1. 1.
    0
    kolay değil. hem soran hem de sorulan için hiç kolay değil. ama sonrasında yeni ufuklara da yelken açılabilir gibi sanki ne bileyim nerden bilecem lan ben gibtirin gidin oruspu çocukları
    ···
  1. 2.
    0
    lezbiyen ferresi izleyip boşalanlar, homociksüelliğe ilk aşamada karşı çıkanların çok büyük bir kısmını oluşturuyorlar. pardon ama giberler böyle ikiyüzlülüğü.
    ···
  2. 3.
    0
    hele bir de "ben asla hak yemem. allah'tan korkarım." diyorsa kendisinden koşarak kaçılması gereken esnaftır. tecrübe konuşuyor, kulak verin.
    ···
  3. 4.
    0
    ekşi entrylerini
    ···
  4. 5.
    0
    türlerine ve yazıldığı döneme göre kategorilendirilmesi gereken liste. bir aşk romanıyla pgibolojik romanı aynı listeye koyup bu bundan daha iyi demek haksızlık olur, elma ile armut olur. (bkz: roman türleri)
    ···
  5. 6.
    0
    süheyl uygur + behsat uygur + herhangi bir pazar akşamı olabilirdi eskiden. çetrefilli zamanlardı.
    ···
  6. 7.
    0
    bu sarkinin mixed up albumundeki versiyonu bambaskadir. insandaki araknofobiyi tedavi etmesinin yani sira ayni zamanda vucuttaki hormonlari deprestirir, ordan burdan durtukler, ciks muzigi kivaminda bir hale dönusur (tabi bu etkiyi sadece bende yaratiyor olmasi da mumkun, bilemem); ama kipir kipir, kimil kimil bir sarkidir iste.
    ···
  7. 8.
    0
    altaylı, kafa yorduğu en derin mesele olan "ne zaman adam oluruz"da adamlık parite belirleyicisi ve dahi yeryüzündeki aksiydi. biz zavallı insancıkların adam olamama zamanı sonsuza uzanırken altaylı, bu hizaya bir türlü gelmeyen halka daha da sinirleniyordu; misal bir kadına "bu ordu sizin bacak aranızı da koruyor" demekte en ufak bir beis hissetmiyordu, söyleyiveriyordu delikanlı gibi, mertçe, sözünü sakınmadan... bizler, "peki, kadını anladık da, ordu 'sizin' nerenizi koruyor fatih bey?" diye yanıt vermeye yeltenince hırçınlaşıyordu. bizlerden de maskelerimizi çıkartıp (çünkü ordu maskeleri korumuyordu), "delikanlı gibi", "er meydanında" filanfalan..

    elbet biz pek ciddiye almadık söylemini. çünkü müsebbibi (hatta, maalesef, amirali) olduğu medya, sistem ve kültür endüstrisini beğenmiyoruz. tiksiniyoruz. bab-ı ali, midemizi bulandırıyor. bu yavanlığa, yüreğimiz dayanmıyor.
    hani, bardakçı'nın gözünün nuru osmanlıcası ve "belgesi var mı belgesi?" tarihçilinin belgelerinden aldığı fahri doktora ile, felsefe hariç, elbette 'entel uğraşı boş iş felsefe' hariç her şeyin otoritesi ve olmuşu altaylı aynı teraneyi bininci defa ısıtıp, "maskeler düşsün," diyor.

    68'de o güzel insanlar, "gelin size araba ev tahsis edelim, güzel işiniz, kariyeriniz olsun. "başarılı" olabilirsiniz.." denildiğinde umursamıyorlardı. onların istediği, bu fazlasıyla metalaşmış dünyaya eklemlenmek değildi. onlar, beatles dinleyip, saçlarını uzatıyordu. rock, uyuşturucu, ciks ve (sizin nokta i nazarınızdan) berbat yaşamlarına çılgınlar gibi bağlıydılar. maldivlerde tatile bile tav olmuyorlardı yahu..
    o devirdeki 'iktidarın seçkinleri' epeyce şaşırmış, ürkmüştü onlardan. o insanlar, ülkelerin olmadığı, ölmek zorunda olmadığımız, orduların bacak aralarını korumadığı, herkesin bu günü yaşadığı zamanları düşlüyordu.
    korktular. çok korktular. haklı olarak korktular. çünkü o underground, popülere yalnızca popüler diye gönül indirmeyen insanlar karşısında çaresiz kaldılar.

    o kadar korktular ki, bir daha bu korkunun tekrarlanmaması için kullandılar bütün enerjilerini ve nüfuzlarını. 40 sene boyunca yer altında hiçbir şey, hiçbir kimse, hiçbir zümre kalmasın diye, metalaşmayan ve sermayenin uşaklığını yapmayan tek bir zerrecik kalmasın diye uğraştılar, uğraştınız. cigara'sından derin nefes çekip kitlelere haz yaşatan aykırı bar grubu mu keşfettiniz? yüzbin dolarlara imzalar attırıp oyuncağınız yaptınız onları. bir kitap yazıp 20 yaşındaki gence yaşadığını hissettiren birini mi gördünüz? yok saydınız. toplumdan dışladınız. dışladınız ki, sizin ağzınızdan konuşup yazana kadar ağzı koksun açlıktan. sanata el atıp bienaller üstlendiniz, dayattınız taktan sanatınızı. yaşantımızı toptan yoz addettiniz ve hatta ifade edebilmenin en estetik yollarından biri olan graffiteye vandalizm deyiverdiniz.

    en nihayetinde de sözlüğümüzü hakaret çukuru ilan ettiniz.

