Kasım sonu yağmurlu ve fırtınalı bir günde öğlen vakti, bizi bekleyen sürprizden habersiz şehrin işlek caddelerinden birinde bulunan ünivesiteli gençlerin takıldığı nargile cafede arkadaşım mikoyla birlikte çayımızı hüpletip cebimizdeki 10 lirayla akşama kadar neler yapabileceğimiz konusunda beyin fırtınası yapıyorduk.

Maddi durumu iyi olmayan, fakir iki ailein iki zeki çocuğuyduk, yaşadığımız şehir ufak bir tatil beldesi, kışın sadece yerlilerin ve üniversiteli öğrencilerin kaldığı, yazın nüfusun yüz katına milyon kişiye ulaştığı, egenin huzurlu sahillerinin en güzel noktasıyla buluşan Kuşadası'ydı.

Gariptir fakat, durumu iyi olmayan ailelerden gelmemize rağmen, ikimizde bunun bir ayrıcalık olduğunu düşünüp bardağın boş değilde hep dolu tarafını görmeye çabalıyorduk.

Yaşıtlarımız sürekli ortam veya karı kız kovalayan, paranın verdiği rahatlık ve aile desteğiyle kendisini cevresine kanıtlamaya çalışan gereksiz insan topluluğundan başka birşey değildi bizim için...

Yani demek istediğim, elinizi tutan birileri yoksa cevrenizde, kendiniz ilk önce yürümeyi, ardındanda koşmayı öğrenirsiniz, en azından birgün tutunacak kimseniz olmadığında, bahsettiğim arkadaşlar gibi ayak altında ezilmek yerine düştüğünüzde kalkmanızı sağlayacak erdemede sahip olabilirsiniz...

Gerçekçi ol, imkansızı iste

2 ay boyunca yaşadıklarımızı mikoyla beraber elimizden geldiğince bu başlıkta paylaşmaya çalışıcaz panpalar

Kahve sigara yapıp geliyorum yeterince rez gelirse saat 14:00 e kadar buralara yardırırık

"gerçekçi ol, imkansızı işte" şukunu verdim

Karşıdan ağır ağır yürüyerek cafeye doğru gelen uzun boylu zayıf adam, yanında yürüyen orta boylu arkadaşına doğru hafiften eğilmiş bir şekilde göz ucuyla etrafı keserek, karşıdan bakan birisinin önemli olduğunu düşünmesini sağlayacak şekilde birşeyler anlatıyordu...

O anda cafede çalışan cocuğa televizyondaki kanalı değiştirmesini söyleyen mekan sahibi dikkatimi dağıtmayı başarmıştı, o geçen kısa zamanda adamlar içeri girmiş hemen arka masamızda bulunan, üzerinde boş çay bardakları olan yerin boş olup olmadığını sormak için televizyondaki kanalları değiştirmeye gelen garsona yönelmişlerdi ki ! işte o an !

Etrafı cam ile kapalı, 4 köşesinde uzun sepaların üzerinde lcd plazma tvler bulunan cafede, yüzüm giriş kapısının hemen sağında bulunan tvye dönük bir şekilde mikoyla konuşurken, yağmurdan ıslanmış ve ağaçlardan düşen yaprakların farklı bir gizem kattığı geniş yolun karşısındaki lüks siyah arabadan inen adamlar gözüme takılmıştı birkaç saniye...

Yaşadığım herşeyi tam anlamıyla size empoze edebilmek için biraz vakit harcıyorum yazdıklarıma

Adamın bu masa boş mu diye seslenmesiyle kanalı değiştirmeyi bırakıp buyrun boş beyefendi oturabilirsiniz diyaloğu arasında Cnn Türk'te kalan televizyonlardan yükselen ' Ege Körfezi Kuşadası açıklarında denizin ortasında can yeleği takılı ölümden son anda kurtarılan bir bebek' haberi mekan sahibinin aç sesi aç aç aç bağırışları altında tüm cafei televizyona kilitlemişti...

