bu başlığa ekşi entrylerini kopyalıyoruz

kendisinin bir grup kadın için bir sembol olmaya başladığı aşikardır. daha doğrusu bir grup kadını betimlemede bir sembol olarak kullanılmaya başalndığı. troll kelimesinin alakalı kişiler için kullanılması gibi.
en azından sözlük için böyle bir durum söz konusu.

lisede herkesin karşılaştığı, ortalama güzel olan ama entel olma gayesi yüzünden etrafındakileri bezdiren kızlar vardır.
bunlar hayatlarının ilk evrelerinde heavy metal vb müzikle ilgilenen insanlar olabilir. eğer siz bu sırada bu kişiyi gözlemliyorsanız ve diyelimki bir ya da iki ay bu kişiyi görmezseniz dönüp bulacağınız kişi evrim basamaklarında doğru ya da yanlış, yukarı ya da aşağı ilerlemiş bir kişi olacaktır. yani black metal vb dinleyen bir kız bulabilecekken, hippi olmuş bir kızla karşılaşma ihimaliniz de vardır. bu tamamen bu bir ay boyunca yamanılan erkeğin zevklerine göre değişir.

kızımız tarz meselelerinin boş işler olduğunu bu sefer entel gözüken ama am biti olan bir erkek yanında anlayabilir. bu gibi dönemlerde bu tarz biri dünya görüşü edinme yoluna girilebilir. anlaşılacağı üzere biraz özgürlükçü olan bu ortamda kızımızın okulun arkasına sigara içmeye giden çakma solcularla takılması gayet olasıdır. kzımız bu süre içinde anlamadığı bir kaç kitap okur, muhabbetlerde laf arasına duyduğu filmleri izler, müzikleri dinler. ortamda bilgili ve bu konuda fedakar olan birisi diğerlerinin de fedakarlık yapmalarını istediği, onları yönlendirdiği zaman, kızımız başta heyecanlanır, yapılan 0.0001 gramlık fedakarlığın ardından kızımız bu sosyalizm komunizm işinin kendine göre olmadığını süratle anlar ve kendisi gibi düşünen bir am bitiyle beraber bu topluluktan ayrılır, ama bu topluluk her daim sigara istenebilecek topluluk olarak kızmızın hanesinde yer etmiştir.
bu süreçten sonra etrafındakiler pelin batu'nun gençliği modeli kızımıza yön verirler, mesela anarşist olması çok olasıdır. pek kendini yormasına, fedakarlık yapmasına elverecek bir ortam yoktur. kendi gibi mallarla mal mal konuşmaktan öte gitmez.

ayrıca bütün bu süreçlerin arasında depresif olmak, hayyattan bıkkınlık, umutsuzluk, mutsuzluk ve mutsuz olmak için bahane bulmak hat safadadır.

anarşist hayatı kısa süren kızımız bu sürecten sonra kendini hic bir dünya görüşüne ait hissetmeyecek ve bu üniversite hayatının sonuna kadar devam edecektir. şunu yapmak lazım, bunu yapmak lazım, şöyle böyle osturuk ve radyasyon ilişkisi gibi konular muhabbetlerin ana teması olacaktır. hayvan hakları, afrikada açlık, çevrecilik gibi konular okunulan kitabın yada izlenilen filmin etkisiyle değişiklik gösterir. bir gün kızımız afrikaya gitmeyi planlar bulurken, bir gün hayvanlar için soyunmayı planlayan, başka bir gün fabrika bacasını içine almayı düşünen biri olarak bulabiliriz. ama bütün bunların sonucunda ekgib olan tek şey fedarkarlık ve icraat olacaktır.

müzik konusuna geri dönecek olursak, artık iş müzikten filmden öte sanat olmaya başlar. kızmız ilk süreçte hippi olur, 60 lardan ele geçen gruplar 1 kere dinlenmiş, janis joplin 34 defa dinlenmiş ve bir daha el sürülmemiştir. efenim sonra onu klozette oturup sıçarmış gibi kendini zorlayarak jazz ya da klagib müzik dinlerken görebilirsiniz. artık kızımız bu laf arasında duyup okuduğu anladığı anlamadığı kitapları insanlara anlatmakta, onların bundan sıkılıp sıkılmamasını umursamamakta, kendi entel kişiliğini inşa etmektedir.
jazz festivalleri, tiyatrolar, vb organizasyonlara ev ödevi yapar gibi gider.

en ismi duyulmadık yönetmenlerin filmleri izlenir, efenim türlü kitaplar okunur, charles bukowski bir ara parlar söner, favori yönetmen belirlenir, filmleri alınıp izlenir, ortamlarda onun adının geçmesi için pusuya yatılır, sonra onun hakkında 20 dakika konuşulur.
kızımızın tek olamadığı şey kendisi olmaktır. içten içe çürümüş, kurum kaplamıştır. ne cümleleri kendi cümleleridir, ne düşüncesi kendi düşüncesi, ne zevkleri kendi zevki. bütün renklerin karışımıyla oluşan tak rengi bu kızımızın beynini ele geçirmiştir.

artık sözlükte pelin batu dendiği vakit aklıma işte bu kız geliyor.