    ···
  9. 234.
    0
    Harry'nin bütün çabasi Quirrell'i konusturmak, onun düsüncelerini Ayna'da yogunlastirmasini
    engellemekti.
    "Snape'le seni Orman'da gördüm -" dedi.
    "Evet," diye mirildandi Quirrell, bakmak için Ay-na'nin arkasina geçti. "Neler çevirdigimi iyice anlamak
    istiyordu. Benden hep kuskulanmisti zaten. Aklinca beni korkutacakti - sanki korkutabilirmisgibi... Benim
    yanimda Lord Voldemort var... "
    Quirrell, arkasindan çikip gözlerini Ayna'ya dikti.
    "Tas'i görüyorum... onu efendime sunacagim... ama nerede?"
    Harry kendisini simgibi saran iplerden kurtulmak için çirpindi, ama hiçbiri gevsemiyordu bile Quirrell'in
    dikkatini Ayna'ya vermesine mutlaka engellelmeliydi.
    "Ama Snape de benden nefret ediyor gibi görünüyordu."
    Quirrell, olagan bir sesle, "Orasi öyle," dedi, "dogru. Babanla birlikte Hogwarrs'taydi bilmiyor musun? O
    zaman da birbirlerini hiç sevmezlerdi. Ama senin ölmeni hiç istemedi."
    "Ama daha birkaç gün önce aglayip duruyordun -Snape'in seni tehdit ettigini sanmistim... "
    Quirrell'in yüzünde ilk kere bir korku belirtisi görüldü.
    "Bazen," dedi, "efendimin söylediklerini yerine getirmekte zorlaniyorum - o büyük bir büyücü, bense
    zayifim -"
    Harry'nin solugu kesildi sanki. "Yani o da seninle sinifta miydi?"
    Quirrell, sakin sakin, "Ben nereye gidersem gideyim, o hep yanmadadir," dedi. "Dünyayi dolasirken tanis
    mistim onunla. Sersem delikanlinin tekiydim, iyi nedir, kötü nedir, kafamin içi saçmasapan düsüncelerle
    doluydu. Lord Voldemort ne kadar yanildigimi gösterdi bana.I yiyle kötü diye birs ey yoktur, güç vardir
    sadece, bir de o gücü elde edemeyecek kadar zayif olanlar... O günden beri buyrugundayim, ama birçok
    kere yüzünü kara çikardim. Beni agir biçimde cezalandirmak zorunda kaldi." Quirrell ansizin titredi. "Yanli
    slari kolay kolay bagislamaz. Tas'i Gringotts'tan çalmayi basaramadigimda, çok öfkelenmisti. Beni
    cezalandirdi... gözünün hep üstümde olacagim söyledi... "
    Quirrell'in sesi gittikçe uzaklasiyordu sanki. Harry, Diagon Yolu'nu hatirladi - ne büyük aptallik ermisti.
    Quirrell'i ilk orada görmüs, Çatlak Kazan'da elini gibmisti.
    Quirrell fisiltiyla küfretti.
    "Anlamiyorum... Tas, Ayna'nin içinde mi? Onu kirmam mi gerekiyor?"
    Harry hizli hizli düsünmeye çalisiyordu.
    Su anda dünyada en çok istedigims ey, diye düsünüyordu, Tas'i Quirrell'dan önce bulmak. Ayna'ya
    bakarsam kendimi Tas'i alirken görürüm - yani Tas'in nerede oldugunu anlarim! Ama Quirrell'a fark
    ettirmeden nasil bakarim?
    Tümünü Göster
    ···
  10. 235.
    0
    Ona belli etmeden hafifçe sola kaymaya, aynanin karsisina geçmeye çalisti, ama ayak bileklerindeki ipler
    çok gibiydi: Sendeleyip düstü. Qiiirrell, Harry'ye aldirmadi. Hâlâ kendi kendine konusuyordu.
    "Bu ayna ne yapar? Nasil çalisir? Bana yardim edin, Efendimiz!"
    Harry, dehset içinde, bir sesin yanit verdigini duydu; ses Quirrell'in kendisinden geliyordu üstelik.
    "Çocugu kullan... Çocugu kullan... "
    Quirrell, Harry'ye döndü.
    "Evet - Potter - gel buraya."
    Ellerini çirpti; çirpar çirpmaz da Harry'yi baglayan ipler çözüldü. Agir agir ayaga kalkti Harry.
    Quirrell, "Gel buraya," dedi yine. "Ayna'ya bak, ne gördügünü söyle."
    Harry ona dogru yürüdü.
    "Yalan söylemeliyim," diye düsünüyordu. "Bakip bir yalan kivirmaliyim, baska çare yok."
    Quirrell tam arkasina yaklasti. Harry, onun sarigindan gelen garip kokuyu duydu. Gözlerini yumdu,
    Ayna'nin tam karsisina geçti, gözlerini yeniden açti.