Yaklaşık 4 saat önce didim üzerinden minibüslerle kuşadasına, buradanda izmir subaşına gönderilecek 22'şerli 3 gruptan sadece ikisi ulaşım verine varabilmiş diğer grup yolda takip sonucu emniyet tarafından alınmıştı. Noktaya varan gruptan birisi bir metre boyunda küçük çalı veya ağaç diyebileceğimiz yuvarlak topak ve kuru yeşilliklerin arasındaki toprak arazide yüz metre ilerledikten sonra 'subaşı'ismindeki, etrafını hilal şeklinde kapatmış ufak dağın yamacında bulunan deniz kenarına gelecek, diğer grup ise ilk çıkandan 1 saat sonra oraya gidecekti.

ilk grup subaşına vardığında onları orda karşılayan 1 kaptan 1 miço ve 20 kişilik bir bot olacaktı, ilk grubun varmasıyla eş zamanlı olarak bot ve miçoda olay yerine geliyor, herkes bota bindikten sonra telefonla diger grubun cikmasi icin gorusmeye geçilip tekrar hazırlığa başlanıyordu. Maksimum 20 kişinin binebileceği alan 24 kişi alıp kuşadası körfezinden yunanistan adalarına geçiyordu.

Ne yazıkki herkes ilk giden bot kadar şanslı olamıyor, arkasından çıkan aralarında çocuk ve bebeklerinde bulunduğu ikinci suriyeli mülteci grup yunanistan sınırında yunan sahil güvenliğinin açtığı ateş sonucu alabora olup batırılıyordu!

23 kişinin öldüğü olayda geriye tek sağ kalan ne yazık ki biraz önce Cnn Türk'te izlediğimiz mucize bebekti...

UMUDA YOLCULUK...

Cafeyi hakimiyetine alan uğultu arasında adamın yanındakine panik halde birşeyler mırıldandığını duyar gibi oldum, ilk başta önemsiz gibiydi fakat fazla vakit geçmeden televizyondaki haberle adamların bir bağlantısının olduğunu arka masamızdaki konuşmalarına kulak misafiri olarak anladım...

Saat akşam üzeri 4 ü geçiyor, yollar hala aynı ıslak ve ağaçlardan düşen kuru yapraklarla gizemini koruyor, gökyüzünu saran kalın, yoğun ve koyu gri renkteki bulutlarda eklenince dahada esrarengizleşiyordu. Fırtınadan dolayı dışardan 10 dakikada en fazla 2 kişi geçiyor onlarda hemen yanda bulunan duraktan taxiye binip gözden kayboluyorlardı.

Bu görüntüde kimsenin dikkat etmediği arka planda kalan bir detay yani 3 kişi gözüme takılmıştı, adamlar arabadan inip cafeye geldiğinde arabanın görünmeyen yan yüzünün olduğu taraftan koşarak geçen siyah paltolu adam ve oturduğum sandalyenin alçaklığının görmeme yardımcı olduğu arabanın alt boşluğuna düşen küçük görülmesi neredeyse imkansız bir cihaz.

Cihazın düşmesiyle içindeki küçük kırmızı ışık ıslak zeminden yansıma yaparak kırılan küçük takip cihazıni farketmemi sağlamıştı...

Saat 2 ye kadar yazarım demiştim şimdi işlerimi halletmem gerekiyor panpalar, akşam yine burda olurum.