    -siz'li fiiller kullanıyorum. çünkü çok kalabalıksınız. karşısında olduğumuz o aynı boş söylemlerin peşinden biteviye koşanlar olarak bir değil, beş değil, yüzmilyonlarcasınız maalesef ve sizden, sizin kurallarınızdan kaçabilmek için underground'a sığınıyoruz, sözlüğe sığınıyoruz.

    bizi sansürlemek, engellemek, her daim daha da görünür ve dolayısıyla daha etkisiz yapmak için 40 senedir elinizden geldiğini ardınıza koymadınız. her yerde olduğunuz için sizden temelli kaçabilmek mümkün değil, bundan dolayı nefes alabilmek uğruna giriyoruz bu yer altına. size karşı elimizdeki tek silah bu maskeleri kullanıyoruz.

    40 senede bunu başardınız. aslında sadece bunu değil, 40 senede çok şeyler başardınız. hangi savaşların gerekli olduğu konusunda halkları ikna etmede çok başarılı oldu meslektaşlarınız, hangi insanların katlinin vacip olduğunu belirleyebilen çok çeşitli standartlarınız, bacak aralarımızın hangi durumlarda hangi akıbetlere maruz kalacağı hakkında detaylı malumatlandırmanız, birbirinden acınası fikirlerin, sanatın, edebiyatın, algının hakim olduğu bir popüler kültür yaratabilmeniz.. yabana atılacak şeyler değil.

    emeğinizle gurur duyuyorsunuz. medya dendi mi burundan kıl aldırmıyorsunuz. biz, emeğinizi küçümsüyoruz, sizleri yargılıyoruz ve mahkum ediyoruz. biz, sizi rahatsızlık vermek için, yapıcı değil, yıkıcı olmak için buradayız.

    medyanın, ülkenin, dünyanın her safını tuttuğunuz için, sizlerden tek kurtuluş yolumuz olarak internete ve ekşi sözlüğe gireceğiz. medyanın, ülkenin ve dünyanın her safına saldıracağız. sizin temsil ettiğiniz her değere saldıracağız. hedefimiz "etik" anlayışınız, ahlaki nosyonunuz, eylemleriniz, "birikim"iniz, kanaatleriniz.
    hedefimiz varoluşunuz.

    restoranlarda çorbanıza işeyeceğiz. sabotlarımızla makinelerinizi kıracağız ki çarklarınız, fabrikalarınız işlemesin. "alın, bunu dinleyin" diye şarkı makinelerinde ürettiğiniz şarkılarınızı alacağız elbet, ve fakat sesini sonuna kadar açıp üst katta, alt katta, reina yakınında, kuruçeşme'de, her nerede olursanız olun, sizi rahatsız edeceğiz.

    bunları yapamadığımızda da, maskelerimizi takıp sözlüğe geleceğiz. size buradan meydan okuyacağız. fabrikadaki yorucu mesaimizden çıkıp, maskelenip, sizi ve sizin sisteminizi yerden yere vuracağız. part time mesaiden, yorgunluktan ölerek çıkacağız ve gelip burada biraz önce güler yüzümüzü gösterdiğimiz sisteminize kinimizi kusacağız. annemizden sigara parası alıp iş bulamadan evimize döndükten sonra sisteminiz üzerinde söndüreceğiz o sigarayı. evreninizi yere gömüp üzerinizde tepineceğiz.
    ofisteki legal işinden çıkıp evinde illegal olarak sitelerinizi hackleyenler olacağız.

    sizlerin dayatmalarından eski ustalar'a sığınacağız. hepsi birbirinin laciverti olan kanaatlerinizden kaçınmak için diğer maskelilerin yazdıklarına başvuracağız.
    çünkü biliyoruz ki, bu dünyada bir şeyler ters gidiyor. bir şeyler değil, çok şeyler yanlış. o şeylerin ne olduğunu tam olarak bilmesek de o yanlış beynimizi kemiriyor. pencereden baktığımızda ya da televizyonda gördüğümüz şey, midemizi bulandırıyor.

    40 sene geçti, hala dubaideki 7 yıldızlı otellerinize, 800 euroluk viskilerinize ne mutlu ki, tam olarak tav olmadık.

    40 sene önce woodstock'da yer üstündeydik, yeri göğü sarsıyorduk. bizi yeraltına süpürdünüz. sisteminize epeyce bağladınız. fakat ne mutlu ki hala tam olarak ehlileşmedik.