    Kendi görüntüsüyle karsilasti; bembeyaz kesilmisti, korkmusgörünüyordu. Ama bir an sonra görüntü
    gülümsedi ona. Elini cebine sokup kan rengi bir tasçikardi. Göz kirpti, Tas'i yeniden cebine koydu - bunu
    yaparken de Harry kendi cebinde bir agirlik duydu. Nasil olduysa - inanilmaz bir biçimde - Tas'i almisti.
    Quirrell, "Eee?" dedi sabirsizlikla. "Ne görüyorsun?" Harry bütün cesaretini topladi.
    "Dumbledore'la tokalastiguni görüyorum," diye atti. "Gryffindor, Okul Kupasi'ni kazanmis."
    Quirrell yine küfretti.
    "Çekil önümden," dedi. Harry kenara çekilirken Felsefe Tasi'nin bacagina degdigini duydu. Kaçabilir
    miydi acaba?
    Ama besadim bile atmadan o ince sesi isitti yine, Quirrell'in dudaklari bile kipirdamiyordu.
    "Yalan söylüyor... Yalan söylüyor... "
    "Potter, gel buraya!" diye bagirdi Quirrell. "Bana dogruyu söyle! Biraz önce ne gördün?"
    Ince ses yine yükseldi.
    "Ben konusayim onunla... yüz yüze... "
    "O kadar gücünüz yok, Efendimiz!"
    "Yeteri kadar gücüm var... bu isiçin... "
    ···
  11. 236.
    0
    Harry sankiS eytan Kapani'na yakalanmisgibiydi. Tek kasini bile kimildatamiyordu. Taskesilmisti sanki,
    Ouirrell'm sarigina uzanip onu çözmeye basladigini gördü dehsetle. Ne oluyordu? Sarik çözüldü. O
    olmayinca Quirrell'in basi çok küçük duruyordu. Sonra agir agir döndü Quirrell. -
    Harry çiglik atabilirdi, ama sesi çikmiyordu. Quir-rell'in basinin arkasinda bir yüz vardi, o güne kadar
    gördügü en korkunç yüz. Kipkirmizi gözleri olan tebesir beyazi bir yüz. Burun deliklerinin yerinde de,
    yilaninkiler gibi daracik yariklar.
    "Harry Potter... " diye fisildadi.
    Harry bir adim gerilemek istedi, ama bacaklari kimildamiyordu.
    "Ne hale geldigimi gördün mü?" dedi yüz. "Gölgeden, buhardan baska birs ey degilim... Ancak bir bas
    kasinin bedenini paylasirsam bir biçim alabiliyorum... ama beni yüreklerine, kafalarina almak isteyenler
    olmustur hep... Tek boynuzlu kanis u son birkaç hafta güç sagladi bana... bana bagli Quirrell'in Orman'da
    benim için kan içtigini gördün... YasamI ksiri'ni elime geçirince kendi bedenimi de yaratabilecegim... S
    imdi... cebindeki Tas'i ver bakalim!"
    Demek biliyordu. Bacaklarina ansizin bir dirilik gelen Harry hafifçe geriledi.
    "Aptallik etme," diye homurdandi yüz. "Kendi canim kurtar, benden yana olmaya bak... yoksa sonun
    annenle babanin sonu gibi olur... Kendilerine acimam için yalvararak öldüler... "
    Ansizin, "YALAN!" diye bagirdi Harry.
    Quirrell, Voldemort Harry'yi görebilsin diye, arka arka yürüyordu. Hain yüz gülümsüyordus imdi.
    "Ne kadar dokunakli... " diye tisladi. "Cesarete her zaman saygim var... Evet, yavrum, annenle baban
    yürekliydi... Önce babani öldürdüm, kiyasiya dövüsmüstü benimle... ama annenin ölmesi gerekmezdi...
    seni korumak istiyordu... S imdi vers u Tas'i, yoksa annen de bosu bosuna ölmüsolacak."
    "HIÇBIR ZAMAN!"
    Alevli kapiya firladi Harry, ama Voldemort, "YAKALA ONU!" diye bagirdi, Harry de o anda Quirrell'in
    elinin bilegine yapistigini duydu. Alnina o biçak gibi sanci saplandi yine; kafasi sanki ikiye ayrilacakti;
    bütün gücüyle direnerek bagirdi, Quirrell'in kendisini biraktiginis askinlikla gördü. Basindaki agri hafifledi -
    Quir-rell'in nereye gittigini anlamak için çilginca bakindi çevresine; onun ellerine bakarak aci içinde
    kivrandigini gördü - parmaklarinda kabarciklar beliriyordu.
    Voldemort, "Yakala onu! YAKALA ONU!" diye bagirdi yine; Quirrell atlayip yere yikti Harry'yi, üstüne
    çullandi, iki elini onun boynuna doladi - Harry'nin yara izi artik dayanilmaz bir aci veriyordu, ama Quirrell
    da sancilar içinde uluyordu.
    "Efendimiz, onu tutamiyorum - ellerim - ellerim!"