Çatışmaların, kovalamacaların ve yoğun duygu karmaşalarının olduğu yüzde yüz gerçek bir hikayedir...
Basligi yukarda tutun panpalar, inanmayanar alt linke gidebilir

http://www.mynet.com/habe...rlerine-sucustu--343510-1

fakirim diyosunda met içmek senin neyine amk
şaka maka en iyi yaşamın senın kardeş gir denize yüz balık tut al sat, tatil bölgelerının tadını çıkar.
biz şehirde lw atlamaya çalışan tırrex lerin kestiği slotlarız bide böyle düşün

Arkadan gelen 40-45 yaş aralığındaki babacan ve bir o kadar ürkütücü bir ses tonu gel bakıyim buraya fırlama diyerek rıdvanı masaya çağırdı, samimi bir selamlaşmadan sonra uzun boylu adam ve yanında mikelanjelo görünümlü diyebilceğimiz rıdvan, dışarda 15 dakikalık heyecanlı bir görüşme yaptıktan sonra, sanki etraftakilere sıradan bir görüşmeymiş görüntüsü vermeye çalışırcasına normal bir şekilde ayrılıp masalarına geçtiler.

Kız rıdvana birşeyler anlatıyor ama rıdvan hararetli ve heyecanlı bir şekilde hem kızın söylediklerini dinlemiyor, hemde kendi kendine içsel ve önemli bir plan yapıyordu, peki neydi yıllardır illegal piyasanın içinde yetişmiş ve her türlü pis işi yapmış soğuk kanlı fırlama rıdvanı bu kadar heyecanlandıran ?

Ve hemen arkasından farklı iki adamın arabanın yanından geçerken aynı yere düşürüp 2 adım ilerledikten sonra geri dönüp aldığı sigara paketi... Puzzle'ın parçası gibiydi herşey, içlerinde olan bir hayalet gibi hakimdim olaya, miko olanlardan habersiz televizyon izleyip arada boş boş sağa sola bakınmaktan başka birşey yapmıyordu ki benim kafamda her konuyla ilgili ayrı ayrı A B C planları oluşmuştu bile...

1 haftada 40.000 lira paradan bahsediyorum, mülteci başına 1.500 euro alıyor baştaki adamlar, tek seferde 22 kisi gonderiyorlar, çetede, polis, jandarma, sahil güvenlik kimi ararsanız bulabilirsiniz, ama gönderilebilen tek bir nokta olduğu için devriyelerden birisine denk geldiğinde kaçacak yerin olmuyor hilal şeklindeki dağın ortasından paket oluyorsun

(bkz: https://www.youtube.com/watch?v=hizCN2vuUAo)
(bkz: https://www.youtube.com/watch?v=lQooMrLa3xo)
(bkz: https://www.google.com.tr...p;ei=qWXFVpSPCYfyUJG7lMgN)

Sigara bitti markete gidip geliyorum 5 dk

Rıdvanı karşı masasından el işaretiyle dışarı sigara içmeye çağırdım, dışarıda anlamsız bir bakışla noldu yine benlik bir sıkıntımı var diyormuşcasına hemen hızlı hızlı çıkıverdi, ciddi ve sorgulayıcı bir ses tonuyla, işten haberi olup olmadığını sordum zaten panik haldeydi direk zarfa düşürmeyi başardım.

4 bölümden oluşan bir çete işi, transfer, gözcü, subaşı ve botla karşıya gidip gelme, en karlı olanı subaşıydı, 10 dakikalık bir işin sonunda 1.000 euro alıyordun. Günde 2 kere olursa 2.000 euro, ama parasındanda anlaşıldığı gibi çok riskli ve yakalandığında en az 8 sene ceza alıyordun.

Hayırlısı be oğlum sıkma canını sana kız mı yok

Herşey normale döndükten sonra kız arkadaşıyla cafeye takılmaya gelen illegal kredi kartı işlerinden 180 bin lira indiren ve gayrimeşru işlerde sürekli aktif rol oynayan eski lise arkadaşım rıdvan, sevgilisiyle biryere oturduktan 3-4 dakika sonra selam vermek için yanımıza geldi fakat, bizle konuşurken göz ucuyla sürekli arka masayı kesmesi adamların ona bakmasını beklercesineymiş gibi heves uyandırmıştı bende...