    şimdi, ayrıcalıklı konumlarınızı daha da perçinlemek istiyor ve bizlere "yeraltında kal elbette, ama maskeyi çıkart" diyorsunuz. "maskeyi çıkart ki, biz, siz, hepimiz bizim paydamızda buluşalım." size karşı yegane silahımızı da elimizden almak istiyorsunuz. şeffaflığınızı, "ciksi fotoğrafları için tıklayınız" düzeyindeki hazin transparan anlayışınızı bize de giydirmek istiyorsunuz. 40 sene bunun mücadelesini verdiniz. 40 sene, işaret ettiğiniz müzikleri dinleyip, sanatı izleyip, tasdiklediğiniz tarihçileri ve gazeteleri okuyup, sizinkine benzer "başarı dolu" varoluşlarınızın peşinden koşalım (ithamlarınızdaki en baskın söylem, "bu sözlükçüler hayatta bir şeyi başaramamış, sinik insanlar" martavalıydı zira) istediniz.
    maddi ve kanaat bazında manevi sermayeniz karşısında nedamet getirelim istediniz yani.

    getirmeyeceğiz. burada elli bin adam, sizleri sarsmaya, sermayenizle dalga geçmeye devam edeceğiz.

    size benzemeyeceğiz.

    siz olmamak için elimizdeki tek silaha sarılacağız. maskelerimizi takacağız, ve bu maskelerin arkasından sermayenizin ve sisteminizin canınıza okuyacağız.
    Tümünü Göster
    ···
  8. 9.
    0
    aşmış yıldızı dwyane wade'i takımda tutabilmek için "we want wade" adlı bir kampanya başlatan ve haftabaşı itibarı ile kampanyayı yeni bir boyuta getirerek wade'in malikanesinin yakınlarındaki billboardlara kendisinin takımda kalmasını istediklerine dair ilanlar veren nba organizasyonu. belki de bu kadar ciddi ve büyük paraların döndüğü böylesine profesyonel bir ortamda çocukluğumuzdan kalma denebilecek kadar hoş ve naif hareketleri de bize gösterebildiği için farklı nba.
    ···
  9. 10.
    0
    (bkz: tutunamayanlar) - (bkz: oğuz atay)
    (bkz: huzur) - (bkz: ahmet hamdi tanpınar)
    (bkz: kara kitap) - (bkz: orhan pamuk)
    (bkz: tehlikeli oyunlar) - (bkz: oğuz atay)
    (bkz: saatleri ayarlama enstitüsü) - (bkz: ahmet hamdi tanpınar)
    (bkz: puslu kıtalar atlası) - (bkz: ihsan oktay anar)
    (bkz: aylak adam) - (bkz: yusuf atılgan)
    (bkz: bir düğün gecesi) - (bkz: adalet ağaoğlu)
    (bkz: gece) - (bkz: bilge karasu)
    (bkz: kürk mantolu madonna) - (bkz: sabahattin ali)
    ···
  10. 11.
    0
    (bkz: puslu kıtalar atlası) (bkz: suskunlar) (bkz: ihsan oktay anar)
    (bkz: aşk-ı memnu) (bkz: halit ziya uşaklıgil)
    (bkz: çalıkuşu) (bkz: dudaktan kalbe) (bkz: yaprak dökümü) (bkz: akşam güneşi) (bkz: reşat nuri güntekin)
    (bkz: kaynanam nasıl kudurdu) (bkz: hüseyin rahmi gürpınar)
    (bkz: aşk) (bkz: elif şafak)
    (bkz: belleğin kış uykusu) (bkz: mehmet eroğlu)
    (bkz: ince memed) (bkz: yaşar kemal)

    (bkz: en iyi 10 türk romanı)
    ···
  11. 12.
    0
    niye yapıyoruz böyle bişey
    ···
  12. 13.
    0
    eksi sozluk tohuma kacmislar zirvesi planları yapılırken, tohum sözcüğünün çağrışımı sonucu, gerek ve yeter organizasyon yapılırsa neden olmasın, kimbilir belki dedirten, eksi sozluk kitabı gibi kalıcı ve hoş olduğuna inandığım oluşum. çevreci sözlükçülere selam eder, gözlerinden öperim.
    ···
  13. 14.
    0
    tek gozu ile gece secure chat yapan keci sakalli ki$ilik. dhl rulaz.

    (bkz: hahaısdhfaskjdf)
    ···
  14. 15.
    0
    kürk mantolu madonna 10 kitaba bedeldir.
    ···
  15. 16.
    0
    zütüm gibi oluyor, yapmayak hoco
    ···
  16. 17.
    0
    türkiye'de yaşayan yirmi milyon insanın anadili olduğu bazı kesimlerce dile getirilen dil.
    (bkz: e yuh dıbına koyim)
    ···
  17. 18.
    0
    eğer devletimiz google'ı engellemezse, kontrol altına almazsa daha çok vatandaşımızı düşünce suçuna sevkedecek hain faaliyet.
    ···
  18. 19.
    0
    ogrenciler icin turnusol kagidi
    ···
  19. 20.
    0
    17 ya$inda yaptirdigi estetik ameliyat ile artik burnu da cansu dere'ninkine benziyor: http://unkn0wncritic.blogspot.com/ ... ir-new-nose.html
    ···