    Quirrell dizlerini dayadi Harry'ye, boynunu birakips askinlik içinde kendi avuçlarina bakmaya basladi
    -Harry onun ellerinin kipkirmizi kesildigini gördü, yanmisti sanki, derileri soyulmustu, piril piril parliyordu.
    Voldemort, "Öyleyse öldür onu, sersem, öldürsene!" diye haykirdi.
    Tümünü Göster
    ···
  12. 237.
    0
    Ouirrell bir ölüm laneti yagdirmak için elini kaldirdi, ama Harry içgüdüyle uzanip Quirrell'in yüzüne yapisti.
    "AAAAHH!"
    Yere yuvarlandi Quirrell, yüzünde de kabarciklar belirmisti, Harry anladi: Quirrell'in cildine dokunmak
    korkunç bir aci veriyordu ona -s imdi teks ansi vardi: lanetlemesini önlemek için onu aci içinde
    kivrandirmak.
    Ayaga firladi Harry, Quirrell'in koluna yapisip bütün gücüyle gibti. Quirrell çiglik atarak Harry'yi itmek
    istedi - Harry'nin basindaki agri daha da artiyordu, gözleri de göremiyordu artik - sadece Quirrell'in
    korkunç çigliklarini, Voldemort'un "ÖLDÜR ONU! ÖLDÜR ONU!" diye haykirmasini isitebiliyordu - ba
    ska sesleri de - belki kendi kafasinda yaratiyordu o sesleri... "Harry! Harry!"
    Quirrell'in kolunun burkuldugunu duydu, hers eyin bittigini anladi, bir karanliga düstü... düstü... düstü...
    Tepesinde altin rengi birs ey uçuyordu. Snitch! Yakalamak istedi onu, ama kollari havaya kalkamayacak
    kadar agirdi.
    Gözlerini kirpistirdi. Snitch degildi bu. Gözlüktü. Ne kadar garip.
    Gözlerini kirpistirdi yine. Albus Dumbledore'un gülümseyen yüzüyle karsilasti.
    "Iyi günler, Harry," dedi Dumbledore.
    Harry ona bakti bir süre. Sonra hatirladi. "Efendim! Tas! Quirrell'di! Tasonda! Efendim, çabuk -"
    "Sakin ol, sevgili yavrum, sen olaylarin biraz gerisinde kalmissin," dedi Dumbledore. "TasQuirrell'da deg
    il."
    "Kimde öyleyse? Efendim, ben -" "Harry, sakin ol lütfen, yoksa Madam Pomfrey beni disari atar,"
    Harry yutkunarak çevresine bakindi. Hastane kanadinda oldugunu anladi. Beyaz çarsafli bir yatakta
    yatiyordu, yanindaki sehpanin üstü des ekerci dükkânina dönmüstü.
    Dumbledore, isil isil, "Arkadaslarinin, hayranlarinin armaganlari," dedi. "Mahzenlerde seninle Profesör
    Quirrell arasinda geçenler sir, ama nasilsa bütün okul ögrenmis. Arkadaslarin Fred'le George Weasley
    sana bir oturak göndermeye kalkmislar. Bundan hoslanacagini düsünmüsler. Ama Madam Pomfrey bunun
    pek saglikli birs ey olmadigina inandigi için oturaga el koymus."
    "Ne kadar zamandir buradayim?"
    "Üç gündür. Mr Ronald Weasley'le Miss Granger çiktiginda pek sevinecekler, inanilmaz derecede
    üzülüyorlardi."
    "Ama efendim, Tas"
    "Görüyorum ki, dikkatini baska yere veremiyorsun. Peki öyleyse... Tas... Profesör Quirrell onu senden
    alamadi. Buna engel olmak için tam zamaninda yetistim, ama dogrusunu istersen, sen de tek basina zaten
    basariliydin."
    "Siz de mi geldiniz? Hermione'nin baykusunu mu aldiniz?"
    Tümünü Göster
    ···
  13. 238.
    0
    "Yolda karsilastik onlarla. Londra'ya vanr varmaz, bulunmam gereken yerin ayrildigim yer oldugunu
    anlamistim. Quirrell'i senin elinden almak için tam zamaninda yetistim -"
    "Sizdiniz demek... "
    "Gecikecegim diye korkmustum."
    "Az kalsin gecikecektiniz. Tas'i ona karsi artik daha fazla koruyamazdim -"
    "Tas'i degil, yavrum, kendini - gösterdigin çaba seni öldürecekti neredeyse. Bir an öldügünü düsünüp
    korktum. Tas'a gelince, yok edildi."
    Harry, bosbos, "Yok mu edildi?" diye sordu. "Ama arkadasiniz - Nicolas Flamel"
    "Ooo, demek Nicolas'i da biliyorsun." Dumbledore keyiflenmisti sanki. "Hers eyi uygun biçimde yaptin,
    degil mi? Nicolas'la ben oturup konustuk, Tas'i yok etmenin dogru olacagina karar verdik."
    "Yani o da, karisi da ölecekler, öyle mi?"
    "Islerini düzenlemeye yetecek kadarI ksir var ellerinde.Is lerini düzene koyduktan sonra da, evet,
    ölecekler."
    Dumbledore, Harry'nin gözlerindekis askin bakisi görünce gülümsedi.
    "Senin kadar genç biri için inanilmaz birs ey bu, ama Nicolas'la Perenelle için uzun, çok uzun bir günden
    sonra yatagina çekilip uyumaya benziyor. Düzenli bir kafa için ölüm de büyük bir serüvenden baska birs
    ey degildir. Biliyor musun, pek de öyle harika birs ey degildi Tas. Diledigin kadar para, diledigin kadar ya
    sam! Birçok insanin hemen isteyecegi ikis ey - asil sorun, insanlarin kendileri için en kötüs eyleri isteme
    tutkulari." Harry, kafasi iyice karismis, yatiyordu. Dumbledore Küçük bir ezgi mirildandi, tavana bakarak
    gülümsedi.
    "Efendim," dedi Harry. "Düsünüyordum da... Efendim - Tasyok olsa bile, Vol- yani, Kim-Oldug
    unu-Bilir-sin-Sen-"
    "Voldemort de, Harry. Hers eyin gerçek adini söyle.
    Birs eyin adindan korkarsan, kendisinden daha çok korkmaya baslarsin."
    "Evet, efendim.S ey, Voldemort dönmenin baska yollarini arayacak, öyle degil mi? Demek istiyorum ki...
    gitmedi mi?"
    "Hayir, Harry, gitmedi. Hâlâ bir yerlerdedir, belki de paylasacagi bir beden ariyordur.. gerçekten canli
    olmadigi için, öldürülemez de. Quirrell’i ölüme terk etti, dostlarina da düsmanlari kadar acimasiz
    davraniyor. Yine de, Harry, onun güce kavusmasini geciktirdin, ileride bir baskasi da savasabilir onun
    ama, bu gecikmeler gücünü bütün bütüne yitirmesini saglayabilir."
    Basini salladi Harry, ama hemen kesti bunu, çünkü öyle yapinca kafasi agrimisti. Sonra, "Efendim," dedi,
    "ögrenmek istedigim baskas eyler de var, eger bana anlatirsaniz... gerçegi ögrenmek istiyorum... "
    Tümünü Göster
    ···
  14. 239.
    0
    "Gerçegi."I ç çekti Dumbledore. "Hem güzel, hem korkunç birs eydir gerçek, çok özen ister. Yine de
    sorunu yanitlarim, yanitlamamak için geçerli bir nedenim olursa beni bagislarsin. Tabii yalan söylemeyeceg
    im."
    "Sey... Voldemort annemi öldürmüs, beni öldürmesine engel oldugu için. Beni neden öldürmek istiyordu
    acaba?"
    Dumbledore derin derin iç çekti bu kere.
    "Yazik, sorunu yanitlayamam. Söyleyemem sana. Bugün olmaz.S imdi olmaz. Günün birinde ög
    reneceksin... s imdilik bunu düsünme, Harry. Büyüyünce... Biliyorum, bunu duymaktan hoslanmayacaksin,
    günü gelince ögreneceksin."
    Harry üstelemenin bir yarar saglamayacagini biliyordu.
    "Peki, Quirrell neden dokunamadi bana?" "Annen seni kurtarmak için öldü. Voldemort'un anlayamayaca
    gi birs ey varsa, o da sevgidir. Annenin sana olan sevgisi kadar güçlü bir sevgi ne derin izler birakir, bunu
    anlayamaz. Yara izine benzemez bu, gözle görülmez... böylesine yürekten sevilmek, seven insan gitse bile,
    bizi sonsuza kadar korur. Tenine islemistir bu. Quirrell'in içi nefret, hirs, türkü doluydu, ruhunu
    Voldemort'la paylasmisti o; sana bu yüzden dokunamadi. Güzelliklerle yaratilmisbirine dokunmak onun
    gibilere aci verir."
    Dumbledore pencereye konmusbir kusla ilgileniyordus imdi; bu da Harry'ye gözlerini çarsafa silme olana
    gini sagladi. Kendini toparlayinca, "Ya Görünmezlik Pelerini?" dedi. "Onu bana kimin yolladigini biliyor
    musunuz?"
    "Haa - onu baban birakmisti bana, hosuna gider diye düsündüm." Dumbledore'un gözleri parladi "Yararli
    s ey'er... baban buradayken onu sirtina geçirir, mutfaga gidip yiyecek birs eyler asirirdi."
    "Birs ey daha var... "
    "Bakalim bu neymis?"
    "Quirrell'in söyledigine göre, Snape -"
    "Profesör Snape, Harry."
    "Evet, o. Quirrell'in söyledigine göre, babamdan nefret ettigi için benden de nefret ediyormus. Dogru mu
    bu?"
    "Dogrusu ikisi de birbirlerinden pek hoslanmazlardi. Seninle Mr Malfoy gibi. Günün birinde baban öyle
    birs ey yapti ki, Snape onu hiç bagislamadi."
    "Ne yapti?"
    "Onun hayatini kurtardi."
    "Ne?"
    Düslere dalmisgibi, "Evet... " dedi Dumbledore. "Garip degil mi, insanlarin kafasi nasil çalisiyor? Profesör
    Snape babana borçlu kalmayi kaldiramadi... O borcu ödemek için de bütün bir yil seni korumaktan peris
    ···
  15. 240.
    0
    an oldu. Babana nefretini artik huzur içinde hatirlayabilir... "
    Harry anlamaya çalisti bunu, ama kafasi zonkluyordu, vazgeçti.
    "Efendim, birs ey daha var... "
    "Bir teks ey mi?"
    "Tas'i Ayna'dan nasil çikardim?"
    "Hah, bak iste, bunu sorduguna sevindim. Bu da benim parlak düsüncelerimden biriydi, ikimizin arasinda
    kalsin, sakin kimseye söyleme. Tas'i bulmak isteyen kisi - kullanmak isteyen degil, bulmak isteyen kisi
    -onu ele geçirebilirdi ancak; baskalari altin yapmakla ilgilenirdi sadece, bir yandan da likir likir Yasam
    iksiri içerdi. Beynim bazens asirtiyor beni... Hadi artik, bu kadar soru yeter.S ekerlerim yemeye basla.
    Ah! Bertie Botts'un Bin Bir Çesit FasulyeS ekerlemesi! Yazik, gençligimde insanin içini bulandiranlardan
    biri çikmisti kismetime, o günden sonra da agzima koymadim - amas u herhalde güvenlidir, ne dersin?"
    Gülümseyerek açik kahverengi bir fasulyes ekerlemesi atti agzina. "Tüh!" dedi bogulurca sina, "Kuhik
    ki-riymis!"
    Yönetici Madam Pomfreys irin bir kadindi, ama çok düzenliydi.
    "Besdakikacik," diye yalvardi Harry. "Kesinlikle olmaz." "Profesör Dumbledore'u aldiniz... " "Elbette, o
    Okul Müdürü, ayricaligi var. Dinlenmen gerek."
    "Dinleniyorum, bakin, yatiyorum iste. N'olursu-nuz, Madam Pomfrey... "
    "Ne yapalim, öyle olsun," dedi Madam Pomfrey. "Ama sadece besdakika."
    Ron'la Hermione'yi içeri aldi.
    "Harry!"
    Hermione ona sarilmaya hazirdi yine, ama kendini tuttu, basi hâlâ agridigi için de Harry memnun oldu
    buna.
    "Ah, Harry, biz senin ölecegini - Profesör Dumbledore öyle üzülmüstü ki -"
    "Bütün okul bundan söz ediyor," dedi Ron. "Ne oldu,s unun dogrusunu anlatsana."
    Gerçek öykünün inanilmaz söylentilerden çok daha garip, çok daha heyecanli oldugu ender durumlardan
    biriydi bu. Harry hers eyi anlatti: Quirrell'i, Ayna'yi,Tas'i, Voldemort'u. Ron'la Hermione iyi dinleyicilerdi
    dogrusu; uygun yerlerde soluklarini tuttular, Harry Quirrell'in sariginin altinda ne oldugunu söyleyince,
    Hermione çiglik atmaktan kendini alamadi.
    Sonunda, "Demek Tasyok artik," dedi Ron. "Flamel öyle ölüp gidecek mi?"
    "Ben de bunu sordum Dumbledore'a; dedi ki - ne demisti? - 'Düzenli bir kafa için ölüm de büyük bir
    serüvenden baska birs ey degildir'."
    "Söylemistim, kaçigin tekidir diye," dedi Ron. Kahramaninin ne kadar çilgin oldugundan etkilenmise
    ···
  16. 241.
    0
    benziyordu.
    "Sizin ikinize ne oldu?" dedi Harry.
    "Ben rahatça döndüm," dedi Hermione. "Ron'u zütürdüm - biraz zaman aldi bu - tam bay kushaneye
    gidiyorduk ki, GirisSalonu'nda Dumbledore'la karsilastik. Zaten biliyordu - 'Harry onun pesinde, öyle deg
    il mi?' dedi, üçüncü kata firladi."
    Ron, "Bu isi senin yapmani mi istemisti yoksa?" dedi. "Babanin Pelerinini yollamasi filan?"
    "Ooo," diye patladi Hermione, "öyle düsündüyse eger - yani, demek istiyorum ki - korkunç birs ey bu
    -ölebilirdin."
    Harry, düsünceli düsünceli, "Hayir," dedi. "Tuhaf bir adam Dumbledore. Bana bir olanak saglamak istedi
    galiba. Burada olup biten hers eyi biliyor, bu ise kalkisacagimizin farkindaydi, bizi durduracagina gereklis
    eyleri ögretti, ipuçlari verdi. Ayna'nin nasil isledigini ögrenmem rastlanti degildi bana kalirsa. Eger
    becerebilirsem, Voldemort'la yüz yüze gelmemin hakkim oldugunu düsünüyordu... "
    Ron, "Anlasildi, Dumbledore'un üstüne yok," dedi keyifle. "Bana bak, yarin yil sonus öleni var, ayaga
    kalkmalisin. Puanlar toplandi, Slytherin kazandi elbet -son Quidditch maçini kaçirdin, sen olmayinca
    Ravenclaw bizi duman etti - ama yemekler harikadir."
    O anda Madam Pomfrey daldi odaya.
    "Neredeyse on besdakika oldu," dedi kesin bir sesle. "DISARI!"
    Deliksiz bir uykudan sonra, Harry neredeyse bütün bütüne iyilesti.
    Dünya kadars eker kurusunu siralamakla ugrasan Madam Pomfrey'e, "Sölene gitmek istiyorum," dedi.
    "Gidebilirim, degil mi?"
    "Profesör Dumbledore gidebilecegini söyledi." Madam Pomfrey'e bakilirsa, Profesör Dumbledore bu is
    lerins akaya gelmeyeceginden habersizdi. "Bir baska ziyaretçin daha var."
    "Güzel," dedi Harry. "Kim?"
    Daha "Kim?" diye sorarken Hagrid süzüldü kapidan. Ne zaman bir odaya girse, oldugundan da büyük
    görünüyordu. Harry'nin yanina olurdu, onas öyle bir bakti, sonra gözyaslarina boguldu.
    Yüzünü ellerine gömüp, "Bütün - bunlar - benim -yüzümden!" diye hiçkirdi. "Fluffy'yi nasil atlatacagini
    ben söyledim o alçaga! Ben söyledim! Bir tek bunu bilmiyordu, onu da ben söyledim! Ölebilirdin! Bir
    ejderha yumurtasi ugruna! Bir daha agzima içki koymayacagim! En iyisi, atsinlar beni buradan, bir Muggle
    olarak yasayayim!"
    Hagrid'in, sakalindan yaslar süzülerek aci ve pismanlikla böylesine sarsildigini görünces asirmisti Harry.
    "Hagrid!" dedi. "Hagrid, nasil olsa bir yolunu bulup ögrenecekti, burada Voldemort'dan söz ediyoruz, sen
    söylemesen bile nasil olsa ögrenecekti."
    "Ölebilirdin!" diye hiçkirdi Hagrid. "Onun adim da sakin söyleme!"
    "VOLDEMORT!" diye bagirdi Harry; Hagrid öyle korktu ki, aglamayi kesti hemen. "Karsi karsiya
    Tümünü Göster
    ···
  17. 242.
    0
    geldim onunla, adini da söylüyorum iste. Keyfin yerine gelsin, Hagrid, Tas'i kurtardik, yok oldu, artik onu
    kullanamaz. Bir Çikolatali Kurbaga al, bende dünya kadar var... "
    Hagrid, elinin tersiyle burnunu silerek, "Simdi hatirladim," dedi. "Sana bir armaganim var."
    Harry, "Senin o ünlü sandviçlerden mi yoksa?" dedi korkuyla. Hagrid belli belirsiz kikirdadi.
    "Degil. Onarmam için Dumbledore dün izin veedi bana.I zin verecegine sepetleyebilirdi de - neyse, bunu
    getirdim... "
    Deri ciltli, güzel bir kitaba benziyordu bu. Harry merakla açti kapagini, içi büyücü fotograflariyla doluydu.
    Annesiyle babasi her sayfadan gülümseyerek el salliyorlardi ona.
    "Annenle babanin bütün eski okul arkadaslarina baykuslar yolladim, onlardan fotograf istedim... Sende
    hiç olmadigini biliyordum... Begendin mi?"
    Konusamiyordu Harry, ama Hagrid anliyordu.
    Harry yil sonus ölenine tek basina indi o gece. Madam Pomfrey, bütün titizligiyle, onu tepeden tirnaga bir
    daha incelemis, Harry de biraz gecikmisti; Büyük Salon çoktan dolmustu. Yedi yil üst üste Okul Kupasi'ni
    kazandigi için, Slytherin'in yesil gümüsrenkleriyle donatilmisti. Yüce Masa'nin arkasindaki duvara üstünde
    yilan resmi olan koca bir bayrak asilmisti boydan boya.
    Harry girince önce bir sessizlik çöktü ortaya, sonra herkes bir agizdan konusmaya basladi. Harry,
    Gryffindor masasinda Ron'la Hermione'nin arasina oturdu, herkesin ayaga kalkarak kendisine bakmasina
    aldirmiyormusgibi görünmeye çalisti.
    Neyse ki, Dumbledore'un da gelmesi uzun sürmedi. Miriltilar kesildi.
    Dumbledore, "Bir yil daha geçti!" dedi neseyle. "Simdi bu güzel yemekleri yemeye baslamadan önce
    ihtiyar bir adamin gevezelikleriyle gibacagim sizi. Ne yildi ama! Dilerim kafalarinizin içi geçen yila göre
    biraz daha dolmustur... gelecek ders yili baslamadan önce onlari bosaltmak, yenilemek için önünüzde
    koca bir yaz var...
    "Simdi, anladigim kadariyla, Okul Kupasi verilecek. Puanlars öyle: Dördüncü sirada, üç yüz on iki puanla
    Gryffindor; üçüncü sirada, üç yüz elli iki puanla Hufflepuff; ikinci sirada, dört yüz yirmi alti puanla
    Ravenclaw; Slytherin'in de dört yüz yetmigibi puani var."
    Slytherin masasindan bir çiglik ve alkiskasirgasi koptu. Harry, Draco Malfoy'un elindeki sapli kadehi
    masaya vurdugunu görebiliyordu, iç bulandirici bir görünümdü bu.
    "Evet, evet, Slytherin basariliydi," dedi Dumbledore. "Ama son olaylari da göz önüne almamiz gerekiyor."
    Odaya sessizlik çöktü birdenbire. Slytherin'lerin gülümsemeleri dudaklarinda donar gibi oldu.
    "Öhö öhö," dedi Dumbledore. "Simdi son puanlari da ekleyelim. Bakalim... Evet...
    "Önce - Mr Ronald Weasley'ye... "
    Ron mosmor kesildi; güneste perisan olmusbir patlicana benziyordus imdi
    Tümünü Göster
    ···
  18. 243.
    0
    "... Hogwarts'in uzun yillardir tanik oldugu en basarili satranç oyunu için, Gryffindor'a elli puan
    veriyorum."
    Büyülü tavan Gryffindor'larin çigliklarindan az kalbin havalanacakti; tepelerindeki yildizlar bile titriyordu
    sanki. Percy'nin öteki Sinif Baskanlari'na, "Benim kardesim o!" diye böbürlenmesi isitilebiliyordu. "En
    küçük kardesim! McGonagall'in dev satrancini boydan boya geçti!"
    Sonunda yine sessizlige büründü salon.
    "Sonra - Miss Hermione Granger'a... alevlerle karsi karsiya kaldigi anda bile sogukkanliligini yitirmeden
    mantigini kullandigi için, Gryffindor'a elli puan daha veriyorum."
    Hermione kollarina gömdü yüzünü. Harry onun hüngür hüngür aglamakta oldugunu düsünüyordu.
    Masadaki Gryffindor'lar kendilerinden geçmislerdi -yüz puan birden kazanmislardi
    "Daha sonra - Mr Harry Potter'a... " dedi Dumbledore. Odada çit çikmiyordus imdi. "... kararliligi ve olag
    anüstü cesareti için, Gryffindor'a altmispuan veriyorum.
    Kopans amata kulaklari sagir edecek türdendi. Toplama yapmayi becerenler Gryffindor'un puanlarinins
    imdi dört yüz yetmigibiye yükseldigini fark etmislerdi - Slytherin'in puanlarina esitti bu. Okul Kupasi için
    berabere kalmislardi - Dumbledore Harry'ye bir puan daha verseydi...
    Elini kaldirdi Dumbledore. Oda yeniden sessizlige gömüldü.
    Dumbledore, gülümseyerek. "Türlü türlü cesaret vardir," dedi. "Düsmanlarimiza karsi koymak yürek
    ister, ama dostlarimiza karsi koymak da yürek ister. Bu yüzden Mr Neville Longbottom'a da on puan
    veriyorum."
    Gryffindor masasindan yükselen gürültü öylesine yüksekti ki, o anda disaridan geçen biri, Büyük
    Salon'da patlama oldugunu sanabilirdi. Harry, Ron ve Hermione ayaga kalkip çigliklar atmaya basladilar;
    Neville ise,s oktan bembeyaz kesilmis, kendisini kucaklayanlarin arasinda kaybolmustu. Gryffindor'a hiç
    bu kadar puan kazandirmamisti daha Önce. Harry, çiglik çigliga, Ron'un bögrünü dürterek Malfoy'u
    gösterdi; Malfoy, sanki kendisine Beden-Kilitleme büyüsü yapilmisgibi, dehset içinde kaskati kesilmisti.
    Ravenclawla Hufflepuff ögrencileri de Slytherin'in geçilmesini kutluyorlardi; alkislar arasinda, "Bu
    demektir ki," diye seslendi Dumbledore, "salonun süslemelerinde degigiblik yapmamiz gerek."
    Ellerini çirpti. Bir anda yesiller kizila, gümüsler altina dönüstü; büyük yilan resmi ortadan yok oldu, onun
    yerini aslan aldi. Snape, zoraki bir gülümsemeyle Profesör McGonagall'in elini gibiyordu. Harry'yle göz
    göze geldiler, Harry onun duygularinda en ufak bir degigiblik bile olmadigini hemen anladi. Buna aldirmadi
    bile. Gelecek yil yasam siradan bir yasam olacakti - artik Hogwarts'ta ne kadar siradan olabilirse...
    Harry'nin yasamindaki en güzel geceydi bu, Quidditch'te kazandiklari geceden de, Noel gecesinden de,
    dagifritini yere serdikleri geceden de güzeldi... bu geceyi hiç, ama hiç unutmayacakti.
    Harry daha sinav sonuçlarinin açiklanacagini unutmustu; sonuçlar açiklaninca hatirladi bunu. O da, Ron
    da iyi notlarla sinif geçtiklerini ögrenince çoks asirdilar. Hermione, elbette, sinif birincisi olmustu. Neville
    bile kupayi kurtarmisti durumu,I ksir'den aldigi kötü notu Bitkibilim'deki basarisiyla dengelemisti. Kötü
    oldugu kadar da ahmak biri olan Goyle'un okuldan atilacagini saniyorlardi, ama o da geçmisti. Buna
    üzüldüler, ama Ron'un dedigi gibi, yasamdi bu, insanin her dilegi gerçeklesmiyordu
    Tümünü Göster
    ···
  19. 244.
    0
    Dolaplar bir anda bosaltildi, sandiklar, bavullar hazirlandi; Neville'in kurbagasi tuvaletlerin bir kösesinde
    bulundu; tatilde büyü yapilmamasini belirten yazili uyarilar dagitildi bütün çocuklara (Fred Weasley,
    üzüntüyle, "Bunu vermeyi de hiçbir yil sektirmiyorlar," dedi); Hagrid onlari gölün karsi kiyisina geçirecek
    kayiklar filosuna zütürdü; Hogwarts Ekspresi'ne bindiler; yolculuk boyunca, çevrelerindeki görünüm yes
    erip daha düzenli bir biçime girdikçe, konustular, güldüler; Muggle kentlerinden hizla geçerken Bertie
    Botts'un Bin Bir Çesit FasulyeS ekerlemesi'nden yediler; büyücü cüppelerini çikarip yeleklerini, ceketlerini
    giydiler; sonunda King's CrossI stasyonu'nda Peron Dokuz Üç Çeyrek'e girdiler.
    Perondan ayrilmalari epey uzun sürdü.I htiyar bir bekçi duruyordu turnikenin basinda, duvardan hep
    birlikte güm diye firlayip çikmasinlar, Muggle'lari korkutmasinlar diye onlari ikiser üçer geçirdi.
    "Bu yaz gelip biraz bizde kalin," dedi Ron, "ikiniz de - size baykusyollarim."
    "Sagol," dedi Harry. "Böyle birs ey benim de hosuma gider."
    Ana kapidan, itiskakislar arasinda, Muggle'lar dünyasina yeniden adim attilar.S öyle bagiranlar oldu:
    "Hosça kal, Harry!"
    "Görüsürüz, Potter!"
    Ron, siritarak, "Hâlâ ünlüsün," dedi.
    "Gidecegim yerde ün mün para etmiyor," dedi
    Harry.
    Ana kapidan üçü birlikte çiktilar - Harry, Ron, Hermione.
    "Iste orada, anne, iste orada, bak!"
    Ginny Weasley'ydi bu, Ron'un kiz kardesi; ama Ron'u göstermiyordu.
    "Harry Pooter!" diye ciyakladi. "Bak, anne, görebiliyorum -"
    "Kapa çeneni, Ginny, parmakla göstermek ayiptir."
    Mrs Weasley onlara gülümsedi.
    "Yogun bir yil miydi?" diye sordu.
    "Çok!" dedi Harry. 'Tatliyla kazaga tesekkürler, Mrs Weasley."
    "Birs ey degil, yavrum."
    "Hazir misin?"
    Vernon Eniste'ydi bu, hâlâ mosmordu yüzü, hâlâ biyikliydi; siradan insanlarla dolu bir istasyonda
    Harry'nin kafes içinde bir baykustasiyacak kadar umursamaz olmasina kizmisti. Arkasinda Petunia
    Teyze'yle Dudley duruyordu, ikisi de Harry'yi görmekten dehsete kapilmisa benziyorlardi.
    ···
  20. 245.
    0
    "Siz Harry'nin ailesi olmalisiniz!" dedi Mrs Weasley.
    "Öyle sayilabilir," dedi Vernon Eniste. "Çabuk ol, çocuk, bütün gün seni bekleyecek degiliz." Yürüdü
    gitti.
    Harry, Ron'la Hermione'ye son bir söz söylemek için durdu.
    "Yaz sonunda görüsürüz öyleyse."
    Hermione, Vernon Eniste'nin arkasindan kararsizca bakarak, "Dilerim. .s ey -güzel bir tatil geçirirsin,"
    dedi- bir insanin nasil bu kadar sevimsiz olabilecegine akil erdiremiyordu.
    "Geçirecegim” dedi Harry; yüzüne yayilan siritma arkadaslarinis asirtti. "Evde büyü yapmamizin yasak
    oldugunu onlar bilmiyor ki. Bu yaz Dudley'yle çok, ama çok eglenecegim

    ---son---
    ···